Otobüs şoförü 1 günde fenalaşan 2 yolcuyu hastaneye yetiştirdi

ANTALYA'nın Alanya ilçesinde toplu taşıma otobüsü şoförü Atilla Kara, gün içerisinde ayrı zamanlarda otobüsünde fenalaşan iki yolcuyu hastaneye yetiştirdi. Kara, yaptığının işinin bir parçası ve vatandaşlık görevi olduğunu söyledi.
Olay, dün saat 10.00 sıralarında meydana geldi. Dinek- Mahmutlar hattında toplu taşıma yapan 07 HTR 96 plakalı Antalya Büyükşehir Belediyesi denetimli toplu taşıma aracının şoförü Mehmet Atilla Kara, Cumhuriyet Mahallesi'nde seyir halindeyken otobüsün içerisinde bir erkek yolcu fenalaştı. Yere yığılan yaklaşık 40 yaşlarındaki yolcunun durumunu gören 15 yıllık şoför Mehmet Atilla Kara, otobüsü durdurarak yolcunun durumunu kontrol etti. Ağzından kan gelen yolcu otobüsteki diğer yolcuların da yardımıyla koltuğa yerleştirildikten sonra şoför Kara, tereddüt etmeden hızla hastanenin yolunu tuttu. Yolcu almayan ve indirmeyen Kara, fenalaşan yolcuyu 5 dakikada içerisinde Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi acil servisine getirdi. Vatandaş yolcu ve sağlık görevlilerinin yardımıyla sedyeye konarak hastaneye alındı. Burada tedaviye alınan ve ismi öğrenilemeyen yolcunun nöbet geçirdiği ve sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi. 
OLAYLAR OTOBÜS KAMERASINA YANSIDI
Bu olayın ardından görevine tekrar dönen otobüs şoförü Kara, bu kez de saat 11.40 sıralarında Mahmutlar istikametinden şehir merkezine seyir halindeyken, Hastane Caddesi'ne geldiği sırada otobüsteki 35 yaşlarında bir erkek yolcu fenalaştı. Yine otobüsün kapılarını kapatan Kara, bu kez de fenalaşan yolcuyu ilçe merkezindeki özel bir hastaneye getirerek acil servise girişini sağladı. Ayakta tedavi edilen yolcunun kontrollerinin ardından taburcu edildiği kaydedildi. Her iki olayda otobüste bulunan güvenlik kamerasına anbean yansıdı. Kamera görüntülerinde yolcuların fenalaşma anı ve Kara'nın diğer yolcularla birlikte fenalaşan vatandaşları kontrol edişi ve hastaneye yetiştirmesi görülüyor.
'AĞZINDAN KAN GELİYORDU'
Başından geçenleri anlatan otobüs şoförü Mehmet Atilla Kara, yaptığının işinin bir parçası ve vatandaşlık görevi olduğunu söyledi. Kara, "Alanya Halk Otobüsü Kooperatifi'nde otobüs şoförü olarak çalışmaktayım. Saat 9.40'da Dinek'ten çıkış aldım. Alanyum AVM'nin önüne geldiğimde otobüste bir yolcunun rahatsızlanarak düştüğü söylendi. Kenara çekip baktık, yere düşmüştü. Oradan acilen arabanın dörtlülerini yakıp kornalarla beraber, vatandaşlardan yol isteyerek rahatsızlanan arkadaşı bir an önce ALKÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisi'ne götürdüm. Arabadan indirirken en son ağzından kanlar geliyordu. Otobüsün orta tarafında da kan izleri vardı. Orada kendisini doktorlara teslim ettik ve biz yolumuza devam ettik" dedi. 
'OTOBÜSTE BAYILDI'
Aynı durumla bir günde iki kez karşılaştığından dolayı kendinin de şaşırdığını belirten Kara, "Tur dönüşümüzde tekrar Alanya istikametine gelirken, bir vatandaşımız daha rahatsızlandığı söylendi. Durduk, bayıldı. Oradan yine kornalarla, sürücü arkadaşlardan yol isteyerek acil olarak, yolcu indirme bindirme yapmadan sadece hastamızı bir an evvel hastaneye yetiştirebilmek için direkt hastaneye götürdük. Hastane görevlileri geldi, müdahalede bulundu. Hastamızı indirdik, yolumuza devam ettik" diye konuştu. 

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ 
--------------
- Olay anı güvenlik kamerası görüntüleri 
- Mehmet Atilla Kara'nın otobüsünden görüntü
- Mehmet Atilla Kara otobüs içerisinden görüntüsü
- Mehmet Atilla Kara röportaj

HABER- KAMERA: Engin ANAK/ALANYA (Antalya), ()

=========================

Tunceli'de kayıp Gülistan'ın yeni görüntüleri ortaya çıktı

TUNCELİ'de, 5 Ocak'tan beri haber alınamayan, Munzur Üniversitesi öğrencisi Gülistan Doku'yu (21) arama çalışmaları 47 gündür sürdürülürken, kaybolmadan 10 gün önce arkadaşlarıyla halay çektiği görüntüleri ortaya çıktı. 
Munzur Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü 2'nci sınıf öğrencisi Gülistan Doku'dan, 5 Ocak'ta kaldığı yurttan çıktıktan sonra haber alınamadı. Diyarbakır'da oturan ailesinin, kızlarının kaybolduğu gün Tunceli'ye gelerek, güvenlik güçlerine ihbarda bulunmasıyla arama çalışmaları başlatıldı. Yapılan tespitler üzerine arama çalışmaları, Gülistan'ın son görüldüğü Uzançayır Baraj Gölü bölgesinde yoğunlaştırıldı. 
Kentte 47 gündür aranan Gülistan Doku'nun yeni görüntüleri ortaya çıktı. Atatürk Mahallesi'nde kaldığı yurdun önünde, kaybolmadan 10 gün önce çekildiği belirtilen görüntülerde; Gülistan ile bir grup arkadaşının, çalınan def eşliğinde Kürtçe şarkılar söyleyip, halay çektiği anlar yer aldı. 

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
----------------
Gülistan ve arkadaşlarının hayal çekmesi (halay çekenlerinin sonda 2'ncisi) 
Genel ve detay görüntüler

Haber: Ferit DEMİR-Kamera: TUNCELİ,()

================================

Kadir Şeker, el ve dizleri ile boğazından yaralanmış

KONYA'da, sevgilsi Ayşe D.'yi (35) döven Özgür Duran'ı (32) engellemek isterken çıkan arbedede kalbinden bıçaklayarak öldürdüğü gerekçesiyle tutuklanan Kadir Şeker'in (20), olay anında, boğazından, dizlerinden, ellerinden yaralandığı, göz altında da sıyrık oluştuğu tespit edildi.
Üniversite sınavlarına hazırlanan Kadir Şeker'in tutuklanmasına neden olay, 5 Şubat Çarşamba akşamı yaşandı. 4 ay önce Antalya'dan Konya'ya gelip yerleşen Ayşe D. ve Özgür Duran arasında tartışma çıktı. Tartışma üzerine Ayşe D. evden çıkıp, yakındaki parka gitti. Özgür Duran da peşinden gitti. Burada devam eden tartışma sırasında Duran, sevgilisini dövmeye başladı. 
Olayı görüp müdahale eden Kadir Şeker ile Özgür Duran arasında arbede çıktı. Bu sırada Şeker'in elindeki bıçak Duran'ın kalbine saplandı. Özgür Duran hayatını kaybederken Kadir Şeker, 'kasten adam öldürme' suçundan tutuklandı.
Soruşturma aşamasında Kadir Şeker için alınan sağlık raporu dosyaya ulaştı. Raporda, Şeker'in sağ ve sol elinde kesi, boynunun sağ tarafında doku kanaması, sol tarafında da darp izi, gözlerinin altındı sıyrık, 2 dizinde de yara izi bulunduğu yer aldı.
Kadir Şeker'in olay anında üzerinde bulunan kıyafetlere yapılan kriminal incelemede tamamalandı. Kriminal raporda, Şeker'in kazak ve atletinin sol göğüs bölgesinde kesikler bulunduğu, bunların bıçak ile meydana gelmiş olabileceği bildirildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
----------------
- Kadir Şeker'in tramvaydaki fotoğrafı 
- Kadir Şeker'in adliyeye sevk edilmesi 

Haber: KONYA ()

==============================

Rize'de, 'koronavirüs' şüphesi belgesini paylaşan sağlık çalışanına soruşturma
 
RİZE'de, iş için gittiği Tayland dönüşü boğaz ağrısı ve yüksek ateş şikayetiyle başvurduğu hastanede 'koronavirüs' şüphesiyle gözlem altına alınan ve tetkikler sonucu mevsimsel grip olduğu belirlenen hastaya ait bilgi ve belgeleri sosyal medya hesabından paylaşan sağlık personeli hakkında idari soruşturma başlatıldı. 
Rize ve Trabzon'dan bir grup, iş için Tayland'a gitti. İsmi açıklanmayan gruptaki kişi, ülkeden dönüşünde, yüksek ateş ve boğaz ağrısı şikayetiyle Rize Devlet Hastanesi'ne başvurdu. Tayland'dan geldiği belirten hasta, 'koronavirüs' şüphesiyle gözlem altına alındı. Rize'deki tedavisinin ardından Trabzon'daki Kaşüstü Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edilen hastadan alınan kan örnekleri, araştırmaya gönderildi. Ankara Ulusal Viroloji Laboratuvarı'nda incelenen numunelerde hastanın koronavirüs değil mevsimsel grip olduğu belirlendi. Hasta ile ilgili bilgi ve belgeler ise sosyal medyada paylaşıldı. Rize Sağlık Müdürlüğü'nce hastaya ait bilgi ve belgeleri sosyal medyadan paylaşan sağlık personeli hakkında idari soruşturma başlatıldı. 

