ANKARA, () - 29. Muhtarlar Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin yeni güvenlik anlayışına dikkat çekerek "Artık iş kapıya geldikten sonra müdahale etme dönemi bitti. Şimdi bataklığı kurutma döneminin yaşandığı bir sürecin içerisindeyiz. Bu olay nerede, şurada; orada bütün iş bitecek. Öyle sabredelim, bekleyelim, buraya gelsin ondan sonra müdahale edelim; yok, o geçti" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29’uncusu düzenlenen Muhtarlar Toplantısı’nda, Türkiye’nin 14 ilinden gelen mahalle ve köy muhtarı ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi. Adana, Ardahan, Balıkesir, Bilecik, Çorum, Erzurum, Kars, Kırklareli, Mersin, Rize, Siirt, Sinop, Tekirdağ ve Tokat’tan gelen 400’ü aşkın köy ve mahalle muhtarı, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde verilen öğle yemeğinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın misafiri olarak ağırlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğle yemeği öncesinde muhtarlara hitaben bir konuşma yaptı. "MUHTARLARIMIZI DEMOKRASİNİN TEMELİ OLARAK GÖRÜYORUZ" Yaptığı bu toplantılarda muhtarlarla kritik meseleleri görüşüp istişare ettikçe birilerinin rahatsız olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, rahatsız olanların gözünde muhtarların, ‘ilmühaber belgesi vermenin dışında vasfı ve vazifesi olmayan kişi’ olarak göründüğünü söyledi ve "Halbuki biz muhtarlarımızı, seçimle gelinen görevlerin ilk halkasını oluşturuyor olmaları sebebiyle, demokrasinin temeli olarak görüyoruz. Kendi aile efradı arasında seçime girse 3 oyu bir araya getiremeyecek olanların, muhtarlarımızı küçümsemeye çalışması hadlerine değildir" dedi. Muhtarlarla şehirlerin, ülkenin, bölgenin ve dünyanın meselelerini konuşup istişare etmekten büyük memnuniyet duyduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhtarlarla arasındaki münasebetin mahiyetini anlamayanların bir hususu gözden kaçırdığını söyledi ve şunları ekledi: "Kürsüden ülkemizle ve dünyayla ilgili meseleleri anlatırken burada karşımda oturan, daha sonra yemekte bir araya geleceğimiz muhtarlarımızın bir bakışları, bir baş veya el hareketleri, itirazları, isyanları, sükûtları, tasdikleri, bana çok şey anlatıyor. İşte bu iletişimden aldığım mesaj benim için, çoğu zaman, onlarca, yüzlerce kişiyle teker teker konuşarak elde ettiğim bilgiden çok daha önemlidir, çok daha isabetlidir, çok daha aydınlatıcıdır. Biz işte buna milletimizin irfanı diyoruz. Milletin irfanı çok farklı bir şeydir. İlim sahibi olursun; ama irfan sahibi olamazsan bir hiçsin. İşte milletin irfan sahibi olması burada. Bu irfanı, ne eğitimle, ne makamla, ne imkânla elde edemezsiniz, ölçemezsiniz. Zaman zaman, özellikle yabancı medya mensupları bana, siyasetteki başarımın, 14 yıldır Türkiye’yi nasıl yönetebildiğimin sırrını soruyorlar. Bu sır, işte burada karşımda bulunuyor. Başarılarımı, milletimle olan samimi muhabbetime, milletimin sahibi olduğu engin irfanı anlama ve ona tabi olma konusundaki isabetime borçluyum." "MİLLETE EFENDİ OLMAYACAKSIN, HİZMETKÂR OLACAKSIN" Millete hizmet için bir adım attığında milletin kendilerine 3-5 adım geldiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Onun için millete efendi olmayacaksın, hizmetkâr olacaksın. Bu sizin için de geçerli, benim için de geçerli. Millete hiç afra tafra yapmaya gelinmez. Eğer millete afra tafra yaparsan, bir seçimde getirir, öbür seçimde de gönderir. Milletten bir adım kaçanlar, hatta adeta koşarak uzaklaşanlar ise, kendilerine itibar etmediği için halka kızıyorlar. Halka niye kızıyorsun? Milletin değerleriyle, kültürüyle, tarihiyle kavga etmeyi bırakıp, millete tabi olsalar, mesele çözülecek. Duvara ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ demekle egemenlik milletin olmuyor. Milletin hakkına tabi olmakla egemenlik milletin oluyor, bunu iyi anlamamız lazım. Milletimizle aramızdaki kalpten kalbe giden o gizli yol var ya, bizim gücümüzün de, enerjimizin de, motivasyonumuzun da kaynağı işte odur" diye