Türkiye'de kimse ne dediğini bilmiyor... Herkes boş boş konuşuyor... Oysa ülke yangın yerine dönmüş elden gidiyor...

İktidardakilere bakıyorsunuz, batı, emperyalist güçler Türkiye'yi vurmak ve istikrarsızlaştırmak istiyor. Televizyonlarda o kadar basit hesaplar peşinde oturup konuşanlar, ülke meselelileri yerine siyasi düşünceleri uğuruna sallayıp duruyor.

Türkiye, tarihinde vermediği kadar şepitler veriyor teröre...

Her patlamadan, her yüreklerimizi yakan haince yapılan kalleş saldırılardan sonra kahraman evlatlarımız hakkın rahmetine kavuşuyor. En büyük mertebeye ulaşıyor ŞEHİT oluyor.

Ama her zaman söylenen söz... Ateş düştüğü yeri yakıyor. Belki tüm toplum, memleketini milletini seven herkesin yüreği yanıyor, ama o ailelerin, o minik yavruların yaşadığı duyguları hiç birimiz hissedemeyiz...

Onların önüne ne koyarsanız koyun, ne verirseniz verin onlar da Şehitlik mertebesi ile onurlulardır ama yüreklerindeki acı bir başkadır.

HALK İRADESİNE SAYGI

Peki bu ülke neden böyle yangın yerine döndü...

Siyaseten baktığımızda ülkede istikrar var(!) , 7 Haziran seçimlerinde tek başına iktidarı kaybeden Ak Parti tekrar iktidar olsun diye koalisyon yapmayı zorlamadan erken seçime gittik.
AKP'liler hemen tek başına iktidar olmaz ise istikrar bozulur... mesajı vermeye başladı halka...

Aradan birkaç gün geçmede Ankara Garı'nda 100'den fazla vatandaşımızı kurban verdiğimiz o hain terör olayı meydana geldi...

Evet, erken seçimde bu halk AKP'ye tekrar tek başına iktidar verdi. Hem de yüksek bir oy potansiyeli ile. 7 Haziran'da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da bir AKP'li gibi meydanlara inip oy istemişti, yüzde 41'lerde kaldı. 1 Kasım seçimlerinde ise Erdoğan fazla sokağa inmedi.

Zamanın AKP Genel Başkanı ve Başbakanı Ahmet Davutoğlu liderliğinde kampanya yürütülüp seçime gidildi...
AKP seçimden adeta zaferle çıktı. Yüzde 49.5... Ama ne oldu, bu zaferi kazanan  Davutoğlu, 4-5 ay sonra bir opeasyonla görevden alındı...

Burada ülkeyi seçime götürenlerin istedikleri tam olarak yerine gelmedi. Orada HDP ile MHP barajı geçti. Çıkartılan milletvekilleri amacı yürümek için gerekli çoğunluğu sağlamadı...
Hükümet olmak bile yetmedi... Hedefte BAŞKANLIK var dı.

Hep deniliyor ki; tek başına iktidar istikrar

Koalisyon kaos, istikrarsızlık...

Peki bu ülke yaklaşık 15 yıldır tek başına AKP iktidarı ile yönetiliyor. Neden istikrar sağlanamıyor, neden bugünkü kaos ve istikrarsızlığı yaşıyoruz.

Neden her gün canlarımızı teröre kurban veriyoruz?

İşte bunlar, AKP iktidarının baştan beri yürüttüğü yanlış iç ve dış projelerin eseri...

En büyük yanlış BOP (Büyük Ortadoğu Projesi)

Buna bağlı olarak yürütülen adına barış denilen bebek katili terörist başı Abdullah Öcalan'la masaya oturmak...
Yine bu devletin AKP iktidarından önce terörist ilan ettiği ve AKP iktidarı ile devletin her alanına fazlasıyla sızma başarısını elde eden FETÖ yapılanması...
Bunların hepsinin yanlış olduğunu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yıllar sonra gördü... Ama ülke yangın yerine döndü... Bu yanlışlarını da en güzel şekilde ifade etti:
Ne istediler de vermedik...

NE YAPMAK LAZIM...