DEVLET HASTANESİNDEN GÖRÜNTÜLERLE
Arzu ERBAŞ/RİZE, ()

==========================

Didem'in cansız bedenine ulaşıldı

ERZURUM'un Aşkale ilçesinde, ailesiyle tartışıp 10 gün önce evden çıkan ve geri dönmeyen lise öğrencisi Didem Turan'ın (17), cansız bedenine ulaşıldı. Havanın ısınmasıyla Karasu Nehri'ndeki buz tabakası eriyince kadavra köpeği tarafından cansız bedeni bulunan Didem Turan'ın, intihar ettiği üzerinde duruluyor.  
Aşkale ilçesine bağlı Meydan Mahallesi'nde oturan Nermin-Yüksel Duman çiftinin 5 çocuğundan en büyüğü, Aşkale İMKB Anadolu Lisesi 11'inci sınıf öğrencisi Didem Turan, 10 Şubat Pazartesi günü saat 12.30'da annesi ve üvey babası ile tartışıp evden ayrıldı. O günden beri her yerde aranan Didem'in bugüne kadar izine rastlanmadı. Polis ekipleri genç kızın anne, üvey baba, okul, mahalle arkadaşları, komşuları, akrabaları, öz babası, dayıları ile o tarihte yoldan geçen şehirlerarası otobüs ve kamyon şoförlerini tespit edip, ifadesine başvurdu.
Polis ilçe merkezinde, jandarma ise kırsalda çalışmalarını 10'uncu günde de sürdürdü. Ağırlıklı olarak Karasu baraj gölü ve çevresinde gece yarılarına kadar arazide çalışmalarını sürdüren ekipler, bugün çalışmalara yeniden başladı. Atladıktan sonra akıntıya kapıldığı düşünülen ve uzun süre sürüklenen genç kızın cesedinin, buz tabakasının altında sıkıştığı ortaya çıktı. Hava sıcaklığının artması ile Karasu Nehri'nde 30 santimlik buz tabakası eriyince çalılıklar arasına çıkan genç kızın cansız bedeni jandarmanın kadavra köpeği tarafından bulundu. Olay yerinde gelen Cumhuriyet Savcısı'nın incelemesi sonrası liseli Didem'in cansız bedeni sudan çıkarıldı. İntihar ettiği üzerinde durulan genç kızın cesedi, otopsi için Aşkale Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.

GÖRÜNTÜLER GEÇİLİYOR
Turgay İPEK-Zafer KUMRU/ERZURUM, () 

==============================

Tartıştığı mesai arkadaşlarını TIR'la kovaladı

İZMİR'in Torbalı ilçesindeki bir asfalt üretim tesisinde baş şoför olarak çalışan Selahattin B., altında çalışan şoförlerle tartıştıktan sonra, otoparktaki bir TIR'ı çalıştırıp, onların üzerine sürdü. O anlar, işyerinin güvenlik kamerası tarafından kaydedilirken, olayda ölen ya da yaralanan olmadı.
Olay, geçen pazartesi günü Karakuyu Mahallesi'ndeki bir asfalt üretim tesisinde meydana geldi. İşyerinde baş şoför olarak çalışan Selahattin B., iddiaya göre altında çalışan bir şoföre, aracının temiz olmadığını söyleyince tartışma çıktı. Selahattin B., tartışma sonrasında, işyerinin otoparkında park halinde bulunan bir TIR'ın şoför kabinine girerek aracı çalıştırdı ve şoförler ile asfalt işçilerinin üzerine rasgele sürdü. Canlarını kurtarmak isteyen işçiler panik halinde kaçıştı. Bir süre otoparkta işçilerin üzerine TIR sürmeye devam eden Selahattin B., ardından yönetimindeki TIR'la beraber işyerinden çıkıp kaçmaya başladı. TIR'ı, işyerine 10 kilometre uzaklıktaki bir akaryakıt istasyonuna park eden Selahattin B., kayıplara karıştı. 
GÜVENLİK KAMERASI TARAFINDAN KAYDEDİLDİ
İşçilerin ve şirket sahibi Tezcan Canıtez'in şikayeti üzerine Torbalı İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri olayla ilgili soruşturma başlattı. İşçilerin hayatlarını tehlikeye atan Selahattin B.'nin aranmasının sürdüğü bildirildi. Öte yandan, Selahattin B.'nin 3 yıldır aynı işyerinde baş şoför olarak çalıştığı öğrenildi. Olay, işyerinin güvenlik kamerası tarafından kaydedildi. Görüntülerde, Selahattin B.'nin TIR'a bindikten sonra aracı asfalt işçileri ile şoförlerin üzerine sürdüğü, çalışanların panik halinde kaçıştıkları, bazı kişilerin de TIR'a yaklaşmaya çalışarak Selahattin B.'ye engel olmaya çalıştıkları görülüyor.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
- Olayın güvenlik kamerası görüntüsü 

Haber: Davut CAN - Kamera:  İZMİR, ()

==============================

Diyarbakır'da, kadınların kavgasını erkekler ayırdı

DİYARBAKIR'da, 2 kadın arasında bilinmeyen nedenle çıkan kavga, erkeklerin araya girmesiyle sonlandırıldı. Kavga anı, cep telefonu kamerasıyla kaydedilirken, kadınların, birbirini yere düşürdüğü görüldü. 
Olay, öğle saatlerinde, merkez Yenişehir ilçesindeki Ofis semtinde meydana geldi. Yolda karşılaşan ve isimleri öğrenilemeyen 2 kadın, bilinmeyen nedenle tartışmaya başladı. Tartışma, kısa sürede büyüyüp, kavgaya dönüşürken, kadınlar, birbirinin saçlarını çekip, yere düşürdü. Bu anlar, çevredekiler tarafından cep telefonu kamerasıyla kaydedildi. Kavga eden kadınları, yoldan geçen erkekler ayırdı. 

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-----------------
Kavga anı
Kavga eden kızlar
Kavgayı ayırmaya çalışanlar
Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Mehmet Mucahit CEYLAN/DİYARBAKIR,()

================================

Barış Manço Alaşehir'de şarkıları ile anıldı

MANİSA'nın Alaşehir ilçesinde, '7'den 7'den 77'ye Barış Manço'yu Anma' etkinliği düzenlendi. Alaşehir'deki müzik tutkunu öğretmen, öğrenci ve müzisyenlerden oluşan 15 kişilik bir grup, merhum şarkıcı Barış Manço'nun 15 eserini seslendirdi.
Alaşehir Yunus Emre Kültür ve  Yardımlaşma Derneği tarafından geçen 6 Şubat'ta yapılması planlanan ancak Van Başkale'de meydana gelen çığ felaketi nedeniyle ertelenen  '7'den 77'ye Barış Manço'yu Anma' etkinliği dün akşam gerçekleştirildi.  Alaşehir  Şehit  Fethi Sekin Gençlik Merkezi'ndeki anma etkinliğine ilgi büyük oldu. 500 kişilik salon dolarken, aralara takviye olarak sandalyeler konuldu. Ancak, buna rağmen bir çok kişi dışarda kaldı.
Anma programında, Alaşehir'deki müzik tutkunu öğretmen, öğrenci ve müzisyenlerden oluşan 15 kişilik bir grup, merhum şarkıcı Barış manço'nun 15 eserini seslendirdi. Şefliğini müzik öğretmeni Ahmet Orsan'ın yaptığı grubun konserini Alaşehir Kaymakamı Abdullah Uçgun, CHP'li Alaşehir Belediye Başkanı Ahmet Öküzcüoğlu, Alaşehir Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mustafa Seyhan ve Alaşehir Ziraat Odası Başkanı Necdet Türk de izledi.
Konserin yapıldığı salonun fuayesinde, Alaşehir Yunus Emre Kültür ve Yardımlaşma Derneği üyeleri tarafından üretilen yiyecek, giyecek, tablo ve çeşitli takı malzemelerinin satışı yapıldı. Buradan elde edilecek gelirin 150 üniversite öğrencisinin eğitimine destek için harcanacağı bildirildi.
Barış Manço, 1 Şubat 1999 tarihinde, İstanbul'da kal krizinden yaşamını yitirmişti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
----------------
-Anma konserinden görüntü
-İzleyicilerden görüntü
-Genel ve detay görüntüler

Haber - Kamera: Nurettin DOĞAN / ALAŞEHİR (Manisa), ()

============================

Bebeği düşürmesi için darp edilen kadın, çocuğuna kendi soyadını verdi
 
SAKARYA'da, 7 aylık bebeği aldırmadığı gerekçesiyle ayrıldığı erkek arkadaşı tarafından öldüresiye dövdürülen Fatma Avcı'nın (31), gelişimi duran erkek bebeği sezaryen ameliyatla dünyaya geldi.  Avcı, 'Uzay Asaf ' adını verip, kendi nüfusuna kaydettirdiği  bebeğinin yaşamasının mucize olduğunu söyledi.

Adapazarı'nda geçen 27 Kasım günü yaşanan olayda, 7 aylık hamile Fatma Avcı, bir kişinin saldırısına uğradı. Kadının ilk anda kapkaçcı zannettiği saldırgan kadını, feci şekilde dövdü. Ardından da çantasını alıp, kaçtı. Kadının şikayeti üzerine başlatılan çalışmada, çöpte bulunan çantadan hiçbir şey alınmamış olması polisin şüphesini çekti. Görgü tanıklarının ifadelerine başvurup, olay yerindeki güvenlik kamerası kayıtlarını inceleyen polis, Fatma Avcı'nın ayrıldığı sevgili Tamer Oktay K. ile aynı fabrikada çalışan arkadaşı Ümit Ö.'yü gözaltına aldı.

Tamer Oktay K. ifadesinde, arkadaşı Ümit Ö.'den, 35 bin lira karşılığında hamile olan eski sevgilisine 'gasp' süsü vererek saldırmasını, böylelikle bebeği düşürmesini amaçladığını anlattı. Tamer Oktay K. ve Ümit Ö. tutuklanarak, cezaevine gönderildi. 

Fatma Avcı geçen ay kontrol için gittiği doktorda bebeğin gelişiminin durduğunu öğrendi. Bunun üzerine doktorlar bebeğin sezaryen ameliyatla alınmasına karar verdi. Erken doğum ile dünyaya gelen erkek bebeğe Avcı, Uzay adını verdi.  20 gün kuvözde kaldıktan sonra taburcu edilen bebeğini kendi nüfusuna kaydettiren Fatma Avcı, "Çok üzücü bir olay yaşadım, gerçekten kimsenin başına böyle bir olay gelsin istemem. Bu üzücü olaydan sonra tabi ki çok zor günler geçirdim. Çok üzüldüm, çok ağladım. Bunun yanında da çevremdeki insanlar da çok destek oldu" diye konuştu. 

Fatma Avcı bebeğine 'Uzay Asaf' adı vermesinin hikayesini ise şöyle anlattı:

"Çocuğum bir gece rüyama girdi ve 'Anne benim adımı Uzay koy' dedi. Ben de bu ismi verdim. Özel olmasını istedim, zaten kendisi tam bir mucize bebek. 1 kilo 400 gram olarak dünyaya geldi. Son 1 ayda gelişimi durmuştu. Rutin kontrollerimde fark ettiler. 20 güne yakın kuvözde kaldı. Yaşaması gerçekten mucizeydi ancak şu an için bir sağlık sıkıntısı yok."  

