Hayatımızın her saniyesinde, her dakikasında farklı farklı olaylar yaşarız.

 Ben de yaşadığım ilginç olaylardan birini sizlerle paylaşmak istedim.

 Önceki tatil yazımda bahsettiğim gibi, İstanbul' a geldiğimde Fındıkzade'deki Kaya Oteli'nde kalmıştım.

 Temizliği, personelin saygısı, yıldızına yakışır hizmet veren bir otel burası.

 Yabancı, yerli çeşitli profilde nezih insanların kaldığı bu otelde ilginç bir olay yaşadım.

 Bazı olaylar, gerçekten sırlar dünyası gibidir!

İstanbul'daki kısa tatilimde zaman kısıtlı olunca koşuşturmadan direncim düşmüştü.

 Birçok yere yetişmeye çalışayım derken yorgun düşmüş, dolayısıyla bu da tansiyonumun düşmesine neden olmuştu.

O gün, otele döndüğümde yorgunluktan hemen uyumuşum. Öğleye doğru ısrarla çalan cep telefonumun sesiyle uyandım.

 Çok sevdiğim arkadaşım Esra'ydı arayan. "Hemen Galatasaray' a gel.Sen beni sözlerinle şımartıyorsun. Bugün de ben seni şımartacağım" dedi.

Tansiyonum düşük olduğu için hemen kalkamadım.

 Can dostum Esra'yı istemeden beş saat beklettim. Artık beklemeye tahammülü kalmayan arkadaşımın sık sık aramasıyla
zorla kendimi toparlayarak kalktım.

 Çıkmak için hazırlanırken parmağımda yüzüğümün olmadığını farkettim. Düşürmüştüm..

 Hemen odayı aramaya başladım. Halsiz ve yorgun halimle çöp kutusuna kadar baktım ama yüzük yoktu.

 Yüzüğümü nerede düşürdüğümü bilemiyordum.. Tam çıkacakken, herzamanki gibi oda temizleyicisi genç hanım geldi.

 Yüzüğümü kaybettiğimi, bütün aramalara rağmen bulamadığımı ve hemen çıkmam gerektiğini söyleyerek, bir de kendisinin bakmasını rica
 ettim.

 Oda görevlisi hanım elektirikli süpürgeyi açmadan önce yüzüğü odada arayacağını söyledi..

 Bende otelden çıkarak bir taksiyle Galatasaray'a geldim. Ama aklım yüzükte kalmıştı. Ancak, hala nerede düşürdüğümü bir türlü
hatırlayamıyordum.

 Bu düşüncelerim arasında Esra ile buluştum.

 Bekletmek hoş bir hareket değildi. Ama, Allahtan Esra vertigo ve tansiyon düşmelerimi bildiği için sağolsun beni anlayışla karşıladı.

Arkadaşımla birlikte Tünel'de tarihi Markiz Resturant'ta yediğimiz harika yemekte yaptığımız hoş sohbetle kendime gelebildim.

 Daha sonra Taksim'i gezdikten sonra Nişantaşı'na giderek alışveriş yapmaya kaptırdık kendimizi.

 Bu arada, çok sevdiğim arkadaşlarımdan biri daha aradı beni. Akşam da onun davetini kabul edip, ortak arkadaşlarla keyifli bir yemek ve hoş
 sohbetle devam eden bir gece geçirdim.

 Otele gece 00.12 de dönüp odama girdiğimde hoş bir sürprizle karşılaştım.

 Yastığımın üstünde yüzüğüm bana gülümsüyordu...

 Yüzüğün bulunması beni çok mutlu etmişti.

 Hergün odama temizlik için gelen genç hanıma dua ederek uyudum...

 Sabah uyandığımda aklımda temizlikçi genç hanım vardı. Onun geliş saatini adeta iple çektim. Çünkü ona teşekkür etmem gerekiyordu.

 Bu duygularla odamda oyalanırken kapım sert şekilde çalındı. Aynı anda da, koridordan gürültü ve bağırışmalar geliyordu.

 Merakla kapıyı açtığımda karşı odada kalan iki kadın çığlık çığlığa oda temizliyecisi kadına bağırıyorlardı.

 Kat görevlisi genç kadın ağlayarak, defalarca özür dileyip beni rahatsız ettiğini ama yüzük konusunu söylememi istiyordu.

 Adeta benden yardım istiyordu. Evet, zor durumdaydı.

 Durumu anlamıştım. Temizlikçi kadın haksız bir ithama maruz kalmıştı.

