‘Dolmabahçe’ adı verilen THY’nin Boeing 777-300ER uçağı, Seattle’dan İstanbul’a 87 ton yakıt harcayarak uçtu. Yeni kabin üç sınıfta düzenlenmişti.


Türk Hava Yolları’nın yeni aldığı ilk Boeing 777-300ER uçağıyla Seattle’dan İstanbul’a uçtum. İlk diyorum, çünkü diğer 777’ler başka şirketlerden kiralanmış uçaklardı. Şimdi gelen yeni uçak, tamamen THY’nin gelecekteki pazarlama anlayışına göre düzenlenmiş kabini, uygun avioniklerle donatılmış kokpiti ile yepyeni bir uçak
Uçuşumuzu kaptan pilotlar Mehmet Özkurt, Kadircan Pehlivan ve İkinci Pilot Ferihan Işık ile yaptık. Kalkış öncesi Boeing’in Future of Flight Müzesi’nde pilotlarla sohbet etme imkanı buldum. Genellikle yeni uçaktan çok memnunlar. Yaptıkları test uçuşlarında 777’nin kendileriyle kolay bütünleştiğini, kontrolünün çeşitli şartlarda sorunsuz olduğunu söylediler. Uçağın teslime hazırlanmasında Boeing’de çalışan ve ellerimde büyüyen Uçak Mühendisi Gökay Taşkın’ı da görmek beni çok mutlu etti. Hatta Hamdi Topçu ayaküstü iş bile teklif etti. Bizleri Boeing’in Avrupa ve Rusya’dan sorumlu Satış Başkan Yardımcısı Aldo Basile ile Bölgesel Anlaşmalar Direktörü Tibet Giray yolcu etti.
Seattle’da yapılan törenden sonra uçağımıza bindik. 16R pistinde uçak koşmaya başladı. Kargo ve yolcu sayısı oldukça azdı. Neredeyse boş sayılırdı. Kaptan, mükemmel bir çekişle uçağın yerden kesilmesini sağladı. Tırmanış ve irtifaya oturması çok sakin ve yumuşaktı. Kuşkusuz pilotlarımızın mükemmel bir eğitimden gelmiş olmaları ve deneyimleri bu kalkışı kusursuz hale getirmişti.
KABİN ÜÇ SINIFLI

‘Dolmabahçe’ adı verilen TC-JJE tescilli uçak, üç sınıfta düzenlenmişti. Business Class neredeyse birçok havayolunun First Class düzenlemesine sahipti. Tam olarak yatak haline gelen lale desenli koyu renk koltuk, ince yapılı kontrüksiyonu ve karşısındaki pufuyla mükemmel görünüyordu. Hemen oturdum ve her yerini kurcalamaya başladım.
Dünyada ikinci havayolu olarak kullanılan imalatçı Contour’un ‘Avra’ modeli koltuğu kumandaları sakin alıyor ve yumuşak hareketlerle istenilen biçime geliyordu. Bu yılın en çok ilgi gören ve sipariş rekoru kıran koltuğun özelliklerini THY Teknik’in Genel Uçak ve Kabin İçi Baş Mühendisi Mert Erensoy ile inceledik. THY’nin kabin iç tasarımını İngiliz Priestman Goode firmasına yaptırdığı uçağın business koltuklarının artıları ve eksileri şöyle:

1- Koltuğun 180 derece yatış açısı mükemmel bir yatma alanı yaratıyor. 198 santimetre koltuk aralığı geniş bir hareket alanı bırakıyor. Koltuk tam yatışta karşısındaki pufla aynı hizaya geliyor. Böylece çok uzun boylu yolcular bile rahatça uyuyarak 10 saatlik uçuştan son derece zinde inebiliyorlar.

2- Çok işlevli ekran kontrol ve telefon kumandası kolayca yerinden çıkıyor ve kablosunu rahat topluyor. Kumanda ekranında seçilen şarkı veya filmin adı sürekli akıyor.

