Mustafa Balbay'ın cezaevinden çıkması vicdanı olan kesimlerde büyük mutlulukla karşılandı.

Bizim toplumsal mayamızda olan mazlumdan yana olma tavrı bir kez daha ortaya çıkmış görünüyor.

Balbay'ın cezaevinden çıkması bir hukuk olayı ve hukukun er geç doğru sonuca ulaşacağıyla izah edilebilir.

Balbay'la birlikte ortaya çıkan ailesinin durumu benim daha çok ilgimi çekti.

Anne ve babanın derslerle dolu konuşmaları benim dünyamda derin izler bıraktı diyebilirim.

Anne ve babası ege bölgesinin şirin Türkçe şivesi ve saygılı, efendi, kadir kıymet bilen ve Anadolu dindarlığının bütün alçak gönüllüğüyle bizleri ihya ettiler.

Balbay'ın yurtsever, sosyal demokrat, Atatürkçü, devrimci kişiliğinin ana nüvesini oluşturan anane babayı gördük.

Bu anne baba Anadolu İslam anlayışının bütün özelliklerini taşıyan mütevazi,barışçı,sevgi dolu, kin tutmayan söylemleriyle karşımıza çıkıverdiler.

Bizler yaşamımızda sosyal faaliyetlerimiz de,siyasetimizde,ticaretimizde ve insan ilişkilerimizde hiç bir zaman inançlarımızı öne çıkarmadık.

Hiç bir zaman Allah inancımızı siyaset içinde kullanmadık.

Balbay'ı yıllardır okuduk takip ettik bu tür olayları onda da görmedik.

Balbay'ın ailesinin inançlarının,inançlarını siyasete malzeme yapanlardan farklı olmadığını da gördük.

Bir tarafta namazını, orucunu, haccını, kuran okumasını halkın gözünün içine sokan dini siyaset için yapanlar,diğer tarafta ise dindarlığını sadece Allah için kullananlar.

İşte Balbay'ın anne babasını dinlerken bunlar aklıma geldi.

''Oğlunuza haksızlık yapıldığına inanıyor musunuz, kızgın mısınız'' diye sorulduğunda ''Biz oğlumuzun suçsuz olduğuna zaten inanıyorduk,kimseye kızgın değiliz,o bizi hiç üzmedi,haksızlık yapıldıysa Allah'a havale ediyoruz'' diyerek Allah sevgisine ve güvenine dayalı Anadolu İslam anlayışını çok net cümlelerle ifade ediyorlar

Yüreğinde Allah sevgisi taşıyan, hakkı, hukuku, haramı helali bilen ve aynı zamanda sosyal paylaşımı, eşitliği, özgürlüğü ve hakça paylaşımı yüreğinde taşıyabilen bir anlayış.

Bu anlayışın sahipleri bu ülkede mevcuttur.

Bunlar hiç bir zaman Allah inancını laf olsun,reklam olsun diye orta yere dökmezler.

Ofislerine Arapça dualar asmazlar.

Onlar inançlarını yüreklerinde taşırlar ve sadece bunu Allah'a ulaşmanın bir aracı olarak kullanırlar.

Bu gün din bezirganlarının ve din tüccarlarının paraya, mala, mülke ve servete ulaşmak için dini ve Allah'ı kullanış alanlarında o insanları görmeniz mümkün değildir.

Balbay için aristokrat, seçkinci, kolej çocuğu, jakoben, darbeci, halkın değerlerine saygısız diye itham edenler bu durum karşısında birazcık utanırlar mı merak ediyorum.

Bu güne kadar hapse giren ve sol, sosyal demokrat, sosyalist,Kemalist,Atatürkçü kimlikleri olan bir çok kişi mesnetsiz ön yargılarla mahkum edildiler.

Oysa onların hepsi ortalama Anadolu ailesinin çocuklarıydılar.

Onların bir çoğu okullarını çalışarak okuyanlardı.

Onlar her zaman toplumun acılarından, sıkıntılarından ve paylaşımcı ruhundan beslenen çocuklardı.

Onlar fakirliği, yoksulluğu iliklerine kadar yaşayıp bir göz odadan hayata atılan çocuklardı.

İşte bu durumda olan Balbay da, cezaevinden çıktığında böyle bir ailenin çocuğu olduğunu bizlere ve bütün topluma göstermiş oldu.

Blbay'ın cezaevinde yattığı beş yılın hesabını öncelikle vicdanı olanlar vicdanlarında verecektir.

Vicdanları olmayanlar ve haksız yere bir insanın hayatından beş yılı çalmış olmalarının hesabı elbet bir gün bu dünyada ve hukuk önünde verilecektir.

Her ne kadar hırsızlık yapan ve haksızlık yapan bakan yakınlarından birisi ''Hesabınız bana geçmiş olabilir, o bir dünyada hesaplaşırız'' diyerek hesaplaşmaya yeni bir boyut kazandırmış olsa da, bizler herkesin hesabını bu dünyada vermesinden yanayız.

Bu dünyada verilecek hesap gününü görmek bizim gibi düşünen insanların en büyük mutluluk günü olacaktır.

Balbay artık aramızda artık özgür ve özgürce yazmaya devam edecektir.

Korkaklara ve çıkarı için kalemini satanlara korkmadan, kalem satmadan nasıl yazılacağını da gösterecek olması basın dünyası için kazanç olacaktır.