İslam dünyasının şapkasını çıkarıp önüne koyması lazım.
Suriye Müslüman ülke mi?
İran Müslüman ülke mi?
Irak Müslüman ülke mi?
Türkiye Müslüman ülke mi?
Evet... Bilmiyorum belki hayır diyenler de olabilir... Fikirlere saygılıyım...
Bu ülkeler bir araya gelecekler... İslam dininin emirlerini dikkate alarak masaya oturacaklar.

Yüce dinimiz İslam'ın ana unsurları;
  • Allah (C.C)
  • Kur'an
  • Hazreti Muhammed (S.A.V)

Dinimiz ne diyor; Verdiği canı Allah alır...
Peki bu gün bizim bahsettiğimiz bu coğrafyada Müslüman kardeşler bir birlerinin canını neden, nasıl alıyor?
Çünkü orada Müslümanların içine sokulmuş, nifak tohumları var...

Mezhepler, tarikatlar, din dışı emeller... Bunları yapanların da işte o yabancı güçler olduğunu unutmayalım.

Peki biz neden onların oyununa geliyoruz.

İşte onun için diyorum ki, bu dört ülke bir araya gelsin, Amerika da, Batı ülkeleri de, Rusya da çekilip gitsin bu bölgeden.
Bu ülkeler birlikte olursa, bölgede, ne IŞİD ne PKK kalır...
Ama şu anda bölgede o kadar soru işareti var ki kafa kurcalayan...


Bu dört devlet, birbirlerine terör estiren, bir devletin terörist dediği grubu diğeri destekliyor.

Devletler teröristlerden desteğini çekerse dünyada terörist kalmaz. Barınamaz...
Bu bölgede öncelikle yapılması gereken oturup konuşmaktır. Dört devletin de toprak bütünlüğünü koruyacak bir anlaşmayı ortaya koymaktır.
Bugün Irak'ta Barzani rejimi Musul Kerkük bölgesini de kendisine bağlayarak bağımsızlık ilan etme peşinde...

Yine PKK'nın PYD uzantısı aynı paralelde Suriye'de bağımsızlık peşinde... Tabi ki unutmayalım, hedefleri Türkiye'de de aynı güce kavuşmak...
Açılım projesi de bu senaryonun bir parasıydı...

Neyse ki Türkiye erken uyandı...
Şunu da iddia ediyorum; bu başkanlık sisteminin dayatılmasının bugün bir siyasi düşünce olarak yansıtılmasına inanmıyorum. Bazen algılar başka yaratılıyor, planlar başka yapılıyor...

Ki bugün başkanlık isteyen siyasi yapımız ne kadar iyi niyetli olursa olsun, ileride bir madde değişikliği ile ülkenin bölünmesine yani özekliğe adım atılacak değişiklikler yapılabilir...

Türkiye için en güzel sistemin parlamenter sistem ve birbirlerini anlayacak kültüre sahip olacak insanların siyaset yapması ve gerekirse koalisyon...
Bu gün kişisel iktidar hırsları sistemi dalgalandırmaktadır.


Herkes geldiğinde yerini ve yetkisini bilse kötü olan ne var...
Baktığımızda her şey daha güzel... Ülke bir kişinin inisiyatifine geçmiyor...
Her zaman çoğulcu demokrasi...
Çünkü bu ülkede, her ne kadar Müslüman çoğunluk var ise de, başka dile dine ırka mensup insanlarımız var...

Burada önemli olan şu:

Kim bu ülkenin kimliğini taşıyorsa... Yani Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ise bu ülkenin birliğine varlığına sahip çıkacak...

İşte o zaman Türkiye kimsenin oyununa gelmez...

İşte o zaman kimse Türkiye'yi deviremez...

İşte o zaman Türkiye güçlü bir ülke olur...


Bu da eğitimden, Anadolu'nun en ücra köşesindeki insanlarımıza kadar bu kültürü yayabilmek ve sahiplendirmekten geçer..

Bunların yapılması için de devleti yönetenlerin, tüm vatandaşlara eşit davranıp, her vatandaşın devletine aidiyet duygusunu geliştirebilmesiyle olur.
Devlet babalığını yaparsa, vatandaşın terör örgütlerine sempatisi kalmaz...

İşte o zaman hiç bir terör örgütü bu ülkede barınamaz...

Mutlu vatandaş, mutlu devlet!...