3- Koltuk kenarındaki profiller incelerek içe dönüyor. Bu alışmadığımız bir konfor veriyor. Koltuk kenarı, türbülanslarda ya da uçuş korkusunun çok tetiklendiği anlarda mükemmel bir tutunma imkanı sunuyor. Korkular ve endişeler bu tutunmayla azalıyor
4- Koltuğun bir yanında iç kısımdaki düğmeye basıldığında kol koyma yeri hızla yükseliyor ve yandaki yolcuyla yarım bir paravan görevi yapıyor. Bu da bir özel alan yaratma imkanı veriyor. Paravan içindeki LED ışık ayarlanarak okuma sırasında yandaki yolcunun rahatsız olmaması sağlanıyor.

5- Business’ta koltuk sıralaması cam kenarlarında ikili, ortada üçlü. Bu tasarım geniş gövdeli uçaktaki ferahlığı etkilemiyor. Siyahlar, griler, ekran kitle kenarlarına dolaşan kırmızılar ve bej tonları, yan kaplamalar mükemmel bir ahenk yaratıyor. Dergi, gözlük ve benzeri malzeme koyma bölümleri koltuktaki hayatı kolaylaştırıyor.

6- Öndeki tuvaletler ve diğerlerinin içindeki siyah corian tezgahlar ve siyah-gri yer kaplamaları tasarımcının minimanist anlayışının mükemmel düşüncesini yansıtıyor. Geniş tuvaletler içindeki aynalar tam boy kullanılmamış ama yine de içeriyi ferah hale getiriyor.

7- Uçağın tüm ışıklandırması dinlendirici, gözü rahatsız etmiyor ve evinizde bir köşede indirekt aydınlatma altındaki huzuru veriyor.

BUSINESS ELEŞTİRİLERİM

1- Koltuk karşısındaki gözlük vs. koyma bölümlerinin iç kaplaması, dışa taşan kısımları fosforik kırmızı. Bu da ekrana bakarken sürekli dikkat dağılmasına yol açıyor. Ambulans kırmızısı insanı alarmda tutuyor. Sürekli bir terslik varmış gibi huzursuzluk veriyor. Tasarımcı aynı rengi dergilik bölümünde de kullanmış ama o bakış altı noktasında sorun yaratmıyor. Ekran kenarlarındaki kırmızıysa daha bordoya yakın. Kabin içindeki renkliliğe katılımı iyi.

2- Yerde seçilen halının rengi çok iyi. Ama özellikle cam kenarındaki koltuk önlerinden geçen kablo kanalının yüksekliği fazla. Yapısal olarak yumuşak bir kablo olsa da altı lastik ayakkabıların takılmasına ve frenlemeye sebep oluyor.

3- Koltuklarda kol koyma yerleri ve açılan masa üstü kaplamaları kahverengi. Kötü bir desen. Daha çok Kapalıçarşı arkasında satılan ucuz gardırop kapaklarının kaplamalarını hatırlatıyor. Ya da Amerika’da iç hatlarda uçan uçaklardaki yorgun kaplamalara benziyor.

4- Koltuktaki ikram tepsisi açıldıktan sonra karşı kolun çok yükseğinde kalıyor. Tepsinin tam olarak kol üzerine oturmaması özellikle türbülansta sallantıyı artıyor. Huzursuzluk veriyor. Ayrıca üzerinde yemek varken bir butonla tepsiyi ileri itmek çok zor. Çünkü butonun işlevini yapabilmesi için tepsi kısmıyla oynayıp düğme öne doğru güçlükle hareket ettiriliyor. Belki zamanla ayarlarıyla oynanarak düzelebilir.

5- Business’taki 61 santimetrelik ekran büyüklüğü iyi. Ama koltuğa göre uzakta olduğu için ekrandaki yazılar okumayı zorlaştırıyor. Ekranda hazırlanan müzik, TV, bilgi vs. sayfalardaki yazılar çok küçük. İnsanı zorluyor, rahatsız ediyor.

6- Telefon sisteminde koltuklar arasında konuşma, SMS atma gibi sistemler henüz tam devreye girmemişti, ileride onları denemeyi çok isterim. E-mail ise çalışıyor. Uçaktan her birine 1.6 dolar ödeyerek e-mail veya SMS gönderebilirsiniz.

7- Yeni tasarımla business’ta kullanılan battaniye, yastık ve terlikler bej, kırmızı fitilleri ve grilerle çok hoş olmuş. Ama yanma tutuşma gibi testlerinin sonuçlarını henüz bilmiyorum.

