Süheyl Batum, CHP Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt ve İl Başkanı Erman Gölet ile Eskişehir'de bir restoranda düzenlediği basın toplantısında, Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde 13 askerin şehit edilmesinin ve ardından eş zamanlı olarak Demokratik Toplum Kongresi'nin aldığı "demokratik özerklik" kararının kendilerini derinden yaraladığını belirterek, bu iki olayın Türk milletini endişeye sevk ettiğini söyledi.

Türk milletinin seçimlerin ardından huzursuz olduğunu ileri süren Batum, şöyle konuştu: "Şu anda yaşadığımız bütün olayların sorumlusu açıklıkla hükümettir. Türkiye'de şehitleri sayarak iktidarda olmak ve iktidara gelmek istemeyiz. 1998 yılında Abdullah Öcalan'ın yakalanmasının ardından büyük bir devlet olmanın verdiği güvenle onu yargıladık. Terör örgütü çökertildi. 2001 yılında o dönemin cumhurbaşkanı dahil 'Türkiye'de terör bitmiştir. Artık, bölgeye yönelik sosyal, kültürel önlemlerin alınması' yönünde sözler söyledi. Şimdi, 10 yıl öncesini tamamen silmeye çalıştılar.

Tunceli'de, Şırnak'ta olağanüstü halin kaldırıldığı bir Türkiye'yi devraldılar. Bugüne geldik. Hükümetin teröre karşı ne önlemi var? Hükümet programına baktık, terörden iki satır da olsa söz yok. Hiçbir plan ve önlem yok. 'Demokratik açılım' dediler, içi boş. 'Yeni Anayasa yapacağız' dediler. 'Nedir?' dedik. 'Kürt sorununu yeni anayasa ile çözeceğiz' dediler. 'Ne koyacaksınız?' dedik. Tık yok.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 'teröre karşı alacağınız önlemleri beraber tartışmaya hazırız' dedi. Başbakan 'özel güvenlik getireceğiz oraya' dedi. Kılıçdaroğlu, 'peki nasıl?' dedi. 'Şu anda kurgulamadık onu kurgulayacağız' diye konuştular. Tek kelime söylemedi. Teröre karşı önlem alıyorlarmış, yalan, özel güvenlik, terörle mücadele yok. 'Terör olaylarını barışı ve demokrasiyi istemeyen bazı güçler yapıyor' dediler. Terörle mücadelede beceriksiz oldukları muhakkak. Terörün büyüyerek devam etmesinin bir nedeni var. CHP ve herkes bunu biliyor. Dışarıda hazırlanan birtakım planlar var. Bu hükümetin bu planların uygulayıcısı olmaktan başka hiçbir planı yok. Kendisine empoze edilen ve dayatılan bir senaryonun uygulayıcısı durumunda."

-"Her 4 kişiden biri bize oy verdi"-

Batum, Başbakan'ın "Yeni anayasa toplumsal barışı sağlayacak" dediğini öne sürerek, yeni anayasanın birilerinin verdiği, hükümetin de oynuyormuş gibi yaptığı bir planın parçası olduğunu iddia etti.

"Bu anayasa, ilk 4 maddenin olmayacağı ve genel affın ekleneceği bir anayasa olacak" diyen Batum, şöyle devam etti: "Kafalarındaki anayasada üniter devlet olmayacak. Tayyip Erdoğan'a da vadedilen, otoriter rejimi sağlayacak demokratik, laik cumhuriyet ibaresinin olmadığı bir anayasa. Bir de bu oyunun parçası olarak genel af. DTK da biraz acul davrandı bu konuda. Onlara 'federasyon kuracaksınız, biz ilk 4 maddenin olmadığı bir anayasa yapacağız' sözü verildi. BDP, özellikle Hatip Dicle ve KCK konusunda anlaşamayınca acul davranarak kendilerine birileri tarafından söylenen bu projeyi devreye soktu ve 'demokratik özerklik ilan ediyoruz' dedi. Bu oyuna gelmeyeceğiz. Her 4 kişiden biri bize oy verdi. Bu planın olabileceğinden endişelenen yüzde 50'i de baskılara rağmen AKP'ye oy vermedi. Türk milleti merak etmesin. Bütün tabloyu görüyoruz."

-"AKP bizi içeriye sokabilmek için bizimle anlaşma yaptı"-

Tutuklu CHP milletvekillerine ilişkin Türkiye'de 4 yargıcın açık hukuk kurallarına aykırı davrandığını ileri süren Batum, şunları kaydetti: "Bu demokrasi, milli egemenlik ve hukuk ayıbını ortaya koymak istedik. Bunun bir rehin olduğunu biliyorduk. Hükümet de 'Ver anayasamı, bu anayasanın içine gir. Ben de rehinleri geri veriyim sana' dedi. Bu olayın net şekilde ortaya çıkmasını istedik. Bu net bir şekilde ortaya çıktı. Daha 10 gün önce 'hakimlere ben ne yapabilirim ki hakimler hakkında soruşturma açabilir miyim hukuku uygulamıyorlar diye' diye konuşan hükümet, tek tahliye kararı veren üçüncü hakimi de 'rehineler elden kaçırılmasın' diye sürdü. Bu ortaya çıktı. 'Genel bir anayasa ile bütün sorunları çözeriz' dediler. Yemin etmedik. AKP bizi içeriye sokabilmek için bizimle anlaşma yaptı. Burada iki ibare var. Bunlardan birincisi 'Bütün milletvekilleri yargılanabilir ancak meclise gelip yargılanmaya devam edecek,
tutuklanırsa hüküm giyecek'. Buna imza attılar. İkincisi daha da önemli. 'Türk hukukunun herkese yönelik olarak evrensel hukuka uygun yorumlanması ve uygulanması zorunludur' diye bir ibare koydurduk. Başbakan, bunu 'başka çarem yok' diye imzaladı."

Batum, CHP'nin Türkiye'yi bölecek bir özerklik projesine kesinlikle karşı olduğunu sözlerine ekledi.