Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, "Gara'da ne olduğunu elbette saniye saniye biliyorum ama, haddimi de biliyorum, konunun uzmanları varken anlatmak bize düşmez." yorumunda bulundu.

Özdil'in bugünkü yazısı şöyle:

"E-posta yağıyor. Hep aynı soru… Gara'da ne oldu?

Gara'da ne olduğunu elbette saniye saniye biliyorum ama, haddimi de biliyorum, konunun uzmanları varken anlatmak bize düşmez.

O yüzden bence bu soruyu akiller heyetine sormanız lazım.

Rifat Hisarcıklıoğlu'na sorun mesela, Can Paker'e Abdurrahman Dilipak'a Doğu Ergil'e Murat Belge'ye Hülya Koçyiğit'e sorun.

Kanaat önderlerini toplayın Dolmabahçe Sarayı'na…

Polat Alemdar'a Nihat Doğan'a Yavuz Bingöl'e sorun.

Kiboş'a sorun, daha önce öyle yapmıştınız, Kırkpınar cazgırı Pele Mehmet'e, Ahırkapı Roman Orkestrası'na sorun, “sen adamın kralısın, kasım kasım kasımpaşalısın” diye şarkı söyleyen Balık Ayhan'a sorun.

Soracak adam mı kalmadı memlekette?

Recep İvedik'e sormuştunuz, gene öyle yapın.

“Barış güvercini” gibi davrandığınız Şivan Perver'e sorun, onur konuğu olarak davet ettiğiniz, Türkiye seninle gurur duyuyor diye tezahürat yaptığınız, Ankara'ya bayrak diktirdiğiniz Barzani'ye sorun.

“Abdullah Öcalan'ı takdirle karşılıyorum” diyen, sonra gidip Akp'den milletvekili aday adayı olan vali vardı, hatırlarsınız, ona sorun.

10 Ocak Gazeteciler Günün'de duyarlı davranış 10 Ocak Gazeteciler Günün'de duyarlı davranış

TC'yi kaldıran valilerden daha iyi kim bilebilir, onlara sorun.

Haberci arıyorsanız, Osman Öcalan'ı ekrana çıkaran Trt'ye sorun.

“İstediğimiz gibi konuşursa Murat Karayılan'ı da televizyona çıkarırız” diyen Mahir Ünal'a sorun.

Kaldı ki zaten Murat Karayılan'ı televizyona çıkarmışlardı…

Açılım kepazeliğinin revaçta olduğu günlerdi.

Murat Karayılan, Kandil'de basın toplantısı düzenledi.

Sayın basınımız sevinçle, koştura koştura gitti, bazı yalaka köşe yazarlarımız, aman geç kalmayayım diye iki gün önceden gitti.

Sayın basınımızı kalaşnikoflarla karşıladılar, Apo posterleriyle, Pkk bayraklarıyla donatılmış sofralara oturttular, pilav üstü tavuk yedirdiler, muz ikram ettiler.

Yemekten sonra hepsini sıraya dizdiler, donlarına kadar arama yaptılar, kamyonet kasalarına bindirip, dağa çıkardılar.

Sayın basınımızdan 160 gazeteci vardı, hepsini çadıra soktular, Murat Karayılan geldi, Apo posteriyle Pkk bayrağının önüne oturdu, konuşma yapacağı masada 34 ayrı televizyon kanalının mikrofonu vardı, Anadolu Ajansı bile oradaydı, devletin resmi haber ajansı canlı yayın için Kandil'e gönderilmişti, tarihte ilk'ti.

Murat Karayılan anlattı, sayın basınımız ertesi gün “bravo, şahane, yaşasın” türünden manşetler attı, 50 bin insanımızın ölümünden sorumlu olan terör örgütü “sivil toplum örgütü” gibi gösterildi, güzellemeler yapıldı.

Sayın basınımızın mensupları, Kandil'den canlı yayınlar yaptılar.

Kuyruğa girdiler, sünnet çocukları gibi, sırayla, Murat Karayılan'ın yanına oturdular, sırıta sırıta poz verdiler.

Karayılan'ın “saygılı, kültürlü, bilimsel konuşan, güleryüzlü bir insan” olduğunu yazdılar, tonton, babacan biriymiş gibi tanıttılar.

Ana haber bültenlerinde ballandıra ballandıra yayınladılar, ekrana bi tek mekap'la çıkmadıkları kalmıştı, gazetelerde tam sayfa verildi.

İlla soracak gazeteci arıyorsanız, bu arkadaşlara sorun.

Pkk'yla Oslo'da masaya oturanlara sorun.

Pkk'yı tanık Tsk'yı sanık yapanlara sorun.

Tarihin en kanlı teröristi hakkında “oruç tutardı, camiye giderdi, namazında niyazında masum bir çocuktu” diyenlere sorun.

Hükümeti eleştirdiler diye şehit aileleri hakkında suç duyurusunda bulunanlara, şehit babasını hapse mahkum edenlere sorun.

Güya analar ağlamasın derken, şehit anasını “sanık” yapanlara sorun.

Gazilerimizin protez bacaklarına haciz gönderenlere sorun.

Chp yıllardır haykırırken, kaçırılan asker ve polislerimizin ailelerine destek olurken, görmezden gelinen ailelerin sesini duyurmak için Tbmm'de basın toplantısı düzenlerken, Chp İzmir milletvekili Murat Bakan tek başına altı defa soru önergesi verirken…

“Kandil'le direkt görüşülmesini arzuluyorum” diyen, “görüşmeler aracı ülkelerle yapılıyordu, aracıları aradan çıkardık, artık Ak parti kendisi görüşüyor” diyen, “sayın Öcalan demeyi, posterini taşımayı, Pkk bayrağı açmayı suç olmaktan biz çıkardık” diyen, “Pkk seçime girsin ve seçilsin” diyen, “Öcalan şanstır” diyen, “Öcalan kadar ilkeli olun” diyen, “Öcalan Türkiye'nin önünü açıyor” diyen Akp milletvekillerine, Akp bakanlarına sorun.

Malum, devlette devamlılık esastır.

O gün kimlere kulak verdiyseniz, bugün gene onlara sorun.

Yapmayın etmeyin dediğimizde… Bize gara'bet diyenlere sorun.

Terörle mücadeleyi bırakıp, terörle müzakere edenlere… Nasıl olsa sayın ahalimiz bu rezaleti de çoktan unutmuştur diye düşünerek, şimdi utanmadan muhalefeti suçlamaya kalkışanlara sorun."