Herkesin hayatımıza girme amacı (görevi) vardır. Bizi bir yere kadar taşırlar. Ya da
bizimle birlikte bir yere kadar birlikte yürür sonra hayatımızdan çıkarlar. Bu belki
evlendiğimiz kişi, karşımıza çıkan arkadaş ya da yoldan geçen biri bile olabilir. İyi
ve kötü diye ayırmamak lazım. Bazıları birşeyler öğretir bize. Dersimizi almamız
için karşımıza çıkarlar. Ve görevleri bittiği için de çıkmaları gerekir. Bazen
arkadaşlıklar ya da dostluklar bitiyor. Hatta artık evlilikler bile bitebiliyor. Çünkü
hayatınıza giren her insan sizinle ömrünüzün sonuna kadar yürümek zorunda
değil. Bazılarının görevi erken sona erer. Çünkü size vermesi gereken dersi ya da
bilgiyi vermiştir. Kızmayın, küsmeyin onlara, teşekkür edin size öğrettikleri için.
Bazen size kötülük gibi gözüken şeylerin sonradan size yapılmış iyilikler olduğunu
anlarsınız.

İçinizdeki gücün farkına varmalısınız.

Güç içinizde. İçinizde var olan potansiyelin çıkmasına yapamayacağınızı
düşündüğünüz için engel olursunuz. Hep negatif düşünceler gezinir kafalarda
durmadan. Çünkü negatif düşünceleri daha kolay kabul eder insan beyni. Biz
toplum olarak, hep kötü düşünmeye programlanmışız. Büyürken ve yaşamımız
boyunca. Ailemizden ve çevremizden bu şekilde görüp, kopyalıyoruz her şeyi
kendi hayatımıza. Halbuki biraz olumlu tarafından baksak, bakış açımız
değişecek. Bunun ne yazık ki farkında değiliz.

Bir de olaylara iyi tarafından baktığımızı düşünelim. Yaşadığımız her olaya ve
başımıza gelen her şey için iyi taraflarını bulmaya çalışsak, inanın bu inanç ya da
güç yaşanacak kötü olayları bile değiştirebilir. Çünkü bizler sinerji yayıyoruz
etrafımıza.

Şöyle bir olay yaşamıştım: Ankara'dan İstanbul'a otobüs yolculuğu yapıyordum.
Yanımda oturan kadının yüksek sesle arkada oturan yakınlarıyla konuşması beni
biraz gerdi. Ve ben söylenmeye başladım. İlk moladan sonra yanımdaki kadın
benimle iletişime geçti. Sonra biraz sohbet edince kadının kulaklarıyla ilgili bir
sorunu olduğunu öğrendim. Sonrasında yaptıklarımdan pişmanlık duydum
açıkçası. Bazen olaylara bakış açımızı değiştirirmemiz gerekiyor. Eğer otobüse
binerken sinirimi tamamen dışarıda bıraksaydım daha rahat bir yolculuk
yapacaktım.

İsteklerimizi kendimize çok kolay çekeriz aslında. Sadece bunların kolaylıkla
gerçekleşebileceğine inanmamız gerekiyor. Hep bişeyleri yapamayacağımıza olan
inancımız bizi bu yanılgıya düşürüyor. Biz bu inançları başkalarından satın alıyoruz maalesef.
Aslında sadece kendimiz olsak ve içimizdeki o varlığa inansak, bu inanç bizim en
yükseğe çıkmamızı sağlar. Zirvedeki insanlar neden oradalar sanıyorsunuz?
Kendilerine olan inanç ve güvenlerinin her zaman en üst düzeyde olmasına izin
verdikleri için. Ve az önce bahsettiğim gibi olayların olumlu tarafından baktıkları
için. Ben yapamam demedikleri için. Yanlış yapsalar bile pes etmedikleri için.