konuştu. YENİ GÜVENLİK ANLAYIŞI Geçen haftaki muhtarlar toplantısında Türkiye’nin yeni güvenlik anlayışı üzerinde durarak, artık tehditlerin kapıya dayanmasının beklenmeyip tehditlerin kaynağında imha edileceğini söylediğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni güvenlik anlayışının, Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta niçin bulunduğunun ve daha etkin şekilde yer almak istediğinin açık ifadesi olduğunu dile getirdi ve "Artık iş kapıya geldikten sonra müdahale etme dönemi bitti. Şimdi bataklığı kurutma döneminin yaşandığı bir sürecin içerisindeyiz. Bu olay nerede, şurada; orada bütün iş bitecek. Öyle sabredelim, bekleyelim, buraya gelsin ondan sonra müdahale edelim; yok, o geçti" ifadelerini kullandı. FIRAT KALKANI OPERASYONU Cumhurbaşkanı Erdoğan, demokrasi açılımının, millî birlik ve kardeşlik projesinin ve çözüm sürecinin birer adım olduğunu ancak bu adımların anlaşılmadığını ve bu adımlardan sonuç alınamadığını vurguladı. Fırat Kalkanı operasyonuna değinerek, hedefin El Bab ve sonrasında Münbiç olduğunu açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Halep ile ilgili olarak Türkiye’nin bir sorunu olmadığını; ancak itirazlarının olduğunu söyledi. Halep halkının artık huzura kavuşturulması gerektiğini muhataplarına, Rusya Devlet Başkanı Putin’e de ilettiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Halep’te terör gruplarına karşı müşterek mücadeleyi verelim. Halep Haleplilerindir, bunu açıklamamız lazım. Halep’in üzerinde bir hesaba girmek doğru olmaz. Çünkü bizim Halep’te tarihî kültürel akrabalık bağlarımız var. Halep’te böyle bir işgal yapılacak olursa, insanların geleceği tek yer var, Gaziantep, Kilis" sözlerine yer verdi. "ÜLKENİN DİĞER MESELELERİ GİBİ, GÜVENLİK ANLAYIŞININ DEĞİŞTİRİLMESİ KONUSUNDA DA ÇOK MÜCADELE VERDİM" Türkiye’nin 1984’ten beri Irak ve Suriye merkezli bölücü terör tehditleriyle başa çıkabilmenin yollarını arayan bir ülke olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: "Maalesef, yakın bir tarihe kadar bu tehditlere karşı tedbirleri hep kendi topraklarımızda, hatta eylemlerin ardından almaya çalıştık. Karakollarda sıkışıp kalan askerlerimizle, polislerimizle mücadele yürütmeye gayret ettik. Hâlbuki terör örgütleri, hem ülke içindeki, hem de Irak ve Suriye gibi yerlerdeki üslerinde serbestçe elemanlarına eğitim veriyor, lojistik yığınak yapıyor, hâkimiyet alanları tesis ediyordu. Eğri oturup doğru konuşmak lazım; bunlar, ilk defa bizim tarafımızdan teşhis edilmiş, ilk defa bizim tarafımızdan dile getirilmiş sorunlar değildir. Ama her ne hikmetse, meselenin üzerine gidilmemiş, gereken önlemler alınmamıştır. Biliyorsunuz, 3 Kasım 2002 seçimlerinden bu yana ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlenen kadronun başında bulundum, bulunuyorum. Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak, ülkenin diğer meseleleri gibi, güvenlik anlayışının değiştirilmesi konusunda da çok mücadele verdim, çok gayret gösterdim. Her seferinde karşımıza farklı engeller çıkartıldı, önümüze farklı mazeretler getirildi. Elbette bu arada, 2003 yılı 1 Mart’ında Irak’ta başlayacak operasyona aktif şekilde katılmamızın önünü kapatan hükûmet tezkeresinin reddi gibi hatalar da yapıldı. Çünkü ben o dönemde oraya katılmamızın gereğine inanmıştım. O dönemde bunun çok büyük bir hata olduğunu arkadaşlarımıza ifade ettim. Tabii Meclis’te öyle bir irade ortaya çıkınca, Irak’taki gelişmelerin dışında kaldık. Bugün Irak’ta işlerin bu derece içinden çıkılmaz bir hâle gelmesinin sebebi, Türkiye’nin o operasyonda etkin bir rol üstlenmemiş olmasıdır." Suriye krizi başladığında, yine benzer şekilde aktif bir konumda yer almaya gayret ettiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ancak, yıllarca bu sürecin de dışında tutulduk. Üstelik bir de ülkemize gelen milyonlarca sığınmacının yükünü tek başımıza üstlenmek zorunda kaldık. Sonunda baktık ki kimseden bize fayda yok, kendi projelerimizi kendimiz hayata geçirmeye karar verdik" diye ekledi.