İsrail'in iki ülke ilişkilerini düzeltmek için elinden geleni yapması gerektiği ifade edilen yazıda, 'Prestij takıntımızın üstesinden gelip üzgün olduğumuzu belirtmeli, tazminat ödemeliyiz' denildi. İşte gazetenin başyazısı:

Milli Güvenlik Konseyi’nin İsrail’i stratejik tehditler kapsamına alma kararı ciddi ve kaygı uyandırıcı bir gelişme. Yakın bir zamana kadar Türkiye’nin yakın müttefiki ve stratejik ortağı olan İsrail, ilk kez düşman ülkeler arasına girdi.

 

Bu sadece gösteriş amacıyla yapılmış bir hamle değil. Türkiye’nin bu kararının uygulamada da bazı sonuçları olacak. Ortak tatbikatların iptal edilmesi ve diplomatik ambargo bu sonuçların başında geliyor. Karar gelecekteki işbirliğini de etkileyecek.

 

İlişkiler Ak Parti’nin 2002’de iktidara gelişiyle bozulmaya başlamadı. Dökme Kurşun Operasyonu’na kadar altı yıl boyunca iki hükümet ve toplum ortak çıkarları paylaşan mutlak ortaklar olarak hareket ediyordu. Ancak Gazze Şeridi’ne uygulanan ambargo, Dökme Kurşun ve “alçak koltuk krizi” iki ülke ilişkileri adına bir dönüm noktası oldu.

 

Özellikle filo krizi Türkiye’yle İsrail arasındaki bağlar adına tarihi bir gerilemeyle sonuçlandı.

 

PRESTİJ TAKINTIMIZIN ÜSTESİNDEN GELMELİYİZ

Aslına bakılırsa Türkiye İsrail’i politikalarını eleştirmekle birlikte benzer işler yapıyor. Türkiye’nin PKK’yla mücadelesinin İsrail’in savaşından pek farkı yok. Dahası Ankara bir yandan İran’a yaklaşırken bir yandan Suriye’yle kurduğu yakın ilişkiler sadece İsrail’de değil başka ülkelerde de şüpheyle karşılanıyor. Ancak Türkiye ve İsrail geçmişte, siyasi anlaşmazlık dönemlerinde bile yakın ve başarılı ilişkiler kurmayı başarmıştı.

 

Bugün de iki ülke arasındaki ilişkileri kopma noktasına gelmiş gibi göründüğü bir dönemde, prestij takıntımızın üstesinden gelip bu ilişkileri kurtarmak için elimizden geleni yapmalıyız. Ne de olsa, filo operasyonu İsrail’de de tam bir başarı olarak görülmüyor. Dahası filoyu durdurma kararı tam tersi bir sonuç yarattı. Uluslararası alanda baskı altında kalan İsrail, Gazze’ye uyguladığı ablukayı gevşetmek zorunda kaldı.

 

İsrail, baskında ölen Türk siviller için resmi bir özür dilemese bile, Tel Aviv’in üzüntüsünü açıklaması ve ölenlerin ailelerine sembolik bir tazminat ödemeyi kabul etmesi bir felaket olmaz. Prestij meselelerine takılmanın sonucu ülkeye verilen zararın boyutları çok daha büyük.