MHP Yönetimi ne yapıyor anlayamıyorum. Neden kongreden kaçıyorlar. Siyasi partiler ülke yönetimine adaydır. Bugün nasıl ki, toplumun bir kesimi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ‘diktatör’ benzetmesi yapıyorsa, MHP’nin içinde bulunduğu durum bunun daha da önündedir.

AKP sessiz bir darbe ile yüzde 49.5 oy alarak göreve gelen Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu bile değiştirmiştir. Parti içinde kimsenin sesi çıkmadığı gibi hemen kongre kararını almışlar ve kısa sürede seçime gitmişlerdir.
Dışarıdan bakıldığında bu bir darbedir.

Bunu ileride Türk siyasi tarihide darbe olarak yazacaktır.

Ama yapılış biçiminde hukuka aykırı hiç bir şey yoktur. Mevcut başkan Başbakanlık ve Parti Genel Başkanlığı görevini bırakacağını kamuoyuna duyurmuş ardından da Parti Merkez Karar Yönetim Kurulu toplanmış, kurultay kararını almıştır.
Bunun detaylarında ne olduğunu ileride tarih yazacaktır.

Darbe yapılan Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun da hayatı ile ilgili ele alınacak bir kitapta mutlaka yer alacaktır. Bel ki de hoca olan zamanın Başbakanı Ahmet Davutoğlu bu yaşadıklarını kendisi kaleme alacaktır.

Kurultayla birlikte AKP’de başlayan derin çatlak ve Davutoğlu’ndan hesap sorma algıları son zamanlarda biraz dindi. Davutoğlu artık çok ortalıkta gözükmüyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın attığı her adımı ve aldığı kararları daha kendisi açıklamadan kamuoyu ile paylaşan, AKP iktidarının yapacağı operasyonları önceden bilmesiyle fenomen olan Fuatavni’ye alternatif, Saraya yakın izlenimi veren ‘Pelikan Bildirisi’ çıktı ortaya.
Pelikan Bildirisi’nin hedefinde direkt Ahmet Davutoğlu vardı. Davutoğlu’nun MİT Müsteşarı Fidan ile olan ilişkileri üzerinden ‘Hoca’ söylemiyle bir çok şeyi ifşa edeceğini yazıyordu.

Pelikan epeydir yok ortalıkta.

Demek ki taraflar arasında bir anlaşma oldu. Ama Fuatavni yine devam ediyor.

Bu kadar olayları yaşamış AKP’de her şey normale dönerken, MHP’de sular bir türlü durulmuyor. Bu Genel Başkanı Devlet Bahçeli neden bu kadar koltuğa sarıldı buna anlam veremiyorum. Oysa daha 2002 yılında bile istifa etmiş sonradan tekrar göreve döndürülmüştü. O gün nasıl döndüyse, o günden bu yana parti de hiç bir şekilde ileri gidiş yok, ama başkan hala koltuğunda oturuyor...

Bir de partinin geleceğini düşünmeden, tüm muhalif hareketleri ‘FETÖ’ ile ilişkilendirip, ‘Paralel’ diyor adaylara...

MHP içindeki bu harekete dışarıdan ajan ve provokatörler de katılınca, gidip Meral Akşener’in bayramlaşma toplantısında kavga çıkarıyorlar...
Bu kavgayı çıkaranlar ülkücü olamaz... Olsa olsa Ülkücü hareketin içine sızmış, provokatörler, ajanlar olabilir...

Bugün MHP’nin normalleşmesi, hele ki Meral Akşener’in partinin başına geçmesi AKP tarafından kesinlikle istenmiyor. Hele ki bağımsızlık yemini etmesine rağmen hala AKP lideri gibi konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın uykularını kaçırıyor diye düşünüyorum. Çünkü daha partinin başına geçmeyen Meral Akşener, yapılan anketlerde MHP’yi yüzde 25’lere taşıyorsa, partinin başına geçtiğinde öncelikle diğer muhaliflerle birlikte hareket edip iyi bir kadro kurarak yoluna devam ettiğinde yüzde 45’leri zorlar diye düşünüyorum.

Çünkü, MHP bugün kendi iç çekişmelerini bırakıp 9 Işık Doktrini çerçevesinde topluma inip gerçek siyaset yapsa ülkede yüzde 60’lara varan bir oy karşılığı olduğuna inanıyorum.