BABASININ SOYADINI TAŞIMASINI İSTEMEDİ 

Eski sevgilisi Tamer Oktay K. ve saldırgan Ümit Ö.'nün tutuklu olarak yargılanacağı davanın ilk duruşmasının 19 Mart'ta gerçekleşeceğini söyleyen Avcı, şunları söyledi: 

"İlk duruşma 19 Mart'ta gerçekleşecek ve Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı da müşteki oldu mahkememize. Yaşayıp göreceğiz, bakalım hakim ne kadar verecek. Babalık davasını şu anda açmadım, çünkü çocuğuma kendi soyadımı verdim. Çocuğunu istemeyen bir babanın soyadını taşımasını istemedim. Kesinlikle öyle biri bu çocuğu hak etmiyor. Çalışmam gerekiyor, tek başıma bir çocuk büyüteceğim ve bu süreçte tamamen tek başıma olacağıma inanıyorum. İşime döneceğim ve çocuğumla sağlıklı, mutlu bir hayat yaşamak istiyorum. Tek isteğim bu. Büyüdüğünde bilim adamı olmasını istiyorum.ö 

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
----------------------------------
Fatma Avcı ile röp.
Fatma Avcı'nın bebeğiyle ilgilenmesi
Güven Hasbaş röp.

Haber-Kamera: Güven HASBAŞ-Ramiz Kaan OKTAR/SERDİVAN (Sakarya),()

Haber Kodu : 200220040

====================================

Hırsızlık şüphelisi: Yine geleceğiz buraya, merak etmeyin

MERSİN'de hırsızlık yaptıkları gerekçesiyle gözaltına alınan 3'ü kadın 1'i çocuk 6 kişi, tutuklandı. Hırsızlardan birinin adliyeye sevk edildiği sırada, "Yine geleceğiz buraya, merak etmeyin. Buranın anasını ağlatacağım" sözleri dikkat çekti.
Kentte son dönemde artan evden hırsızlık olayları üzerine harekete geçen İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü'ne bağlı Hırsızlık Büro Amirliği ekipleri, olayları 3 veya 4 kişilik kadın grupların yaptığını saptadı. Hırsızlık olaylarının gerçekleştidiği bölgelerdeki güvenlik kamerası görüntülerini inceleyen ekipler, kadınların fiziki yapılarını ve yüzlerini gizlediklerini, şehir merkezi yakınlarına erkek aile fertleri tarafından araç ile getirildiklerini, hırsızlıktan sonra da yine aynı şekilde bırakıldıkları yer civarından alındıklarını belirledi. Daha önce B.A. ve N.E. isimli müştekilerin evlerinden para ve ziynet eşyası çaldıkları belirlenen ve güvenlik kameralarına yakalanan M.U., E.G. ve K.B. isimli şüpheli kadınlar ve yaşı 18'den küçük B.L. ile kadınları Osmaniye'den getirdiği tespit edilen Y.G. ve M.K. hırsızlık olaylarında kullanılan araçla birlikte yakalandı. 
PİŞKİN SÖZLER: YİNE GELECEĞİZ
Şüphelilerin üzerinde 3 adet altın yüzük, küpe, kapıları açmakta kullandıkları 2 adet tornavida, 1 adet plastik aparat, eldiven ve yüzlerini kapatmak için kullandıkları çorap ele geçirildi. Sorguları tamamlanan şüpheliler, adliyeye sevk edildikleri sırada şüpheli bir kadın, "Yine geleceğiz buraya yine merak etmeyin. Buranın anasını ağlatacağım" sözleri dikkat çekti. 
Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen 6 şüpheli tutuklandı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-----------------
-Kadınlar evlere girerken
-Evlerden çıkarken
-Kadınlar restaoruntta yemek yerken
-Kadınların kullandıkları aletler
-Emniyet binası
-Zanlılar emniyetten çıkartılırken
-Zanlılar araçlara bindirilirken
-Adliyeye götürülürken

Haber-Kamera: Soner AYDIN/MERSİN, ()

==============================

Koro sanatçılarının maaşlarıyla ortadan kaybolan muhasebeci yakalandı

İZMİR’de 5'i misafir toplam 84 ses ve saz sanatçısı ile 17 personelin yaklaşık 700 bin TL tutarındaki şubat ayı maaşlarını zimmetine geçiren Devlet Klasik Türk Müziği Korosu Muhasebe Bölümü çalışanı  Y.Y., yakalandı.
İzmir Devlet Klasik Türk Müziği Korosu'nun muhasebe bölümünde çalışan Y.Y., iddiaya göre, kurum bünyesinde görevli 57 ses, 22 saz, 5 misafir sanatçı ile 17 personelin yaklaşık 700 bin TL olan maaşını, kendi hesabına geçirip ortadan kayboldu. Zimmet olayı, her ayın 15'inde maaşlarını alan sanatçılar ve personelin hesaplarında şubat ayı maaşlarını görememeleri üzerine ortaya çıktı. Bunun üzerine İl Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, soruşturma başlattı. Polisin yakınlarının bilgisine başvurduğı Y.Y.'nin tefeciye yüklü miktarda borcu olduğu belirlendi.
Yapılan araştırmalar sırasında Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde uzman çavuş olan Y.Y.'nin memur olarak İzmir 1 No'lu Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu'na geçtiği, 8 ay önce de İzmir Devlet Klasik Türk Müziği Korosu'nda muhasebe elemanı olarak çalışmaya başladığı saptandı.
Evinde saklandığı tespit edilen Y.Y., düzenlenen operasyonla yakalandı. Gözaltına alınan Y.Y.'nin polisteki sorgusu sürüyor.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-----------------
-İzmir Devlet Klasik Türk Müziği Korosu'nun merkezinin bulunduğu Bornova Kültür Merkezi'nin önünden görüntü
- muhabiri Davut Can'ın anonsları
-Genel ve detay görüntüler

Haber: Tolga TAHÇI / İZMİR, ()

==============================

Çay üretilen Rize, en çok çay ithal edilen il çıktı

TÜRKİYE'de çay üretiminin büyük çoğunluğunun yapıldığı Rize, geçen yıl 17 bin 260 ton kuru çay ithalatı ile en çok çay ithal eden il oldu. 47 milyon doların yurt dışına gittiği kuru çay ithalatı rakamlarının yüksek olması çay üreticilerini endişelendirdi. Rize Ticaret ve Sanayi Odası (RTSO) Başkanı Şaban Aziz Karamehmetoğlu, "Rize olarak çay ihraç etmenin peşine düşmüşken, dışarıdan çay ithal ediyor olmamız pek hoş bir durum değil" dedi.

Dünya çay üretiminde 2.270 milyon ton ile Çin birinci, 1.210 milyon ton ile Hindistan ikinci, 475 bin ton ile Kenya üçüncü, 329 bin ton ile Sri Lanka dördüncü, 260 bin ton ile beşinci sırada yer alan Türkiye'de, Doğu Karadeniz Bölgesi'nde Rize, Trabzon, Giresun ve Artvin illerinde çay üretimi yapılıyor. Bölgede çay üretiminin yüzde 65'lik kısmının yapıldığı Rize  geçen yıl 17 bin 260 ton kuru çay ithalatı ile en çok çay ithal eden il sıralamasında ilk sırada yer aldı. 47 milyon doların yurt dışına gittiği kuru çay ithalatı rakamlarının yüksek olması çay üreticilerini endişelendirdi. 

'BİZİM ÇAYIMIZ BİZE YETER'

Çay üreticisi Nuriye Terzi "Bizim çayımız bize yeter, neden ithal çay geliyor. Çok özel, organik çayımız var, bu çay bize fazla fazla yeter. Bizim bin bir emekle ürettiğimiz, topladığımız çayımızı niye içirmiyorlar da dışarıdan çay getiriyorlarö diye sordu. Mehmet Çelik ise"Biz dışarıdan çay gelmesini istemiyoruz. Biz kendi çayımızı tanıtmaya, ihraç etmeye çalışırken, çay üretilen bu topraklarda çay ithalatı yapılmasını anlayamıyoruzö ifadelerini kullandı.

KARAMEHMETOĞLU: PEK HOŞ BİR DURUM DEĞİL

Rize Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Şaban Aziz Karamehmetoğlu da çayın Rize'nin ana ithalat girdi kalemleri arasında yer aldığını belirterek tüccar ve sanayici olarak çayın başkentinde bu duruma biraz daha dikkat etmeleri gerektiğini söyledi. Karamehmetoğlu "Bu rakamlar Rize'deki Çay İhtisas Gümrüğü'nden bize verilen verilerdir.  Bu gelen çaylar Türkiye'nin her tarafına gidiyor. Maalesef ki bu çay ithalat trendi gittikçe artıyor. Rize olarak en önemli girdi kaynağımız çay olduğu için bu duruma daha hassas davranmamız gerekiyor. İthal edilen çaylar poşet çay ve kahvehanelerde harmanlanarak kullanılan karışım çaylar. Bu ithalatın önüne geçebilmek için mutlaka o kalitede çayları bizimde üretimiz gerekiyor. Rize olarak çay ihraç etmenin peşine düşmüşken, dışarıdan çay ithal ediyor olmamız pek hoş bir durum değil. Bu çay ithalatları sadece Rize'den değil ülkenin dört bir yanından gerçekleştiriliyor. Çay İhtisas Gümrüğü Rize'de olduğu için bu çaylar buraya gelmek zorunda. Bu ithalatlar resmi yollardan yapılan ithalatlar. İthalatçı gereken vergileri yatırıyor ve ürünü alıyor, bu aşamadan sonra 'sen niye çay ithal ediyorsun 'diye soramıyoruz. Burada asıl olan şey kendi çayımızın kıymetini bilip bizim çayımızı pazarlamanın tekniklerini arttırabilmektir" dedi.

'BİNDİĞİMİZ DALI KESİYORUZ'

Kuru çay ithalat rakamlarının arttığına dikkat çeken Karamehmetoğlu, "Son dönemlerde bakanlığın yaptırdığı tahlillerde çaylara boya katan firmalar olduğunu duyuyoruz. Arkadaşlarımızın daha aklıselim davranması gerekiyor. Verilen cezalar pek caydırıcı değil. İnsanlar parayı yatırıp gene devam ediyorlar. Maalesef ki böyle firma sayısında da bir yükseliş görüyoruz. Bindiğimiz dalı kesiyoruz. Türk çayımıza güveniyoruz. Dünyanın en kaliteli, en hijyenik çayı, üzerine kar yağan tek çay. Bizim çayımızın kalitesi diğer çaylarla mukayese bile edilemez. Bu kadar önemli bir ürünü biz kendi ellerimizle kirletirsek, boyalı çay üretirsek kendi bindiğiniz dalı keseriz. Bunların olması maalesef çok üzücü. Çay firması sahibi olan oda üyelerimizle sık sık görüşüyoruz, çayımızı korumak adına yapılması gerekenleri tartışıyoruz ve gereken uyarıları da yapıyoruz. Gelinen bu durum Türk çayı açısından kötü bir durum. Biz üretici firmaları daha aklı selim olmaya davet ediyoruz. Bakanlığımızın yaptığı bu çalışmaları da sonuna kadar destekliyoruz.ödedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-Çay ocağından detaylar
-Çay içenler
-Vatandaş Röportaları
-RTSO Başkanı Şaban Aziz Karamehmetoğlu röportaj
-Muhabir(Arzu ERBAŞ) anonsu

HABER- KAMERA: Arzu ERBAŞ

Haber Kodu : 200220039

=============================

Unutulmaya yüz tutan sepet örücülüğü, kursla yaşatılıyor

ORDU'nun Ünye ilçesinde unutulmaya yüz tutmuş meslekler arasında yer alan sepet örücülüğü kursu açıldı. 128 saatlik kursun sonunda belgeleri verilecek kursiyeler, sepet örücülüğüne başlayacak. 

