Kandil ve Mahmur'dan gelen PKK'lıların Habur'daki çadır mahkemesinde sorgulanarak serbest bırakılmaları sırasında Diyarbakır Başsavcısı olan Durdu Kavak itiraflarda bulundu. Kavak ifadesinde, “Hükümet, savcıların sınır kapısına giderek teröristlerin ifadelerinin orada kurulacak bir mekanda alınmasını ve serbest bırakılmalarını talep ediyordu'' dedi.

SÖZCÜ gazetesinden Asuman Aranca'nın haberine göre, Habur olayını anlatan Kavak şunları söyledi:

BİZDEN GÖZÜKÜRSEN YÜKSELİRSİN:

2006'da Diyarbakır'a başsavcı olarak atandım. Avukat Gürler Dursun, beni ziyaret etti. ‘Biz bakanlıkta etkin olmaya başladık, bizden gibi gözükürsen hızlı yükselirsin' dedi. ‘Böyle bir isteğim ve talebim yok' dedim. Diyarbakır'a gittiğimde dönemin HSYK Başkanvekili Celal Altunkaynak'a savcıları değiştirmesini, Eyüp Mutlu'yu Başsavcıvekili olarak atamalarını istemiştim. Mutlu, Başsavcıvekili olarak atandı. Bir süre sonra özel yetkili savcıların kendisinden çok Ahmet Karaca'yı dinlediklerini söyledi. Bir gün sonra da Gürler Dursun yanıma gelerek, ‘Buradaki arkadaşlara sorun çıkarıyormuşsun, senin için iyi olmaz' dedi. Çok üsteleyemedim çünkü yıllar içerisinde adam ne söylediyse oldu.

OKUR TUTUKLAMA İSTİYORDU:

Bu arada Habur olayı (Ekim 2009) oldu. HSYK, Diyarbakır'daki özel yetkili savcıların Habur Sınır Kapısı'na giderek teröristlerin ifadelerinin orada alınmasına karşı çıkıyor, ifadelerin Diyarbakır'da alınmasını ve tutuklanmalarını istiyordu. Hükümet ise, savcıların sınır kapısına giderek teröristlerin ifadelerinin orada kurulacak bir mekanda alınmasını ve serbest bırakılmalarını talep ediyordu. İbrahim Okur da hükümetin aksine, ifadelerin Diyarbakır'da alınmasını ve tutuklanmalarını istiyordu.

HÜKÜMET İSTEDİ, BEN GÖNDERDİM:


Hükümet, savcıların Habur Sınır Kapısı'na gitmesini talep edince, savcılar benim talimatımla Habur'a gitti. İfadeler sonrası savcı Ahmet Karaca beni arayarak, 25 teröristin kendi rızası ile teslim olduğunu 5'inin ise örgüt adına görüşmeler yapmak amacıyla geldiğini, hepsini tutuklamaya sevk etmek istediğini söyledi. O zaman Karaca ve Okur'un aynı niyette olduğunu ve birlikte hareket ettiğini sezdim. Karaca'ya 25 kişiyi serbest bırakmasını, 5'ini ise tutuklamaya sevk etmesini söyledim.
25 kişi serbest bırakıldı. 5 kişi ise mahkemede ifadelerini değiştirince serbest kaldı. Bu olaydan sonra bu şahıslara karşı daha dikkatli davranmaya başladım.