Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Başkanı Jean Paul Costa'yla yaptığımız röportajın ilk bölümünde '' üniversitelerde türban yasağı'' etrafında sorular yöneltmiştik. Bugün ikinci bölümde zorunlu din dersleri, Türkiye'nin mahkemeye en çok müracat yapılan ülkelerin başında gelmesi ve DTP'nin kapatılma kararına ilişkin soruları yönelttik.

Haber için tıklayınız...Röportajın ilk bölümü: '' Üniversitelerde türban yasağı''#

Din ve devlet işleri günümüzde giderek mesele haline geliyor diyorsunuz, neden? Yine de bir asır öncesinde değiliz herhalde.

10-15 yıldır Avrupa insan hakları mahkemesine yapılan başvuru sayısında net bir artış olduğunu görüyorum. Söz konusu olan hangi din olursa olsun bu ikisi arasındaki ilişkilerde sorunlar yaşanıyor. Sizi herhalde daha ziyade İslam ilgilendiriyor ama Katolik Ortodoks ve diğer pek çok dine ilişkin sorunlar yaşanıyor.

Bunun bence iki sebebi var. Devletler genelde kamuoylarında birbirine zıt iki görüşle karşılaşıyor bir taraf dini diğer taraf ise dinsizliği yahut tarafsızlığı savunuyor. Devlet bu ikisi arasında kalıyor. Ulusal meclisler bu sorunları çözmekte güçlük yaşıyor ve uluslararası hukuka, bizim mahkemeye başvuruluyor. İkinci sebep ise şu; göçmenler. Eskiden beri hristiyan olan ülkelere, Katolik geleneğe sahip bir ülkelere kuzey afrika’dan magrep ülkelerinden yahut uzak doğudan gelen göçmenlerle yeni meseleler çıkıyor. Zira artık onların da güçlü bir temsil sahibi olması söz konusu. İsviçre’de referandumla minare yapmanın yasaklanması konusu mesela. Katolik ve Protestanların nüfus olarak güçlü oldukları bir ülke İsviçre. Ancak bir süredir İslam da bir temsil gücü edinmeye başladı. Bu  referandumu tertip edenler büyük ihtimalle isviçre’de göçmenler nedeniyle milli kimliğin zarar görüp parçalanma riski olduğunu öne sürmek buna dikkat çekmek istediler. Başka bir örnek Fransa. Uzun yıllar bazı problemler yaşansa da neticede daima kalabalık bir göçmen nüfusa sahip olan Fransa’da geçmişte görece sıkıntı yaşanmadı. Zira geçmiş yılardaki göçmenler İtalyanlar, Polonyalılar Fransızlarla aynı dine mensuptu. Magrep kuzey Afrika ve asyadan gelen göçmenlerle durum değişti.

Türkiye’de okullarda din dersleri mecburi. Alevi ve atheist ailelerin de bu dersler konusunda şikâyetleri var. Türkiye’nin bir de mahkûmiyet kararı var bu konuda. Mahkeme Türkiye’den ne bekliyor?

Zengin kararından söz ediyorsunuz. Mahkeme tabiî ki her ülkeden beklediği gibi Türkiye’den de bu kararın gereğinin yapılmasını bekliyor. Norveç Türkiye’den tamamen farklı bir ülke. Norveç’te de milli eğitimin müfredatta din ve vicdan özgürlüğüne yeterince dikkat etmediğine karar verdik. Zengin kararında  da Norveç kararından istifade ettik. Türkiye de ya din dersinin içeriğinde değişikliğe gitmeli ya da mecburi olmaktan çıkarmalı.

Anayasa mahkemesi DTP’nin kapatılma kararında Bask partisi, batasuna’nın kapatılması hakkında avrupa insan hakları mahkemesinin kararına dikkat çekti. Bu 2 partinin durumları ve bu arada basklar’ın ve kürtler’in durumları benziyor mu?

Şu anda kararı hatırlayamıyorum. Bu açıdan bu iki dava arasında paralellik, benzerlik olup olmadığı, mukayese edilip edilemeyeceği konusunda birşey söyleyemem. Yeniden dikkatle okumak lazım ama muhakkak bu konuda da devletin takdir payı dikkate alındı. çünkü daha önce söylediğim gibi yani sözleşmenin hak olarak tanımakla birlikte mutlak ilke olarak görmediği bazı konularda mesela dernekleşme özgürlüğü konusunda devletlere takdir payı tanınıyor

basklar bu karardan yola çıkarak 11 eylül'den bu yana özellikle aihm'in özgürlüklerden daha çok güvenliğe önem vermekle eleştiriyor.

evet bu eğilim güvenlik konusu ulusal ve uluslararası bütün yargı organlarında güçlü bir eğilime dönüştü. Ama biz bu ikisini dengede tutmaya çalışıyoruz. 11 eylül'den bu yana da mesela teröristlerin iadesi konusundaki kararlı tutumumuzu sürdürüyoruz. Eğer iade edilecek terör suçlusu, o ülkede kötü koşullarda yargılanacaksa, evrensel şartlar yerine getirilmeyecekse kesinlikle iade edilmemesi yönünde karar veriyoruz.

Türkiye uzun yıllar mahkemeye en çok başvuru yapılan ülkelerin başında geldi. Sizce hala kötü bir öğrenci mi?

Okullarda kötü öğrencilerden konuşulduğunda öğretmen '' ilerleme var ama daha gayret göstermesi lazım'' der. 12 yıldır mahkeme başkanıyım. Diyebilirimki Türkiye çok alanda ciddi ilerlemeler kaydetti. Azınlık hakları ve Kürtler konusunda da. İfade özgürlüğü bütün ülkeler için çok önemli. sizinle böyle bir mülakat yapıyor olmamız dahi Türkiye'de bu özgürlüğün varlığı için bir delil. Ama ümid ederim, Türkiye kaydettiği ilerlemeleri pekiştirir ve bu yolda reformlarını gerçekleştirmeyi sürdürür.