Şimşek, uluslararası petrol fiyatları nereden nereye geldiğine bakılması gerektiğini belirterek, Türkiye'nin, petrol ihtiyacının yüzde 95'ini, doğalgazın da yüzde 99'unu ithal ettiğini ve bu ürünlerin uluslararası piyasa fiyatı olduğunu hatırlattı.

Birinci temel değişkenin akaryakıt fiyatlarının, 1998'den beri piyasa tarafından belirlenmesi olduğuna dikkat çeken Bakan Şimşek, ikinci temel değişkenin ise kur olduğunu vurguladı. Bakan şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Petrol ve doğalgazı ithal ediyorsunuz. Doların, TL kuru da çok önemli. 2008'de petrol fiyatları 147 dolara çıktı nasıl oluyor da fiyatlar o günkü seviyenin üzerinde. Peki kura baktınız mı? Bakılmamış. Doğrudur; akaryakıt ürünleri üzerinde ciddi bir vergi yükü vardır. Ama esas tartışmamız gereken mesele şu; 2002 yılında da bu vergi yükü vardı. 2002'de 100 liralık benzin ya da motorin aldığınızda 70 lirası vergiydi. Şimdi 65 lirası vergi. Yüksek, düşük demiyorum ama AK Parti hükümetleri döneminde akaryakıt fiyatları üzerindeki vergi yükü oransal olarak artmadı. Diyorlar ki 'mutlak olarak arttı'. TL cinsinden arttığı söyleniyor. TL cinsinden artar. Türkiye'nin vergilerini TL cinsinden sabit tutsak, harcamalar sabit durmuyor ki. Maaşları sabitliyor muyuz? Hayır. Sağlık harcamalarında bir sabitleme söz konusu mu? Hayır. Dolayısıyla, biz harcamalarımız en az enflasyon kadar artarken, vergi gelirlerini enflasyona paralel güncellemezsek o zaman Türkiye'deki bütçe açıkları alır başını gider.

Türkiye'de önemli olan şu. Rafineri çıkış fiyatına baktığınızda gerek TÜPRAŞ özelleşmeden önceki duruma göre, gerekse yakın piyasalardaki fiyatlara göre rafineri fiyatları nispeten yüksek. İkincisi akaryakıt dağıtım şirketleri var. Bunların Türkiye'deki kar marjı yaklaşık yüzde 9-9,5. Avrupa ortalaması ise yüzde 6.

Bir de nihai bir satıcı var. Rafineriden çıkış fiyatı üzerine vergi geliyor. Bir de aracı şirketler var. BP, Petrol Ofisi gibi. Bunların yerelde bayiileri var. Üç ayrı kar var.

Bir bütün olarak bakmak lazım. Türkiye'de akaryakıt ürünleri üzerindeki vergi yükü nispeten yüksektir. Vergi yükü itibariyle bakarsanız Avrupa'daki bir çok ülkeyle çok da fazla farklılıklar çıkmıyor. 2002'ye göre de ciddi bir şekilde azalmış. 2005-2007 döneminde akaryakıt üzerinde maktu olan vergiyi güncellemedik.

Rafineri bir adım attı. 4 liradan bahsediyorlar. Nerede 4 liradan satılıyor, ben hiç görmedim. Hiç bir zaman 4 lirayı bulmadı. Bir çok petrol istasyonunda fiyatlar 3,75 hatta daha aşağıda olan yerler var.

Türkiye'de tabii ki doğrudan vergilerin payını artırmak çabası içerisindeyiz. Bunda başarılı olduğumuz ölçüde önümüzdeki yıllarda dolaylı vergilerin yükünü bir miktar daha aşağı çekeriz.''


(sb)