MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, başörtüsü  sorunuyla ilgili olarak CHP'nin uzlaşma sürecine aktif katılımı olmadığı  takdirde, daha önceden belirledikleri esaslar çerçevesinde AKP'nin başlatacağı  girişimi her şart altında desteklemeye hazır olduklarını bildirdi.

Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Ak Parti'nin  yanında yer almak için içten içe heveslenen CHP'nin, başörtüsü yasağının kalkması  konusunda gerekli istek ve samimiyete sahip olmadığı savundu.

Her meselede “başı ve sonu belli olmayan bir siyasi yaklaşımla”, “önce  ben yaparım” diyerek öne çıkan anamuhalefetin, şimdiye kadar temel sorun  alanlarına yönelik hiçbir değerli fikir beyan etmediğini ileri süren Bahçeli,  “Ne yazık ki CHP, AKP ile birlikte milletimizi hayal kırıklığına uğratmakta ve  anlayışındaki bulanıklıkları özellikle başörtüsü konusunda fazlasıyla açığa  çıkarmaktadır” dedi. Bahçeli, şunları kaydetti:

"Öyle ki çarşaf giymiş hanımefendilere parti rozeti takarak, samimiyet  ve siyasi dürüstlük ispat edilemeyecektir. Referandum öncesinde sırf siyasi  kaygılar gözetilerek 'Başörtüsü sorununu biz çözeriz' diyerek ortalığa atılmak ve  arkasından bu meselenin akıbetini, mesela, seçim barajının düşürülmesine ya da  YÖK meselesine bağlamak esasında başörtüsü sorununu çözmemek için oluşturulan  şark kurnazlığından başka bir anlam ifade etmeyecektir.

Kabul edemeyeceğimiz bir boyuta ulaşmaya başlayan başörtüsü sorununu,  fırsatı ganimet gören bir anlayışla pazarlık malzemesi yapmak, anamuhalefet  partisinin düştüğü çukurun derinliğini göstermesi bakımından ibretliktir.

Başörtüsü sorununun odaklandığı alanın üniversiteler olduğu malumdur.  İşin içine, kafa karışıklığı yaratacak ve şüpheleri tetikleyecek başka hususları  sokmak, başörtüsü sorunu üzerinden korkuları depreştirmek, en başta çözümsüzlüğe  lojistik destek sağlayacaktır. Yoksa CHP'nin ve AKP'nin istediği bu mudur?  Elbette başörtüsüyle ilgili yapılacak düzenlemenin yeri ve adresi ortadadır.  Özellikle bazı illerimizde, ilköğretim çağındaki çocukların okula başörtüsüyle  girmeye çalışmaları ve ailelerinin de bunu körüklemesi, meselenin bu safhasında  endişeleri haklı olarak artıracak ve çözüme yönelik umutları zedeleyecektir.

Eğer hükümet, başörtüsü serbestisinin sınırlarını kesin çizgilerle ortaya  koymaz ve yapılacak düzenlemenin yalnızca üniversitelerle sınırlı kalacağını  kamuoyuna taahhüt etmezse, tabiidir ki toplumsal tansiyon yükselecektir ve konuyu  kaşımak isteyen çevreler harekete geçecektir.

Artık başörtüsü sorununun beklemeye ve gecikmeye tahammülü kalmamıştır.  Bu çağda, kılık kıyafetlerinden dolayı kızlarımızın üniversite eğitiminden mahrum  edilmeleri son derece ilkel ve geri bir yaklaşımdır. Bundan dolayı laikliğin  tehlikeye düştüğünü kim iddia ediyorsa ve bunun üzerinden milletin temsilcilerini  açıkça kim tehdide yelteniyorsa unutulmasın ki çözümsüzlüğün devam etmesini en  başta onlar istiyordur.”
       
"TÜRK KADINI EN GÜZEL CEVABI VERECEKTİR”
        
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın “Başını örtmeyen hanım kardeşim, kalkıp  başı örtülü olan için 'Senin için bu mücadeleyi vereceğim' diyemiyor” sözlerini  anımsatan Bahçeli, “Bu seviyesiz ve başkalarına görev hatırlatan değerlendirme  sahibinin, bu ülkede Başbakanlık makamını işgal ediyor olması inanın bana büyük  bir talihsizliktir” dedi.

Erdoğan'a “Bu sorunun çözüm yeri nettir. Vatandaşlarımızı itham  etmekten, özellikle başı açık hanımefendileri suçlamaktan bir an önce vazgeçmek  senin ve partinin hayrına olacaktır” diye seslenen Bahçeli, “Başbakan  Erdoğan'ın kendisinde ve çevresinde olmayan hoşgörüsüzlüğü ve samimiyetsizliği  başkalarına yıkmaya ve ihale etmeye çabalaması da mutlaka geri tepecek ve bu  zihniyete Türk kadını en güzel cevabı mutlaka verecektir” diye konuştu.