8- Üst taraftaki koltuk numaraları çok yüksekte kalıyor. Bu numaralar koltukların yan tarafına yazılıp daha rahat okunabilir.

KOKPİTTE YENİ SİSTEMLER

Uçağın mutfaklarının genişliği, ayrıca şişe ve özel ikram koyma bölümleri başarılı. Özellikle ön mutfakta kabin memurunun türbülansta ayakta tutunma yerleri çok yüksek ve kötü. Ama troleyler arasından çıkan basamaklar mutfakta yukarıdaki noktalara uzanmada rahatlık sağlıyor. Sabit şarap açacağı vs. gibi bütün detaylar mükemmel. Ekip dinlenme yerleri hem ön hem arka kabin üstünde yer alıyor. Tasarımları kullanımdaki Jet Airways uçaklarına göre çok daha iyi ve konforlu görünüyor.
Kokpitteyse bir sürü yenilik var. Ama önemli olanlardan biri inişe gelirken hangi piste yaklaşıldığını, inildikten sonra da pist sonuna ne kadar mesafe kaldığını sesli olarak ikaz eden sistem. Yaklaşmadaki pistin sesli ikaz edilmesi başta Amerika olmak üzere çok fazla piste sahip büyük havalimanlarında pilotları rahatlatıyor. Kokpitte acil durumlarda tahliye için konulan düğme, kapı önlerinde oturan kabin memurlarına sesli uyarı yapıyor. Tabii bunları belki bir gün uzun uzun anlatmak gerekiyor.

COMFORT CLASS BUSINESS AYARINDA
THY’nin ekonomi ile business arasında uyguladığı daha ucuz ama geniş koltuklu Comfort
Class’ı tam adına göre. 116 /_np/8599/11798599.jpgsantimetrelik koltukların yatış açısı çok olmamakla birlikte dünya standartlarının üzerinde. Dokunmatik ekranlar, ayak koyma yerleri başarılı. Koltuklar kahverengi. Tasarımcı burada da Amerikan uçaklarından çok etkilenmiş. Kirlenmeye karşı bu sınıfta ürkek davranmış. Kahverengi içindeki yeşiller hoş ve koltukları sıradanlıktan kurtarıyor. Baş koyma yerlerinin deri olması temizlik açısından avantaj sağlıyor. Başlıkların uç kısımlarının baş koymaya göre şekillenebilmesi alışılmış olmakla birlikte burada da rahatı artıyor.
Koltuk aralıkları umduğumdan daha geniş. Bu bölümün kısa tarifi, bir zamanların First Class’ı gibi. Şimdiki zamanların birçok havayolundaki business’ından daha iyi. Ekonomiye göre çok yüksek bir konfor.
Comfort Class’ın diğerlerinden farklı olarak her koltukta Y şeklinde yani iki ayrı noktadan gelip birleşen bel kemeri kullanılmış. Koltuğun çarpma testlerinde limitlere yakın sonuçlar vermesi üzerine bu sistem seçilmiş. Koltuklardaki tepsiler dik duruma getirilip üzerine kitap ya da iPad koyup boynunuz ağırmadan okunabiliyor. Bu sınıftaki koltuklarda son gün yapılan modifikasyonla pot yapan yerlerin giderilmesi Comfort Class’ı daha derli toplu gösteriyor.

EKONOMİYİ ÇOK SEVDİM

Uçakta rengarenk bir ekonomi sınıfı var. Açık mavi koltuklar, farklı renklerdeki deri başlıklar bu bölüme girdiğinizde insanın içini açıyor. Koltuk aralıkları 81 santimetreye düşürülmüş görünse de sorun yaratmıyor. İnce koltuklar özellikle bel boşluğunu çok iyi alıyor. 3-3-3 sıralamada insan yoğunluğu rahatsız etmiyor. Ben çok beğendim.
Her koltukta USB, iPod, iPhone ve iPad için yuvarlak soket girişi var. İsteyenler laptoplarını ethernet kablosu bağlayarak kullanabiliyorlar. Işıklandırma uçağın genel aydınlatmasıyla aynı, koltuk altlarındaki eğlence sistemi kutuları rahatsız etmiyor. Tepsilerin durumu ve eğimleri çok iyi.

