Bir kaç gün önce Akparti'yi tutan ve savunan bir tanıdıkla sohbet ederken, bir cümlesi dikkatimi çekti.
''Bu hükümet R.T.Erdoğan döneminde halkın istediği her şeyi yaptı ama gene de bazı kesimlere yaranamadı'' dedi.
Ne yaptı diye sorduğumda.
Vay efendim vay neler olmuş neler olmuşta biz duymamışız.
Ülke ilk defa kendi uçağını,füzesini yapmış.
Yerli otomobil yakında piyasaya çıkıyormuş.
Herkesin evine sıcak aş girmiş.
Memlekette aç susuz kalmamış.
İlk defa İsrail'e kafa tutulmuş.
ABD ye meydan okunmuş füzeler Çin'den alınmış.
Her gün ABD büyükelçisine fırça atlılıyormuş.
AB ilk defa bizi içeri almak için yalvar yakar olmuş.
130 yıldır bitirilemeyen projeleri yapılmış.
Hızlı trenle bütün ülke demir ağlarla örülmüş.
PKK bitirilmiş kuzu kuzu gelip başbakanın elini öpmüşler.
PKK korkudan bir tane silah sıkamaz hale gelmiş.
Duble yolun girmediği köy kasaba kalmamış.
Muhtarların maaşını arttırmışlar.
Öğrenci harçlarını kaldırmışlar.
Memleketin her tarafına fabrikalar kurmuşlar.
Toki kanalıyla yedi yüz bin konutu fakir fukaraya yapıp teslim etmişler.
Hastanelerde reform olmuş, halk bedava sağlık hizmeti alıyormuş.
İşsizlik yok edilmiş,hatta yüksek maaş verildiği halde çalışacak adam bulamıyorlarmış.
Bundan dolayı Suriye ve Türki cumhuriyetlerinden gelenler çalışıyormuş.
Daha neler neler.
Bütün bunlar olurken yani AKP ye inanmış teslim olmuşun gözünden böyle görünürken, bir de AKP karşısında duranlar nasıl görüyor ona da bakmak gerekmez mi?
Oradan ise şöyle görünüyor.
AKP döneminde yüz yıllık birikimlerimiz ucuz, pahalı,yerli, yabancı demeden satıldı.
Bu paraların hiç birsiyle bir tane fabrika yapılmadı.
İşsizlik %20, her evde mutlaka bir tane işsiz bulunuyor.
Çalışma düzeninde ortalama fiyatlar 800 lira tam bir kölelik düzeni kuruldu.
Şehirlerin bütün yeşil alanları parkları bahçeleri ranta feda edildi.
Bu rantın sonucunda dün gecekondu da oturan yeni yetme rantiye villalar kösklere taşındı.
Dün Allah sevgisiyle dolu olan kalpleri şimdi para sevgisiyle doldu.
Komşularımızla ilk defa bu hükümet döneminde kanlı bıçaklı olduk.
Pilotlarımız kaçırıldı biz kurtaramadık, Kuveyt kurtardı ve uçağıyla getirdi teslim etti.
İlk defa bu hükümet dinci terör örgütleriyle sarmaş dolaş oldu.
ABD'ye tavır değil tam bir teslimiyet sağlandı.
İsrail'le kavga ediyor gibi görünse de perde arkasında sıcak ilişkiler sürüyor.
İlk defa insanın özel yaşamına bu hükümet müdahale etti.
Herkesin giyimine, kuşamına, yemesine, içmesine, doğurmasına çocuk yapmasına karıştı.
İşler yapılıyor olsa bile yabancı sermayeyle yapıldığı için ileriye dönük ülkenin tam bağımsızlığı tehlikeye atıldı.
AB ilk defa Türkiyeyi üyelik görüşmelerini durdurmayı gündemine aldı.
Yollar yapılıyor gibi görünse de bilimsel kriterler göz önünde tutulmadığı için, kısa sürede kullanılır olmaktan çıktı.
Ülkenin ordusuna düşman, askerine düşman, bir hükümet iş başında.
Bu iktidarın amacı şerri hukuk düzenini kurmak.
Alevilerin inancına ve ibadet alanlarına saygı göstermiyor.
Azınlıklar ve öncüleri taciz ediliyor veya öldürülüyor.(Hrant Dink cinayeti)
Cem evlerini teröre destek veren art niyetli yuvalar olarak görüyor.
Herkes camiye gitmeli herkes sünni Müslüman olmalı dayatması yapıyor.
İktidar geldiği ilk gün seçim barajını %5 e düşüreceğim diye Uğur Dündar'ın önünde söz verdiği halde hala on bir yıldır yapmadı.
Kürtlerin demokratik hakları verilecek Kürt realitesi tanınacak, seçim barajı kaldırılarak, demokratik siyaset yolu açılacak denildiği halde yapmadılar.
Kürtlerin öncü güçleriyle görüşmüyoruz ''görüşen şerefsiz'' denildiği halde görüşüldüğü ortaya çıktı.
Milyonlarca kadın, genç sigortasız ve sosyal güvencesiz ve sendikasız taşeronluğa teslim edildiği halde yöneticiler bu konuda önlem almıyor, sesleri çıkmıyor.
Kendisi gibi düşünmeyen herkesi ve her kesimi düşman ilan ediyor.(Gezi olayına destek verenlere bakış) (Buna Fethullah Gülen grubu ve destekçileri de dahil)
Kölelik çalışma düzenine göz yumma sebebi olarakta, Uzak doğunun ucuz iş gücüyle rekabet etmek için yapıldığı söyleniyor.
Bundan dolayı Afrka'dan, Suriye'den ve Türki cumhuriyetlerinden ülkeye girip ucuz çalışan kaçak işçilere göz yumuluyor.
Ülke her alanda ucuz iş gücüne teslim edilmiş olduğu halde görmezden geliniyor.
Sendikalar bilerek yok ediliyor.
1997 yılında 1.287.000 sendikalı işçi varken, bu gün dört yüz bin civarına düşürülerek ülke emekçileri taşeronlara ve ucuz kölelik düzenine teslim ediliyor.
Bütün bunlardan sayarken dediki;
''Sen boş ver bu saymaları abiciğim siz ne derseniz deyin, bu halk acından da ölse ,canı da çıksa, Akparti'ye oy veriyor,bütün bu saydıklarının hiç bir önemi yok'' dedi.
Ne diyelim demokrasi böyle bir şey, ne olursa olsun sandık her şeyi belirliyor.
Siyasi partiler halkın karşısına sağlıklı, akıllı, dürüst, namuslu, çalışkan, yurtsever, halk sever kadrolarla çıkıp, ülkenin içinde bulunduğu durumu ak mı kara mı anlatamıyorsa,ülkenin karaları ak diye gösteriliyorsa ve bu halk da kim elini tutup bunu yapıyorsa ona oy veriyor.
Siyaset bilimini yapanlar, halktan oy alamamayı ''dindar halk bize oy vermiyor,'' yok o parti şöyle, bu böyle,alevi sünni,yobaz,gerici,göbeğini kaşıyor,bidon kafa,aptal diyerek bilimsel bir karşılığı olmayan gerekçelerle kendi beceriksizliklerini halka ve halkın dindarlığına yüklüyorsa,oradan elbette iktidar çıkmıyor.
2014 mart seçimlerinde yılında kim haklı,kim ak, kim kara hep beraber göreceğiz.