Altınbaş Üniversitesi Gayrettepe Yerleşkesinde düzenlenen ‘Çarşamba Buluşmaları’nın ilk konuğu sanatçı Bedri Baykam oldu. Baykam, “Sanatın Değişim Gücü-Direnç Hali” başlıklı konferansta, sanatçıyı besleyen unsurlar, sanat akımları konularını ele alırken, katılımcılardan gelen soruları da yanıtladı.

Moderatörlüğünü Altınbaş Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr Bünyamin Özgültekin’in üstlendiği konferansta sanatçı Bedri Baykam çok sayıda öğrenci ve sanatseverle buluştu.

“HERKES KENDİ HAYATININ YÖNETMENİ”

En büyük multidisipliner kaynağın yaşamın kendisi olduğunu söyleyen Bedri Baykam, “Bugünün anlayışıyla herbirimiz kendi hayatımızın hem yönetmeni, hem seyircisi, hem sürekli olarak diğer insanları kendi filmimize davet edeni, yönetmen yardımcısıyız. Yaşamda sürekli bir etkileşim halindeyiz. Doğadan, kuşlardan, doğanın kendi müziğinden, yağmurun sesinden etkileniyoruz. Bizden önce yaşamışinsanların arkalarında bıraktıkları her izden etkileniyoruz.Geçmişten günümüze baktığımız zaman siyasi yaşamın insanlara, ister istemez sanat ve düşünce hayatına da yön verdiğini, sanatçıların kendi dönemleri dışında kendilerinden sonraki insanlara esin kaynağı olacak izler bıraktığını görüyoruz. Sanatçıyı neyin tetikleyeceğini bilemeyiz, sokakta yürürken gördüğü bir insan, adını bilmediği bir müzik ya da akşam gittiği bir filmden yeni bir resim serisi tasarlayabilir” dedi.

“BENİM ESİN KAYNAĞIM MUTLULUK DEĞİL, ACI VE SIKINTI”

Yalnız sanat tarihi kitaplarından yapılacak çıkarımlarla, sanatçının kendi hislerini, tepkilerini ortaya koymasının beklenemeyeceğini belirten Baykam, sözlerine şöyle devam etti:

“Sanat tarihi çok büyük bir kaynak ama insanın kendi yaşamının izleri, aşkları, hüzünleri, acıları, kaosları, insanın siyası tarihten aldığı heyecan veya kızgınlık tepki, içinde yaşadığı çağa lanet okuma ya da tam tersine sanatçıların bir türlü ulaşamadığı mutluluk veya huzurla flört etme de sanatçıyı besler. Kendimden biliyorum ki huzur ve mutluluk benim için hiçbir zaman esin kaynağı olmamıştır. Daha çok maalesef acı, sıkıntı, yaşanan aşk acısı, ölüm, daha tetikleyici olmuştur.”

Tüm insanların günlük hayatta pek çok duygu yaşayarak, farklı unsurların etkisinde kaldığını ancak her disiplinin bunu farklı ifade ettiğini söyleyen Bedri Baykam, “Sanatta doğru ya da yanlış yok, sanatçının farkı tüm bu yaşadığı konuları kalıcı bir resim, heykel, film gibi diğer tüm insanları etkileyen bir sonuca ulaştırması ya da ulaşmaya çalışması ya da ulaşamadığı için hüsran içinde kalmasıdır. Bazen de bu dürtü içinizde olabilir ama istediğini gibi doğuramazsınız” diye konuştu.

Fotoğraf makinesinin bulunmasından sonra resmin, fotoğraf makinesinin yapamadığı, daha hayal gücüne veya boyanın kendi kimliğine dayanan açtığı düşünsel boyutlar dediğimiz alanlara kaydığını ifade eden Bedri Baykam, “Sanatın burjuvalara geçtiği dönemle örtüşür bu dönem. Bu atlamalar çerçevesinde bir yanda Afrika, Uzakdoğu, Güney Amerika gibi diğer kültürlerden gelen esin kaynağının hazmedilmesi, bunlar Paris başta olmak üzere merkezdeki sanatçıları etkiliyor. Bütün bu akımların her birinin kökeninde çok farklı düşünen, devrimci, yaramaz, çok farklı boyutlarda risk alabilen burjuva düzenini bozmaktan korkmayan genç insanların tavrı var” dedi.