AGOS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin dava sürerken "Hrant’ın Arkadaşları Grubu" üyeleri, cinayete ilişkin Cumhurbaşkanlığına, Başbakanlığa, Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Adalalet Bakanlığı’na sordukları soruları basın mensuplarına açıkladı.
'Cevap alamadık' tepkisi!Adalet istediklerini vurgulayan Ümit Kıvanç, devlete ve hükümet yetkililerine cinayete ilişkin sordukları sorulara cevap alamadıklarını belirterek, "Biz arkadaşı öldürülmüş bir grup insanız. Adalet istiyoruz. Bunu başka kimden isteyebiliriz ki? Yani burada bahsettikleri gibi bir firmaya gidip adalet istemeyemeyiz. Adalet olacaksa bunun sorumlusu devlettir" dedi.

3 yılı aşkın süredir devam eden Hrant Dink cinayeti davasının takipçisi olan ve kendini Hrant Dink'in arkadaşları olarak adlandıran Ümit Kıvanç, Eylem Yılmaz, Anıl Güler Beyoğlu’nda Cezayir Toplantı Salonu’nda ortak basın toplantısı düzenledi.

"CUMHURBAŞKANLIĞI’NDAN CEVAP ALAMADIK"

Basın açıklamasını okuyan Ümit Kıvanç devlet ve hükümet yetkililerine Hrant’ın öldürülmesine ilişkin çeşitli sorular sorduklarını hatırlatarak, "Size sorduklarımızı özetleyecek, aldığımız cevapları aktaracağız. Biliyorsunuz Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ‘Hrant Dink maalesef gerekli tedbirler alınmadığı için hayatını kaybetti’ demişti. Biz de ona, ‘Bu tedbirler nelerdi?, Bunları kimlerin alması gerekiyordu?, Alması gerekirken almayanlar hakkında herhangi bir işlem yapıldı mı, bunun için siz talimat verdiniz mi?’ diye sorduk. Cevap alamadık" şeklinde konuştu.

CUMHURBAŞKANLIĞI’NIN CEVABIN EN ANLAMLISI ŞUYDU:
“HRANT DİNK CİNAYETİ YARGIYA İNTİKAL ETMİŞTİR“

Ümit Kıvanç, "Cumhurbaşkanına ayrıca, Hrant’ın öldürülmesiyle ilgili olarak Devlet Denetleme Kurulu’nu harekete geçirmeyi düşünüp düşünmediğini, bu kurulun harekete geçmesi için gerekli şartların oluşup oluşmadığını sorduk. Aldığımız cevap şu: Yargı organları Devlet Denetleme Kurulu’nun görev alanı dışındadır. Çünkü Hrant Dink davası artık yargının işiydi ve yargı mercilerinin görev alanına giren konularla ilgili dilekçeler incelenmiyordu. Diğer sorularımız da bilmem kaç sayılı kanun kapsamına girmiyordu dolayısıyla bize cevap vermeleri gerekmiyordu. Cumhurbaşkanlığı’ndan aldığımız cevapların belki de en anlamlısı şuydu: ‘Hrant Dink cinayeti yargıya intikal etmiştir’ Aslına bakarsanız bunu söyledikleri iyi oldu, çünkü biz fark etmemiştik" diye konuştu.

"DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI’NDAN DA CEVAP ALAMADIK"

Ümit Kıvanç, "Dışişleri Bakanlığı’nın AİHM’e gönderdiği iğrenç ötesi savunmayı hatırlıyorsunuz. Dışişleri Bakanına, "Bu savunmayı kimin hazırladığını sorduk. ‘Savunmayı hazırlayana bu görevi kim ne zaman verdi, o metni kimler okudu, kimler onayladı? O savunmayı hazırlayan görevliyle ilgili işlem yaptınız mı, yaptıysanız nedir, yapmadıysanız neden?’diye sorduk. Bunların hiçbirine cevap alamadık. Bunun yerine, Dışişleri Bakanlığı, o korkunç savunmayla ilgili sorumluluğun sadece kendilerine ait olmadığını söyledi. ‘Adalet ve İçişleri bakanlıklarından alınan bilgilere dayanarak hazırladık’dediler. Savunmanın hazırlanması konusunda ‘mevzuata aykırı bir husus olmadığını vurguladılar” açıklamasında bulundu.

