Tansiyonu oldukça yüksek bir haftanın ardından piyasalar önümüzdeki günlerde yeni oluşan tabloya uygun stratejiler geliştirmeye çalışacak. Çarşamba akşamı ABD Merkez Bankası’nın (FED) gelecek 8 ay içerisinde 600 milyar doları hazine kâğıdı, 300 miyar doları ise mortgage kâğıtlarının yeniden yapılandırılması yoluyla piyasalara 900 milyar dolar pompalayacağını açıklaması farklı tepkilere neden oldu. Yatırımcıların bol ve ucuz para döneminin kısa vadede sona ermeyeceğini anlamasıyla birlikte dünya borsalarında yeni rekorlar kırılmaya başlandı. ABD’nin en büyük 500 şirketinin yer aldığı S&P 500 Endeksi haftayı yüzde 3.6’lık yükselişle bin 225 puandan, Dow Jones ise yüzde 2.9’luk çıkışla 11 bin 444’ten kapadı. Endeksler bu değerleriyle iki yıl önce küresel krizin miladı olarak kabul edilen Lehman Brothers’ın iflası öncesi yüksek seviyelerine geri döndü.

WALL STREET SEVİNDİ

Bol paranın tetiklediği yatırım dalgası emtia piyasalarını da etkisi altına aldı. Aylardır 70-80 dolar bandından hareket eden petrolün varil fiyatı geçen hafta yüzde 6.7 oranında artarak 2 yılın en yüksek seviyesi olan 88 dolara yaklaştı. Son ayların yükseliş şampiyonu altın ise çıkışını biraz daha hızlandırarak ons fiyatını bin 395 dolara taşıdı. Geçen hafta gümüşün onsu da yüzde 8.6 artarak son 30 yılın zirvesi olan 26 dolara ulaştı. FED’in attığı 900 milyar dolarlık adımla birlikte piyasalarda yaşanan rekorların kısa vadede -inişler çıkışlar olsa da- devam etmesini beklemek mümkün. Ayrıca ABD’de sonuçlanan ara seçimlerde Temsilciler Meclisi’nin Cumhuriyetçilerin kontrolüne geçmesi piyasalar tarafından olumlu karşılandı. Başta Wall Street olmak üzere iş dünyası bu adımla birlikte özellikle finans sektörüne yönelik çok sayıda kısıtlama ve ek vergi getiren Obama hükümetinin biraz daha kontrol altına alınacağını düşünüyor.

ASYA BUNALACAK

Bu haftanın en önemli etkinliği ise şüphesiz perşembe ve cuma günü Güney Kore’de yapılacak G20 Liderler Zirvesi olacak. Başta Çin olmak üzere gelişmekte olan ülkeler, FED’in attığı 900 milyar dolarlık adımla ABD’nin doları dolaylı yoldan devalüe etmesini eleştirecek. Özellikle Asya ülkeleri Asya Krizi’nin ardından mali disiplin konusunda işi sıkı tutmalarına rağmen bu sefer de tamamen dış etkiler nedeniyle enflasyon, sıcak para ve dış ticarette haksız rekabetle mücadele etmek zorunda kalıyor. Bu ülkelerin sıcak para trafiğine karşı yeni önlemler duyurması kaçınılmaz olacak.

UCUZ VE BOL DOLAR DÖNEMİ KORUMACILIĞI ALEVLENDİRECEK

Piyasaların en büyük korkusu ise ve ucuz paranın yeni bir korumacılık dönemini tetiklemesi. En son 2007’de piyasaların dolar içerisinde yüzdüğü dönemde küresel şirket birleşmeleri rekor seviyeye ulaşmıştı. O dönemde başta ABD, Fransa, Almanya ve Rusya olmak üzere çok sayıda hükümet, şirket alımlarına müdahalede bulunarak devlet korumacılığını başlatmıştı.

Geçen hafta ise Avustralyalı maden devi BHP Billiton’un, Kanadalı kimya ve gübre devi Potash’ı satın alma girişimi Kanada hükümeti tarafından engellendi. Buna benzer devlet müdahalelerinin gelecek dönemde yeniden gündeme gelmesi ticari çekişmelerin yanı sıra siyasi çatışmaları da yeni bir boyuta taşıyabilir. Korku ve beklentilerin çok farklı yönlere uzandığı G20 Liderler Zirvesi’nden somut çözümler beklemek belki hayal olur ancak etkinlikte sert tartışmaların yaşanacağına kesin gözüyle bakılabilir.