Karadeniz'de unutulmaya yüz tutan meslekler arasında yer alan sepet örücülüğü, İŞKUR ve Ünye Mürüvvet Vidinli Halk Eğitim Merkezi iş birliği ile yaşatılmaya çalışıyor. Kursa katılan 24 kursiyere; buğday sapı, saz ve kamış gibi esnek dal veya liflerden örülerek yapılan sepetlerin, yapılış aşamaları anlatılıyor. 128 saatlik kursun sonunda belgeleri verilecek kursiyeler, sepet örücülüğüne başlayacak. 

'ÇIRAK BULAMIYORUZ'

25 yıldır bu mesleği yaptığını anlatan usta öğretici İlyas Kara (60), önce kursiyerlere teorik bilgi verdiklerini, daha sonra da uygulama yaptıklarını söyledi. Kara, "Sepetçilik, unutulmaya yüz tutmuş meslekler arasında yer alıyor, bu nedenle çırak bulamıyoruz. Halk eğitim merkezlerinde kurs vererek çırak yetiştirmeye çalışıyoruz. Kursumuza katılanlardan iki kişi bile bu mesleği öğrense bizim için önemli bir kazanç olacak. Sepetçilik mesleği zor ama bir o kadar da zevkli. Ormandan aldığımız ham maddeyi burada işliyoruz. Hiçbir maddi külfeti yok. Bağımızda, bahçemizde yetiştirdiğimiz ürünlerle imal ediyoruz. Türkiye'nin her yerinden sepet siparişi alıyorum. Tek başıma olduğum zaman yetiştiremiyorum. Bu kurs ile birlikte çırak yetiştirmiş olacağız. Bu da bizim için büyük kazançö dedi.

'SEPET TİCARETİ YAPACAĞIM'

Kursta öğrendikleriyle ev ekonomisine katkı sağlamak istediğini belirten kursiyer Ayşenur Güray Tahmazoğlu da "Sepet ticareti ile uğraşmayı düşünüyorum. Bu nedenle kursa katıldım. Her işte olduğu gibi bunda da zorluk var ama şimdi alıştımö diye konuştu. Sepet imalatına karşı her zaman merakının olduğunu dile getiren kursiyer Fatma İşlekli ise, "Kurs bitince bu mesleği çok iyi öğrenmiş olacağım, bunun için çalışıyorum. Daha sonra ise iş hayatına atılacağımö ifadelerini kullandı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-----------------------------
-Sepet detayı
-Sepet yapan kursiyerlerden detaylar
-Usta Öğretici İlyas Kara ile röportaj
-Kursiyer Ayşenur Güray Tahmazoğlu ile röportaj
-Kursiyer Fatma İşlekli ile röportaj

Haber-Kamera: Turgut DAĞDEVİREN/ÜNYE (Ordu), ()

Haber Kodu : 200220030

===============================

Tavuklarını yemek isteyen tilki seyisinde fenomen oldu

ERZURUM'un Hınıs ilçesinin Saldız Mahallesinde yaşayan Tuncay Edis, tavuklarını yemeye gelen tilkiyle yaptığı sohbeti sosyal medyada paylaşınca fenomen oldu. Edis, tavukları yemesine müsaade etmediği tilkinin karnını doyurup gönderdi.
İlçeye 20 kilometre uzaklıktaki Sadız Mahallesinde oturan Kadriye-Tuncay Edis çiftinin başı son günlerde doğada aç kalan tilkiyle belada. Geçimlerini çiftçilik yaparak sağlayan Edis çiftinin beslediği 7 tavuğu gözüne kestiren tilki sık sık bunlardan birini almak için mahalleye kadar iniyor. Artık köpeklerinde alışıp, saldırmadığı tilki tavukların sahibi tarafından engelleniyor. Tilkinin son gelişini cep telefonuna kaydedip, onunla yaptığı sohbeti sosyal medyada paylaşan iki çocuk babası Tuncay Edis (40), biranda fenomen oldu. Görüntüleri binlerce kişi tarafından paylaşılan Ediz'in tilkiye söylediği, "Bu tavuklar bizim, sen bela mısın? Bunları yiyeceğini düşünüyorsan yanılıyorsun. Bunları sana yedirtmeyiz. Tilki kardeş gel ayıpsın, kimse sana bir şey demiyor" sözleri izleyenleri gülümsetti.
Çiftçinin, tavuklarını avlamakta ısrarcı olan tilki Tuncay Edis'in verdiği yiyeceklerle karnını doyurup bölgeden uzaklaştı. Eşine ait olan 7 tavuğu yumurtaları için beslediklerini söyleyen Edis, "Besicilik yapıyorum. Eşim yumurtaları için 7 tane tavuk besliyor. Ama tilki bunları gözüne kestirmiş. Doğada yiyecek bulamayan tilki ölümü göze alıp buraya kadar geliyor. Tilki sık sık gelmesinden dolayı köpekleri bile kendine alıştırmış. Artık köpekler tilkiye tepki bile göstermiyor. Tilki uzun süre tavukların etrafında dolanıp duruyor. Tabi tavukları ona yedirmem. Karnını doyurup gönderdim. Tabi tilkinin ölümü göze alıp buralara kadar gelmesinin en büyük nedeni doğayı katletmemizdir. Doğada ne keklik ne de tavşan bıraktık. Eskiden ben hayvanları kışın yemlemeye çıkardığımda keklik sürüsü ve çok sayıda tavşan görürdüm. Şimdi bunların hiçbiri yok. Doğada aç kalan tilki de mecburen köylere, ilçelere ve şehirlere inecek" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Tuncay Edis'in tilki ile konuşması 
-Tilkinin tavukları gözetlemesi
-Tuncay Edis'in tilkiyi uzaklaştırması
-Tuncay Edis ile röp

Haber-Kamera: ERZURUM,()

===============================

Anne karnındaki bebeklerin gülümseten pozları

Anne adayları için en heyecanlı an olan karnındaki bebeğinin ilk görüntüleri, görenlere 'Adeta poz vermiş' dedirtiyor. 

16'ncı haftadan itibaren yüzü şekillenmeye ve gelişmeye başlayan bebeklerin ultrasonla çekilen fotoğrafları arasında kaşlarını çatık, kahkahayla gülen, eliyle yüzünü kapatan, burnuyla oynayan, parmağını emen, elini çenesine dayayan bebekler olduğu gibi kendini göstermeyen bebekler de var. 

Anne ve baba adaylarının bebekleriyle ilk tanıştıkları an, onları olduğu kadar doktorları da heyecanlandırıyor. Antalya'da 20 yılda binlerce doğum yaptıran Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Derya Aksu, anne ve babaların bebekleriyle ilk olarak 12'nci haftada tanışmaya başladıklarını belirterek, "12'nci haftalarda bir insan yüzü şekillenmeye başlar. 16'ncı haftalarda bebeğin yüzünde gelişme başlar. Göz çukurları göz kapaklarını görmeye başlarız. Aslında anne karnındaki bebeğin kilo alımıyla birlikte artık siması da ortaya çıkar" dedi.
Anne karnındaki bebeğin simasının belirginleşmeye başladığı anda anne ve baba arasında tatlı atışmaların başladığını kaydeden Op.Dr.  Aksu, "Muayene esnasında bu tarz tatlı atışmalar yaşanır. 'Bebek sana mı bana mı benziyor' diye. Bazen espri yaparım 'Hiç kimseye benzemiyor bana benziyor, çünkü devamlı ben takip ediyorum' diye. Güzel tatlı anlardır" diye konuştu. 

BEBEKLERİN DE RUH HALİ VAR
Anne karnındaki bebeklerin kilo alımıyla birlikte güzel pozlarının da ortaya çıkmaya başladığını kaydeden Op. Dr. Derya Aksu, "Öyle ki, bazen babasının çenesini almış, bazen annesinin gamzesini almış gibi güzel benzetmeleri rahatlıkla görebiliyoruz" dedi. Nasıl bir yetişkinin ruh hali varsa anne karnındaki bebeğin de ruh hali olduğunu belirten Op. Dr. Aksu, şunları söyledi:
"Bazı bebekler, annelerini sabah erken saatlerde takip ettiğimizde uykulu halde olur. Güzel poz yakalayamayız. O zaman anne adayına öğleden sonra tekrar gel derim. Bebeklerin ruh hallerini rahatlıkla görebiliriz. Mutlu bebekler, gülen bebekler, sinirlenip muayeneyi sevmeyen bebekler var. Beni itmek isteyip eliyle yüzünü kapatan bebekler de var. Bebeklerin el ve ayakları genellikle yüzlerinin önünde olduğu için her zaman güzel pozlarını yakalayamayabiliriz. Bir güzel poz için birkaç muayene gerekebilir. Yüzünü asmış tontiş bebekler var. Bazı bebeklerin yanakları çok net güzel görünür. Aynı pozu doğum sonrası da görebiliriz. Ayağını gösteren bebekler var. Parmağını emen bebekler var. Düşünceli bebekler var, elini çenesine dayamış olarak poz veren bebekler var."
'BEBEKLERİN DE MAHREMİYETİNE SAYGI DUYARIM'
Anne adaylarının muayenelerinde ultrason görüntülerini alırken kimi zaman sinirli bebeklerle karşılaştıklarını anlatan Op. Dr. Aksu, "Bazı bebekler de kendini hiç göstermek istemez. Adeta 'Bakma bana' der. Elleriyle yüzlerini kapatırlar adeta. Tabi bebeklerin de mahremiyeti var. Eğer onlar kendilerini göstermek istemezse ben de geri çekilirim. Zorlamam" diye konuştu. Takip ettiği anne adayları ve bebeklerin ilginç görüntülerini odasındaki panoya asan Op. Dr. Aksu, bir hekim olarak bu tarz pozları gördüğünde çok mutlu olduğunu söyledi. "Çünkü ben bir hekimim ama bir kadınım ve anneyim" diyen Op.Dr. Aksu, "Bu bebekleri anne karnında takip ederken doğuma kadar ben de heyecan duyuyorum. Tabi önce sağlığına bakarım. Sorun var mı, yok mu. Eğer her şey normalse, bebeğimiz sağlıklıysa, bu tatlı taraflara geçerim. Bu tarz en güzel pozlar yakalamaya çalışırım" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------
- Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op,Dr.Derya Aksu odasında detay görüntüleri
- Anne karnındaki bebeklerin pek çok görüntüleri
- Op,Dr.Derya Aksu'nun odasındaki panoda asılı olan bebeklerin görüntüleri
- Op,Dr.Derya Aksu ile bebeklerin görüntülerinin asılı olduğu pano önünde fotoğraf
- Op,Dr.Derya Aksu, cep telefonunda ikiz bebeklerin karşılıklı oturup adeta sohbet edercesine görüntüsünü anlatırken
- Op,Dr.Derya Aksu detay görüntüler