MHP'nin çözüm konusundaki görüşlerinin bilindiğini belirten Bahçeli, AK  Parti ile 2008 yılında yapılan mutabakatın tüm unsurlarına bağlı olduklarını  söyledi.

Bahçeli, “Başörtüsü sorununun bu kapsamda ele alınıp çözüleceğine  inanmaktayız. CHP'nin uzlaşma sürecine aktif katılımı olmadığı takdirde, AKP'nin  daha önceden belirlediğimiz esaslar çerçevesinde TBMM çatısı altında başlatacağı  girişimi her şart altında desteklemeye hazır olduğumuzu taraflarına duyurmak  isterim” dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Milletimize  verilen yardımlar söz konusu olduğunda her şeyi AKP yaptı olacak, ancak sıra PKK  ile müzakereye gelince top devlete atılacak. Sayın Başbakan, yüreğin yetiyorsa,  cesaretin varsa buna da sahip çıkarsın ve mertçe ortaya atılarak PKK ile yapılan  görüşmeleri milletimize anlatırsın” dedi.

Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Cumhuriyeti  içine sindiremeyenlerin, nesiller boyunca aktardıkları öfke ve garezin, her  fırsatta kendine yeni ittifaklar bulduğunu ve sürekli olarak mutasyona uğrayarak  kılıktan kılığa girdiğini ifade etti.

“Geleneklere saygı altında maskelenmiş ikiyüzlülükler, inançlara  bağlılık ekseninde üzeri örtülmüş tahammülsüzlükler, geçmişin yüceltilmesi  etrafında gizlenmiş derin nefretler ve demokrasinin geniş perspektifine tutunmuş  kötü emellerin” Cumhuriyet'in karşısındaki odaklar olarak varlığını her geçen  güçlendirdiğini belirten Bahçeli, bugün Cumhuriyeti tartışanların, başına numara  vermeye çalışanların, üniter yapıyı parçalamayı arzulayanların, ayrılmaya ve  dağılmaya rumuzlu mesajlarla davetiye çıkaranların, önceki nesillerinin de  bugünkünden farksız olduğunu kaydetti.

Bahçeli, “Ankara'da bölücü menşeli bir siyasi partinin kongresinde,  Türkçe dışındaki bir başka dilde marş okunmuş ve burada konuk olarak bulunan  iktidar partisine mensup milletvekilleri bu marşı ayakta dinleyecek kadar  alçalmışlardır” dedi. Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

“AKP'nin, PKK ile yaptığı mutabakat tüm iğrençliğiyle medyaya  yansımıştır. Biz, Referandum öncesinde AKP ile PKK arasındaki ilişkiye ve  müzakereye dikkat çekerken, Başbakan kendisinden geçercesine bunu reddetmiş ve bu  iddiayı şerefsizlikle suçlamıştı. Görüldüğü kadarıyla, PKK terör şebekesinin  aldığı eylemsizlik kararı, AKP hükümetiyle karşılıklı mutabakat çerçevesinde  olgunlaşmıştır. Tarafların uymak ve uygulamak üzere, birbirlerine taahhüt  ettikleri hususlar olduğu açıklamalarla ortaya çıkmış ve altı konu hakkında  anlaşmaya varıldığı belirginleşmiştir. Bu demektir ki, PKK, AKP ile masaya  oturmuş ve kan üzerinden pazarlık yapmıştır. AKP hükümeti de buna çanak tutmuş ve  zillete boyun eğmiştir. Şimdi sıra kimin şereften mahrum olup olmadığı konusuna  gelmiştir. Başbakan Erdoğan bize şerefi ve haysiyeti öğretecek kadar sicili ve  niyeti berrak biri değildir ve kötü sözlerini aynısıyla kabullenmek  durumundadır.

Bundan sonra, görüşmelerin devlet tarafından yapıldığını söyleyerek işin  içinden sıyrılması da mümkün değildir ve bu işin peşini bırakmayacağımızı iyi  bilmelidir. Milletimize verilen yardımlar söz konusu olduğunda her şeyi AKP yaptı  olacak, ancak sıra PKK ile müzakereye gelince top devlete atılacak. Sayın  Başbakan yüreğin yetiyorsa, cesaretin varsa buna da sahip çıkarsın ve mertçe  ortaya atılarak PKK ile yapılan görüşmeleri milletimize anlatırsın. Eğer PKK'ya  verilen tavizlerle ve tam teslimiyetle terörle mücadele edileceği sanılıyorsa,  bilinsin ki şehitlerimizin ve yakınlarının kahır ve bedduaları her zaman AKP'nin  üzerinde olacaktır.

Şu tesadüfe bakın ki, Büyük Taarruzla birlikte Akdeniz'e koşan  kahramanların o anda saflarında bulunmayarak ihanet tohumlarını saçan zihniyet  bugün tekrar işbaşındadır.”

