Bazen insan aradığı bir nesneyi gözünün önünde olmasına rağmen göremez, bulamaz... Sonra biri kendisine gösterdiğinde şaşırır bunu nasıl göremediğine... Kimi zaman da bir akıl tutulması nedeniyle çözümü çok açık olan bir şeyi göremez, oysa çözüm orda karşısında duruyordur...

Aslında şu an içinde bulunduğumuz durum tam da bu şekilde tarif edilebilecek bir durumdur. İslam Alemi kan ağlamakta, her gün katliam, bombalama, zulüm haberleri gelmekte, ülkeler harap olmakta ve çözümsüzlük gibi görünen bir tablo ortaya çıkmaktadır. Diğer Müslüman ülkelerin halkları ise dehşetin yaşandığı bu ülkelerdeki kardeşleri için bir şey yapamamanın, duruma kalıcı ve ciddi bir çözüm bulamamanın çaresizliğini yaşamaktadır. Elbette ki zaman zaman kitleler tepkilerini göstermek için meydanlara çıkmakta, mitingler düzenlemekte, sloganlar atmaktadır. Ancak herkes bilmektedir ki tüm bunlar yine çare olmayacak, yine akan kan durmayacak, yine zulüm devam edecektir.

İşte tam da böyle bir tablo karşısında ısrarla söylediğimiz bir çözüm yolu var: “Birlik Olmak.” Yani bölge ülkeleri arasında güçlü bir dayanışma, işbirliği, kardeşlik, gönüldaşlık meydana getirmek... Her fırsatta çözümün “Birlik” olduğunu söylerken bunun kaynağının Kuran, Hadis ve Risale-i Nur Külliyatı olduğunu da ifade ediyoruz.

Allah Saff Suresi’nin 4. ayetinde Birlik olmanın önemini şöyle ifade etmektedir: “Şüphesiz Allah, Kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever.” Peki şu an İslam Aleminin durumuna baktığımızda ayette tarif edilen yapıyı görüyor muyuz? Elbette ki hayır... Hatta tam tersine Müslümanların birbirleriyle savaştıklarını, birbirlerinin kanını döktüklerini, birbirlerini şehit ettiklerini görüyoruz. Allah’ın emri tutulmadığında işte gelinen nokta budur. Allah bir başka Kuran ayetinde Müslümanların birbirleriyle çekişmelerini şöyle yasaklamıştır: “Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir.” Enfal, 46.

Kuran ayetleri görüldüğü gibi son derece nettir. Allah Müslümanların “Birlik” olmalarını farz kılmıştır. Birlik olmak, tıpkı namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek gibi kesin bir farzdır. Çoğu Müslüman kardeşimiz bu saydığımız farzları titizlikle yerine getirdikleri halde birlik olmak söz konusu olduğunda aynı hassasiyeti göstermezler. Oysa yazının başında da ifade ettiğimiz gibi çözüm nettir: Birlik Olmak.

Geçtiğimiz asrın müceddidi olan Bediüzzaman Said Nursi hazretleri ise Birlik olmanın önemini ifade ederken “bu zamanın en önemli farz vazifesi” tabirini kullanmaktadır. O halde Müslümanlar birlik olmayı istemelidir, istetmelidir, bu konuda ellerinden gelen çabayı göstermelidir ve bu zamanın en önemli farz vazifesini yerine getirmelidir.

Çözüm herşeye rağmen “Birlik” olmakla mümkündür. Bu konuda yılgınlık gösterilmemeli, rehavete kapılınmamalı, bu konu uzak görülmemelidir. Tam tersine aşkla, şevkle, iştiyakla, ciddi bir gayretle Müslümanların birlik olmaları için çaba sarfedilmelidir. Başka çözümler aramak, kısa vadeli, günlük tepkiler göstermek beyhudedir, boşa zaman kaybıdır. Çözüm gözümüzün önünde durmaktadır : Gelin Birlik Olalım....