Türkiye tarihinin en karanlık dönemlerinden birini yaşıyor.

Hukukun rafa kaldırıldığı,

Anayasa’nın ciddiye alınmadığı,

Namus ve şerefi üzerine yemin edenlerin yeminlerine sadık kalmadığı,

Hırsızlığın meşru hale geldiği,

Yolsuzluğun ve rüşvetçiliğin doğal hale geldiği,

Yalancılığın en önemli meziyet sayıldığı,

Arapçılığın İslam dini adı altında savunulduğu,

Türk Milleti’ne düşman tiplerin etkili ve yetkili olduğu,

Yalakalığın ve yavşaklığın takdir edldiği,

Yıkıcı ve bölücü ayrıştırıcı düşüncelerin halkı huzursuz ettiği bir süreç yaşanıyor.

 

Kişileri yaftalamak bir psikolojik halkla ilişkiler taktiğidir. Karşıt kişileri yalnızlaştırmak,    itibarsızlaştırmak için yapılır. Psikolojik operasyonların arkasında kimlerin bulunduğu daha iyi anlaşılır.

 

Temel ilke; Direnen kesimin propaganda savaşında inisiyatifi elde tutma avantajını elden almak. Gelişmelere göre aktif önleyici tedbirler almak. Yani muhaliflerin ezilmesi için yandaşlara yol göstermek.

 

Birçok kişi, yaptığı hukuk dışı uygulamaları, pişkinlikle başkasına yükler.

 

Farklı bakış sahibi kişilerin direnişlerini kırmak yani pasifikasyon yapmak.

Her kişinin özelliğine göre program uygulanır. Programın ana teması ise bezdiridir.

 

Türkiye de siyasi partiler seçim beyannamesi üzerinde çalışıyor, kadrolarını yeniliyorlar.

Demokrat çıkışlarıyla dikkat çeken, birikimli toplumda popüler saygın olanlar yanında lekeli özürlü tipleri de bünyelerine almakta sakınca görmüyorlar.

Halk sorunlu tiplerin özgeçmişlerini bilir.

 

Bazıları da ülkenin gerçek sorunlarını dile getirmeyip sadece bir konu odaklı hareket edince halkın kendilerini tercih edeceğini sanıyor.

 

Parti yönetimlerinin tercih gerekçeleri, parti tabanını tatmin etmelidir.

Taban yönetimlerin tavrını anlamalıdır. Biz kadrolaştık bizim kadrolaşmamızı bozmayın diyenlere karşı seslerini yükseltmelidir.

 

Bunlar, siyasi ve ideolojik tepkilerdir. Türkiye’nin huzuru, kalkınması için hukuk sisteminin işliyor olması gerekir. Halkın büyük çoğunluğu, demokrasi içinde sorunlara çözüm üretileceğine inanmaktadır.

 

İdealistlik; milletle, milletin temayülleri, milletin karakteriyle birlikte siyaset yapmayı ön bir şart olarak kabul eder. Başka siyasal partiler, antidemokratik siyaset izlemek isteyebilirler, ama idealistler antidemokratik uygulamalar istemesi asla söz konusu olamaz, olmamalıdır.

 

Demogoji;  toplumun duygularını ve önyargılarını kullanarak var olan gerçekleri farklı şekilde gösterme sanatıdır.

Demogogların maskesi düşürülmelidir.

 

Türk Milleti’nin varlığı ve çağdaş devlet ve toplum yaşamı, tartışma konusudur. Partiler bu realiteyi esas alacağına, parti karşıtlığı üzerine siyaset yapıyorlar. Bu tip siyaset tarzının ne karşılığı vardır ne de sorunların çözümüne katkısı olur. Partiler bir defa daha halkı dinleyerek

siyaset yapmak yerine iflah olmaz bir karşıtlık saplantısı ile hareket ederek milletten ayrı düşmemeleri gerekir.

 

Partiler kurum ve kuruluş reformlarında, proje ortaya koymaları gerekir.

Temel soru Halkı Kim Ya Da Kimler Aydınlatacak?