Kanuni Sultan Süleyman adına 1551-1558 yılları arasında Mimar Sinan tarafından inşa edilen Süleymaniye Camii, restorasyon çalışmalarının tamamlanmasıyla birlikte üç yıl aradan sonra Kurban Bayramı'nda ibadete açılacak.

Restorasyon çalışmalarına ilişkin açıklama yapan İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürü İbrahim Özekinci, Ebusuud Efendi tarafından temeli atılan Süleymaniye Camii'nin açılışını Mimar Sinan'ın yaptığını, batılıların ''Muhteşem'' dediği Kanuni Sultan Süleyman'ın dünya mimarisine bir armağanı olan bu yapıda, bilim ve tekniğe verilen önemin görüldüğünü belirtti.

SEKİZ ŞİDDETİNDEKİ DEPREME DAYANIKLI
Süleymaniye Camii'nin daha önce 1847-1849 ile 1959-1960'lı yıllarda restore edildiğini, 2-3 yıl süren proje çalışmalarının ardından 2007 yılında caminin restorasyonuna başlandığını anlatan Özekinci, ''Restorasyon kapsamında Süleymaniye Camii baştan sona elden geçirildi. Çalışmaya caminin kubbelerinden başlandı, kurşunlar tamamen değiştirildi.

Simülasyon tekniğiyle, İstanbul Teknik Üniversitesi'nden ekip tarafından caminin depreme dayanıklı olup olmadığı araştırıldı. Caminin sekiz şiddetindeki depreme dayanıklı olduğu ortaya çıktı. Caminin kubbelerinde küçük çatlaklar vardı, buralarda sağlamlaştırmalar yapıldı. Dış cephe temizliği gerçekleştirildi, koruyucular sürüldü'' diye konuştu.

ÇİMENTODAN ARINDIRMA TEKNİĞİ
Süleymaniye Camii'nde yapılan en önemli işlerden birinin çimentodan arındırma tekniği olduğunu ifade eden Özekinci, şunları söyledi:

''Üzülerek gördük ki 1960'lı yıllarda yapılan restorasyon çalışmasında, caminin horasan harçları yerine çimentoyla sıvandığını gördük. O dönem için belki iyi bir buluş olabilir ama analiz, tahlil ve raporlardan şunu görüyoruz; çimento üzerinde sıvanmış olduğu taş yapı ile doğru çalışmıyor. Bundan dolayı nemlenme, tuzlanma gibi mahsurları ortaya çıktı. Bu çimentodan arındırma işlemini gerçekleştirerek, horasan harcının bileşenini bulduk ve yapıyı sıvadık, üzerine kalem işlerini yaptık. Cami artık nefes alır haline geldi.''

Camideki en önemli çalışmanın çimentodan arındırma çalışması olduğunu anlatan Özekinci, ''Süleymaniye Camii'nde yenileme çalışması yapmadık. Mimar, sanat tarihçi, konservatör, restoratörlerden oluşan bilim kurulumuzla çok ciddi bir çalışma yaptık. Burada önemli olan caminin aslına uygun restorasyonunu yapabilmekti. Yenileme değil, koruma yaptık ve bilimsel olarak çalıştık. Bu tür eserlerde önemli olan belge niteliğini kaybetmemektir. Daha sonraki nesiller de bunu okuyabilmelidir, geçirdiği evrimleri görebilmelidir. Aslına sadık kalarak, koruma amaçlı restorasyon gerçekleştirdik'' diye konuştu.

CAMİ KUBBESİNDE 256 ADET KÜP BULUNDU
Özekinci, restorasyon çalışmaları sırasında enteresan bulgularla karşılaştıklarını anlattı. Caminin kubbesinde 15 santimetre ağız genişliğine sahip, 45 santimetre uzunluğunda simetrik halde dizilmiş 256 adet küp bulduklarını anlatan Özekinci, ''Süleymaniye Camii'nin akustiği gerçekten mükemmel. Simetrik halde dizilen bu küplerin içindeki hava boşlukları sayesinde akustiği sağlamış Mimar Sinan'' dedi.

Aslan göğsü denilen pandantiflerde 5 kat raspa çalışmaları sonucunda, orijinal kalem işlerini bulduklarını, bunun bilim ve sanat dünyasını çok heyecanlandırdığını belirten Özekinci, tahrir defterlerinde fil ayaklarına orijinal olarak çini yaptırıldığı yönünde kayıtların bulunduğunu, ancak çinilerin nerede olduğunun bilinmediğini, ince raspa çalışmaları sırasında orijinal çinileri bulduklarını ifade etti.

BAYRAM NAMAZINA HAZIR
Özekinci, Süleymaniye Camii'nde Abdülfettah Efendi döneminden kalma mükemmel hat levhaların bulunduğunu, bununla ilgili çalışmaların Prof. Dr. Hüsrev Subaşı tarafından yürütüldüğünü ifade etti. Çalışmalarının bitmek üzere olduğunu anlatan Özekinci, caminin Kurban Bayramı'nda bayram namazına hazır olacak şekilde açılacağını söyledi.

Restorasyon çalışmalarının ardından çevre düzenlemesi ve peyzaj çalışmalarının yapılacağını belirten Özekinci, buna ilişkin projelerin kurula sunulduğunu, onaylanmasının ardından bu çalışmalara da başlanacağını ifade etti.

AYETTEKİ EKSİK HARF
Projenin hat danışmanlığını yürüten Prof. Dr. Hüsrev Subaşı da, ana kubbenin yazısının uygulamasında bir sıkışma gördüklerini, bunun hat kurallarına göre olmaması gerektiğini tespit ettiklerini belirterek ''Yazı mükemmel yazılmıştı ancak 8 metre çapındaki bir yazı büyük bir alanı işgal ediyor. Dörde veya ikiye bölerek tozlamış olmalılar. Kalemkar ekibi, parça parça yazıyı tozlarken bir yerde sıkıştırmak zorundaydılar ve biz bunu fark ettik. Kendi hattatlar kurulumuzda bunun müzakeresini yaptık ve düzelttik'' şeklinde konuştu.

150 yıl önce ana kubbeye yazılan ayetin bir harfinin unutulduğunu gördüklerini anlatan Subaşı, Abdülfettah Efendi'nin en az 30 yazısını incelediklerini ve camideki yazıyı yazdığı zamanlardaki kompozisyonlarında yer alan ''h'' harfini elle aldıklarını ve bu harfi olması gereken yerine koyduklarını belirtti.

Subaşı, 3-4 gün içinde iskelelerin tamamen sökülmüş olacağını ve caminin bayram namazına hazır hale getirileceğini sözlerine ekledi.