İhanetle kol kola girerek Cumhuriyet'in korunmayacağını ve milletin  hakkının savunulmayacağını belirten Bahçeli, “Federasyon özlemi çekenleri,  ikinci cumhuriyet rüyası görenleri ve hayalleri uygulanmayan Sevr paçavrasının  yapraklarında kalanları çok yakından takip ettiğimizi ve bizim de Cumhuriyet'in  ayakta kalması için her şeyi göze aldığımızı herkese bildirmek isterim” dedi
       
WULFF'UN KONUŞMASINA ELEŞTİRİ
        
Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff'un Meclis Genel Kurulunda yaptığı  konuşmayı anımsatan Bahçeli, “TBMM'de konuşma imkanına kavuşan herhangi bir  ülkenin devlet başkanı, mutlaka sözü milli konularımıza da getirmekte ve bize  akıl vermeye çalışmaktan bir an olsun kaçınmamaktadır” diye konuştu.

Türkiye Cumhuriyetinin başkalarının teşviki, cesaretlendirmesi ve yol  göstericiliğiyle yürüyecek ve mesafe alacak kadar sonradan olma ve gevşek  ilkeleri bulunan bir devlet olmadığını dile getiren Bahçeli, “Konuşmasında ne  hikmetse, kültürel çoğulculuktan bahseden Almanya Cumhurbaşkanı; sıra Almancanın  öğrenilmesi ve Alman yaşam biçiminin kabul edilmesiyle ilgili değerlendirmeye  geldiğinde tavizsiz bir duruş sergilediği görülmüştür” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun AB Komisyonu'nun Genişlemeden  Sorumlu Üyesiyle yaptığı görüşme ve sonrasında kamuoyuna yansıyan beyanları da  anımsatan Bahçeli, şunları kaydetti:

“Biz de HSYK seçimlerini eleştirdik ve AKP tarafından yargının  kuşatıldığını dile getirdik. Evet, doğrudur, medya üzerinde de baskılar vardır ve  demokrasiyi ağzından düşürmeyen AKP hükümetinin bir ayıbıdır. Ancak bizim  aklımızdan hiçbir zaman ülkemizdeki bir konunun, sorunun ya da iç politika  alanına giren bir meselenin yabancı ülkelerin temsilcilerine iletilmesi  gelmemiştir. Gelse bile, bunu asla yapmayız ve böylesi bir kendini bilmezliğe  tevessül etmeyiz. İşte CHP ile AKP'yi ortak kılan ve biraraya getiren hususlardan  birisi de burada ortaya çıkmıştır.

Biz AKP hükümetinin yanlışlarını ve hıyanete uzanan politikalarını yüzüne  vururuz ve arkasından da yalnızca büyük Türk milletine anlatırız ve şikayetimizi  ona yaparız. Yabancı muhataplar yerine, destek ve ilgiyi milletimizden  bekleriz.”
       
EKONOMİ
        
Vatandaşların çarpık, bozuk ve yanlış ekonomi politikalarından dolayı  hayatın tüm zorluklarına maruz kaldıklarını savunan Bahçeli, “Son zamanlarda  artan fiyat artışları sofraların bereketini kaçırmış ve pahalanan yiyecek  ürünleri mutfaklara pimi çekilmiş bomba gibi düşmüştür. Artık insanımızın domates  almaya bile gücü yetmemektedir” dedi.
Her şeyi satıp savan hükümetin, şimdi de gözünü köprü ve otoyollara  diktiğini ve buradan sağlanacak paralarla açıklarını kapatmaya niyetlendiğini  ileri süren Bahçeli, “2010 yılında başta enerji dağıtım şirketlerinin satışı  olmak üzere, yaklaşık 11 milyar dolarlık bir özelleştirme yapan hükümet, 2 bin  kilometrelik otoyolu ve 2 boğaz köprüsünü yandaşlarına peşkeş çekmek için gerekli  şartları sağlamak için harekete geçmiştir” diye konuştu.

Hükümetin “milletin alın teriyle kazandıklarını elden çıkararak  ekonomiyi ayakta tutmaya çalıştığını” öne süren Bahçeli, “Başbakan Erdoğan  miras yedi gibi, önüne geleni satmakta ve milletin kazandığını düşüncesizce  harcamaktadır. Hadi diyelim, enerji sektöründe ne varsa satıyorsunuz da, söyler  misiniz otoyollardan, köprülerden ne istiyorsunuz?” dedi.

Bahçeli, 2011 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin işçiye, çiftçiye, memura,  esnafa ve emekliye bir umut vaat etmediğini savundu.

Bahçeli, Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Durmuş Hocaoğlu'nun vefat  etmesiyle, Denizli'nin Buldan ilçesi Yenicekent Beldesi Belediye Başkanı Nail  Sancak'ın saldırıda hayatını kaybetmesinin kendilerini üzdüğünü belirterek,  “Şimdilik bizi teselli eden tek olumlu gelişme ise bu saldırıyı gerçekleştiren  şahısların yakalanarak adalete teslim edilmiş olmasıdır. Camiamızın bu iki  değerli ismine Cenab-ı Allah'tan rahmet, ailelerine, sevenlerine ve milletimize  başsağlığı dileklerimi iletirim” diye konuştu.