HABER -KAMERA: Selma KUNAR /ANTALYA,()

Haber Kodu : 200220023

============

Çobandı fabrikatör oldu, koyunlarını unutmadı

KARS'ın Selim ilçesi Tuygun Köyü'nde doğan ve 15 yaşına kadar çobanlık yapan Vehbi Akyar, çocuk yaşta kaçarak geldiği İzmir'de büyük bir fabrikanın sahibi oldu. Firmasında 33'ü mühendis yaklaşık 210 kişiyi istihdam eden ve 42 ülkeye ihracat yapan Akyar, havalandırma ve iklimlendirme ekipmanları işinde sektörün liderlerinden biri oldu. Üretimin her safhasıyla yakından ilgilenen Akyar, rahatlamak istediğinde fabrikasının arka bahçesinde beslediği 43 koyun ile ilgileniyor. Akyar, "Ben köyde çobandım. Geçmişimi burada yaşatıyorum. Gün içinde gelip koyunlarımı otlatıyorum. Bu benim için bir terapi oluyor" dedi.
 
Kars'a 24 kilometre uzaklıktaki Tuygun Köyü'nde 7 çocuklu bir ailenin en büyüğü olarak dünyaya gelen 53 yaşındaki Vehbi Akyar, çobanlıkla başladığı başarı hikayesine Menderes ilçesindeki İzmir Ticaret Organize Sanayi Bölgesi'nde (İTOB) kurduğu fabrikayla devam ediyor. 15 yaşında geldiği İzmir'de dayısının yanında çıraklık yaparak havalandırma sistemleri işini öğrenen Akyar, sektörün lider firmalarından birinin sahibi oldu. Geçmişini de asla unutmayan Akyar, fabrikasının bahçesine kurduğu küçük çiftliğinde koyun, keçi ve çok sayıda tavuk besliyor. Evli ve 1 çocuk babası Vehbi Akyar'ın 20 yaşındaki oğlu Ekonomi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü 2'nci sınıf öğrencisi Murat Akyar da boş zamanlarında babasının en büyük yardımcısı oldu. Çocukluğundan beri sorumluluk almayı sevdiğini ve zorluklarla mücadele ederek büyüdüğünü anlatan Vehbi Akyar, "Köyümde 30 nüfuslu bir ailem vardı. 4 amcam ve çocuklarıyla birlikte aynı evi paylaşıyorduk. Evin en büyüğü bendim. Yaz kış hayvanlarla ilgileniyordum. Hayvancılık zordu, çobanlık daha da zordu" dedi. Yaklaşık 2 bin 800 rakımlı Allahüekber Dağı'nda koçları otlatan ve küçük bir çocuk olmasına karşın koçlarını Gaziantep'e getirip satan Akyar, "Aramızda bir yarış vardı. 550 tane erkek koç otlatıyor yaz sonu Antep'e getirip satıyorduk. Kimin hayvanı daha kilolu olacak diye bir yarış vardı. En kilolu hayvan benimkiydi. 110 kiloluk hayvan satarak rekor kırıyordum. 11 yaşındayken 300 hayvana eksi 20 derecede yem hazırlıyor, bıkıp usanmadan onların suyunu, yemini taşıyordum. Su köye çok uzaktı. Su taşımak için kova kullanıyorduk. Ben bir eşeğe kızak yaptım. Kızağın üstüne bidon monte ettim. Suyu eve eşekle taşıyordum. Köyde bu sistemi ilk kez ben yaptım, bu nedenle çok seviliyordum" diye konuştu.  
'KONAK'I GÖRÜNCE GÖZLERİM KAMAŞTI'
Dedesinin İzmir'de yaşadığını öğrenen Vehbi Akyar, ilkokulu zorluklarla köyünde bitirdikten sonra hep İzmir'e gelme hayali kurduğunu söyledi. Birçok kez deneyen ama başaramayan Akyar, 15 yaşındayken 4'üncü denemesinde İzmir'e kaçmayı başardı. Para biriktirerek otobüs biletini satın alan Akyar, İzmir yolculuğunu şöyle anlattı:
"Bir okulun çevresi taş duvarlarla örülecekti. Bir ustanın çırağı olarak 16 gün bu işte çalıştım ve o zamanın parasıyla 400 lira kazandım. O parayı duvardaki deliğe sakladım. Bir eylül sabahı parayı alıp üstümdeki tezek kokusuyla şehir merkezine yürüdüm. Kimseye haber vermeden şehirlerarası otobüse bindim. Annem bana hep 'deden İzmir Karabağlar'da ona kaç' diyordu. Çünkü sırtımdaki yük fazlaydı. Annem de beni bu hayattan kurtarmak için 'bir gün git buralardan' diyordu. Ankara'da İzmir otobüsüne aktarma yaptım. Tuvalette ayağımdaki lastikleri yıkadım. Ankara'yı geçtikten sonra gördüm ki her tarafta domates salatalık var. İki kilo domates aldım. Benim için çok değişik bir yiyecekti. Domates ekmek yiye yiye İzmir'e geldim. Konak Meydanı'nı gördüm gözlerim kamaştı, her taraf ışık bambaşka bir dünya. Ama hiç korkmadım. Korku bende olmayan birşey. Başaracağımı biliyordum."
MAÇTA SU SATARAK TAKSİT ÖDEDİ
Kars-İzmir yolculuğun ardından dedesini bulan ve yepyeni bir hayata başlayan Vehbi Akyar, dayısının yanında havalandırma işini öğrendi. Para kazanmasa da çok çalıştığını hurda toplayıp satarak kendisine bir şeyler alabildiğini dile getiren Akyar, askerliğinin ardından bir mühendisin yardımıyla Antalya'da bir işe girdi. Bir otelin sezon açılana kadar havalandırma sistemini bitirdiğini belirten Akyar, ilk kıvrım makinesini o yıllarda aldığını anlattı. Kısa sürede Antalya'daki bütün otellerin işlerini yapmaya başlayan Akyar, köyündeki hemşerilerini çağırıp onlara da iş bulmanın mutluluğunu yaşadı. Akyar, "Köyümdeki çoban arkadaşlarımı çağırıyordum. Çadır kurdum hep birlikte kalıyor, yemeği de kendimiz yapıyorduk. Gece gündüz çalışıyorduk. 18 kişi geldi köyden. İzmir'de dayılarım birleşip şirket kurdu beni ortak etmediler. Ben de kendime Karabağlar'da küçük bir dükkan tuttum. Konak'taki Ordu Evi'nin işini aldım. Bir araba aldım taksitle. İlk taksiti ödedim ama param yetmedi. O gün hayatımdaki kırılma anıdır. Galatasaray'ın ceza aldığı için İzmir'de Alsancak Stadı'nda oynanan bir Avrupa maçı vardı. Ağustos sıcağıydı. Cebimdeki parayla iki bin tane su aldım. Kamyonet kiraladım mahalleden 15 çocuğa kova verdim. İki katı fiyatla sattım. Sahanın bahçesinde zabıtalar arkamdan koştu ama hepsini sattım. Kahveye gidip kazandığımız paraları masanın üstüne döktüm. Araba taksitini ayırdım geri kalanı çocuklara dağıttım. Arabanın borcunu kapattım. Daha sonra başlık parası verdim ve köyden oğlumun anasıyla evlendim" diye konuştu.
Zamanla işleri artan ve para kazanmaya başlayan Akyar, çalıştıkça kazandığını anlatarak şunları söyledi:
"Gözüm karaydı. Hayatım boyunca hep ileri baktım. Yanıma aldığım ilk mühendis hala sağ kolum ve fabrikanın genel müdürü. İlk ay onun maaşını nasıl vereceğimi düşündüm. O adamın psikolojisi bozulursa verim alamazdım. Kendim yemedim onun maaşını verdim. 10 kişi 20, 30, 40 kişi derken hep büyüdük. Karabağlar'da 500 metrekare yerden Halkapınar'da 4 bin metrekare yere geçtim. Sonra buranın arsasını aldım. Parayı değil hep işi sevdim. 30 senedir bu işi yapıyorum. Kimseyi kırmadım işini yarım bırakmadım. Yanımda çalışanların en az kıdemlisi 10 yıllık." 
İTHALATIN ÖNÜNÜ KESTİ
Yaklaşık 210 kişinin çalıştığı fabrikasında 33 mühendis ile 42 ülkeye ihracat yaptığını kaydeden Vehbi Akyar, her sabah 08.00'de işinin başında oluyor. Dünyadaki sayılı iklimlendirme üreticilerinden biri olmakla övünen Akyar, "Hangi ürünün hangi müşteriye ait olduğunu bilmezsem rahatsız olurum. Fabrikayı sürekli dolaşıyorum. Davlumbazından tutun klima santrali, menfezi, damperi gibi ekipmanların tamamını biz üretiyoruz. Türkiye'nin en çok ithalat yaptığı ülkeler sektörümüzde Finlandiya, Almanya ve İtalya idi. Biz yüksek performanslı cihazlarımız ile yurt dışındaki firmaların önünü kestik. Türkiye'ye onların malını sokmuyoruz. Bizim ürünlerimiz onlardan daha kaliteli" diye konuştu. Çobanlık yıllarını hiçbir zaman unutmayan Akyar, geçmişini sürekli yaşattığını belirterek "Fabrikaya geldiğimde koyunlarımı görmezsem eksiklik hissederim. Gün içinde belli aralıklarla gelip onları otlatırım. Bu benim için bir terapi oluyor. Yaklaşık 43 koyun var burada" dedi. 
KÖYÜNE OKUL YAPTI
İşyerinde çalışan 34 kişinin hemşerisi olduğunu vurgulayan Akyar, İzmir'de iş kurduğu günden beri emekli olanlar ve kendi işyerlerini kuranlarla birlikte yaklaşık 2 bin kişinin İzmir'e yerleşmesini sağladı. Kars'tan İzmir'e bir göçü başlatan Akyar, şöyle devam etti:
"Benim bir ahdım vardı. Kars'a işyeri kurmayı, ilkokulu zorla bitirdiğim için de Selim ilçesine bir okul yaptırmayı hayal ediyordum. Şuan bunları başardım. Selim'e iki yıl önce Vehbi Akyar İlköğretim Okulu yaptırdım. Yaklaşık 300 öğrencisi var. Fabrikamın ise yüzde 80'i bitti. Daha faaliyete başlamadı. Trenle Kars'tan Rusya'ya, Ukrayna, Azerbaycan ve Türkmenistan'a ürün göndereceğim. 2021'de faaliyete başlayacak. TIR ile taşımacılık çok pahalı olduğu için burada ürettiğim ürünleri Kars'tan trenle yurt dışına göndereceğim. Bu nedenle oraya fabrika kuruyorum." 

