İZMİR Barosu avukatlarından Adnan Özdemir, polis tarafından Genel Bilgi Toplama (GBT) kayıtlarının tutulmasının iptali ve yönergenin yurütmesinin durdurulması istemiyle, İzmir Nöbetçi İdare Mahkemesi aracılığıyla, İçişleri Bakanlığı'na karşı Danıştay'a başvurdu.

Avukat Adnan Özdemir, Türkiye'de GBT'nin tutulmasına dair bir kanunu olmadığını, İçişleri Bakanlığı'nın çıkardığı bir yönerge ile bu işlemin yapıldığını; kişilerin sabıka kaydı olmasa bile GBT kayıtlarını tutulmasının, bir nevi fişleme olduğunu söyledi. Dava dilekçesinde, İçişleri Bakanlığı Kaçakçılık, İstihbarat, Harekat ve Bilgi Toplama Daire Başkanlığı'nın Bilgi Toplama Yönergesi kapsamında, davacının GBT kayıtlarının tutulmasının açıkça hukuka aykırı olduğunu söyleyen Avukat Adnan Özdemir, “Adli sicil ve adli sicil arşiv kaydı bulunmayan kişilerin dahi kayıtları İçişleri Bakanlığı tarafından, Kaçakçılık, İstihbarat, Harekat ve Bilgi Toplama Daire Başkanlığı'nca 'Genel Bilgi Toplama' olarak muhafaza edilmektedir. Esasen kişilerin 'fişlenmesi' ve masumiyet karinesinin ihlali sonucunu yaratan bu durumun ortadan kaldırılması, hukuksal bir gereklilik ve zorunluluktur. Kişinin suç işleme temayülü olduğu kabulü ile suçun işlenmesine nasıl bir negatif veya pozitif iştirakinin, davranışının olduğu ortaya konulmadan ucu açık süre ile kişisel verilerinin arşivde veya kayıtta bırakılması, hukuka ve hakkaniyete uygun değildir. Gerek ulusal mevzuatımız normlar hiyerarşisi çerçevesinde değerlendirildiğinde, gerekse de uluslararası mevzuat hükümleri göz önüne alındığında, belirtilen durumun hukuka açıkça aykırı olduğu anlaşılmaktadır" dedi.

KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI HAKKI

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 90'ıncı maddesinin 5'inci fıkrasında, usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası anlaşmaların kanun hükmünde olduğu, bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi'ne başvurulamayacağı, usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası anlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda, milletlerarası anlaşma hükümlerinin esas alınacağı şeklinde düzenlendiğini dile getiren Avukat Özdemir şöyle devam etti:
“Avrupa Birliği Temel Haklar Bildirgesi'nin 8 inci maddesi açıkca beriltilmektedir. Herkes kendisi hakkındaki kişisel verilerin korunması hakkına sahiptir. Bu tür veriler açıkça belirtilmiş amaçlarla dürüst biçimde ve ilgili olduğu kişinin rızası temelinde ya da yasalarca/hukuk tarafından öngörülen diğer meşru temellerle işlenmelidir. Herkes kendisi hakkında toplanmış verilere ulaşım ve düzeltme, özel ve aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. Bu hakkın kullanılmasına bir kamu otoritesinin müdahalesi, ancak ulusal güvenlik, kamu emniyeti, ülkenin ekonomik refahı, dirlik ve düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için, demokratik bir toplumda, zorunlu olan ölçüde ve yasayla öngörülmüş olmak koşuluyla söz konusu olabilir, şeklinde düzenlenmiştir."
Avukat Özdemir, bu Bildirge ve Sözleşme'nin 8'inci maddesinin ilk fıkrasında tanınan hakların korunması ve kullanılması, ikinci fıkrasında ise bu haklarda hangi hallerde sınırlı olmak kaydıyla kısıtlamalar yapılabileceği yönünde hususların bulunduğuna dikkat çekti.

