İnsanın insandan etkilenmesi kadar doğal bir sonuç olamaz.

Yıllar önce Milliyet yazarı sayın Hasan Pulur'un bir yazısından etkilenerek yıllar boyunca, Orhan Pamuk kitaplarını okumadım.
Bunun nedeni ise; Sayın Pulur'un yazdığı yazıda  ''Ben Orhan Pamuk kitaplarını aldım, fakat otuz sayfadan sonra sıkıldım ve okumayı bıraktım. Bundan dolayıda ben kendimi sorguladım. Herkesin beğendiği bir yazarı ben neden okuyamıyorum derken, hasta yatağında Rıfat Ilgaz'ı ziyaret'e gittim.Bu konuyu konuşurken, Rıfat hoca hasta yatağında dedi ki;- benim çalışma masamın üzerinde, Orhan Pamuk kitabı duruyor. Ben de on beş yirmi sayfa okudum ve bıraktım'' manasında bir yazıyı kaleme almıştı.
Bu yazıdan etkilenmem dolayısıyla yıllarca Orhan Pamuk'un  kitaplarını okumadım. Nihayet geçen günlerde oğlumun aldığı ve okuduğu ''İstanbul'' ve ''Kar''romanını okumak için elime aldım.
''İstanbul kitabı 2007 de,''Kar'' kitabı ise 2003 yılında alınmış.
Kitapları okumaya başladığımda, ne kadar çok yanıldığımı gördüm.
Özellikle İstanbul kitabından çok etkilendim. Bu da bana ders oldu ki, bu tür yönlendirmelerle kararlar vermenin her zaman doğru sonuçlar vermediğine de inanmak gerekiyor
 
İnsan her okuduğu kitaptan bir şeyler öğreniyor.
 
Orhan Pamuk İstanbul kitabında şöyle diyor.  
 
''Boğaz kelimesinin Türkçedeki asıl anlamıyla ''hava almak'' işi kafamda böyle birbirine karıştı. Tarabya'nın şimdiki gibi turistik lokantalar ve oteliyle ünlü bir gezi yeri değil, yüz yıl önce ünlü şair Kavafis'in çocukluğunda yaşadığı sakin bir Rum balıkçı köyü olduğu zamanlar, oraya Therapia (iyileşme) dendiğini öğrendiğimde  de belki bu yüzden fazala şaşırmamıştım.Belki de kafamda tedavi fikriyle karıştığı için Boğaz'ı görmek bana hep iyi gelir'' şeklinde yazmıştır.
Bunu söylerken, Orhan Pamuk için kim ne derse desin Nobel edebiyat ödülü alan tek Türkiye yazarıdır ve bu gerçektir değiştirilemez.
Bir yazarın siyasal çıkışları ve tarihi konularda görüşlerine katılmamış olmaktan dolayı, yazdıklarını mahkum etmek doğru bir davranış olmasa gerek.
Orhan Pamuk ''Kürtler ve Ermeniler katledildi dediği için Nobel verildi'' diyen bir kesim vardır.
Geçmişte katliamların yapıldığı konusunda ki tartışma şu anda da Türkiye gündemini meşgul etmektedir.
Oysa bu konu bilgi sahibi olmayan insanların tartışacağı ve konuşacağı bir konu olmaktan çıkarılmalıdır.
Bunun içinde, bilimin sesine kulak verilerek ülkenin el değmemiş bütün konuları masaya yatırılmalı devlet arşivleri açılmalıdır.
 Eğer, Kürt ve Ermeni katliamı yapılmış ise, bilime ve belgelere dayanarak açıklanmalıdır.
Ben bir yurttaş olarak, yazılan çizilenleri ve konuşulanları izleyerek fikir sahibi olmaya çalışıyorum.
Bu durum sağlıklı bir durum değildir.
Herkes kendi penceresinden bakarak konuşuyor ve bilgi kirliliği devam ediyor.
Daha düne kadar ''bu ülkede Kürt yoktur'' diyenler ''bu gün ''Kürt sorunu'' sözünü dillerinden düşürmüyor
''Kara basmış, kart kurt etmiş'' diyenler ise, bu ülkede baş tacı edilmeye devam ediliyor.
O halde şimdi şunu herkes kabul etmiş görünüyor.
Bu ülkede ''Kürt'' vardır, Kürdün de sorunu vardır.
Bu ülkede Türkler vardır,Türklerin de sorunu vardır.
Çözüm ise Kürdün  ve Türkün beraberce kardeşçe birlikte bölünmeden parçalanmadan ve ayrışmadan özgürlükçü demokrasi içinde çözüm üretmesidir.
Son günlerde, CHP içinden bir milletvekili de bu konuyu gündeme getirdi.
Bu konuda CHP de, 1937 yılında olan Dersim olaylarını ve tarih boyunca meydana gelen Kürt isyanlarını araştıracak  bilimsel çalışma yapmalıdır.
Yani 1937 yılında CHP kadrolarının yapmış olduğu iddia edilen ve katliam yapılmış ise suçlusunun bugünkü CHP yöneticileri olmadığını da, herkes kabul etmelidir.
Sonuç olarak bu ülkede ''Kürt sorunu'' ve ''Türk Sorunu'' vardır ve bu sorunlar beraberce çözülmelidir.
Eğer bizim atalarımızda bir milyon Kürdü ve üç milyon Ermeniyi katliamdan geçirmiş ise bunun sorumlusu bugünkü  CHP olmamalıdır.
Katliamların olduğunu da bilimsel bir kurul çalışma yaparak açıklamalı, bizim gibi sıradan vatandaşlarda bu bilgi ve belgeleri göstererek, ''Kürt ve Ermeni katliamları olmuştur'' veya olmamıştır diyebilmelidir
Hiç bir yurttaş da geçmişinde dedelerinin yapmış olduğu veya yapmamış olduğu olaylardan dolayı başı önde gezmemelidir.
Kitapla başladık, kitapla bitirelim.
Bir kaç aydır elimin altında olan ve çoğunu okuduğum, Tarihte Neler oldu?- yazarı-Gordon Childe---Nasıl Müslüman olduk? yazarı Erdoğan Aydın--- Alevilerin Siyasal Tarihi, yazarı Necdet Saraç--- Bruce Feiler-Tanrının Doğduğu Yer---kitaplarını okumanızı tavsiye ederim.
Doğal olarak en başta belirttiğim gibi Orhan Pamuk'un -İstanbul- ve- Kar- kitabını, Faşistler tarafından vurulan ve geri kalan yaşamını tekerlekli sandalyede geçiren demokrasi kahramanı Sever Tanilli'nin -İnsanlığı nasıl bir gelecek bekliyor-- kitabını da okumanızı tavsiye ederim.  

[email protected]