Türkiye'ye gelen Papa Françesko, Anıtkabir ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı ziyaretlerinin ardından Diyanet İşleri Başkanlığı’na geldi. Papa ve Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, gerçekleştirdikleri görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenliyor.

Basın toplantısından satır başları:

GÖRMEZ:
- Dünyadaki tüm Müslüman kardeşlerinin hizmetinde olan diyanet işleri başkanlığımıza hoş geldiniz. Bu coğrafya dün olduğu gibi bugün de farklı dinlere dillere mezheplere anlayışlara ev sahipliği yaparak insani değerlerin egemen olduğu herkesin barış içinde yaşadığı medeniyeti temsil eder. Bu medeniyet herkesin aklını dinini mezhebini mukaddes kabul eder. Hiç kimsenin dilinden ırkından mezhebinden ve düşüncesinden dolayı hak mahrumiyetleri yaşamasını asla kabul etmez. Bütün ilahi dinlerin mensuplarını hiçbir ayrıma bırakmadan yaşatan ülkemizde, farklılıkların ötekileştirilmek istendiği bugünün dünyasında, Katolik dünyasının liderini Diyanet’te ağırlamanın önem taşımaktadır.

- O kutlu elçileriyle merhamet müjdesi indirdi. Karanlığın karşısında aydınlığı bahşetti. Bizi iman ve samimiyete, iffet ve adalete davet etti. Bu davet tüm insanlaraydı. Fakat biz insanlar, bu ilahi davetin kıymetini hakkıyla takdir edemedik. Tabiatın dengesini bozduk. Nihayet dünyayı kendi ellerimizle felaketlerin eşiğine getirdik. Açıkça ifade edelim ki bu hepimizin ortak vebalidir. Hangi dine mensup olursa olsun her vicdan sahibi insanın sürüklendiği bunalım karşısında, ağır yük altında kalmıştır. Rabbimizi unutarak konuşanlar kadar, onun adına konuşanlar, tanrı edasına bürünenler, konuşulması gereken yerde susanlar hep birlikte bu cürme ortak olmuşlardır.

- Değerli misafirimiz, dünyamız bugün açlığın, hukuk ihlallerinin, kadın çocuk ticareti dahil kirli ticaretlerin, savaş ve insanlık suçlarının pençesindedir. Bütün bunlar olup dururken hangi insaf sahibi yürek masum olduğunu iddia edebilir? Aslında modern zamanların esas felaketi küreselleşmiş çıkarların halkları maddeperestlere mahkûm etmesidir. Her biri insanlığa bahşedilmiş ilahi nimetler olan doğal kaynaklarımız, nice masum insanın hayatına mal olmaktadır.

"BU KIYIMI ŞİDDETLE REDDEDİYORUZ"

- Suriye’de Irak’ta Arakan’da Orta Afrika’da Somali’de Müslüman toplumların tüm birikimleri hunharca yok ediliyor. Özellikle Müslüman coğrafyalarda şiddet sarmalı insanlığı ayaklar altına almakta, başka dinden olsun herkes büyük acılar yaşamaktadır. Şunu açıklıkla ifade etmek isterim ki, bir barış çağrısı olan İslam’ın mesajına aykırı yola saparak şiddet saçanlar, adları ne olursa olsun Allah’a isyan halindedirler. İnsan insana muhtaçtır ve emanettir. İnsan insanın kurdu değil yurdudur. Bu emanete sahip çıkmamak kabul edilemez bir aşırılıktır. Müslümanlar olarak böylesi bir kıyımı şiddetle reddediyoruz.

- Dünyanın geleceği için hayra yoramayacağımız bir başka husus ise, küresel medyanın yeni bir ırkçılık çeşidi olan Müslüman karşıtı söylemlerle dehşet senaryoları yaymasıdır. Bu yolla sadece İslam aşağılanmıyor, yeryüzünde yaşayan insanların aklı selimine haksız ediliyor. Anti semitizm tarihin sayfalarını nasıl utanç olarak kirlettiyse, Müslüman karşıtlığı da kirli sayfalar eklemekten başka netice vermeyecektir. İnanmak istiyoruz ki, bütün insan kardeşlerimiz, izan ve vicdan sahibidirler. Akıllarını aşağılamaya kalkan senaryolara aldanmayacaklardır.

- Bu kadim coğrafya, inanç din ve millet ayırmaksızın tüm insanlar için güven yurduydu. Hukuk ve adalet birikimine, medeniyetine burada hep sahip çıkıldı. Mescitleri olduğu kadar kiliseleri de dokunulmaz saydı.