''İnsanların manevi değerlerini sorgulamak ve inançlarını bilimsel temellere dayanarak mahkum etmek aptalların işidir'' diyerek kalıp bir cümleyle başlayalım.

İBB' de Mevlevi törenlerinde Türkçe Kuran okunması, dinin kendi tekelinde tekelinde inanmış olan belli çevrelerin feryat, figan eleştiri konusu oldu.

Oysa insanların inançlarını yapıyor olmasını saygıyla karşılamak gerekmez mi?

Sıkıntı nerede ?

Bugün İslam dininin kitabı olan Kuranı Kerimi cami cemaatinin yüzde doksan ikisi Türkçe mealini(anlamını) bilmediğini biliyoruz.

Yani insanlar bilmeden dine inanmayı dindarlık olarak kabullenmiş görünüyor.

Oysa bu konuda Kuran da bir değil birkaç tane ayet var.

Ben din alimi değilim ama bir tane kitap olan Kuranı Kerimi en az on defa okuduğum için, kitapta masamın üstünde olduğu için hemen açıp bakmak, okumak çok kolay.

Bakar Suresi 78. ayet anlamını bilmeden okumayın der. Gene anlamını bilmeden okumanın şeytanın oyunu olduğunu, günah olduğunu söyleyen ayetler var. Nisa Suresi 119-120.ayet,Hadid suresi 14.ayet.

Gene diyor ki ''Sizin anlamanız ve öğrenmeniz için kitabı sizin dilinizden indirdik.'' Yani diyorki ''Siz Arapça bildiğiniz için, siz anlayasınız diye Arapça indirdik.''

Biz Türkçe bildiğimize göre, Kuran'ı Türkçe okumadan anlamını bilmemiz mümkün değil.

Kuran'ı anlamak için herkesin Arapça öğrenmesi de mümkün değil.

Ben de Kuranı en az on kere okudum ama Türkçe okudum.

Nereden okudum? Diyanetin mealinden, Elmalılı Hamdi Yazır' dan, Ali Bulaç'tan, Yaşar Nuri Öztürk'ten Türkçe okudum.

Şimdi Kuran'ı Türkçe okuyan insanlar hakkında suç işlemiş muamelesi yapılması üzülecek bir durumdur.

Üstelik belli tarikatlar ve dinden ekonomik sömürü elde edenler, Kuran'la, Allah'la toplumu kandıranlar, Kuran'ın Türkçe okunmasını istemiyor.

Bu kesimler halkın dinini anlamasını istemiyorlar.

Ben bu durumu böyle anlıyorum.

Hatta Emine Şenlikoğlu ''Ne kadar Türkçe Kuran meali ve hadis açıklamaları varsa toplanıp yakılmalı'' demiştir.

Allah aşkıma bu nasıl dindarlıktır?

Bir insan kendi diliyle dinini öğrenmek istemesi, onu nasıl günahkar edebilir?

Bu kadarcık aklımızı kullanmamız da mı günah?

Bu durum batıda da aynen böyle oldu.

Avrupa'da ilk inanç biçimi Katolik mezhebi üzerinden devam etmiştir ve İncil'in ilk basım dili İbranice ve Aramice'dir.

Din Avrupa'ya yayılınca, İncil Yunanca-Latince basılmıştır.

Matrtin Luther toplumun önüne çıkmış ve 1517 yılında Katolik inancının dışında dinde reform denilecek bir adım atmış ve 95 adet bildirgeyi Gutenberg kilisesinin kapısına asmıştır.

Luther'de bir din adamıdır fakat o güne kadar Katolik'lerin ,papazların, kralların cennetin anahtarını satmaları ve İncil'i kendi çıkarları için, halkı sömürmesine isyan etmiştir.

İlk Almanca İncil' halk anlasın diye Yunancadan martin Luther çevirmiştir.

Lutheranlık bütün Avrupa'da, dolayısıyla ABD' de yayılınca İngiltere'de kral ve egemen din anlayışı ve papazlar Lutheran inancının yani Protestan inancı İncil'inin İngilizce'ye çevirenleri ve İngilizce İncil okuyanları aforoz etmiş ve idam etmişlerdir.

Yani İngilizler, Avrupa'da yaygın olan şekliyle İncil'in Yunanca ve onu bilen bir avuç papaz sınıfının kralla iş birliğinde ne söylerse ona inanmalarını istemiştir.

