İZMİR Fransız Kültür Merkezi ve Halkların Köprüsü Derneği iş birliği ile düzenlenen 1'inci Uluslararası Mülteci Film Festivali, yoğun ilgi gördü. Topraklarını terk ederek daha güvenli bölgelere göç eden mültecilerin hayat hikayelerini anlatan filmler, sinemaseverlere duygu dolu anlar yaşatıyor.
İzmir Fransız Kültür Merkezi ve Halkların Köprüsü Derneği iş birliği ile düzenlenen 1'inci Uluslararası Mülteci Film Festivali, zorlu yaşamlara sinema aracılığıyla dikkat çekiyor. İzmirlilerden yoğun ilgi gören festivalde, 'Göç' temasını farklı biçimlerde işleyen kısa ve uzun metrajlı filmler izleyiciyle buluşuyor. Festivale katılan izleyiciler, çeşitli coğrafyalardan, sosyoekonomik ve sosyokültürel sınıflardan mültecilerin kendine özgü dünyalarına misafir oluyor. Etkinlikte toplam 9 uzun, 12 kısa metrajlı film yer alıyor. Gösterimi yapılan bazı filmlerin yönetmenleri ile seyircileri buluşturan festivalin en çarpıcı özelliklerinden biri de kısa ve uzun metrajlı toplam 11 filmin görme engelliler için sesli olarak betimlenmesi oldu.
'BİR UYANIŞI TETİKLEYEBİLİR'
Mülteci filmlerini ilgi çekici bulduğunu dile getiren İzmir Fransız Kültür Merkezi Müdürü Caroline David, şunları söyledi:
"Her gün yaşadığımız coğrafyada, haberlerde binlerce insanın yerinden yurdundan ayrılmasına, başka ülkelere göç etmesine şahitlik ediyoruz. İnsanlar için alıştığı yerden ayrılmak her zaman zordur. Yıllarca yaşadığı, emek verdiği ülkesini terk etmek zorunda kalan bu insanları daha iyi anlayabilmek adına düzenlenen bu etkinliğin hedefine ulaşacağına inanıyorum. Fransız Kültür Merkezi olarak böyle bir festivale ev sahipliği yapmak bizler için oldukça önemli. Geçmişte İnsan Hakları Film Festivalleri'ni de ağırlamıştık. Bu tarz festivallere yer vermeyi tercih ediyoruz. Açılış günü bizler için pozitif anlamda şaşırtıcı geçti. Bizler için oldukça duygusal bir gündü, büyük bir kalabalıkla karşılaştık. İçinde yalnızlık, sürgün ve acının yanı sıra sevgi, aşk ve mutluluğu da barındıran filmler olduğu için festivalin oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Bu filmler uluslararası bir uyanışı tetikleyerek, bilinç ve farkındalık oluşturabilirler. Politik anlamda mecbur bırakılan veye sadece macera yaşamak için ayrılan bir çok mülteci var ve bu filmlerde bunları izleme şansı buluyoruz. Festival, Fransız yapımı 'Welcome' isimli bol ödüllü bir film ile son bulacak."
'MİSAFİR'E YOĞUN İLGİSİ
Festivalde, ünlü yönetmen Andaç Haznedaroğlu'nun 'Misafir' adlı filmi büyük beğeni topladı, izleyenlere duygu dolu anlar yaşattı. 'Misafir' filminin kendisi için çok değerli olduğunu belirten Haznedaroğlu, şöyle dedi:
"İlk bağımsız filmim ve çok gerçek bir hikayesi olduğu için daha önce yaptığım işlerden çok ayrı bir yerde. Aynı zamanda yapımcılığını, yönetmenliğini ve senaristliğini üstlendiğim, çok risk aldığım, çok emek verdiğim bir film oldu. Filmde savaştan kaçan Suriyeli bir küçük kız ve komşusunun birbirlerine alışıp aile olma süreci anlatılıyor. Suriyelilerin göçü, dünyada Hitler döneminden bu yana yaşanmış en büyük göçtür. Ülkemizde de Suriyelilerin yoğun biçimde yaşaması sebebiyle, hepimizin ilgi göstermesi gereken bir konu olduğunu düşünüyorum. Buraya entegre olmaya çalışan, yaşamaya çalışan çoğunluğu savaştan kaçan kadın ve çocuklardan oluşan bu kişilere kimse kayıtsız kalmamalı. Yüzbinlerce çocuk, annesiz babasız büyüyor. Büyük travmalar yaşıyorlar. Savaşın acısına rağmen, bir hikayeyi insanlara anlatmak istedim. Bu filmi çekerken insanların bu derdi anlamasını istemem asıl neden oldu. Bir derdi derinliğine anlarsanız, bakış açınız değişir. Kendi küçük, derdi büyük bir film oldu. Ancak bu kadar ilgi beklemediğimi söyleyebilirim. Film, hepimiz için mülteciler açısından hâlâ devam ediyor. Seyircide empati ve harekete geçme duygusu yaratıyor. Bu, bir filmin yapabileceği en önemli şeylerden biridir. Filmin gücüdür."

FOTOĞRAFLI