Din, ABD kültüründe önemli bir rol oynar. Doların üzerinde In God We Trust "Tanrı'ya inanıyoruz" yazar. Resmi işlerde İncil üzerine yemin edilir. Başkan göreve başlarken dini yemin eder. Her sabah gün doğmadan kalkıp İncil okur. Mahkemeler her oturum öncesinde ve Kongre açılışında yemin eder.

Batı kilisesinin toplum ve parlamentolar üzerindeki etkisini söylemeye bile gerek duymuyorum, futbol takımlarının giymiş olduğu formalarda ki haç işareti modeline kadar sirayet etmiştir din topluma.

Kısacası medeniyet anlamında şeklin resmi olarak gösterilen ülkelerde din çok ön plandadır…

Peki, bizde neden hem dindar hem çağdaş olunamaz deniliyor.

Cevap çok basit, bizde din deyince psikolojik bir algılama refleksi devreye giriyor. İşin daha da vahim yanına bu algılamanın dinin tehlikeli bir şey olduğu şeklinde beyne sinyal göndermesidir.

Mesela Müslüman olmuş bir yabancı futbolcunun gol sonrası secde etmesini alkışlayarak ve takdir ederek izlerken, bir Türk futbolcunun namaz kılmasını gerici bağnaz olarak görmek bu algılamanın en yüze vurmuş şeklidir. Biz Muhammed Ali hayranı olarak boksu sevdik, çünkü Ali Müslüman’dı.

Dindar ve çağdaş olmak için önce dini ve onun getirdiği güzellikleri algılamak ve objektif bakmak gerek. Dindar olmayabilirsin hatta ateistte olabilirsin bu senin kendi seçimin, fakat mutlak olarak dindar olana da saygı duymak zorundasın, gösterdiğin tepkinin altında yatan gerçek nedenleri açıklamadan sırf klişe sözlerle “laiklik, Atatürk, Cumhuriyet” gibi kavramları ortaya sürmek inandırıcı ve demode olmuş sözlerdir. Nasıl ki ABD başkanı İncil üzerine yemin ederek rejime zeval getirmiyorsa, bizde de dindar olmanın rejimin temeline dinamit koymak demek olduğunu söylemek en hafif deyimle alçakça oynanan bir din düşmanlığı oyunudur.

Dindar nesil yetiştirmenin kötü bir şey olduğunu söyleyebilmek için kesinlikle Allaha inanmıyor olmak gerekir!

Dindar olursak ne olur?

Doğu kilisesine bağlı Ortodoks Ülkeler batı kilisesine bağlı Katolik haçlı zulümlerinden kurtulmak için bazı dönemlerde Müslüman adaletine sığınmışlardır. Çünkü Müslümanların savaş kuralları vahşete değil adalete dayalı bir sistemle yürür. Kimsenin inancına müdahale edilmez, yaşlı kadın ve çocuklara dokunulmaz, aman dileyene kıyılmaz gibi son derece insani savaş kuralları hüküm sürer. Kısacası Allah’ı gerçek manada bilen asla zulümle muamele yapmaz. Dindar gençlik yetişirse iyiden başka hiçbir şey olmaz, fakat illaki bir kılıf bulmaya bir kulp takmaya çalışırsak buluruz takarız da.

Dinin temelinde ahlak vardır din kuralları ahlaka ve insanlığın faydasına olan şeylerle doludur, zararlı olanlarsa kesin bir dille yasaktır. Sizce içki, kumar gibi yasakların hangisi insanlığa faydalı olduğu halde yasaklanmıştır…

Hal böyle olunca bundan rahatsız olmanın arkasında farklı bir şeyler aramak kaçınılmaz oluyor “din kimsenin tekelinde değildir” gibi yuvarlak konuşup dinle ilgili olduğuna dair en ufak bir emareye sahip olmamak inandırıcı olmuyor elbette.