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Fabrikada çalışan işçilerden detay ile görüntü,
-Vehbi Akyar fabrikayı dolaşırken görüntü,
-Vehbi Akyar ile röportaj
-Vehbi Akyar koyunları otlatırken görüntü.

Haber: Nevra UÇKAÇ - Kamera: Tekin GÜRBULAK / İZMİR, ()

Haber Kodu : 200220056

================================

Van’da Korona virüsüne karşı tedbirler alınıyor

İRAN’ın Kum kentinde korona virüsü nedeniyle 2 kişinin hayatını kaybetmesi sonrası, Türkiye’nin İran sınırında bulunan Van’da Vali ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mehmet Emin Bilmez başkanlığında yapılan toplantıda virüse karşı acil tedbirler alınması kararlaştırıldı.
İran’ın Kum kentinde korona virüsü nedeniyle 2 kişinin hayatını kaybetmesi sonrası İranlı turistlerin yoğun olarak geldiği Van’da, Vali Bilmez alınacak tedbirlerin değerlendirilmesi için toplantı yaptı. Valilikte yapılan toplantıya, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Yüksel Yiğit, İl Emniyet Müdürü Ali Karabağ, İl Sağlık Müdürü Mahmut Sünnetçioğlu, Doğu Anadolu Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Hayrettin Yıldırım, İl Göç İdaresi Müdürü Cuma Omurca, 6. Hudut Tugay Komutanlığı ve ilgili kurumlardan temsilciler katıldı. Toplantıda Vali Bilmez, korona virüsünün İran’da ortaya çıkmasıyla bazı tedbirlerin alınmasının zorunlu hale geldiğini belirterek, genel durum değerlendirmesi yaptı. 
Alınacak tedbirlerin istişare edildiği toplantıda Öncelikle Türkiye-İran sınırı Saray İlçesi’ndeki Kapıköy Gümrük Kapısına termal kamera montajı yapılması, sağlık odası kurulması ve yabancılarla irtibat halinde olan gümrük kapısında çalışan personelin koruyucu maske ve ekipman kullanması ile (covid-19) korona virüsü hakkında eğitimden geçirilmesi kararı alındı. Geri Gönderme Merkezi ön kabul birimine termal kamera kurulması ve personelin virüs hakkında eğitilmesi, sınır birlikleri personeline de yine  virüs hakkında bilgilendirme eğitimi verilmesinin önemine dikkat çekildi.
Virüs hakkında bastırılacak bilgilendirme afişlerinin  Türkçe, Farsça, İngilizce Kapıköy Gümrük Kapısının çeşitli yerlerine asılması alınan kararlar arasında. Ayrıca, İran’dan Türkiye’ye karayolu ve demiryolu ile giriş-çıkışları sınırlandırılması konusunun da bakanlığın görüşünün alınması karara bağlandı.

ARŞİV GÖRÜNTÜLERLE
VAN ()

===============================

Sokak ortasındaki kapkaç kamerada

GAZİANTEP'te, bir kadının çantasını alıp, kaçan ve güvenlik kamerası görüntülerinden kimlikleri tespit edilen 2 kapkaççı yakalandı. Şüphelilerden biri tutuklanırken, diğeri adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı.
Akdere Mahallesi'nde 13 Şubat günü yaşanan olayda, adı açıklanmayan bir kadının çantasını, yanına yaklaşan 2 kişi alıp kaçtı. Kadın peşlerine düştüğü kapkaççıları yakalayamayınca polise gitti. Çalışma başlatan polis, olayın meydana geldiği bölgedeki güvenlik kameralarından 2 şüphelinin kimliklerini belirledi. 2 kapkaççı adreslerine düzenlenen baskınla yakalandı. Sorgularının ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden biri tutuklanarak cezaevine konulurken, diğeri adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-------------------------
- Sokaktaki kadın
- Şüphelinin kadının çantasını çalması
- Kadının şüphelinin peşinden koşması
- Şüphelilerin adliyeye sevk edilmesi
- Genel ve detay görüntüler

Haber: Hasan KIRMIZITAŞ - Kamera: GAZİANTEP ()

==============================

Gülben Ergen'den Yıldız Tilbe'ye 'bravo'

ANTALYA'da sahneye çıkan Gülben Ergen, sevilen şarkılarını seslendirdi. Gecede, Yıldız Tilbe'nin 'Kandıramazsın Beni' adlı şarkısını da seslendiren Gülben Ergen, "Bu şarkıyı yazan Yıldız Tilbe'ye bravo demek istiyorum" dedi.
Antalya Belek'teki beş yıldızlı bir otelde bir halı firması tarafından düzenlenen gala yemeğinde sahneye çıkan Gülben Ergen, sevilen şarkılarını seslendirdi. Parlak pullu, göğüs ve sırt dekolteli kostümüyle göze hitap eden Ergen, küpeleriyle ve parmağındaki büyük taşlı yüzükle de kadın hayranlarından tam not aldı. 
Gülben Ergen, sahneye 'Arka sokaklarda neler oluyor' şarkısıyla çıktı. Ardından 'Bay Doğru' şarkısını seslendiren Ergen, repertuarında Yıldız Tilbe'nin 'Kandıramazsın Beni' adlı şarkısına da yer verdi. Bu şarkıyı salonu dolduran hayranlarıyla birlikte seslendiren Ergen "Size bravo demek istiyorum. Aynı zamanda bu şarkıyı yazan Yıldız Tilbe'ye de bravo demek istiyorum. Bu gecenin eğlenceli ve şanslı bir gece olmasını diliyorum" dedi. 
Gülben Ergen,iki saate yakın sahnede kaldı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
--------------
- Gülben Ergen'in sahneye çıkış görüntüsü
- Gülben Ergen'in ilk şarkısı 'Arka Sokaklar'ı söyleme genel görüntüsü
- İkinci Şarkı ' Bay Doğru' şarkısının yakın plan görüntüsü
- 'Kandıramazsın' şarkısından genel ve detay götüntüler
- Gülben Ergen'in 6.40sn'de Yıldız Tilbe'ye teşekkür etmesi
- Gülben Ergen'in sahneden inip masalarda dolaşarak şarkı söyleme ve misafirlerle sohbet etme detay görüntüleri

HABER: İbrahim LALELİ -KAMERA: Aslı DURAN /ANTALYA, ()

==============================

İzmir'de konut satışlarında artış

İZMİR'de konut satışları geçen yıl ile kıyaslandığında 2020 yılının ocak ayında iki kat arttı. Özellikle yatırım amaçlı konut satın almak isteyenler yeni yerleşim bölgelerindeki 1+1 daireleri tercih ediyor. Uzmanlar ise talepteki yoğunluğa bağlı olarak önümüzdeki dönemde konut fiyatlarının yükseleceğini söyleyerek yatırımcıları ellerini çabuk tutmaları yönünde uyarıyor. 

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) İzmir Bölge Müdürlüğü'nün açıkladığı verilere göre, İzmir'de 2019 yılı Ocak ayında 3 bin 795 olan konut satışı 2020 yılında 7 bin 212'ye çıktı. İzmir'de konut satışlarının iki kat arttığını ifade eden İzmir Emlak ve Komisyoncuları Odası Başkanı Mesut Güleroğlu, bu sonucun altında yatan nedenleri sıraladı. İzmir'de diğer illere nazaran konut fiyatlarının daha düşük olduğunu kaydeden Güleroğlu, konut kredi faiz oranlarının düşmesiyle birlikte satışlarda artış yaşandığını vurguladı. Mevduat faizlerinin de aşağıda olduğunu belirten Güleroğlu, yatırımcıların gayrimenkule yöneldiğini söyleyerek "Buca, Bayraklı, Bornova ve özellikle Mavişehir'de 1+1 konutlar çok revaçta. Bu tip daireler yatırım amaçlı olarak çok düşünülüyor. Bu yüzden öğrenciler oturmak için, yatırımcılar ise öğrencilere kiraya vermek için 1+1 konut satın alıyor" dedi. Piyasadaki hareketlenmenin aslında hafif yönde olduğunu savunan Güleroğlu, satışlarda çok yoğun bir etki yaşanmasa da önümüzdeki dönemde piyasanın daha da canlanacağını dile getirdi. Güleroğlu şöyle konuştu:
"Konut kredi faiz oranlarının biraz daha aşağı düşeceğine dair duyumlar alıyoruz. Mevduat faizlerinin de biraz aşağı çekilmesiyle piyasalarda ciddi canlılık olacağını düşünüyoruz. Konut kredi faiz oranlarının iyice düşmesini bekleyip daha sonra konut almayı düşünenler var. Fakat 1 ay önce 130-140 bin liraya 1+1 konut bulabiliyorduk. Şuan ise 150 bin liradan aşağı bulamıyoruz. Önümüzdeki aylarda faiz oranları aşağı gelmeye başladığında fiyatlar 160-170 binlere çıkabilir. Bu nedenle yatırımcı elini çabuk tutmalı. İstanbul Bursa ve İzmir otobanı iki şehir arasını 3 buçuk 4 saate düşürüyor. Bunu düşünerek yatırımcılar önceden alımlarını yaptı. Otoban açıldığında ev fiyatları daha da yükselecek."
EMLAKTA 2020 BEREKETİ
Bornova'da emlakçılık yapan Serkan Çelik ise İzmir'de konut satışlarının özellikle geçtiğimiz kasım ayından itibaren arttığını vurguladı. Konut sahibi olmak isteyenlerin fırsatı iyi değerlendirdiğini ifade eden Çelik "Mevduat faizlerinin düşmesiyle birlikte üniversitenin bulunduğu ve sanayinin yoğun olarak geliştiği Bornova ilçesinde konut satışları artmaya başladı. Bu hareketlilik sektörümüzü güzel etkiledi. Bornova'da bölgeye ve mahalleye göre farklılık gösterse de 2+1 konutların fiyatı 250 bin liradan 750 bin liraya kadar çıkıyor. 3+1 konutlar ise 450 bin liradan başlayıp 2 milyona kadar yükselebiliyor. 2020'ye güzel başladık, günlerimiz bereketli geçiyor. Herkes konut almaya yöneldi. Oturmak için de yatırım için de tercih edenler var" dedi.
1+1 KONUTLARA YOĞUN İLGİ
İzmir'de 29 yıldır emlakçılık yaptığını söyleyen Gönül Vural da konut piyasasındaki hareketliliğin konut ve kredi faiz oranlarındaki düşüşe bağlı olduğunu dile getirerek "Bayraklı yeni kent merkezi olması sebebiyle konut fiyatları yüksek. Ama bu bölge çok da talep görüyor. Mevlana ile Manisa yolu girişinde yeni yerleşim yerleri var. Osmangazi'de de daha uygun ve herkesin ulaşabildiği fiyatlarla konut bulunabiliyor. Ama Özkanlar bölgesi konut fiyatlarının yüksek seyrettiği bir yer" dedi. Yatırımcıların yeni yerleşim bölgelerini tercih ettiğini anlatan Vural, 1+1 dairelerin yoğun talep gördüğünü belirterek şöyle devam etti:
"Eski yerleşim yerlerinde yatırım yapmak biraz zor. Yeni yerleşim bölgelerinde 1+1 ya da 2+1 daireler yatırım için daha uygun. Bu daireler öğrencilere kiralanıyor. Mevlana Mahallesi üniversiteye çok yakın. Doğanlar Mahallesi'nde konut fiyatları 1+1'ler için 200 ile 350 bin arasında değişebiliyor. Bu daireler bin liraya yakın fiyatla kiraya veriliyor. Oldukça güzel bir yatırım. Bu aralar Buca, Çiğli ve Bornova'da 1+1'ler çok yoğun talep görüyor." 

