(‘Kıbrıs Rum kesimi AB’ye tam üye. Biz aileyiz, prensiplerimiz var’ sözü üzerine) 2002’de Rumlar üye değilken, ‘Sorunlarını çözmeden tam üye olunmaz’ kuralını çiğneyerek 2004’te Rumları niye tam üye yaptınız? Bu prensiplerinizi o zaman hatırlamadınız mı?

LİZBON’da dün sona eren NATO Zirvesi’nde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Fransız mevkidaşı Nicolas Sarkozy arasında füze kalkanı ile Kıbrıs bağlamında NATO-AB toplantılarıyla ilgili yaşanan tartışmalar damgasını vurdu. Zirvenin önceki günkü toplantısında ilk tartışma Fransa’nın “füze kalkanında tehdidin gelebileceği temel risk bölgelerinin İran ve Ortadoğu olması” ısrarı yüzünden yaşandı. Gül bu konuda Sarkozy’e şu sözlerle tepki gösterdi: “Siz neden bahsediyorsunuz. Böyle şey olur mu? Burada bir kapasiteye karşı tedbir alınıyor, bir ülkeye değil. Yarın başka ülkeler çıkar mevcut ülkeler değişebilir. Bu sistemler kimde olursa onu kapsaması lazım, geneli kapsaması lazım. İran, Ortadoğu olur mu? Çıkarın siz bunları aklınızdan. Bu Türkiye’yi tatmin etmek için değil, olması gereken bir durumdur.”
Merkel’e de ayar
Sarkozy ile ikinci gerginlik Kıbrıs konusunda yaşandı. Türkiye, Rumlar’ın üye olduğu AB’nin, NATO’nun güvenlik ve askeri kabiliyetlerinden faydalanmasına karşı çıkıyordu. Sarkozy, Türkiye’nin tutumundan NATO-AB toplantılarının yapılamadığını savunarak şunları söyledi: “Kusura bakmayın ama Kıbrıs (Rum kesimi) AB’ye tam üye. Biz 27 kişilik bir aileyiz. Değerlerimiz var. Ona göre hareket etmek durumundayız ve bunlar da hayatın gerçeği.”
 Sarkozy’nin bu görüşüne Almanya Başbakanı Angela Merkel de destek verdi. Sarkozy ve Merkel’in bu çıkışına Gül’ün tepkisi şöyle oldu: “Doğrudur, Rumlar AB üyesi ve bu da hayatın gerçeği ama hayatın öbür gerçekleri de var. Mesela Rumlar adanın tamamını temsil etmiyor. Orada çözülmemiş bir sorun var. Tutulmayan sözler var. Bunlar da hayatın gerçeği. Çok doğru söylüyorsunuz, bu prensiplerinize saygı duyuyorum. Peki 2002’de Rumlar üye değilken, ‘Sorunlarını çözmeden tam üye olunmaz’ kuralını çiğneyerek 2004’te Rumları niye tam üye yaptınız? Bu prensiplerinizi o zaman hatırlamadınız mı?” Gül zirveyle ilgili de şöyle konuştu:
Latin ülkesi değiliz
- “Füze savunma sisteminde bazı kaygılarımız vardı. Eğer bizi rahatsız eden çıkışlarına devam etselerdi veto edebilirdik. Ama sonuç bölge politikalarımıza uyumlu, isteklerimizi karşılayan şekilde gerçekleşti. İtiraz edenler de gerçekleri gördüler. 1990’lardan beri Irak’la yaşadıklarımızı bir de İran’la mı yaşasaydık? Ben Latin Amerika ülkesi miyim ki bölgede yaşananlara laf söylemeyeyim. Olaylar bizim mahallemizde yaşanıyor. Tabii ki barış ve istikrar adına bölgem ve ülkem adına sesimi çıkaracağım. Kimse unutmasın bir şey olursa bunun siyasi, ekonomik göç ve güvenlik neticeleri ile biz karşılaşacağız. Bugün ABD ile ilişkilerimiz her yerde söylüyorum 20 sene öncesinden daha ileri bir durumdadır. Herkes bir şey söylüyor ama ilişkilerimiz çok farklı bir düzeydedir, çünkü bugün Türkiye’ye bakıldığında daha demokratik, girişimci, katılımcı, güçlü... Böyle bir ülke ile ilişkiler daha farklı olur. Kendileri gibi bir ülkeyle ilişkiler daha farklı olur.
Nükleer kaygılandırır
Bizim İran’ın füze çalışmalarıyla ilgili bir endişe algımız yok. Zaten sınır komşusuyuz, en kısa menzille bile bize zarar verir, top atışıyla bile zarar verir. Füze ayrı, nükleer mesele ayrı her ülke kendi tehdit algılamasına göre tedbir alır. O da ona göre bir şeyler yapıyor. İran’ın tehdit algılamasına bakmak lazım. Bizim farklı onun da farklı algılamaları olabilir ama nükleer konu olursa bizi kaygılandırır. Fakat bunu bugün İran yapıyor diyebiliyor muyuz, hayır. Uluslararası kuruluşlar da bunu böyle söylüyor. O zaman bekleyip görmek lazım.”
10 dakika görüştüler
Cumhurbaşkanı Gül, Afganistan konulu toplantının ardından ABD Başkanı Barack Obama ile 10 dakikalık bir görüşme yaptı. Gül, Obama ile yaptığı görüşmede “Terörü, zirvedeki konuları ve NATO-AB ilişkilerini” konuştuklarını söyledi. Gül’ün Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev ile yapması öngörülen görüşme ise iki liderin program yoğunluğu nedeniyle gerçekleşmedi.
ABD’ye büyükelçi tepkisi
Gül, ABD’nin temmuzdan beri kongredeki bazı üyeler nedeniyle Ankara’ya büyükelçi atayamamasına tepki gösterdi. Gül, yakında Washington yönetiminin bu krizi çözeceğine inandığını da dile getirdi.

NATO dokunuşu

ABD Başkanı Barack Obama’nın, toplantının yapılacağı salona girerken, o anda başka bir şeyler ilgilenen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün omzuna dokunması, iki lider arasındaki sıcak ilişkinin bir göstergesi olarak yorumlandı. Abdullah Gül de karşılık olarak, salondan ayrıldığı sırada Obama’ya el salladı.

Olmasak 10 dakikada biterdi

Gül, beraberinde Lizbon’a götürdüğü gazetecilerle yaptığı sohbette de NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen’in toplantılar boyunca Türkiye’ye yönelik olumlu tavrını beğendiğini söyledi. Gül, “Türkiye NATO zirvesine heyecan getirdi. Biz olmasak toplantı 10 dakikada biterdi. Bizi gören herkes güçlü ekonomimizden, büyümemizden, dinamizmimizden etkilenerek sorular sordu. İlgi odağı olduk” dedi.