ANCAK YASAYLA OLUR

Bununla birlikte 1981 yılında Avrupa Konseyi bünyesinde 'Kişisel Verilerin Otomatik İşlemden Geçirilmesi Sürecinde Bireylerin Korunması Hakkında Sözleşme (108 nolu Sözleşme)' imzaya açıldığını ve aynı tarihte bu sözleşmenin Konsey üyesi diğer devletlerle birlikte Türkiye tarafından da imzalandığını da söyleyen Özdemir şöyle devam etti:
“Sözleşme'nin 5'inci maddesinde kişisel verilerin açıkça belirlenmiş meşru amaçlar için, toplanma gerekçesiyle sınırlı olmak ve gerekli olan süreyi aşmamak şartıyla tutulabileceği kurala bağlanmıştır.Bu sözleşmenin 'İstisnalar ve takyitler' başlıklı 9'uncu maddesinde ise kişisel verilerin ancak kanunla düzenlenmiş ve veri sahibinin veya diğer kişilerin haklarını koruma amacıyla istisnalara tabi olabilecekleri belirtilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Rotaru-Romanya davasında da, bu konuyla ilgili 'ihlal kararı' vermiştir. Bu davada, Romanya İstihbarat Örgütü'nün başvurucu hakkında tuttuğu gizli dosya ele alınmıştır. İlgili devlet, dosyada yer alan bilgilerin özel yaşama ilişkin olmadığını, kamusal alandaki faaliyetlerle ilgili olan bilgileri içerdiğini ileri sürmüşse de, Mahkeme, 108 sayılı Sözleşme'nin kişisel veri tanımına atıfla, bunu kabul etmemiştir. Mahkeme, yürürlükte olan yasanın milli güvenliği etkileyecek bilgilerin toplanmasına, kaydedilmesine ve gizli dosyalarda arşivlenmesine izin verdiğini saptamış, ancak bu yasanın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile uyumlu olmadığını tespit etmiştir."

ADETA FİŞLEME ANLAMINA GELİYOR

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 20'nci maddesinde, “Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak, kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla belirlenir" dendiğini belirten Özdemir, “Ayrıca Anayasamızda bunlar açıkca belirtilmiştir.Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz. Hangi hallerde temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılacağı belirlenmiştir. 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nda da, adli sicil ve arşiv bilgilerinin nasıl ve hangi süre ile saklanacağı belirtilmiş ve bunların silinmesi ile ilgili kurallar hükme bağlanmış bulunmaktadır. Bu hükümler arasında adli sicil ve hatta adli sicil arşiv kaydının da tamamen silinebileceği halleri dahi bulunmaktadır. Yasa koyucunun iradesinin, bir suça ilişkin kayıtların dahi ilelebet tutulmaması yönünde olduğu açıkça görülmektedir. Adli sicil ve adli sicil arşiv kaydı bulunmayan kişilerin dahi, daha evvel karışmış oldukları ancak hiçbir ceza almadıkları ya da ceza alsalar dahi sicilden silinmiş olan kayıtları bakanlık nezdinde tutulmaktadır. Çok uzun yıllar önce, dava yapılan bir yargılama ile ilgili olayın idarece GBT kaydı adı altında muhafaza edilmesi hukuka ve hakkaniyete uygun değildir. Bu durum davacının adeta fişlenmesi anlamına gelmektedir. Masumiyet karinesinin ihlali sonucunu yaratmaktadır.GBT kaydının tutulması hukuka açık aykırılık teşkil etmektedir. Türkiye'de GBT'nin tutulmasına dair bir kanunu yok. İçişleri Bakanlığı'nın çıkardığı bir yönerge ile bu işlemin yapılmakta. Kişilerin sabıka kaydı olmasa bile GBT kayıtlarının tutulması bir nevi fişlemedir. Bu nedenle, GBT kayıtlarının tutulmasının iptali ve yönergenin yurütme durdurulsun" dedi.
Adnan Özdemir, İçişleri Bakanlığı Kaçakçılık, İstihbarat, Harekat ve Bilgi Toplama Daire Başkanlığı'nın, Bilgi Toplama Yönergesi'nin öncelikle yürütmesinin durdurup ardından iptaline karar verilmesi istemli dilekçesini, Danıştay'a iletilmek üzere İzmir Nöbetçi İdare Mahkemesi'ne verdi.