Sözcü Gazetesi davasında tüm sanıkların savunmaları tamamlandı. Gazetenin sahibi olan ve firari sanık Burak Akbay da, avukatı aracılığıyla mahkemeye yazılı savunma sundu. Savunmasında, Sözcü Gazetesi'nin Atatürkçü bir gazete olduğu için hedef alındığını ileri süren Akbay, "Türk adaleti buna alet olmuştur. Şahsım adına yapılan suçlamalar kumpasın bir parçasıdır" ifadesini kulandı.  

Sözcü Gazetesi sahibi Burak Akbay, İzmir muhabiri Gökmen Ulu, internet sitesi çalışanı Mediha Olgun ile muhasebe sorumlusu Yonca Yücekaleli hakkında, "Silahlı terör örgütünü yönetme", "Silahlı terör örgütü propagandası yapmak" ve "Silahlı terör örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek isteyerek yardım etme" suçlarından açılan davanın ilk duruşması sona erdi. Öğleden önce yapılan oturumda tutuklu sanık Gökmen Ulu savunmasını tamamlamış, 15 Temmuz darbe girişiminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kaldığı yerin haberini yaparak darbecilere yer bildiriminde bulunduğu iddialarına cevap vermişti. Ulu, yapılanın sadece haber olduğunu anlatarak suçlamaları reddetmişti. 

BURAK AKBAY: ATATÜRKÇÜ BİR GAZETE HEDEF ALINMAKTADIR

Öğleden sonra ki oturumda gazetenin sahibi firari sanık Burak Akbay'ın mahkemeye gönderdiği 4 sayfalık yazılı savunması okundu. Avukatı tarafından okunan savunmasında, iddianamenin Fehmi Koru ve Hüseyin Gülerce'nin beyanları üzerine yazıldığını belirten Akbay şunları kaydetti; "Şahsım, Atatürkçü bir gazete kurduğum için hedef haline getirilmiştir. Türk adaleti buna alet olmuştur. Şahsım adına yapılan suçlamalar kumpasın bir parçasıdır. Gerçek bir kumpastır bu. Fehmi Koru denen şahsın gerçek dışı savlar içeren köşe yazısıdır. Atatürkçü bir gazete hedef alınmaktadır. Sözcü Gazetesi'nin yok olması kimin işine gelir? Bu iddianamenin varlığı bu örgütün faal olduğunu göstermektedir. Fehmi Koru ve Hüseyin Gülerce kısmen 17 Aralık'ı kısmen 15 Temmuz sonrasının izlerini silmek için bu kumpasa dahil oluyorlar. Dayatma mı var yalancı tanıklık için? Hakkımda FETÖ lideri ile bir fotoğraf için fotomontaj gibi bir yola başvurulmuştur. Şahsımın fotomontajlı görüntülerine karşı içerik engelleme talebim reddedilmiştir. Ben adaleti nerede arayacağım? Bu kumpaslar geç de olsa anlaşılmıştır. Aileleri mağdur olmuştur. Bunu yapanlar bir gün adalet karşısına çıkacaktır. Okullarında okumadım. Semtlerine bile uğramadım. İş hayatımda kurmuş olduğum gazetelerin çizgisi modern hukuk devleti çizgisidir. Hem özel hayatımda hem Sözcü gazetesinde FETÖ'yü eleştirmiş biri olarak tespitim; bunlar gerçek FETÖ'cüleri gizleme çabasıdır"

"NASIL FETÖ'YE YARDIM İLE SUÇLANIYORUM. ANLAMADIM"

Mediha Olgun ise  savunmasına, özgeçmişini anlatarak başladı. Mavi Marmara'nın olayının tanığı olduğunu ve kitabını yazdığını belirten Olgun, "7 yıldır İsrail'i yargılatmaya çalışıyorum. Bir vakte kadar yürüyen davanın müştekilerinden biriyim. Bu şartlarda ilk sorum bu: Nasıl FETÖ'ye yardım ile suçlanıyorum? Anlamadım" ifadesinde bulundu. Marmaris haberinin hiçbir noktasında yokum. Haberin suç olmadığını da söylüyorüm. O haberi siteye giren, yayınlayan biri de değilim. Yetkim bile yok. Yüce yargımızın 'canı sağolsun' diyorum. Sadece böyle bir örgütle anılmaktan ve bu damgayı almaktan dolayı çok üzgünüm" diye konuştu. 

YONCA YÜCEKALELİ: O İFADELER BANA AİT DEĞİL

Tutuksuz sanık Yonca Yücekaleli de yaptığı savunmada, gazetenin muhasebe bölümünde çalıştığını belirterek, "Ben muhasebede çalışıyorum. Savclıktaki ifademde 3-4 satırlık darbe komisyonuyla ilgili bir bölüm var. O benim ifadem değil. Savunmamın aksine, delil olmadığı için FETÖ örgütüne yardım etmekle suçlanıyorum" dedi. 
Duruşma yarına ertelendi.