87 TON YAKIT

Seattle’dan ilk kez yapılan bu direkt uçuş, 11 saat 20 dakika sürdü. 87 ton yakıt harcandı. İnişi kadın pilotumuz Ferihan Işık yaptı. Yağmurlu, biraz puslu, az rüzgarlı bir İstanbul öğleden sonrasında mükemmel bir iniş gerçekleştirildi. First Officer Ferihan Işık, Anadolu Üniversitesi mezunu ve tırnaklarıyla buraya gelmiş bir isim. THY’nin 25 kadın pilotundan biri. Bizi güvenle, keyifle indirdiği bu uçuştaki performansını her zaman göstereceğine inanıyorum. Ne güzel değil mi? 11 saatten fazla süren bir uçuşla, dev uçakta bir kadının ellerinde yüksek eğimiyle bir kente konmak...

Pine Street’te heyecanlı bir adam

Kaç kez gittiğimi hatırlamıyorum. Seattle’ı tanımam 1980’lere uzanıyor. İlk Alaeddin Asna ile gitmiştim. Boeing’in Everett fabrikasında 747 imalatını gördüğümde yaşadığım şaşkınlıklar tabii ki artık yok. Ama her seferinde çok heyecanlanırım

Bu kez benden daha heyecanlı bir kişi vardı. THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu. Birlikte bir akşamüstü yürüyüşe çıktık.
Pine Street’te ilerliyoruz. Ona da Temel Kotil hastalığı bulaşmış. Sadece uçakları anlatıyor. Yanımızda Basın Müşaviri Ali Genç var. Bütün kelimeleri denetliyor. Çünkü dönüş uçağında 20’den fazla yabancı gazeteci var. Benim tek kelime fazla almamın sistemi rahatsız edeceğini düşünüyor.
THY ilk kez uluslararası bir marka olarak böyle bir uçuş gerçekleştirecek. Yeni uçağına dünyanın dört yanından gazetecileri davet etmiş. Hepsi çok mutlu olmuşlardı.
Hamdi Topçu “En çok neyle övünüyorum, biliyor musun?” diye sordu. Bilmiyordum tabii.
“Yurtdışında hiçbir davamız, kimse ile kavgamız yok. Bu kadar uçak alımı yaptık, birçok yabancı imalatçı kuruluşla sürekli alışveriş içindeyiz. Bu kadar hızlı büyürken bile hata yapmadık. Kimseyle davalık olmadık. Uluslararası platformda açılmış bir mahkeme yok. Herkes bizden çok memnun.”
Geçtiğimiz günlerde bir Trabzon uçuşunu anlatıyor. O gün Trabzon’a inen uçakları saymış. THY, Anadolu Jet ve diğerleri... Hepsinin getirdiği yolcu için o gün neredeyse 40 otobüs kalkması gerekiyormuş. Ama en az riskle havayolu ile İstanbul’dan, Ankara’dan diğer illerden gelen yolcuların nasıl zamandan kazandığını ve mutlu olduklarını söylüyor. Tabii söz sonra yine THY’nin transit yolcu rekoruna geliyor. Afrika ve Sibirya’daki bütün noktalara saldırı planını anlatıyor. Yolcunun az olduğu, uzun uçuşla gidilen yerlerdeki tüm noktalara THY’nin geniş gövde yerine küçük uçaklarla kârlı seferler yapacağını söylüyor. Topçu yeni alacakları 737-900ER diye bilinen ekstra yakıt tanklı, gerçek business koltuklu uçaklarla yeni bir dönemin başlayacağını anlatıyor.
Söz dev uçaklara geliyor. A380 ve 747-8 uçaklarından birini seçeceklerini ama önce uzun bir çalışma yapacaklarını, sadece yolcu değil kargo pazarında THY’nin Uzakdoğu’dan uzak batıya bir ağ kuracağını söylüyor.
Hamdi Topçu ile sohbetimiz uzayıp gidiyor. Seattle’da gün düşüyor. Akşam bu şehre çok yakışıyor. Otele dönüyoruz ama Topçu yol boyu çılgın büyümenin istikrarlı hikayelerini yineliyor...