Aslıhan ALTAY KARATAŞ/ANKARA, ()- TÜRKİYE'de kişi başı içme sütü tüketimi yaklaşık 41,5 kilo, peynir tüketimi 18,4 kilo, yoğurt tüketimi 30,6 kilo, ayran tüketimi 18,4 kilo, tereyağı tüketimi ise 1,78 kilo olarak açıklandı.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) 2018 yılı süt raporunu açıkladı. Raporda, Türkiye'deki hayvan varlığının büyük çoğunluğunun et ve süt verimi düşük ırklardan oluştuğu ve hayvan başına verimin 2018 yılında 3 bin 161 kilo olduğu belirtildi. 2018’de 22 milyon 120 bin 716 ton çiğ süt üretimi gerçekleşirken, üretilen sütün 20 milyon tonunu (yüzde 90,6) inek sütü, 1,4 milyon tonunu (yüzde 6,5) koyun sütü, 561 bin tonunu (yüzde 2,5) keçi sütü ve 75 bin tonunu da (yüzde 0,3) manda sütü oluşturdu.
İÇME SÜTÜNÜN YÜZDE 92'Sİ UHT
Raporda, içme sütü üretim miktarının son 5 yıl içinde yüzde 25,4 arttığı ifade edilirken, üretilen toplam içme sütünün yaklaşık yüzde 92'sini UHT sütler, geri kalanını da pastörize sütler oluşturdu. 2018 yılı kişi başı içme sütü tüketimi yaklaşık 41,5 kilo olarak hesaplanırken, kayıt dışılık oranının oldukça yüksek olduğuna dikkat çekildi. Türkiye'de süt sektörünün en önemli sorunlarından birinin kayıt dışı üretim olduğu kaydedilirken, yapılan çalışmalar sonucunda 2012 yılında inek sütü üretiminde yüzde 9,6 olan kayıtlılık oranının 2018’de yüzde 50’ye çıkarıldığına işaret edildi. Raporda ayrıca süt ürünlerinin tüketim miktarları ile ilgili rakamlara da yer verilirken, 2018 yılında kişi başına düşen yıllık peynir tüketim miktarının 18,4 kilo, yoğurt tüketiminin 30,6 kilo, ayran tüketiminin 18,4 kilo, tereyağı tüketiminin 1,78 kilo olduğu hesaplandı. Kayıt dışılık sorununun süt ürünleri için de geçerli olduğu hatırlatılırken, sektörde süttozu üretiminde yaşanan düşüşe işaret edildi. 2018 yılında süttozu üretimi bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 17 oranında azalarak, 109 bin tona indi.
'PİYASADA TAKLİT VE TAĞŞİŞ ÜRÜN SAYISI FAZLA'
Raporda, süt sektöründe karşılaşılan başlıca sorunlar, kayıt dışı üretim, hammadde ve işlenmiş ürünler pazarında özelleştirmeler, nitelik damızlık üretiminde ilerleme sağlanamaması, yem açığı, üreticilerin gerekli bilgi birikiminin olmaması, yoğurt ve ayran dışındaki süt ürünleri tüketim miktarının düşüklüğü olarak sıralandı. Raporda, "Piyasada çok fazla sayı ve miktarlarda taklit ve tağşiş (mevzuata aykırı üretim) süt ürünleri bulunmaktadır. Bu ürünlerin, doğru üretilenlerle birlikte ayni pazarı/rafları paylaşmaları beraberinde haksız rekabeti de getirmektedir. Satılan hileli süt ürünleri aynı zamanda insanların sağlığını da tehdit etmektedir. Devletin hileli süt ürünü üretenlere karşı daha caydırıcı cezalar getirmesi gerekmektedir" denildi.