Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, Meclis'e gelmeyen BDP ve yemin etmeyen CHP'ye tepki gösterdi.

Mahkeme tarafından serbest bırakılmadıkları için TBMM'ye gelemeyen CHP milletvekilleri Mustafa Balbay, Mehmet Haberal ile MHP'li Engin Alan'ın durumunu yorumlayan Yazıcı çarpıcı bir örnek verdi. Yazıcı, bu üç isim için atılabilecek tek adım olduğunu söyledi:

'Tutuklu bir kişi milletvekili seçildikten sonra 'hakkındaki suçlamaların türü ve niteliği ne olursa olsun derhal serbest bırakılır' yönünde düzenleme yapılabilir. Ancak bu durumda da hakkında kesinleşen mahkumiyet kararı olmayan Murat Karayılan bile 2015 seçimleri için aday olup seçilirse Kandil'den Parlamento'ya girebilir. Kılıçdaroğlu kabul ediyorsa bu düzenlemeyi yapalım.'

YSK kararıyla vekilliği düşürülen Hatip Dicle için bir şey yapılamayacağı mesajını veren Bakan Yazıcı'nın sözleri şöyle:

YARGIYA ÖRTÜLÜ TEHDİT VAR

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, mahkemeye baskı yapmaya başladı. Eğer süreci kendi haline bıraksalardı belki bu vekiller serbest bırakılırlardı. Mahkemeleri siyasallaştırıyorlar. Burada yargıya örtülü bir tehdit var. Kurumların kendi dinamiklerinde işleyişi önemlidir.

CHP'NİN TASARISINI GÖRELİM

Kılıçdaroğlu, nasıl bir düzenleme öngörüyor, bunu görelim. Konsensus sağlanacak bir düzenleme mi? Bizden yargıya müdahale etmemizi istiyorlarsa, bunu yapamayız. Yargı bağımsızdır. Anayasa'nın mahkemelerin bağımsızlığını düzenleyen 138. maddesi ihlal ediliyor. Üst mahkemeye itiraz da yapıldı. Bu değerlendiriliyor.

YARGI BUGÜN DEĞİLSE YARIN BIRAKIR

Balbay, Haberal veya Engin Alan'la ilgili yetki yargıda, müdahale edemeyiz. Süreci bekleyelim, inanıyorum ki mahkeme bugün bırakmazsa, yarın bırakır. Bıraksınlar süreç kendi dinamikleri içinde işlesin. Bu konu mutlaka çözülür. Tutukluluk durumu bir önlemdir. Delillerin toplanması için önemlidir. Tutukluluk halinin uzamasını ben de istemem. Yargı süratli, adil kararlar almalı. Ama süratli olacak diye baş-göz de kıramazsınız.

İSTERSE YAPALIM, KANDİL'E DE YOL AÇILIR

Kişiye özel düzenleme olmaz. Tek adım hukuken şu olabilir: 'Her ne olursa olsun işi milletvekili seçildikten sonra, suçlamanın türü, niteliği ne olursa olsun tutukluysa serbest bırakılır.' Bu durumda da Murat Karayılan bile Meclis'e gelebilir. Karayılan kim? PKK'nın Kandil'deki yöneticisi. Türk vatandaşı mı? Evet. Kesinleşmiş mahkumiyet kararı yok. 2015'e geldik, seçim oldu. Karayılan aday oldu ve diyelim seçildi. Kandil'den Meclis'e gelecek. Kılıçdaroğlu'na soralım, 'seçilsin, gelsin derse' bu düzenlemeyi yapalım.

HSYK DAİRE BAŞKANI DEMEÇ VEREMEZ

HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur'un Balbay ve Haberal konusunda 'Ben olsam tahliyeden yana oy kullanırdım' demesini doğru bulmuyorum. Hakim ve savcılar sadece kararlarıyla konuşur, doğrudan demeç ve mülakat veremez. Daha dikkatli olmalı. Bence o alana girmemesi gerekirdi.

FİKİR SUÇLARININ SINIRI ÖNEMLİ

Fikir suçlarının ölçüsünü iyi koymak lazım. 'Şunu öldür' dersem suçluyumdur. Evet, bir şey yapmadım ama fikren yaptım. Demokratik düzeni yıkmaya teşebbüs de aynı. Terör örgütü asıyor, kesiyor, 'Bravo iyi yaptılar' diyen biri suçsuz mudur? Fikir suçuyla fikir odaklarını cesaretlendirenleri ayırt etmek lazım.

DİCLE'NİN SUÇUNUN NİTELİĞİ TERÖR

Hatip Dicle'nin olayı ayrı. Yapılacak bir düzenleme bile Dicle'nin hukuken kazanmadığı milletvekilliğini ihya etmez. Çünkü Terörle Mücadele Yasası'na göre, 1 yıl 8 aylık hapis cezası var. Anayasa'nın 76. maddesine göre, taksirli suçlar hariç toplam 1 yıl veya daha fazla hapisle ağır hapis cezasına hüküm giymiş olanlar, vekil olamıyor. Bu 1 yıllık sınır yukarı çekilirse, aday olma hakkı kazanır. Ancak Dicle'nin suçunun niteliği de terördür. Toplum kabul ederse teröre ilişkin yasak da kaldırılır. Her halükarda TBMM'ye girmesi için ya yeni ya da ara seçimi beklemesi gerekir. Bunu da toplumun kabul etmesi gerekir.