ANKARA Barosu, 17 Aralık sürecini protesto ederek 'Laik Eğitim ve Emeğe Saygı Yürüyüşü'ne destek veren Eğitim-İş Sendikası üyelerinden oluşan gruba polis tarafından müdahale edilmesi ile ilgili bir açıklama yayımladı. Tandoğan Meydanı'nda cumartesi günü emniyet güçlerinin TOMA ve biber gazı ile müdahale ettiği 88 kişiye destek verdiğini bildiren Ankara Barosu, açıklamasında " Kolluk kuvvetinin temel görevi, demokratik protesto hakkının ve bu hakkı kullananların güvenliklerinin sağlanmasıdır. Bu ilkelerin hiçe sayıldığı bir düzen demokratik bir düzen olamaz. Amaçları sadece laik eğitimi savunmak olan bir grup öğretmene ve onlara destek olmak için orada bulunan vatandaşlara daha yürüyüş başlamadan, hiçbir ikaz ve uyarıda bulunmadan gaz bombaları ve TOMA'larla yapılan bu saldırı, polis şiddeti olarak değil adeta polis terörü olarak kayıtlara geçmelidir" ifadelerini kullandı.
Ankara Barosu tarafından konu ile ilgili yapılan yazılı açıklama, şu şekilde: "Uzunca bir süredir, en temel haklardan olan barışçıl gösteri yapma hakkını kullanmak için sokağa çıkan herkesi azılı birer suçlu gibi hedefe koyan polis son olarak öğretmenleri hedef almıştır. Eğitim-İş üyesi öğretmenlerin Ankara'da Laik Eğitim ve Emeğe Saygı için düzenledikleri yürüyüş, yine polisin gaz bombalı, TOMA'lı ve şiddet içerikli müdahalesi ile hafızalara kazındı. Ankara Barosu CMK Merkezi avukatları ve CMK bünyesinde kurulan Ankara Barosu Toplumsal Olaylara Müdahale Alt Kurulu (TOMAK) üyeleri ve pek çok Ankara Barosu üyesi avukat, çıkan olayları takip ederek başta öğretmenler olmak üzere gözaltına alınan aralarında avukatların da bulunduğu toplam 88 yurttaşımıza hukuki destek sağlamak üzere Ankara Emniyeti Müdürlüğünde çalışmalarını sürdürmüştür. Bugün itibariyle gözaltına alınanların ifadeleri, Baromuz Avukatları eşliğinde tamamlanmış olup Adli Tıp Kurumu'na rapor için sevk edilenler de serbest bırakılmışlardır. Başından beri ısrarla ve önemle ifade ediyoruz. Demokraside şiddete yer yoktur. Şiddet içermeyen protesto gösterileri en temel demokratik haktır ve kolluk görevlileri hiçbir surette orantısız güç kullanamazlar. Kolluk kuvvetinin temel görevi, demokratik protesto hakkının ve bu hakkı kullananların güvenliklerinin sağlanmasıdır. Bu ilkelerin hiçe sayıldığı bir düzen demokratik bir düzen olamaz. Amaçları sadece laik eğitimi savunmak olan bir grup öğretmene ve onlara destek olmak için orada bulunan vatandaşlara daha yürüyüş başlamadan, hiçbir ikaz ve uyarıda bulunmadan gaz bombaları ve TOMA'larla yapılan bu saldırı, polis şiddeti olarak değil adeta polis terörü olarak kayıtlara geçmelidir. Söz konusu terör, sadece meydana sınırlı kalmamış gözaltına alma sırasında ve emniyete götürülme esnasında da devam etmiştir. Öyle ki, bir avukat meslektaşımız bile kimliğini açıkladığı halde zorla üstü aranmak istenmiş ve gözaltına alınmıştır. Bu görüntüler demokrasinin karşısındaki en büyük tehlikedir. Şiddetle hiçbir sonuç alınamayacağını, demokrasi ve şiddetin bir arada harmanlanamayacağını tekrar vurguluyoruz. Ankara Barosu olarak, demokrasiyi hedef alan bu uygulamaları şiddetle kınıyor, demokratik protesto hakkını hukuka uygun biçimde kullanan her yurttaşımızın yanında olacağımızı, her geçen artma eğilimi gösteren hukuksuzlukların karşısında duracağımızı kamuoyunun bilgisine saygıyla sunuyoruz."