BDP'li Birdal, Tunceli'deki çatışma için "PKK, eylemsizlik kararı alırken, savunma hakkını kullanacağını söyledi" dedi.

BDP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal, dün iki askerin şehit olmasına neden olan Tunceli'deki çatışma için 'provokasyon' yorumunu yaparak, "PKK, eylemsizlik kararı alırken, savunma hakkını kullanacağını söyledi. Bu çatışmalara yol açacak provokasyonlara meydan vermemek gerekiyor. PKK'nın eylemsizlik kararının sürdüğü biliniyor" dedi.

Birdal, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında Türk Ceza Kanunu'nda düşünce ve basın özgürlüğünü engelleyen hükümler bulunduğunu ve bunların hala işletildiğini belirterek, 2009 yılında bu maddelerden 634 kişinin yargılandığını, 11 kişi beraat ederken, 24 kişinin para cezasına, 499 kişinin ise hapis cezasına çarptırıldığını söyledi.

Demokratik bir topluma, barışçıl bir ülkeye ulaşabilmenin temel koşulunun özgür basın olduğunu ifade eden Birdal, gazetecilerin telefonlarının dinlenmesi ya da dinlenildiği
duygusunun, daha işin başında basın özgürlüğünü baskı altına aldığını söyledi. Basın özgürlüğü ve emekçileri üzerindeki baskı ve yasaklara son verecek olan şeyin demokratik kamuoyu vicdanı olduğunu ancak öncelikli görevin TBMM'de olduğunu savunan Birdal, baskıcı, despotik, korku ve tehdit içeren yasaların biran önce kaldırılması için TBMM İnsan Hakları Komisyonu ve Meclis Genel Kurulu'na bu sorunu taşıyacaklarını ifade etti.

Birdal, Silivri'deki tutukluların tutukluluğunun da cezaya dönüştürülmemesi gerektiğini belirtti. Birdal, basın toplantısının sonunda gazetecilerin sorularını cevapladı. Terör örgütü PKK'nın eylemsizlik kararına rağmen dün Tunceli'deki çatışmada 2 askerin şehit olduğunun hatırlatılması üzerine Birdal, PKK'nın eylemsizlik kararı alırken, savunma hakkını kullanacağını açıkladığını belirterek, şöyle konuştu:
"Bu eylemsizlik kararı ne zaman alınırsa, bu sürecin şu ya da bu şekilde bir takım çevrelerce provoke edildiğine tanık oluyoruz. Ama bizim beklentimiz, bu eylemsizlik kararının, verilen tarihe kadar sürmesidir. Sürdüğü konusunda da bilgimiz var. Ancak bu sürecin kalıcı bir eylemsizliğe dönüşmesi yolunda adımlar atılması gerekir. Bu çatışmalara yol açacak provokasyonlara da meydan vermemek gerekiyor. PKK'nın eylemsizlik kararının sürdüğü biliniyor."

"GİZLİ OTURUMUN SADECE ADI GİZLİ OLDU"
'Kalıcı adım atılmadığı için mi bu çatışmalar yaşanıyor?' sorusu üzerine Birdal, "Kuşkusuz. Barış sözde olmaz. Adımla olur. Bir yandan Kürt sorununun demokratik, barışçıl çözümünü isteyeceksiniz, öte yandan gizli oturum adı altında gizli hiçbir şey konuşmayacaksınız. Ama kamuoyunda böyle bir psikolojik ortam yaratacaksınız. Sanki gizli görüşmeler oluyor, gizli şeyler söyleniyor. Hayır, hiçbir şey gizli değil. Biz bu tür oturumların gizli olmasına karşıyız. Gizli oturum olup da ne verilmiştir. Sadece adı
gizli oldu. Her şey yine kamuoyunda konuşulanlar, tartışılanlar" şeklinde konuştu.

Birdal, Güneydoğu'da artık çocukların ve gençlerin kontrol edilemediği yönünde kaygılar bulunduğunun hatırlatılması üzerine bunun haklı bir kaygı olduğunu söyledi. Bunun sorunun demokratik, barışçıl çözümü için en uygun ortam olduğunun söylendiğini ve 'bunu heba etmeyelim' dendiğini kaydeden Birdal, bunu söyleyenlerin, çözümsüzlüğün acılarını her alanda yaşamış insanlar olduğunu vurguladı. Birdal şunları kaydetti:
"Gençlerin tahammül sınırı kalmamış olabilir ve bunun anlaşılmış olması gerekir. Örneğin iki gün sonra, pazartesi günü KCK duruşması başlıyor. Arkadaşlarımız için suç delili oluşturabilecek en ufak bir şey çıkmadı. Topyekün Kürt halkının tahammül sınırı zorlanmaktadır. 18 aydır özgürlüğünden yoksun bırakılmış arkadaşlarımızın pazartesi günkü duruşmada evlerine dönmelerini bekliyoruz. Bu bir test olacak. Kürt sorununun demokratik çözümüne ve açılıma ilişkin bir testtir bu. Bunu daha fazla cezaya
dönüştürmek ve germemek gerekir."

Demokratik açılım olacaksa önce hukukun gücünün herkes için kullanılması gerektiğini ifade eden Birdal, herkes için hukukun üstünlüğü olması gerektiğini söyledi. KCK davasının hukuki değil siyasi bir dava olduğunu söylediğini savunan Birdal, bunun, vicdanları yaralayan bir durum olduğunu dile getirdi.

İHA
.