Dindar kesimin yıllardır özlemini çektiği kamuda başörtüsü serbestliği sağlanmış oldu.
Bu konuyu yüz yüze sohbet etme olanağı bulduğum ismi bende saklı din adamını dinleyince, olayın bu kadar basit olmadığını bir kez daha görme olanağım oldu.
Din adamı diyorki,
''Bu hükümet bu kararla günahkar olmuştur.Kuranın ayetlerine ve peygamberin hadislerine dayanarak kadının kamuda başı kapalı girebilir,polis, asker, hakim, savcı da ise olmaz demekle kapanmanın bazı kadınlarda inancın gereği derken, bazı kadınlarda başın açık olmasının günah olmadığını ilan etmiş olduki, bu haşa kuranın ayetlerini inkar etmek demektir. Çünkü kuran kadının nerede olursa olsun kapanmasını emreder.İster polis, hakim, isterse hiç bir şey onun kadın olması saçının bir telini  bile göstermesi onun kafir ve günahkar olması demektir.Bu hükümet kuran ayetlerini yok sayarak, bazı kadınlar başını açabilir, bazıları kapatabilir diyerek büyük bir çelişkinin içine düşmüştür.'' diyerek konuşmasını bitirdi.
Bizler ise yıllarca olaya böyle bakmayıp özgürlük diye baktık.
Yani bir kadının saçının örtmesini dini açıdan değil, özgürlük ve insan hakkı olarak baktık.
Yani bu ülke demokratik bir hukuk devleti olacaksa, başını örten kadın bu benim inancım ben böyle yaşamak ve çalışma hayatına katılmak istiyorum diyorsa ve buna kim ne diyebilirki.
Aynı kadın, herkes saçını örtmeli sokakta, iş yerinde, her yerde diyorsa diğer Müslüman ülkelerdeki kadınların içine düştüğü travmaları bilerek veya bilmeyerek savunuyorsa bizim tavrımız elbette özgürlükçü demokrasiye evet,şerri hukukla yönetilecek bir ülkeye hayır olacaktır.
Bundan dolayı, din adamını dinleyince onun penceresinden bakınca elbette o haklıdır ama bizim penceremizden haklı olması söz konusu bile değildir.
Çünkü din adamı diyorki;
 ''Kurana göre, kadının başı açık gezmesi günahtır,bu suçun karşılığı cehennemdir.Biz bunu tebliğ ederiz uyulmazsa uyulmasını sağlayacak düzenin kurulmasının sağlanması için çalışır çaba gösteririz'' diyor.
Yani olay sadece özgürlük olayı değil, dinin emrettiği bir olaydır diyor.
İşte burada yollarımız ayrılıyor.
Yıllarca AKP iktidarı kadının başörtüsünü demokratik hak minvalinde savundu ve savunduğu argümanlar ise demokrasinin nimetleriyle oldu.
Şimdi ise tam bir yol ayrımına gelindiği görülüyor.
Hüseyin Çelik'in açıklamaları ve kapanma dinin emridir bu tartışılamaz, açıklığı özgürlük diye savunamazsın diyerek bu ülkenin başı açık kadınlarının yarın sokaklarda da başlarını açıp gezemeyecekleri günlerin başlangıcı olabilir.
Artık kadının başının açık olması özgürlük olarak görülmekten çıkmış,günahkarlıkla izah edilecek bir duruma gelmiştir.
Artık bu ülkede, AKP liberallerle,demokratik halkların savunucularıyla,özgürlük diyenlerle,sosyalistlerle,yeşillerle,merkez sağdakilerle keskin bir yol ayrımındadır.
Gerçekten bu gün bu ülke son kararlarla, İslam cumhuriyeti olma yoluna girmiştir.
Cumhuriyetin İslamileşmesi veya şerri hukukla yönetilir olması halinde en çok ezilen horlanan kadınlar olacaktır.
Bu durumu yaşayan İran kadını ve diğer İslamcı yönetimlerin kadınları direniyor.
Sizler ise bu halklar elinizdeyken yok edilmeye çalışılıyor.
Elinizin içindeki kadın hak ve özgürlüklerini korumak yolunda çaba gösteren CHP en önemli adrestir.
Çünkü kadın hakkı olmadan demokrasi olmaz.
Her şey kadınların avuçlarının içinde saklı,ister tutarlar isterlerse bırakırlar.
Tek çözüm sandık,2014 mart ayı seçimleri sizleri bekliyor.