Uzun yıllardır insanların kılık kıyafeti konusu Türkiye'nin enerjisini yok etmiştir ve hala da sorun aşılmış görünmüyor.

Sinema sanatçısı Serra Yılmaz'ın son günlerde basına düşen sözleri de bu sorunun sanatçılarda bile kafa karışıklığını yok etmediğini gösteriyor.

Bir kere şunun adını koymamız gerekiyor.

Her türbanlı veya başörtülü veya çarşaflı bayan şeriatçı mıdır, demokrasi düşmanı mıdır?

Eğer bu sorunun cevabını sağlıklı veremezsek, doğru düşünmemiz mümkün olmayacaktır.

Bunun tersi de mümkün olabilir.

Başı açık bir bayan da şeriatçı olabilir mi?

Bu soruları erkekler için de sorabiliriz.

Modern görünüm diye tarif edilen her gün tıraş olan, kravat takan, takım elbise giyen, saçlarını uzatan veya kısa kestiren, her gün duş alan, iç çamaşırlarını değiştiren bir kişi ''Ben şeriatçıyım ve İslam'ın emrettiği hukuk düzeninde yaşamak istiyorum'' diyebilir mi?

Bu soruların her birine evet demekte mümkün, hayır demekte.

Yani artık insanların dış görünüşüyle, sakalı-bıyığıyla beyin içini okumak ve yargılamak hastalığından kurtulmanın zamanı gelmedi mi?

Yıllarca genç kızlar, başı kapalı diye üniversitelere sokulmadı da ne oldu?

Bu günkü iktidarın, iktidar olmasının bir nedeni de başörtüsü sorunu değil midir?

Olmadık bir işten mazlum ve mağdur yaratılarak kadınlarının %65'i başı kapalı bir toplumda, kitleler halinde kadınların oylarının AKP ye akmasına neden olunmadı mı?

Bütün bunları yıllarca göremeyen ve kendini solda ifade eden insanların yanlış yaptığını sayın Kemal Kılıçdaroğlu gördü ve uzlaşı elini uzattı.

Bu gün herkes üniversitelere girdi ve okuyorlar.

Bir genç kız, başı örtülü olduğu halde sonuna kadar Atatürk devrimlerini ve demokrasiyi savunabilir.

Bir genç kız kapalı olduğu halde ben demokratım,özgürlükçü demokrasiyi savunuyorum diyorsa onun nasıl giyindiğinin ne önemi varki.

Gene başı açık olduğu halde Atatürk düşmanı ve demokrasi düşmanı olmak ta mümkündür.

Bütün bu sığ ve gereksiz tartışmalarla, toplumu basit işlerin peşinden koşturarak, genç kızların fakirlikleri ve ezilmişlikleri başörtüsü ve türbanla kapatılmış,örtülmüş olduğunu solcuyum,emekten ezilenden yanayım diyenler nasıl göremiyorlar anlamıyorum.

Başı açık bir bayanla,başı kapalı bir bayan aynı sınıftalar ve eziliyorlar bunu neden görmüyoruz.

Yani ikisi de aynı sınıftalar ve eziliyorlar.

Solcuyum, ilericiyim, aydınım diyenler, bu kızların ezilmişliklerini başörtüsü ve türbanla örtenlerle aynı safta buluşmuş olup bu genç kızlara kötülük etmiyorlar mı?

Bu hastalık ve kafa karmaşası içinde aylık 700 liraya çalıştırılan genç kızların başında ne olduğuna bakmadan ''Ey emekçi kızlar sizleri sömürüyorlar,sizlerin sömürülmenizi de başörtüsü ve türbanla örtüp sizi kandırıyorlar'' diyebilmenin zamanı gelmedi mi?

Bizim ülkemiz,en azından 57 tane Müslüman ülke içinde,diğer Müslüman ülke kadınlarından her bakımdan daha ileridedir.

Bütün bunların sonucunda sorun başörtüsü veya açık veya kapalı olmak değildir.

Sorun emeğin sömürülmesi ve vahşi kapitalizmin açık kapalı demeden kadınlarımızı her şeyiyle sömürmesi ve kullanmasıdır.

Bunu görmeden hala kadınların genç kızların başıyla uğraşmak yerine, kadın katliamlarına ve kadın ve genç kızların kapitalizmin vahşi dişlileri arasından çekip çıkaracak yeni bir yaklaşıma ihtiyaç vardır.

Soruna bu pencereden baktığımız da,başı açık veya kapalı emekçi kadının sorununun çözüldüğü andır

Bunu Serra Yılmaz'a birilerinin anlatması gerekmiyor mu?