Rahşan Ecevit törene gelişinde Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran ve İzzet Çetin ile Genel Sekreter Süheyl Batum tarafından karşılandı.

Emrehan Halıcı ile birlikte CHP Genel Merkezi'ne gelen Rahşan Ecevit, gazetecilere kısa bir açıklama yaptı. Ecevit, "Bülent bugün yaşasaydı her şey çok farklı olurdu" dedi. Rahşan Ecevit, CHP'de yaşanan olaylarla ilgili olarak, “Olmamalıydı tabii diye düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.

SALONDA İZDİHAM

CHP’lilerin yoğun ilgi gösterdiği törende izdiham yaşandı. 

Yaklaşık 600 kadar CHP’li tören salonunu tamamen doldururken, çok sayıda kişi de dışarıda kaldı.

ÖNDER SAV DA SALONDA

Son yaşanan yönetim değişikliği ile yönetim dışında kalan eski Sav’ın yanı sıra, Hakkı Süha Okay ve Kemal Anadol gibi isimler de salonda yerlerini aldı.

Partililer Sav’ı alkışlarla karşılarken, salondan "Hep beraber el ele gönül gönüle" sloganları yükseldi.

Katılımcılardaki büyük coşku ve partililerin, “Bütün küskünler geri dönecek. Sosyal demokratların merkezi yeniden CHP olacak” şeklindeki sözleri dikkat çekti.

KILIÇDAROĞLU İLE SAV EL SIKIŞTI

Partililer ayrıca Kılıçdaroğlu’na da salona girişi sırasında büyük ilgi gösterdi. Genel Başkan’ın salona girişi sırasında 10. Yıl Marşı çalındı. “Başbakan Kemal” sloganları atıldı. Ayrıca Sav'ın da Kılıçdaroğlu'nu alkışladığı görüldü.

Kılıçdaroğlu salona girdiği sırada, Sav ayağa kalktı. Sav ve Kılıçdaroğlu el sıkıştı. Ardından Sav, CHP’nin yeni Genel Sekreteri Süheyl Batum ile de el sıkıştı.

Rahşan Ecevit, törende Kılıçdaroğlu ile Sav’ın ortasına otururken ilk olarak Kılıçdaroğlu'nun yanında Kemal Anadol oturdu. Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının ardından yerine geldiğindeyse, bu kez yanında CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin bulunuyordu.

TEKİN SAV'LA KARŞILAŞMADI

Bu arada yönetim değişikliği ile Örgütlenmeden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olan Gürsel Tekin, Önder Sav’la karşılaşmamak için salona başka bir kapıdan girdi. Tekin daha sonra, konuşmak için kürsüye çıkan Kemal Anadol’un kalktığı Kılıçdaroğlu’nun yanındaki koltuğa oturdu ancak Sav ile konuşmadığı dikkat çekti.

ECEVİT'İN ŞİİRİ OKUNDU

Ecevit’i anma programı Ecevit’in  şiiriyle başladı:

Dirilten misin beni gövdem
Öldüren misin bilmem

Gördüren misin beni gözüm
Körleten misin bilmem

Bildiren misin bana başım
Gizleyen misin bilmem

Bir ben varım benden öte
Ben misin bilmem

Şiir’in ardından salon “Halkçı Ecevit” sloganlarıyla inledi. Saygı duruşu ile başlayan anma programında Kılıçdaroğlu konuşma yapmak üzere kürsüye çıktı ve şu mesajları verdi:

KILIÇDAROĞLU'NUN KONUŞMASINDAN SATIR BAŞLARI

"Bugün burada bir liderimizi, efsane bir liderimizi, Türk siyasal yaşamımızın en önemli liderlerinden birini, bir devrimciyi, bir sanatçıyı, bir ozanı, bir insan aşığını anmak için toplandık. O kişinin adı umuttu ve adı Ecevit’ti. Halkçı Ecevit’ti.

Bülent Ecevit denince akla birilerinin baskı altına almak istediği sıradan vatandaşlar gelir. Ecevit denince akla örgütlü toplum gelir.

Bülent Ecevit denince aklımıza her şeyden önce kararlı bir lider gelir. 1971 yılında genel başkanlığa adaydı ve onun genel başkanlığı döneminde konuşmasının bir bölümünü okumak istiyorum.

'Aslında sorun CHP’yi yeni ve eski yörüngesine oturtmak değil. Ya ben ya Bülent sorununun da ötesindedir. Asıl öncelikle ölçülmesi gereken budur. Daha açık söyleyeyim. CHP’de buyruk mu işleyecektir, hukuk mu işleyecektir. Vereceğiniz karar şudur. Demokratik bir partinin kanuna saygılı bir bireyi mi olacağız, yoksa kapı kulu mu olacağız. Karar sizindir.'

Onun için halkımız ona Halkçı Ecevit dedi. Halkçılık Ecevit ile özdeşleşmiştir.

Sosyal devlet diyoruz ama bu yeterli mi hayır? Ecevit denince aklımıza örgütlü toplum gelir. Sendikal mücadeleyi getirdi. Grev hakkını getirdi. Örgütlü toplumu getirdi. Her zaman emekten yana tavır koydu. Emeğe her zaman saygı duydu. Zonguldak’a gittiği zamanda, işçilerle her zaman gönül gönüle oldu.