"TALEBİNİZİ İLGİLİ FİRMAYA ŞAHSEN İLETMENİZ GEREKMEKTEDİR"

"Hrant Dink cinayeti davası sırasında devletin çeşitli kurumlarından birçok belge geldi gitti" diyen Kıvanç, "Aralarında MİT’ten gelen tek yaprak yoktu. Başbakana, "Bu süreçte MİT’in herhangi bir faaliyetinin izine rastlamayışımız neden?" diye sorduk. "MİT’in cinayetle ilgili hiçbir istihbarat kırıntısına ulaşmamış olması mümkün mü? dedik. "Varsa bu bilgiler nedir, yoksa MİT’le ilgili işlem yaptınız mı? Yapmadıysanız neden? diye sorduk. Bu defa aldığımız cevabı aynen aktaracağız. "Başvurunuzda belirttiğiniz kurum özerk konumda olduğundan, Başbakanlıkça yapılacak herhangi bir işlem bulunmamaktadır. Talebinizi ilgili firmaya şahsen iletmeniz gerekmektedir" şeklinde cevap aldık" diye konuştu.

"SİZ ZATEN BU SORUŞTURMALARDA TARAF DEĞİLSİNİZ Kİ, SİZE NE OLUYOR!"

Kıvanç, Adalet Bakanlığına sorduğumuz ilk soru şuydu: 2004’te başını Ergenekon sanıklarından Levent Temiz’in çektiği bir Ülkücü grubu Agos önünde eylem yapmış, Hrant’a ‘Bundan sonra nefretimizin hedefisin, hedefimizsin’ demişlerdi. Bu, tanımı yasada bulunan Bir suçtu ve herhangi bir soruşturmanın konusu olmamıştı. Suç oluşturan bu eyleme dair hiçbir yasal işlem yapmayan savcılar hakkında bakanlık bir şey yapmış mıydı? İkinci sorumuzsa, yine İstanbul Emniyeti’nden görevlileri kusurlu bulan müfettiş raporuna rağmen Bölge İdare Mahkemesi’nin polisleri soruşturmadan kurtarmasına ilişkindi. ‘Bu hakimler yasal süreci tıkadı, ne yaptınız?’ diye sorduk. Aldığımız cevapta Adalet Bakanlığı önce, hakim ve savcılarla ilgili soruşturmaların gizli olduğunu, sade vatandaşa bu konuda bilgi verilemeyeceğini hatırlattı. Sonra, ‘Siz zaten bu soruşturmalarda taraf değilsiniz ki, size ne oluyor!’ dedi" açıklamasında bulundu.

"BİZ HENÜZ CİDDİYE ALINACAK BİR DEVLET DEĞİLİZ"

Ümit Kıvanç sözlerine şöyle devam etti: "Yani devlet bize ne demek istedi, şöyle toparlayabiliriz. Kusura bakmayın, biz henüz ciddiye alınacak bir devlet değiliz. Bir hukuk devleti, hiç değiliz. Kuruluş aşamasındayız. Şu anda henüz, eski cumhurbaşkanımız ve jandarma genel komutanımız acaba kendi resmi görevlilerimiz tarafından mı öldürüldü, bunu araştırıyoruz. Yaklaşık on yedi yıl sonra sizin meselenizle de ilgileneceğiz Allah kısmet ederse."

"ADALET İSTİYORUZ"

Basın açıklamasının ardından Hrant Dink’in arkadaşları basın mensuplarının soruları yanıtladı. Bir gazetecinin “Aldığınız bu cevaplardan sonra devletten ve hükümetten umudunuzu kestiniz mi?” şeklindeki soruya Ümit Kıvanç, "Şahsen benim umudum yok bu devletten hiçbir zaman. Biz arkadaşı öldürülmüş bir grup insanız. Adalet istiyoruz. Bunu başka kimden isteyebiliriz ki? Yani burada bahsettikleri gibi bir firmaya gidip adalet istemeyemeyiz. Adalet olacaksa bunun sorumlusu devlettir." dedi.