KORKULARIN ÜZERİNE GİTMEK

Hepimizin içinde korkular var. Ve bunlarla baş edebilmemiz gerekiyor.
Herkesin korku karşısında tavrı farklı olabiliyor tabii ki. Kimi korkularının üzerine
gider. Ve bunu avantaja çevirir. Kimi ise hiçbir şey yapmaz. Ve şansı başkalarına
kaptırır. Siz de başkalarına kaptıranlardan mısınız? Korkularınızla yüzleşin.
Korkularınızın üzerine üzerine gidin. Çünkü bu korkular ile eğer siz baş
etmezseniz başka şeylere doğru şekil değiştirebilir. Fobiler, takıntılar, hastalıklar
ya da özgüven eksikliğine kadar gidebilir.

TAKINTILAR

Takıntıların altındaki sebeplere bakmak lazım. Bunun kaynağında bilinçaltında
yatan yaşadıklarımız ya da çevremizden duyduğumuz şeyler yatar genelde.
Bunlarla başedebilmemiz için bilinçaltı temizliği yapmamız şart.

KARARSIZLIK

Kararsızlık = Zaman kaybı.
Bazen iş konusunda da kararsızlık yaşarız. Acaba o işi mi yoksa başka bir işi mi
yapsak diye sorgularız. Bazen de hiçbir şey yapmadan bekleriz. Ama beklemek
zaman kaybı olur. Bir bakarız üzerinden bir iki ay geçmiş bile.

FARKINDALIK

Önemli olan farkındalığı arttırmak. Farkındalık arttığında daha kolay seçimler
yapabilirsiniz. Seçim yaparsanız karar vermiş olursunuz. Kararsızlık ortadan
kalktığı için zaman kaybının da önüne geçersiniz.
Bir işe başlamak, o işi bitirmenin yarısıdır derler.

Neden kendimiz olamıyoruz ?

Çünkü hep başkaları ne der, bize nasıl bakar? Hep bunları düşünürüz.
Yapacağımız şeyleri yapamayız ya da yapmayız. Aman insanlar ne der diye takılırız. Ah o elalem en fazla seni 15 dakika konuşur merak etme. 15 dakika
sonra seni konuşamayacağından dolayı hayatını boşuna mahvetme istersen. Dön
bir kendine bak!

MUCİZELERE İNANIN

Her gün güzel güne merhaba deyin. Aslında her gün ayrı bir macera bizim için.
Önce aynada kendinize merhaba deyin. Sonra güneşe, gökyüzüne. Ve günün
mucizelerine hazır olun. “Evren bugünkü mucizelerine hazırım” diye yüksek sesle
konuşun. “Bu gün bana hangi hediyelerin var acaba?” Diye sorun. Mucizeleri
çağırın. Ve hiçbir şey düşünmeyin. Bırakın evren mucizesini göstersin size. Siz
sadece güzel şeylerin olacağına inanın yeter. Bazen kiminle karşılaşacağınızı ya
da neler yaşayacağınızı tahmin bile edemezsiniz.
İnanarak çağırın güzel şeyleri...

KÜÇÜK ŞEYLERLE MUTLU OLUN

Kendinizi keyifsiz ya da yorgun mu hissediyorsunuz? Ve sebebini bilmiyor
musunuz ? Koyun bir fincan kahve. Yaslanın arkanıza. Hiç kimse yoksa bile
sadece siz için. Açın bir müzik ya da alın elinize bir kitap okuyun. Keyfini çıkartın.
Bazen yalnızlığı da yaşamalı insan. Tek başına vakit geçirebiliyor musunuz? Ama
kaliteli !!! mesela yalnız başına sinemaya gidip bir film seyretmek, bir tiyatro bileti
almak ilk başlarda çok sıkıcı gelebilir. Ama insan yalnız vakit geçirmesini öğrenirse
yaşamı daha kaliteli olur. Ben size hep yalnız kalın demiyorum. Ama arada bunu
yapın. Ve kendinizi ödüllendirin...

GÖNDERİN GİTSİNLER ; YOL VERİN O VAMPİRLERE

Sevmediğiniz ve size zarar veren insanları hayatınızdan ışık hızında çıkartın.
Enerjinizi bitiren, çok ve boş konuşan insanları da çıkartın hayatınızdan. Çünkü
size yararları olmadığı gibi zararları oluyor bu tiplerin. Bir defa sizi mutsuz ediyor,
yorgun ve bitkin olmanızı sağlıyorlar. Yani demem o ki enerjinizi yiyen o vampirleri gönderin gitsinler...