Ecevit deyince onurlu bir dış politika gelir. Başbakanlığı sırasında Kıbrıs Fatihi dedi halkımız ona. Çünkü dik durdu, onurlu durdu. Yıllardır devam eden bir sorunu çözümledi. Çıkmayın dediler, çıkarsanız başınız belaya girer dediler. Bir tek çıkarma gemimiz bile yoktu. Ama bu yürekliliği gösterdi ve adına barış harekatı dedi. O günden bu yana adada hiç kimsenin burnu bile kanamadı.

Yani adını verdiği barış harekatı adaya barışı özgürlüğü getirdi. Artık o adada doğan çocuklar, o anları kitaptan okuyorlar. Ama biz o günleri yaşadık. Bülent Ecevit’i onurlu dış politikası nedeniyle saygıyla anıyoruz.

Haşhaş ekmeyeceksiniz diye baskı kurdular. Ben işçimin, ben çiftçimin yanındayım dedi ve onurlu mücadelesini sürdürdü. O yüzdendir ki Bülent Ecevit adı bizim köylümüzün gönlünde ayrı bir yer tutmuştur.

Ecevit deyince aklımıza özgürlükler de gelir. Özgür insan dedi. Dergi çıkarmak istedi çıkardı. Onun anlayışı şuydu. Ekonomik olarak özgür olmayanlar, siyasal olarak da özgür olamazlar diyordu. Eğer bu olamıyorsa, hani Mustafa Kemal’in bir sözü vardı ya:

'Savaş meydanlarında kazanılan zaferler, ekonomik zaferlerle taçlanmadıkça bağımsızlık güçlenemez' diye.

Ecevit CHP’yi de çok güzel anlatmıştır.

'Kuruluşundan beri bütün iç ve dış engellemelere rağmen CHP’nin yapabilmiş olduğu devrimler, dünyada pek az partinin görebileceği kadar çoktur.

Birileri bize köksüzler diyebiliyorlar. Demesinin nedeni şu kökünün olmadığındandır. Kökü olsaydı Cumhuriyet tarihinin devrimlerine sahip çıkardı. Bilgisi olabilseydi, devrimleri yapan, bağımsızlığımızı sağlayan o insanları hiçbir zaman köksüz olarak ama onları da eğiteceğiz, eğiteceğiz ve onlar da öğrenecekler.'

Bülent Ecevit dediğimizde aklımıza duygular gelir. Sevgiyi emekle büyüttüler diyordu. Beraber büyüttünüz hanımefendi. Aramıza tekrar hoş geldiniz.

Bülent Ecevit ülkesini sevmek dışında başka bir şey düşünmedi. Son kez Başbakanlık yaptığında yine ülkesine en büyük katkıyı yaptı. Borç batağındaki bir ülkeyi aldı. Önemli düzenlemelerin altına imza attı. Eğer bugün ülkenin ekonomisi krizlerden fazla etkilenmiyorsa onun altında Bülent Ecevit’in imzası vardır. Onun adı umuttu. Halkımızın umuduydu. Umutlu yolculuğumuz hep devam edeceğiz.

Ben rahmetli Ecevit’i 66-67’li yıllarda; tarihini tam hatırlamıyorum. Rüzgarlı sokaktaki CHP binasında görmüştüm. Bir yazı yazmıştım Ulus Gazetesi’nde yayınlanır mı diye giderken, merdivenden Bülent bey ile İnönü iniyorlardı. Bende ilk kez ikisini yan yana görmüştüm. Anıları düşünceleri hedefleri aklımda, hedefleri aklımızda, onu gerçekleştirmek için yolumuzu sürdürüyoruz. Yolumuz açık olsun."

SAV TÖREN SONUNDA VEDALAŞMADI

Törenin sonunda Önder Sav kimseyle tokalaşmadan salondan ayrılırken Kemal Kılıçdaroğlu, Rahşan Ecevit ve Gürsel Tekin’le birlikte makam odasına çıktı.

ECEVİT: HUZURLU BİR DURUM VARDI

Rahşan Ecevit toplantının ardından bir süre Kılıçdaroğlu’nun konuğu oldu. Partiden ayrılırken gazetecilerin Kılıçdaroğlu’na herhangi bir tavsiyede bulundunuz mu sorusuna, Ecevit "Hayır çok mutlu oldum, çok güzel çok huzurlu bir durum vardı bugün” karşılığını verdi.

İL BAŞKANLARI SALI GÜNÜ TOPLANIYOR

Gürsel Tekin, Rahşan Ecevit’i uğurladıktan sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. Salı günü yapılacak il başkanların toplantısın özel bir anlamı olmadığını belirterek, Genel Başkan’ın dün grup ve PM üyeleriyle görüştüğünü Salı günü de il başkanlarıyla bir durum değerlendirmesi toplantısı yapacağını belirtti. Olan üstü Kurultay’ın gündemde olmadığını ifade eden Tekin “Kriz yok bugün hep beraber aynı salonda Sayın Ecevit’in etkinliğini paylaymış olduk.,Kriz havası yaratmanın anlamı yok. Kriz gerçekten yok” dedi.

TEKİN: SAV’A SAYGIM SONSUZ

Bu sözler üzerine gazeteciler ‘Ama siz Sav ile tokalaşmadınız’ diye sordu. Gürsel Tekin, “Çok kalabalık olduğu için sizin kameramanlarınızdan geçemediğim için arkadan dolanmak zorunda kaldım. Yoksa Sayın Sav’a da tüm partili arkadaşlarıma da saygım sonsuzdur. Bu partide siyaset yapan herkes benim bu saygımı bilir” dedi.