İmralı'dan barış için 5 şart mesajı gönderen PKK elebaşı Abdullah Öcalan, ağzındaki baklayı çıkardı. Önce ev hapsi gündeme gelen Öcalan artık net bir şekilde tavrını ortaya koydu ve serbest bırakılmasını istedi. Silahların susması için ise öne sürdüğü şart, Başbakan Erdoğan'ın da askere silah bırakın çağrısı oldu.

Tuğluk: Keşke açıklamayı o gün yapmasaydık


Milliyet yazarı Fikret Bila'nın bugünkü köşesine taşıdığı Öcalan'ın 5 şartı yeni tartışmaları da beraberinde getirecek.

Silvan saldırısı sonrasında Öcalan’ın avukatlarına ne diyeceği merak konusuydu. Saldırının kendisine rağmen yapılıp yapılmadığı, destekleyip desteklemediği, karşı çıkıp çıkmadığı anlaşılacaktı. Avukat görüşmesi yapıldı. Öcalan’ın avukatlarına yaptığı iddia edilen yorumlar basına yansıdı. Öcalan, şehit edilen 13 asker için “üzüntü” belirtmiş ancak saldırıya karşı bir tutum almamıştı. Karşı çıkmak bir yana, Silvan saldırısını örnek gösterip, “Daha fazlası da olabilir, şehirlerde de olabilir” tehdidinde de bulunmuştu. Öcalan’ın bu tutumu “iyi terörist, kötü terörist” yaklaşımını boşa çıkardı. Sözlerinden de anlaşılıyor ki, Öcalan PKK’nın silahlı gücünü güvence olarak görüyor. Terör eylemlerinin de elini güçlendirdiğini düşünüyor.

BAŞBAKAN'A ÇAĞRI

Öcalan, avukatları aracılığıyla Başbakan Tayyip Erdoğan’a çağrıda bulunuyor. Diyor ki, “Başbakan, ‘Biz bu işin silahla çözülemeyeceğine inanıyoruz. Bu meseleyi demokratik anayasal yöntemlerle çözeceğiz,’ derse, bir haftada hallederiz.” Arkasından da tarihten Bastil örneğini vererek devam ediyor, “Diyarbakır’da halk cezaevine yürürse ne yaparsınız?” “Özerklik zaten ilan edilmişti, önemli olan pratikleştirmektir” talimatı veriyor. “BDP’nin PKK’yı temsil gücü yok” diyerek, hem Van’daki BDP toplantısını sıfıra çıkarıyor hem da “tek muhatap benim” mesajını yineliyor. Sonra işin kendisi açısından en önemli noktasına geliyor, PKK silah bıraktırmak için, “içerde de olsam, dışarıda da olsam pratik araçlarımın olması gerekir. Rolümü oynamam için koşulların sağlanması gerekir.” Açıklamaları toplu olarak değerlendirildiğinde Öcalan’ın koşulları şöyle sıralanabilir:

1- Tek muhatabınız benim,

2- Benim koşullarımı düzeltmeniz şart, ev hapsi veya mümkünse serbest kalma;

3- PKK’nın silahları bırakmasını istiyorsanız, Başbakan da devletin bırakacağını açıklamalı;

4- Anayasa’yı bizim istediğimiz gibi yapmazsanız bu sorun çözülmez;

5- Tutuklu milletvekilleri için Anayasa ve yasa değişikliği sözü verilmeli, Hatip Dicle için Diyarbakır’da seçim yapılmalı.

Öcalan’ın sorunu “bir haftada halletmek” için öne sürdüğü koşullar bunlar. Her şeyin Öcalan’ın istediği gibi süratle düzenlenmesi!

YALÇIN AKDOĞAN'IN YANITI
Başbakan Erdoğan’ın bu çağrıya muhatap olmasını, bu koşulları kabul edilebilir hatta tartışabilir bulmasını beklemek gerçekçi olmaz. Öcalan, daha da özgür olacağı koşullara kavuşturulmasını ve tezlerinin kabul edilerek, yeni anayasa ile iki uluslu iki bölgeli bir devlet kurulmasını istiyor. Bireysel hak ve özgürlüklerin genişletilmesi, kültürlerin özgürce yaşaması gibi talepler Öcalan ve PKK’nın çoktan geride bıraktıkları bir aşama. Başbakan Erdoğan’ın en yakın kurmaylarından biri olarak bilinen Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan’ın dün Yeni Şafak’taki yazısı öz itibariyle Öcalan’a yanıt niteliğindeydi. Başbakan’la düşünce ve söylem birliğine sahip olduğu bilinen Akdoğan yazısında, Öcalan’ın taleplerinin iktidarda bir karşılığı olmadığını gösteriyor. Akdoğan’ın yazısı, “Öcalan sorumluluktan kurtulamaz” başlığını taşıyordu. “Öcalan, Kürt meselesinde muhatap değil terör meselesinde sorumludur. Kürt meselesinde tek muhatap vardır; o da Türkiye’de yaşayan 74 milyon halktır” diye devam ediyordu.