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
- İzmir Emlak ve Komisyoncuları Odası Başkanı Mesut Güleroğlu
- Serkan Çelik
- Gönül Vural
- Genel ve detay görüntüler

Haber: Nevra UÇKAÇ - Kamera: Tekin GÜRBULAK / İZMİR,()

Haber Kodu : 200220065

===========================

Yaşı henüz 17 ancak şirketiyle iş hayatının parçası oldu

MANİSA'nın Akhisar ilçesinde yaşayan 17 yaşındaki Semih Yaşa, 3 yıl önce başladığı grafik tasarım işinde kendisini geliştirerek şirketini kurdu. Lise eğitimi süren ve oluşturduğu müşteri portföyüyle dikkat çeken Yaşa, "Yaşıtlarıma hiç vakit kaybetmeden hayallerinin peşinden koşmalarını tavsiye ediyorum" dedi.

Akhisar'da yaşayan ev kadını Sevim Yaşa (50) ile çiğ köfte satışı yapan bir dükkanın sahibi esnaf Arif Yaşa (48) çiftinin çocuğu, özel bir lisede 11'nci sınıf öğrencisi Semih Yaşa, 14 yaşında hobi olarak başladığı web tasarım ve grafik tasarım işlerinde internetten izlediği videolarla kendisini geliştirdi. Yaşa, 15 yaşında ilk müşterisini buldu. Gün geçtikçe müşteri ağını geliştiren Yaşa, şuan Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde bulunan 40 farklı müşterisine hizmet veriyor. Web tasarımı, sosyal medya yönetimi ve sosyal medyalarda kullanılmak üzere görsel hazırlama gibi seçeneklerle hizmet veren Yaşa, evinin bir odasında çalışmalarını sürdürüyor. Yaşa, geçen 7 Ocak'ta Akhisar Vergi Dairesi'ne giderek gerçek usul vergi diliminden yararlanıp 'Mobidoktor Medya Reklam Bilişim Hizmetleri' ismiyle şirketini kurdu. Okuldaki öğretmeni ve öğrenci arkadaşlarından olumlu tepkiler alan Yaşa, onlara ilham verdi.
'KAZANCIM YAŞIMA GÖRE İYİ GİDİYOR'
Lise sıralarında otururken hayalini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadığını belirten Semih Yaşa, "14 yaşındayken bilgisayara çok ilgi duyuyordum. Buna bağlı olarak bazı programları araştırmaya başladım. Kendimi grafik tasarım sektörünün içinde buldum. Ancak çalışmak ve kendimi geliştirmek istediğim programlar ücretliydi. Ben bu programları almak için ailemden okulda harcamam için aldığım harçlıkların bir kısmını biriktirmeye başladım. 15 yaşımda profesyonel programları kullanmaya başlamıştım. Hem grafik tasarımı hem de web yazılımı sektöründe birkaç müşteri buldum. Daha sonra müşteri ağımı geliştirdim. Kazancım yaşıma göre iyi. Şirket kurdum. Kurumsal olma yolunda ilerleyeceğim. Ancak bir yandan iyi diğer yandan kötü. Arkadaşlarım geziyor, onlara ayak uyduramıyordum. Arkadaş çevremde kopukluklar oluştu. Yaşıtlarıma hiç vakit kaybetmeden hayallerinin peşinden koşmalarını tavsiye ediyorum" dedi.
Yaşa'nın eğitim gördüğü okulun müdürü Tuncay Özbek ise, "Semih okulumuzun başarılı öğrencileri arasında yer alıyor. Kendisinin girişimcilik ruhu bizi heyecanlandırıyor. Semih, hem derslerini çalışıyor hem okul sonrası ticaretle uğraşıyor. Kendisin tebrik ediyorum" dedi. Semih Yaşa'nın tarih öğretmeni Sibel Zekiye Yeğin ise, "Semih'in bilime, bilgisayara olan ilgisi onun şirketini kurmasına vesile oldu. Kendisi aynı zamanda bizim okulumuzda proje sorumlusu. Okulumuzda büyük destekçimiz. Kendisiyle gurur duyuyoruz" dedi. 

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
- Semih Yaşa'nın ofis ortamından görüntü
- Semih Yaşa'nın bilgisayar başında çalışmasından görüntü
- Semih Yaşa'nın okul sıralarındaki görüntüsü
- Semih Yaşa röp.
- Okul Müdürü Tuncay Özbek röp.
- Tarih öğremeni Sibel Zekiye Yeğin röp.
- Genel ve detay görüntü

Haber- Kamera: Cemil SEVAL / MANİSA, ()

 Haber Kodu : 200220063

======================

60 milyonluk yeni turizm pastası

AKDENİZ Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Erkan Yağcı, 2020'de dünyadaki turizm hareketliliğinde yüzde 4 büyüme beklendiğini, bunun da 50- 60 milyon yeni turist anlamına geldiğini belirterek, "Türkiye ve Antalya olarak bu pastadaki büyümeden payımızı almak için çalışacağız" dedi.

AKTOB Başkanı Erkan Yağcı, 2019 yılı dünya, Türkiye ve Antalya turizmi ile 2020 yılı ve sonraki süreçlerle ilgili beklentileri değerlendirdi. Erkan Yağcı, 2019'da hem Türkiye hem Antalya açısından rekorlar yılı olduğunu söyledi. 2019'da dünyada 1 milyar 461 milyon insanın seyahat ettiğini belirten Erkan Yağcı, dünya turizm hareketinde yüzde 4'lük büyüme olduğunu kaydetti. Dünya turizminde en fazla hareketliliğin Türkiye'nin de içinde bulunduğu Avrupa'da yaşadığını belirten Yağcı, "Yüzde 51'i, yani 742 milyonu Avrupa'da gerçekleşti. 364 milyonu Asya-Pasifik, 220 milyonu Amerika, 71 milyonu Afrika, 64 milyonu Ortadoğu" dedi. 

AKDENİZ'DE 304 MİLYONLUK İNSAN HAREKETİ
Dünyadaki 1 milyar 461 milyon insan hareketinin 304 milyonunun Türkiye'nin de yer aldığı Akdeniz'de gerçekleştiğini açıklayan Yağcı, Türkiye'nin 2019 yılında 52 milyonu aşkın turist sayısıyla dünyada altıncılığa yükseldiğini belirtti. Yağcı, "Bu 2014'de yakaladığımız bir başarıydı ve yeniden yakaladık. 2023 hedefimiz 75 milyon turiste ulaştığımızda ise ilk 5'e sabitleyeceğiz" dedi. 

DÜNYA TURİZMİ 2020'DE YÜZDE 4 BÜYÜYECEK
Dünya Turizm Örgütü verilerine göre 2019 yılındaki 1 milyar 461 milyon kişilik hareketin en iyi turist sayısı olduğunu dile getiren Yağcı, 2020 yılı öngörülerine göre ise dünyada turizminde yüzde 3-4 arasında büyüme beklendiğini, bunun da yeni 50-60 milyon kişi anlamına geldiğini kaydetti. Yağcı, "Türkiye ve Antalya olarak biz de bu pastadaki büyümeden payımızı almak için çalışacağız" dedi. 

DÜNYA ORTALAMASI 1040 DOLAR
Türkiye açısından turizmde bu yıl ve sonraki yıllarda en önemli konunun gelir ayağı olacağına işaret eden Yağcı, 2019 verilerine göre dünyada kişi başı turist geliri ortalaması 1040 dolarken, Türkiye'de bu rakamın 660 dolar, 2023 hedefinin de 867 dolar olduğunu söyledi. 

2030'DA 1.8 MİLYAR KİŞİ ÖNGÖRÜLÜYOR
Erkan Yağcı, 2030'a doğru dünya turizminin büyümeye devam edeceğinie ve 1 milyar 461 milyon kişi olan insan hareketinin 1 milyar 800 milyona yükseleceğinin öngörüldüğünü anlattı. Yağcı, 2009'dan bu yana dünya turizminde düşüş yaşanmadığını, her yıl yükseliş olduğunu kaydetti. 

TURİZMİN YÜZDE 56'SI EĞLENCE VE DENİZ 
Dünyadaki turizm hareketinin gerçekleşme şekilleriyle de ilgili bilgi veren Yağcı, "Yüzde 58'si havayoluyla, yüzde 37'si karayoluyla, yüzde 4'ü deniz yoluyla, yüzde 1'i de tren vesaire şeklinde seyahat etmiş" dedi. Türkiye ve özellikle Antalya açısından eleştiri konusu olan deniz-kum-güneş turizmine de dikkat çeken Yağcı, dünya turizminin yüzde 56'sının eğlence, deniz-güneş-kuma yönelik olduğunu belirterek, "Büyümenin bu nitelikte olması da son derece doğal" diye konuştu.  

