PKK hain yüzünü tekrar gösterdi. Diyarbakır’da 13 Şehit 7 yaralı.

PKK’yı şımartan, terör örgütüne bu kadar taviz verip prim yaptıran siyasiler artık kına yaksın diyorum...

Bu acı haberin ardından siyasiler yine klasik taziye açıklamalarını yaptı.

Kardeşlik, demokratik açılım, barış komisyonu bunların hepsinin savsata olduğu Diyarbakır saldırısı ile ortaya çıktı.

Özellikle hükümetin baştacı yaptığı, İmralı’dan örgütü yönetmesine izin verdiği Abdullah Öcalan’ın aldatmacalarına inanıldı.

Hani nerede ateşkes...

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ‘Kürt açılımı’ sözü ile başlatıldığı açıklanan ‘ateşkes’ yalanının ardından bir yazımda şöyle demiştim:

-PKK nezaman zayıfladığını hissederse bir ateşkes planı ile ortaya çıkıyor, Türkiye de bu yalana inanıp terör örgütüne yönelik operasyonları durduruyor. Bu güne kadar yapılan tüm ‘ateşkes’ açıklamalarının ardından örgüt büyük eylemlerle geri döndü...

Evet o gün böyle yazmıştım. Bu gün tarih beni haklı çıkardı.

Yine örgüt ses getiren bir eylemle dönüş yaptı. Hemde İmralı’nın “devletle anlaştık” dediği bir dönemde.

Ankara’da devlet erkanı toplandı. Ardından açıklamalar yapıldı. Tek net açıklama MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den geldi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün açıklamaları ölenlere taziyeden öteye gitmiyor. Yine Başbakan Erdoğan’da öyle.

Kılıçdaroğlu’da Başbakan’ı suçluyor. Gerekçe; BDP’nin boykotuna sert tepki.

Tam bu arada BDP patlattı bombayı:

Diyarbakır’da ‘Demokratik Özerklik İlan Ettik” dediler...

Ne demek özerklik...

Kim bunlar?

Neden hadleri bildirilmiyor?

Bir Ülkede çıkıp birileri diyor ki; Demokratik özerklik ilan ettik...

O ülkeninin Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve diğer organlarından hiç bir ses yok.

Bir tarafta 13 şehit 2’si ağır 7 yaralı, bir tarafta ‘Özerklik İlanı’

Hem PKK, hem uzantısı BDP haddini aştı...

Artık bunlara haddini bildirmenin zamanı geldi.

Bunu yapacak olan ise devletin taaa kendisi.

Yoksa bu gidişat sokakları ısındıracak. Sokaklar zaten gergin...

Futbol’da yaşanan şike operasyonlarının taraftar üzerinde yarattığı gerginliğe birde bu anlamda milli gerginliği eklerseniz freni patlatırsınız.

Onun için acil önlemler alınmalı...

Terör konusunda görülen o ki, PKK’yı Kandil’den indirmeden bu işin üstesinden gelmek mümkün değil.

Sen ülke içinde ne kadar operasyon yaparsan yap, her gün PKK’ya silahlı eğitim için katılanlar var.

Türkiye öncelikle Kandil kamplarını yerle bir etmeli.

Önce Kandil’i çökertmeli...

Kandil çökmeden PKK çökmez.

Merak ediyorum; Türkiye Kandili çökertmek için ne bekliyor?

Yoksa korkuyormuyuz Kandil’e girmeye?

Yoksa büyük abi izin mi vermiyor?

Önümüzde hangi engel var?

Yoksa, Türk ordusunda bu operasyonları yönetecek General mi kalmadı?

Şimdi Başbakan Tayyip Erdoğan’ın icranın başı olarak savsataları bırakıp; Türk Milleti’ne, Başbakan’ın deyimi ile ‘Türkiye Halkına’ ikna edici bir açıklama yapması lazım...

Bu açıklama şu olmamalı;

-       Barışı istemeyen güç odakları devrede...

Yine hükemet yanlısı bazı gazetelerin birkaç gün sonraki başlıklarını da hisseder gibiyim...

-       Silvan’da büyük ihmal...

-       TSK göz göre göre askerlerin ölümüne neden oldu.

Yani 13 askerin şehit, 7 askerin yaralanmasının tek sorumlusu TSK gösterilecek.

Artık Türk milleti bunları dinlemek ve duymak istemiyor.

Türk Milleti’nin Kürt Milleti ile bir sorunu da yok.

Ama artık Türk Milleti PKK diye bir örgütün varlığını, İmralı’daki katilin Türkiye’yi yönlendirici, Türkiye’de gündem belirleyici açıklamalarını duymak istemiyor.

Böyle giderse; Türk halkının sabrının zorlandığı gerçeği ortaya çıkacaktır.

Hükümet bunu böyle değerlendirmeli...

Teröre taviz vererek demokratik açılım olmaz...

Demokratik açılım gerekiyorsa, bir ülke vatandaşları için bunu yapar. Teröristle pazarlığa oturmaz.

Onun için diyorum ki; Önce Kandil, sonra demokratik açılım...