 Otelde yabancılar çoğunlukta olduğu için, temizlikçi kadına bağıran hanımları ilk önce turist zannettim. Bağırışmalarıyla
 oteli birbirine katıyorlardı.

Olayı sordum. Bir güneş kremleri kaybolmuş, bir de boş ayakkabı kutuları çöple atılmış..

 Hadlerini aşarak konuşmaları üzerine sinirlenip kadınlara "Bu kadıncağıza bu kadar hakaret etmeye hakkınız yok" dedim.

 "Buyrun benim odama gelin, herşeyim ortada.. Pahalı kremler, takılar, elbiseler vs. Beş gündür buradayım hiçbir şeyim kaybolmadı. Bu kadın
 alsa benim de eşyalarımı alırdı. Hiçbir şeyim kaybolmadığı gibi, nerede düşürdüğümü bile bilemediğim pahalı yüzüğümü bulup yastığımın üstüne
 bıraktı. İstese benim yüzüğümü alır cebine atar ve hiçbir şey de iddia edemezdim" dedim.

 Ama, kadınlar tavırlarını değiştirmedi. Kıyamet koparmayı sürdürdüler.

 Nerdeyse kat görevlisi hanımı dövecekler. Mahalle hatunları gibi kavga ediyorlar. Odama çekilip kapıyı kapatmak zorunda kaldım.

 Sonra, sabah mahmurluğunu atıp kahvaltı salonuna gittim. Ama kahvaltı yapamadım.

 Tekrar yukarı odama doğru çıktım. O tartışmada kendini aklamaya çalışan oda görevlisi genç kadının gözyaşları gözlerimin önünden
 gitmiyordu.

 Katta görev yapan oda görevlisi başka bir hanıma sordum arkadaşınız
 nerede diye?

Otel yönetimine çağırmışlar onu...

 Hemen odamdan resepsiyonu aradım. Otelin yetkili müdürünü rica ettim.

Telefona otelin yetkili müdüresi çıktı. Bir çırpıda durumu anlattım.

Kat görevlisi hanımın isminin Selda olduğunu bu konuşmada öğrendim.

 Ona hakaretler yağdıran ve Sırbistanlı turist olduklarını sandığım müşteri kadınların turist olmadıklarını ve anne kız olduklarını da öğrendim müdüre
 hanımdan.

Hemen konuya girdim ve söz konusu kat görevlisi hanımın benim kayıp yüzüğümü bulup bana ulaştırdığını anlattım. "Personeliniz güvenilir, lütfen ona sahip çıkın" diyerek Selda hanıma kefil oldum ve görevine
devam ettirilmesini rica ettim.

 Otel yetkilileri Selda hanımın işine devam etmesine karar vermişler.

 Bir süre sonra odamın kapısı çaldı.

Tüm kat görevlisi hanımlar toplu olarak gelip boynuma sarılarak gözyaşlarıyla Zerrin Hanım, "Arkadaşımıza sahip çıkarak onun dürüstlüğüne kefil oldunuz. İşinden olmasını önlediniz" diyerek teşekkür ettiler.

 Ben de kat görevlisi emekçi hanımlarla birlikte ağladım.

Özellikle mağdur olan ve işe henüz yeni girmiş olduğunu öğrendiğim Selda Hanım, hıçkırıklar arasında gözyaşlarıyla boynuma sarılıp ağlıyor, tekrar tekrar teşekkür ediyordu.

 "Bana kızmayın ama Zerrin Hanım. iyi ki yüzüğünüz kaybolmuş" dedi.

 Ben de "Evet iyi ki yüzüğüm kaybolmuş. Bu sayede ben de doğru ve dürüst bir insana yardım ettim. Herşeyde bir hayır varmış" diyerek onu
 teselli ettim.

Bu olay yaşandığı gün Miraç Kandiliydi. Miraç Kandili sıkıntılı başlamış ama sonu, nasihat ve ibretlikle biten bir olaya tanık etmişti beni.

 Çünkü; İnsanlara iftira atmak kolaydır. Suçsuz yere suçlanarak hayatları
 karartılabiliyor birçok insanın.

 Selda Hanımın iyi niyeti ve dürüstlüğü karşılığını bulmuştu.

Allah herşeyin sahibidir. Görendir. Her zaman mağdur kullarının yanındadır..
Miraç Kandilinde böyle bir olay yaşamanın ve iylik etmenin güzelliğini yaşayarak Allahıma dua ettim...

 İğrenç bir iftiraya maruz kalan genç bir kadını savunarak mutlu oldum.

 HER ZAMAN GÜZEL İNSANLARA SAHİPLENELİM..