Ama bunu yapabilmek için, parti içinde bulunan at gözlüğü ile bakıp, partinin büyümesi gelişmesinin önüne set kuran yöneticilerin çekilmesi lazım. Bugün Devlet Bahçeli, muhalifleri ‘paralellikle’ suçluyor ama, bu partinin idari görevlerinde kendisini ülkücü diye satıp bulunan ajanların olduğuna daha çok inanıyorum.
Tabi bunlar bilinmez. Bunlar ancak ileri zamanlarda kullananlar tarafından açıklanırsa ortaya çıkar, yoksa sır olarak kendileriyle mezara kadar gider.

Çünkü, eskiden ülkü ocaklarında birkaç seminere katılmıştım... Ortaokul yıllarımda. O günlerde sokak kavgalarına rağmen verilen seminerlerdeki dersler hala hafızamda ve hala o günleri düşündükçe ülkücü gençliğin bugün içinde bulunduğu durumu algılayamıyorum.

O gün seminer veren abiler, “ Çocuklar, derslerinize çok çalışacaksınız. Sınıfınızda örnek olacaksınız. Hele ki solcu öğretmenlerinizin derslerinde daha çok çalışıp, onlara karşı daha saygıda kusur etmeyeceksiniz. Ülkücü kesim üzerinde yapılan kötü algıları yıkacağız. Ülkücü insan örnek insan... O öğretmeniniz, arkadaşları ile konuşurken, ‘Sınıfta şu çocuk var, ülkü ocaklarına gittiğini de biliyorum, ama o kadar dürüst, düzgün ve derslerine çalışıyor, saygılı ki, örnek bir öğrenci’ dedirteceksiniz. Sadece öğrenci değil, her ülkücü işinde, yaşam alanında örnek insan olacak. Bir bakkal, esnaf iyi mal satacak, mahallesinde ‘örnek esnaf’ olacak. Bizim şiarımız bu” deniliyor du. Yine en önemli vurgulardan biri, yüce dinimizin de olmazsa olmazlarından 'Kul hakkı'... Her ülkücü  kul hakkına riayet edecek. Dinimizin öğretisi gibi ülkücülüğünde vazgeçilmezi olarak öğretilirdi 'Kul hakkı'...

Türk-İslam ülküsü gereği, bilmeyenlere namaz duaları öğretilip ahlaki bilgilendirmelerde yapılıyordu.

Bu dersleri alan ülkücü, nasıl kavgacı, kafatasçı, ırkçı olur. Bunlar ülkücülere yakıştırılan algılardır. Bu algılar dışarıdan yapıldığı gibi teşkilatlara sızmış yerli ve yabancı misyon elemanı ajanların işi diye düşünüyorum.

Bunları aşmanın tek yolu ülkücü camianın gerçek potansiyelini göstereceği bir iktidardır. Gerçek anlamda yapılacak, halka inerek birebir yapılacak çalışlarda ülkücü fikrin ikna edemeyeceği bir tek insan olamaz bu ülkede. Çünkü ülkücü, vatanını milletini seven, dinini bilen insandır. Gerçek anlamda ülkücü fikirle iktidar olacak bir iktidar, gerçekten Türkiye’yi örnek bir ülke yapabilecek kapasiteye sahip olacaktır.

Bugün ülkücülüğün öğretisinin yeterli olmadığı bir gerçek. Bugün gençlerin 9 Işık doktrinini gerçek anlamda kavrayıp bildiğini düşünemiyorum.

Daha uzatmadan MHP’ye bir tavsiyede bulunuyorum. Özellikle Devlet Bahçeli’ye... Bırak bu işi gelecekte davanın abisi olarak kal... İnsanlar bıraktıklarıyla anılır.
MHP’yi AKP’ye yem etme...
Bak yanında adam kalmadı. Oktay Vural gibi bir değer bile bıraktı parti yönetimini... Şimdi Oktay Vural’a da ‘Paralel’ demeyin...
Bu ‘paralel’ 17-25 Aralık’a kadar neredeydi... Bu gün bu paralel dediklerinin hepsi bu partide değil miydi...

Bu partinin 700'den fazla delegesi muhaliflerin topladığı kongrede inza veriyor. Yönetim hala 'partiyi parelel'e teslim etmeyeceğiz" diyor...  "Artık makam mevki peşinde olmayan gerçek ülkücüler, değişim istiyor" diyor okurlarımız.

MHP böyle giderse ilk seçimlerde barajın altında kalır. HDP ve MHP’nin barajın altında kalması AKP’nin ekmeğine yağ sürer. Çünkü her ikisinden kaçan oylar AKP’ye gidecektir. Tabi bir parti kurulmaz ise. MHP kurultayı yapılmaz ise, bir parti de kaçınılmaz olacaktır.
Onun için herkes aklını başına toplasın, dava partisi MHP’nin kaderiyle oynamasın.