İSTANBUL Cumhuriyet Başsavcılığı, Charlie Hebdo dergisi tarafından yayınlanan ve Hz. Muhammed olduğu iddia edilen karikatürleri köşelerinde yayınladıkları gerekçesiyle, Cumhuriyet Gazetesi yazarları Hikmet Çetinkaya ve Ceyda Karan hakkında başlattığı soruşturmayı tamamladı. Başsavcılık, her iki yazar hakkında da, "Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılamak" ve “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek" suçlarından 4,5 yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame hazırladı.

İDDİANAMEDE 1280 ŞİKAYETÇİ VAR

Başsavcılık tarafından hazırlanan 38 sayfalık iddianamede, şikayetçi olan bin 280 kişi 'müşteki', Karan ve Çetinkaya ise 'şüpheli' olarak yer aldı.

Asliye Ceza Mahkemesi'ne sunulan iddianamede, her iki yazarın 14 Ocak 2015 tarihli köşelerinde, Fransa'da yayınlanan söz konusu dergide Hz. Muhammed olduğu öne sürülen bir karikatüre yer verdikleri belirtildi. İddianamede, 'beyaz sarıklı, sakallı, uzun burunlu, burnunun her iki yanında aşağıya doğru sarkan ağız ve sakalı ile elinde beyaz bir döviz üzerinde Je Suis Charlie (Ben Çarliyim) yazan beyaz giysili' bir kişinin tasvir edildiği karikatürün her iki yazarın köşelerine taşındığı vurgulandı.

İddianamede, 7 Ocak'ta dergiye yönelik silahlı saldırıda 12 kişinin hayatını kaybettiği ve 11 kişinin de yaralandığı hatırlatılarak, her iki olayın da dünya basınında geniş yer bulduğu ve toplumsal hareketlere neden olduğu belirtildi.

Her iki yazarın da, olayın tüm sıcaklığı ile devam ettiği süreçte, söz konusu karikatürü köşelerinde yayınladığı anlatılan iddianamede, “Çoğunluğu Müslüman olmayan Avrupa ülkesi Fransa'da yayını yapılan Charlie Hebdo isimli dergide İslam Peygamberine ait olduğu iddia edilen karikatürlerin yayınlanması tüm dünyada yankı uyandırmıştır" denildi.

"KARİKATÜRÜN YAYINLANMASI DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLEMEZ"

İddianamede, “Hal böyle iken, çoğunluğu Müslüman olan ülkemizde yaşanan bu olayların tüm sıcaklığı devam ederken, şüpheliler 14 Ocak 2015 tarihli köşe yazılarında yukarıda belirtilen karikatürü yayınlamıştır. Avrupa ülkesi Fransa'da yaşanan böyle bir olayın ardından, çoğunluğu Müslüman olan ülkemizde aynı karikatürlerin yayınlanmasının sonuçlarının öngörülmemesi mümkün değildir. Bu aşamada karikatürlerin yayınlanmasında herhangi bir kamu yararı bulunmadığı gibi, düşünce özgürlüğü kapsamında da değerlendirilmesi mümkün değildir. Cumhuriyet Gazetesi'nde yayımlanan bu karikatürlerden sonra, gazetenin Şişli'de bulunan binasının önünde gösteriler olmuş ve bazı kişiler gözaltına alınmıştır. Dolayısı ile bu gösterilerle mevcut karikatürlerin yayınlanması toplumsal harekete dönüşmüştür. Kamu barışının bozulması için elverişli bir ortam yaratılmıştır" denildi.

İddianamede, yaklaşık 1400 yıllık geçmişi olan İslam dininde bir Müslüman kişi, kurum veya kuruluş tarafından Hz. Muhammed'in tasvirinin yapılmadığı, hatta birçok dini filmde de seslendirmesinin dahi kullanılmadığı vurgulanarak, şu ifadeler yer aldı:

“Bu hali ile yaklaşık 1400 yıllık geleneğe dönüşerek İslam Peygamberi'nin herhangi şekilde tasvir veya seslendirmesinin hakaret olarak algılanmasında herhangi bir İslam ulemasının beyanına gerek olmadığı gibi, Türk Ceza Kanunu'nun 216. maddesinde belirtilen 'dini değerler' kriterlerine dahil olduğu açıktır. Her ne kadar şüpheliler, mevcut karikatürün yayınlanmasının basın ve ifade özgürlüğü anlamında değerlendirilmesi gerektiğini beyan etmişlerse de, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 'din ve vicdan özgürlüğü', 'düşünceyi açıklama ve haberleşme özgürlüğü'nün ayrıntılı olarak ele aldığı, düşünce açıklama ve haberleşme özgürlüğünden bahsederken din ve vicdan özgürlüğünün bir kenara bırakılamayacağı, salt anlamda evrensel değerlerdeki bir özgürlüğün diğer özgürlüklere üstünlüğünün söz konusu olamayacağı, bu anlamda bütün dünyada semavi olsun veya olmasın, ideolojik veya düşünsel anlamda insanlar tarafından kutsal sayılan değerlerin kişisel, toplumsal ve devletsel anlamda gerekli saygıyı görmesi gerektiğinin herkes tarafından bilinmesinin zorunlu olduğu, büyük ekseriyeti Hıristiyan dinine mensup Avrupa kıtasında bulunan Fransa ülkesindeki İslam Peygamberi'ne izafeten çizilen ve onu aşağılayan karikatürün, bireysel veya toplumsal anlamda oluşturacağı algı ve tepki şekli ile tamamına yakını Müslüman olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ndeki şeklinin aynı olmasının beklenmesi izahtan varestedir."

"PEYGAMBERİ KÜÇÜK DÜŞÜRME KASTI İLE ÇİZİLEN KARİKATÜRÜN…"

Şüphelilerin köşelerinde yer verdikleri karikatürün ilk bakışta bile dini İslam olan birey veya toplumun büyük bir kısmının benimsediği dini değerleri aşağılama kastı ile yayımlandığının açık olduğu savunulan iddianamede, "İslam dininin peygamberine yönelik aşağılama ve küçük düşürme kastı ile çizilen karikatürün toplumsal barışı ve kamu düzenini bozmaya elverişli olduğu anlaşılmıştır" denildi.

Bir Hindu'nun veya bir Zerdüşt'ün inançlarının başka inanca sahip kişiler tarafından sorgulanırken bile bu ideoloji ve inanç şekillerinin aşağılanmadan, küçük düşürülmeden, azami dikkatle yapılmasının zorunlu olduğu kaydedilen iddianamede, “Bu hali ile meydana gelen terör eyleminin sorumlusunun İslam Peygamberi'nin olduğunun anlatılmaya çalışıldığı, bu algının dünyanın birçok ülkesinde yaşayan Müslümanları ve ülkemizde yaşayan Müslümanların inançlarını, diğer inanç ve düşünce biçimlerine karşı negatif olarak ayrıştırdığı anlaşılmıştır" görüşüne yer verildi.

4,5 YILLA CEZALANDIRILMALARI İSTENDİ

İddianamede, şüpheli Ceyda Karan ve Hikmet Çetinkaya'nın, “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılamak" ve "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek" suçlarından ayrı ayrı 1,5 yıldan 4,5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması istendi.

Mahkeme iddianameyi kabul ederse, Karan ve Çetinkaya'nın yargılanmasına başlanacak.