Ülkemizin ekonomisinin uçtuğunu büyümenin % 7 olduğunu ve de ekonomik krizin olmadığını söyleyenler var.

Bir de bunun tam tersini iddia edenler.

Ben inşaat mühendisi olarak ekonomist Ege Cansen, Oğuz Soydan, Murat Muratoğlu, Mahfi Eğilmez gibi ekonomi konusunda yazı yazan kimseleri okurum, takip ederim.

Buralarda aldığım izlenimim ekonomi iyi değil yönünde.

Peki %7 büyüme yakalamışsak, ihracat fırlamışsa ve bunun karşısında işsizlik %20’lere, genç işsizlik %30’lara dayanmışsa bunun anlamı nedir?

Ben anladığımı yazayım.

1945 yılında Almanya savaştan çıktığında ekonomik hamlesinin en büyük lokomotifi ucuz iş gücü olmuştur.

1950 ve 1960′ lı yıllarda İtalya’dan, Yunanistan’dan ve Türkiye’den aldıkları çalışkan, sağlıklı işçilerle ve çok ucuz emek gücüyle (Tıpkı bizim Suriyeli ucuz iş gücümüz gibi) 1950′ den 1970 yılına kadar ekonomide çok büyük atılım yapmıştır.

Bu atılımın ve büyümenin tek nedeni elbette ucuz iş gücü değildi bunun yanında daha bir çok yan faktörler de vardı.

İşte aynı mantıkla ülkeyi yönetenler, Suriye ve dışarıdan gelen ucuz iş gücüyle ekonomiyi canlı tutuyor bahsettiği %7 büyümeyi de böyle yakalıyor diye düşünüyorum.

Son günlerde Afganistan’dan TIR’lar dolusu genç Afganların gelmesi ucuz iş gücü için olabilir.

Bu iş gücünün çok düşük aylıklarla çalıştırıldığını hepimiz biliyoruz.

Hatta bir çoğu sadece karın tokluğuna çalışıyor.

Ev tutanlar ve aile olanların aylıkları ise 1.500 liraya kadar düşüyor üstelik hiç bir sosyal güvenceleri de de yok

Ayrıca konut sorunları da yok.

Çünkü buralardan gelen aileler beş aile, bazen on kişi, yirmi kişi bir ev tutuyor ve orada yatıp kalkıyor.

Çünkü onlar için en büyük kazanç can güvenliklerinin olması ve huzur içinde karınlarını doyurmak.

On kişi bir evde oturduğunda bin liralık kiraya iki bin lira verebiliyor çünkü on kişinin aylık geliri on beş bin lirayı buluyor.

Batı ülkelerinde olduğu gibi on kişi yirmi kişi bir evde oturamaz diye bir denetleme de, sınırlama da yok.

Normal şartlarda yüksek işsizlikte fabrikalar kapanır, işletmeler işçi çıkarır, atölyeler iş gücünü azaltır yani ekonomi ve büyüme küçülür işsizlik buradan doğar.

Biz de ise işsizlik arttığı halde hem büyüme oluyor, hem de ihracat artıyor.

İşte bunun sırrı, Suriyeliler, Afganlar ve dışarıdan gelen, sosyal güvencesiz çalıştırılan ucuz iş gücü olduğunu düşünüyorum.

Sonuçta ülkenin yurttaşları işsiz kaldığında aynı oranda Suriyeli ve diğer göçmenler istihdam edildiği için ekonominin çarkları dönüyor.

Beş milyona yakın göçmene yurttaşlık ve oy kullanma hakkı verildiği anda mevcut iktidar kendi yurttaşlarından kaybetmiş olduğu oyu da yeni yurttaş olanlardan alarak eski oy oranına ulaşmayı hedefliyor olabilir.

Ben bu tür düşünceleri okuduğum ekonomistlerden bu yalınlıkta duymadım ve okumadım.

Yoksa bir ülkede işsizlik artıyorsa, iş yerleri kapanıyor demektir oysa böyle bir istatistik yok.

Yani hükümetin açıkladığı %7 büyümede böyle olabilir.

Yoksa hem büyüyüp hem de işsizlik yaşamak ekonominin kendi içindeki kurallarla açıklanamaz.

Zaten bunun böyle olmasının mümkün olmayacağını yazan ekonomistler de oldu.

Biraz evvel değindiğim ucuz ve kayıt dışı iş gücü bunu sağlayabilir.

Ben okuduklarımdan böyle bir sonuç elde etmedim, fakat %7 büyüme ve işsizliğin artışındaki çelişkili durum ancak böyle açıklanabilir.

Yanılıyor muyum, ne dersiniz?