Halkın kendi dilinde inancını öğrenmesini yasaklamış, ölüm cezaları verilmiştir.

İşte bu durum Avupa'da ikiyüz yıla yakın sürmüş, binlerce insan engizisyon mahkemeleri yoluyla yakılmış veya giyotine gitmiştir.

Bu insanların suçu dinlerini kendi dilleriyle öğrenmek istemeleridir.

Bir başka suçlarıysa ''Din de reform'' denilebilecek Lutheran inancı yolunda Protestanlık yoluna girmek istemeleridir.

İşte halk kendi diliyle dinini öğrendikten sonra 1789 yılında Fransız aydınlanma devrimi, rönesans ve bağnaz din anlayışından ve baskısından kurtulan batı özgürce yazmayı, çizmeyi, düşünmeyi öğrendiği için sanayi devrimini yaşamış ve bu günlerin bilim ve teknolojinin egemen olduğu Avrupa ve ABD seviyesine gelmiştir.

Şimdi ''Türkçe Kuran okumak günahtır'' noktasında fikirlerin olduğu güzelim ülkemizde olanları okuyunca, ta 1500' lü yılların Avrupa'sı aklıma geldi.

Ne oluyoruz, ne yapıyoruz?

Bir insanın dindar olması için anlamını bilmeden Arapça okuduğunda mı, Müslüman oluyor, yoksa anlamını bilerek ve Türkçe Kuran okuması onu dinsiz mi yapıyor?

Biz hala 1500' lü yıllarda batının yaşadığı olayları, 2020 yılında yaşıyor olmamız ülkemiz açısından utanç verici değil midir?

Kuran'ı insanların Türkçe okumasının onları dinden çıkaracağını öngördüğünüz, bizim bilmediğimiz bir korkunuz mu var?

Elin gavuru! bile bunları beşyüz evvel yaşamış, bitirmiş insanlığın güzel yaşaması yolunda büyük mesafeler almışken, biz hala beş yüz önce Katoliklerin yaşadığı ''Aman dininizi kendi dilinizden okumayın günah'' düşüncesine nasıl olur da savunabiliriz?

Bugün cami cemaatinin %92' sinin inandığı kitabın ne dediğini bilmiyor olması bu ülkenin din temsilcilerinin, diyanetin utancı değil midir?

İlk okul eğitimi bile olmayan yüzlerce insanın din diye anlattıkları hurafelere ülke insanının teslim olması kimin işine geliyor?

Bunu düşünmek gerekmiyor mu?

Allah inancı olan insanın yüreğindeki Allah sevgisi onun nasıl dua ettiğine bakmaz ki ,ona yönünü çevirmesine bakar.

Allah onun hangi dilden olursa olsun, iyi niyetini temiz duygularını anlamıyor olmasından bir insanın şüphe etmesi anlaşılır bir durum mudur?

Yani ''Arapça dışında Kuran okumayın, ibadet etmeyin'' diyenlerin en büyük günahı işlediklerini bilmiyorlar mı?

Kısacası biz hala batının beş yüz önce çözdüğü bu konuyu bile bugün insanlığın Mars'a insan götürüp koloni kurmayı planladığı ve adım attığı, yapay kalbin yapıldığı, insanın birçok organını değişebildiği, hayatın her alanımda robot teknolojisinin egemen olduğu, uzay çağının yaşandığı, ışık hızıyla araç planlarının düşünüldüğü bir ortamda hala ortaçağdaki tartışmalara takılıp kalmış olmamız üzülecek ve utanılacak bir durum değil midir?

Bir insanın Allah'a inanıyor olmasının, bir dine bağlı olmasının dili tartışılabilir mi?

Sadece nasıl inanıyorsa, insanın inancına saygı gösterilir ve inancını yaşadığı ibadet alanlarını özgürce kullanması sağlanır.

Barış içinde, kardeşçe yaşamanın en kolay yolu hoş görüdür ve dinin istismar edildiği alanların yani siyasi din istirmacılığının, dini istismar ederek ticaret yapanların yolunun kapatılmasıdır.

Bu olmadığı sürece, beşyüz evvel Hristiyan'ların yaşadığı, kaosu, kargaşayı yaşayarak, 57 tane Müslüman ülkenin yaşamış olduğu bilimsizliğin kör kuyusuna düşmekten kurtulamayız.