İlçemizde yapılan kentsel dönüşüm çalışmaları devam ediyor.
Bunların ilk başlayanı ''Tem Avrupa konutları''oldu.
2005 yılında meclis gündemine geldiğinde bu projeyle ilgili kaygılarımı meclis oturumunda dile getirmiştim.
Üç tane fakir mahallenin orta yerinde ''zengin gettosu'' yapmanın çokta doğru olmadığını, burada oturan insanların bir süre sonra telle çevrili duvarlar içinde yaşamak zorunda kalacağını söylemiştim.
Avrupa konutlarıyla karayolları mahallesi arasından geçen yol iki ayrı dünyanın sınırı gibidir.
Bir tarafta 700 lira maaşla ay sonunu getirmeye çalışan insanlar, elli metre ileride ise spor salonu ve saunası için aylık 700 lira verebilen insanlar.
Hani ''komşun açken tok yatmayacaktınız?''
Bu dengesiz yapılaşma ve kentsel dönüşüm anlayışının doğru olmadığını 2005 yılından bu yana söylüyorum.
En son meclis toplantısında 2011 yılı faaliyet raporu görüşmelerinde de söyledim.
İnsanların bu dengesizlikler içinde ve gelir adaletsizliğini, gözlerine soka soka yaşayan insanların inançlı ve hak hukuk ve adalet üretebileceklerine inanabilir misiniz?
Ayrıca üç yüz elli bin liralık jipe binerek fakir fukara edebiyatı yapan ve ezilenler edebiyatı yapan sağcı solcu veya İslamcı siyasetçileri anlamak mümkün mü?
Mevlana tam da bu günler için bu sözleri söylemiş olmalı.
Ey gafiller ''ya olduğunuz gibi görünün ya da göründüğünüz gibi olun''
Fakir halkın içine girerek halkın yokluğundan, yoksulluğundan ve ezilmişliğinden söz edeceksin giydiğin takım elbise 10 000 lira olacak.
Bu nasıl bir dünya ki sınıfı fakirlik ve ezilenler olan insanların haklarını aynı sınıftan olmayan insanlar savunabiliyor.
Siz her akşam viski kadehiyle yatan ve her akşam sadece akşam yemeği için 1000 lira harcama yapan insanların emeğin ve ezilenlerin halklarını savunabileceğine inanabilir misiniz?
Sizler, işçi sendikası başkanlarının milyon dolar servet edinerek ve villalarda köşklerde oturarak işçi sınıfının haklarını savunabileceğine inanabilir misiniz?
Eğer inanıyorsanız işte bizim gibi ülkelerde fakir halk sürünmeye devam eder.
Bundan dolayı şehirlerde kentsel dönüşüm projeleri sözle ve paraya dayalı değil,insan odaklı yapılmalıdır.
En son meclis toplantısında sayın belediye başkanı Erhan Erol ''Sarıgöl kentsel dönüşüm projelerinin üç ay içinde ihaleye çıkacağını ve 750 konutun tamamının fakir halk için ve sarıgöl'de oturan insanlara verileceğini söyledi.
Bu sözlerden anlıyoruz ki, sarıgöl'de zengin gettosu yapılmayacak.
Fakirlik yokluk yoksulluktan söz ederken, Dünyada Çin'den sonra en hızlı kalkınma hızını bizim ülkemizin yakaladığı haberini okuduk.
Aslında kalkınmış olmamız veya %8.3 büyümüş olmamız doğru olabilir.
Peki bu paralar nerede?
Bunun cevabı çok basit.
Ülkeyi bir ev bir aile gibi düşünün.
Ailenin gelirleri artıyor fakat para aileyi yöneten babanın ve etrafına çöreklenen çıkarcı arkadaşlarının elinde.
Ailenin diğer fertleri ise babanın verdiği harçlıkla kıt kanaat geçimini sürdürmeye devam ediyor.
Bu gün ülkenin durumunu böyle anlamak mümkündür.
İlçemize geri dönecek olursak bu ilçede yapılan kentsel dönüşümlerin mutlaka halkın sosyal yapısına uygun ve bir arada yaşama kültürünü sağlayan projelerle yürümesi gerekir.
Fakir insanlarla zengin insanları buluşturan ve onların arasına tel örgüler ve yüksek duvarlar çekmeyen projeleri hayata geçirmeliyiz.
Gelirleri farklı bile olsa sosyal donatı alanlarını ortak kullanabilecekleri projelerin hayata geçirilmesi gerekir.
Bu ülkede zengin ve fakir arsında gelir adaletsizliğini önleyemiyorsak bunu yaptığımız dönüşüm projelerinde kırabiliriz.
Yani zenginler bir yerde, orta gelirliler bir yerde ve fakirler başak bir yerde yaşasın projelerinden vazgeçmemiz gerekiyor.
Böyle şehircilik modelleri mahalleleri ve şehirleri böler parçalar ve sosyal katmanları birbirlerine düşman eder.
Bu anlayışla projeler üreten TOKİ için ''Toki bölücülük yapıyor'' diye bir yazıda yazmıştım.
En son meclis toplantısında Sarıgöl kentsel dönüşüm alanında fakir insanlara yönelik sosyal konutların yapılacağını sayın Erhan Erol dan duymamız da sevindirici olmuştur.
Bu proje sayın başkanın dediği gibi yapılacaksa ''Biz Gaziosmanpaşa'yı zenginleştiremedik ama size zenginleri getirdik'' yaklaşımlı projelerden de vazgeçilmiş olduğunu gösterir ki; bu sevindiricidir.
Kentsel dönüşüm anlamında merkez mahallesinde bulunan ve Bursa mahallesi diye anılan yerde de bu adımların atılması gerekiyor.
Eğer bir belediye başkanı Sarıgöl ve Bursa mahallesinde oradaki insanları mağdur etmeden bu dönüşüm projelerini gerçekleştirebilirse o belediye başkanının heykelini dikerler.
Bu sözleri iki yıl önce belediye meclisinde söylemiştim.
Oradan buradan bahsettik.
Hoş belki de ibretlik bir olayla bitirelim.
Arkadaşlarımızdan birisi alacaklarını almak için bir mimarla randevulaşıyor.
Mimarın ofisi yakınına geldiğinde ''mimar yerinde mi bir telefon edeyim'' diyor.
Telefonu açıyor ve ''abi yerindeysen ben geldim'' diyor.
Mimar ise ''arkadaş ben şu anda Eminönü'ndeyim seninle bir kaç gün sonra görüşelim'' diyor.
Bu olay Küçükköy meydanında geçiyor.
Telefon eden arkadaş telefon ettiği mimarla kulakta telefon Küçükköy meydanında burun buruna geliyor.
Mimar olanın hayatı sahtekarlıkla yalan ve dolanla geçti ve halada sahtekarlıklarına devam ediyor.
Çok büyük servet sahibi oldu ama saygınlığı yok.
İnşaat mühendisi arkadaşım ise kendine yetecek şatları sağladı ve onurlu şerefli yaşamaya deva ediyor.
Bu olaya benzer bir olayı CHP Bağlarbaşı ilçe delegemiz Dursun Bektaş anlattı.
Olayın kahramanını ülkeyi ve İstanbul'u kurtarmaya soyunmuş bir zattır.
Kendisini kurtaramamış adamlar, ülkeyi kurtarmaya soyunmuş olması ise bu ülkenin ve partilerin utancıdır.