Aydın'ın Didim ilçesinde yaşayan evli ve 2 çocuk sahibi Tekin Şişman, iki kez geçirdiği kalp krizinin ardından, kalbine stent takılması için düzenlenen operasyon sırasında beyin kanaması geçirdi.

Komada geçirdiği yaklaşık 1 yılın ardından, yatağa bağlı halde evine götürülen Şişman, 3 ay önce de Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Fizik Tedavi Rehabilitasyon Kliniğinde tedavi altına alındı.

Solunum ve yutma bozukluğu için kanüller bağlı halde sedyeyle getirildiği hastanede sadece gözlerini hareket ettirebilen Şişman, annesi Bedriye Şişman ile sağlık çalışanlarının yoğun ilgisi sayesinde kısa sürede iyileşme belirtileri göstermeye başladı.

Fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamasına kısa sürede yanıt veren Şişman, soluk almasına yardımcı olan kanülün çıkarılmasının ardından kısık sesiyle yaşama yeniden ''merhaba'' dedi.

Karşısındakini anlayıp anlayamadığının dahi bilinmediği günlerden, hastanede odasını paylaştığı hastalara sevdiği türküleri seslendirdiği bugünlere gelen Şişman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hastanedeki günlerinin iyi geçtiğini söyledi.

Ödünç alınan polis üniformasını giyen Şişman, ''Doktorlarla ve diğer hastalarla aram iyi. Mutluluk içindeyim. Ayağa kalkmak istiyorum'' dedi.

Anne Bedriye Şişman ise zorlu geçen 2 yılın ardından, kendisine dünyaların bağışlandığını anlattı.

Oğlunu sanki yeniden büyütüyormuş gibi hissettiğini ifade eden Şişman, ''Tekin'e ilişkin hep ümitsiz konuşuyorlardı. Ama şimdi yeni buldum Tekin'i, yeniden benim oldu. Çok mutluyum, Allah razı olsun buradaki doktorlardan, tüm ilgilenenlerden. DEÜ'de gelişme gösterdi, yüzümüze baktı, konuşmadan önce de bakarken gülümsedi. Boğazındaki boruları çıkardıktan sonra konuşuyor şimdi, her şeyini de anlatıyor. Anlatılamaz, tarifini yapamamam hislerimin'' diyerek duygularını anlattı.

Şişman, en büyük dileğinin, oğlunun yeniden ayağa kalktığı ve çocuklarına sahip çıktığı günleri görmek olduğunu sözlerine ekledi.

-''TEKİN YENİDEN YAŞAMA DÖNDÜ''-
DEÜ Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Elif Akalın ise Tekin Şişman'ın, hastaneye geldiği dönemde sadece göz hareketlerine sahip, tüm vücudunun hareketsiz, eklemlerinin ise kaskatı halde olduğunu anlattı.

Gırtlağına takılı, nefes almasına yardımcı kanül nedeniyle konuşamayan Şişman'ın, kendisine söyleneni ne kadar anlayabildiğinden dahi emin olamadıklarına işaret eden Prof. Dr. Akalın, ''Tekin'in geçmişinde, yaklaşık 2 yıl önce geçirdiği beyin kanamasına bağlı ortaya çıkan ve solunum ve yutma fonksiyonlarını da etkileyen ağır bir felç durumu söz konusuydu. Bu sebeple çok uzun süre yoğun bakım koşullarında tedavisi yapılmıştı. Bize gelmeden önceki iki yıl boyunca hasta hayatta tutulmaya çalışılmıştı'' dedi.

Şişman'ın, iki yıl boyunca hareketsiz yatmaya bağlı gelişebilecek ikincil sorunlar nedeniyle ağır bedensel ve bilişsel kayıp içinde olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Akalın, şöyle konuştu:

''Tekin konusunda, ne elde edebileceğimizi başta kestiremiyorduk. Ancak elimizdeki tüm kaynakları değerlendirerek, ona yoğun bir rehabilitasyon programı uygulamaya karar verdik. 3 ay içinde bizim bile şaşırdığımız bir takım gelişmeler oldu Tekin'de. Yatarak uygulanan rehabilitasyon programı sonucu Tekin konuşmaya, söylediklerimizi anlamaya, iletişim kurmaya başladı. Neredeyse hiçbir eklemini hareket ettiremiyorken, sol kolunu belirgin olarak hareket ettirmeye ve elini zorlansa da kullanmaya başladı. Kalınlaştırılmış bir kaşığı kavrayabilecek duruma geldi.

İletişiminde çok belirgin artış oldu. Kliniğe sedyede gelmiş bir hasta, artık tekerlekli sandalyede oturabiliyor. Dışarı çıkıp gezebiliyor. Bir anlamda, 'Tekin yaşama döndü' diyebiliriz. Bu hızlı gelişme bizi de çok umutlandırdı. bundan sonra daha birçok şeyin gelişebileceğini düşünüyoruz. Eklemlerindeki sertlik açıldıkça, destek cihazlarıyla Tekin'i yürütebileceğimize inanıyoruz. Biraz daha zamana ihtiyaç var, ancak umuyorum o günü de göreceğiz.''

Tekin Şişman'ın bilişsel fonksiyonlarındaki gelişimin süratinden etkilendiklerini anlatan Prof. Dr. Akalın, ''Klinikte görevli hekim, fizyoterapist, hemşire ve teknisyen arkadaşlarımızla kurduğu çok sağlam bağla iletişiminin artmış olması, sanıyorum gelişmeyi hızlandırdı. Onun kapattığı pencere açıldı ve dünyaya geri döndü. Tıpta çok mucize terminolojisi kullanmayız ama gerçekten beklenenin üzerinde bir hızla oldu'' diye konuştu.

Prof. Dr. Akalın, nörolojik problemleri olan, omurilik yaralanması, inme, beyin kanaması sonrası beyin felci geçiren hastaların, erken dönemde fizik tedavi ve rehabilitasyon kliniklerine yatırılarak, rehabilitasyon programının erken dönemde uygulanmasının büyük önem taşıdığına dikkati çekti.

Erken tedavi ile hastaların sağlıklarına kavuşma şanslarının arttığını belirten Akalın, Türkiye'de yeterli sayıda rehabilitasyon yatağının bulunmayışının tedavide dönüşü olmayan aksamalara yol açabildiğini sözlerine ekledi.


(sb)