2019'DA GELİR 2014'Ü YAKALADI
2019'da Türkiye'nin 52 milyon olan turist sayısında Rusların 7 milyona, Almanların ise 5 milyona yükseldiğine işaret eden Yağcı, "7 milyon Rusun 5.5 milyonu, 5 milyon Almanın da 2.6 milyonu Antalya'ya geldi. Gelir ise 34 milyar dolar ve 2014 yılındaki rakamımızın aynısı. Bu sene en önemli konu, gelirde rekor kırmak olacak" dedi. 

2020 GELİR HEDEFİ 41 MİLYAR DOLAR
Türkiye'nin 2023 vizyonu olan 75 milyon turist, 65 milyar dolar hedefinin, herkesin sahip çıkması gereken çok gerçekçi bir hedef olduğunu vurgulayan Yağcı, "Bu rakamlara gelirsek hem sayı hem gelirde dünyada ilk 5'e gireceğiz. Bu yılki hedef 41 milyar dolar. Eğer gelirde 2014'teki rakam sabit kalsaydı, bu turizm gelirini çoktan yakalamış olacaktık. Ama bu yıl bu rakamı gerçekleştirecek seviyede olduğumuza inanıyoruz" dedi. 

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------
- Salondan detay görüntü
- AKTOB başkanı Erkan Yağcının konuşması

HABER: Mehmet ÇINAR- KAMERA: Emrah GÜL/ANTALYA, () 

Haber Kodu : 200220021
===================================

Annesi için döndüğü köyünde mantar üreticisi oldu

AKSARAY'da bir markette kasiyer olarak çalışan bekar Yeşim Kavak (26), felç olan annesi Hayriye Kavak'a bakmak için Gülağaç ilçesi Bekarlar köyündeki evine döndü. Devletten 30 bin lira hibe desteği alan Kavak, kendisi de 15 bin lira kredi çekip istiridye mantarı üretmeye başladı. Ayda 1 ton mantar ürettiğini belirten Kavak, "Tüm ailemin geçimini şimdi mantar üreterek sağlıyoruz. Bölgede sadece biz mantar üretiyoruz. Burada asgari ücretin üstünde para kazanmaya başladım. Sürekli sürümü olan bir ürün. Ürettiğimiz ürünü, otellere, pazarcıları ve köylülere satıyoruz" dedi.  
Cumhuriyet Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Büro Yönetimi bölünden mezun olan Yeşim Kavak, Aksaray kent merkezinde bir markette çalıştığı sırada annesi Hayriye Kavak, geçirdiği rahatsızlık sonucu felç oldu. Kavak da annesini yalnız bırakmamak için 2 yıl önce köyüne geri dönme kararı aldı. Bekarlar köyüne geri dönüp ailesiyle birlikte yaşamaya başlayan Kavak, ailesinin geçimini sağalmak için iş kurmak istedi.
'GENÇ ÇİFTÇİ PROJESİ'NDEN YARARLANDI
Bunun için araştırma yapan Kavak, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü'nün 'Genç Çiftçi Projesi' kapsamında üreticilere hibe desteğinin olduğunu öğrendi. Yaptığı girişimler sonucu 30 bin lira proje kapsamında hibe desteği alan Kavak, 15 bin lirada kredi çekip 1 yıl önce istiridye mantarı üretme tesisi kurdu. 
AYDA 1 TON MANTAR ÜRETİYOR 
Ayda 1 ton mantar ürettiğini ve kilosunu 15 liraya kadar sattığını belirten Yeşim Kavak, şunları söyledi:
"1 yılda 3 kez ekim yaptık. İki ekimin kompostosunu hazır alarak üretim yaptık. En son bu kompostoları kendimiz yaptık. Tüm ailemin geçimini şimdi mantar üreterek sağlıyoruz. Bölgede sadece biz mantar üretiyoruz. Burada asgari ücretin üstünde para kazanmaya başladım. Sürekli sürümü olan bir ürün. Ürettiğimiz ürünü, otellere, pazarcıları ve köylülere satıyoruz." 
Mantar üretiminin özveri isteyen bir iş olduğunu belirten Kavak, "Mantar işi biraz nazlı bir iş ve özen göstermeniz gerekiyor. Günlük 1 saatimi buraya ayırıyorum. Buranın temizliği kontrolü ve sıcaklığını havalandırması kontrol ediyorum. En son hasat zamanı toplaması biraz zahmetli oluyor. Başka bir zahmeti olmayan bir iş. 100 metre kare alında aylık ortalama 1 ton mantar üretiyorum. Diğer zamanlarımda da ev işleriyle, anneme bakıyorum.ö dedi.
Tüm kadınlara da tavsiyelerde bulunan Kavak, "Başta maddi anlamda biraz para harcamak gerekiyor; ama daha sonra işin devamı geliyor ve aile ekonomisine maddi anlamda ciddi gelir getiriyor.  Ben Tarım ve Orman İlçe Müdürlüğü'nden çok ciddi destek aldım." diye konuştu. 
Aksaray Tarım ve Orman İl Müdürü Bülent Saklav da, 'Genç Çiftçi Projesi' kapsamında çiftçiliğe destek sağladıklarını belirterek, "Amacımız çiftçilerimizi doğdukları yerde doyurmak. Bununla alakalı da genç üreticilerimizi destekliyoruz. Proje çıkan üreticilerimizi her türlü teknik desteği verip, üretimlerine katkı sunuyoruz. Çiftçimiz kendi geçim kaynağını buradan sağlıyor." dedi. 

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ 
----------------
- Yeşim Kavak'ın tesise gelmesi 
- Mantarlarla ilgilenmesi 
- Mantarlardan detay
- İl Müdürü ve Kavak'ın mantarları incelemesi 
- Kavak ile İl Müdürü röp.

Haber- Kamera. Erkan ALTUNTAŞ AKSARAY ()

================================

Angelman sendromlu Melisa, artık yürümüyor adeta koşuyor

Antalya'da, 'Mutlu Kukla Sendromu' şeklinde tanımlanan 'Angelman Sendromu' hastası 29 aylık Melisa Atıcı, ilk kez adım atmanın coşkusunu yaşıyor. Hastalığı nedeniyle sürekli gülümseyen minik kız, 4 aylık tedavinin ardından koşarcasına yürümeye başladı. İkizi Nisa ile oyunlar oynayabilmenin sevincini yaşayan Melisa'nın artık hiç durmadan yürümek istediğini söyleyen anne Nilay Atıcı, "O artık yaramaz Melisa oldu" dedi.

2017 yılında doğan ikizleri Melisa ve Nisa'nın 18 aylık olana kadar bir sorun yaşamadıklarını belirten Nilay Atıcı (27), başlangıçta Melisa'nın ikizine göre farklılıkları olduğunu düşündüklerini söyledi. Nisa yürümeye başlamasına rağmen Melisa'nın yürüyememesi üzerine tedirgin olduklarını anlatan Nilay Atıcı, "Çevremizdeki herkes ikizler arasında böyle farklılıklar olabileceğini, ikizlerden birinin diğerine göre daha geç oturmasının, yürümesinin normal olduğunu söylüyordu ama biz tedirgin olduk" dedi. 
Başvurdukları birkaç doktorun Melisa'daki farklılığı anlayamadığını kaydeden Nilay Atıcı, "Hastalığı teşhis edilemeyince Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'ne başvurduk. Orada yapılan tetkikler sonucu karşımıza Angelman Sendromu çıktı. Melisa bu sendroma sahipti" dedi. 
İlk kez duydukları hastalık karşısında eşi İsa Atıcı (34) ile çok üzüldüklerini belirten Nilay Atıcı, hastalıkla ilgili araştırma yapmaya başladıklarını anlattı. "Başlangıçta ne yapabileceğimizi, nereye başvurabileceğimizi düşündük" diyen Atıcı, öncelikli olarak geçen haziran ayında Melisa'nın fizik tedavisine başladıklarını söyledi. Kızının 4 aylık tedavi sonunda artık yürüyebildiğini kaydeden Atıcı, onu böyle görmekten çok mutlu olduğunu belirtti. Melisa'nın bir yandan fizik tedavisinin devam ettiğini söyleyen Nilay Atıcı, diğer yandan özel eğitimine başlandığını ifade etti.

'ARTIK YARAMAZ MELİSA OLDU'
Minik kızının yaklaşık 4 ay önce ilk adımını attığında çok sevindiklerini belirten Nilay Atıcı, "Tedaviden önce Melisa sadece emekleyebiliyordu. Bir yere tutunup ayağa kalksa da dengede duramıyordu. İlk adımını 12 Ekim'de attı. Şu an gayet güzel yürüyor. Tedavisine devam ediyoruz" diye konuştu. Yürümeyi keşfeden Melisa'nın artık sürekli bir yerlere gitmek istediğini belirten Atıcı, "Mesela bir mağazaya girdiğimizde sürekli reyonlara gitmek istiyor. Hiç durmuyor. Artık yaramaz bir Melisa oldu" dedi.  

'İLK KEZ BÖYLE BİR VAKAYLA KARŞILAŞTIM'
Melisa'nın tedavisini gerçekleştiren Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Gülseren Sulu, minik kızın kendilerine getirildiğinde hiç yürüyemediğini söyledi. Bir hekim olarak Angelman sendromlu bir hasta ile ilk kez karşılaştığını belirten Dr. Sulu, bu hastaların yaşam boyu desteklenmesi gerektiğini vurguladı. Minik Melisa'nın yoğun fizik tedavi sürecinin ardından artık yürüdüğünü kaydeden Dr. Sulu, "Melisa neredeyse koşar halde. Melisa'ya destek verebildiğimiz için çok mutluyuz. Rehabilitasyonumuz devam ediyor" diye konuştu. 

YÜZDE HEP GÜLEN BİR İFADE VAR
Dünyada ve Türkiye'de nadir görülen Angelman Sendromu'nun bulguları arasında yüzde sürekli bir gülümseme olduğunu belirten Dr. Gülseren Sulu, "Yüzde hep gülümseyen bir ifade olması çok sevimli" diye konuştu. 
ANGELMAN SENDROMU
Angelman sendromu ilk olarak 1965 yılında İngiliz doktor Harry Angelman tarafından tanımlanmış nörogenetik bir bozukluk. 10-40 bin doğumda bir görülüyor. Anneden gelen kromozom 15'teki bir bozukluktan kaynaklandığı düşünülen hastalığın temel bulguları yürüyüş-koordinasyon bozukluğu, konuşma bozukluğu ve gülümseme. Bu nedenle hastalık 'Mutlu Kukla (Happy Puppet) Sendromu' olarak da biliniyor. Kesin bir tedavisi yok ve hayat boyu süren bir hastalık.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------
- Melisa ve Nisa'nın birlikte oynaması
- Melisa'nın elinde oyuncağı ve yüzünde gülümsemesiyle annesine doğru yürümesi
- Melisa'nın koşarcasına gülerek adımlar atması
- Melisa'nın ikizi Nisa ile yan yana oturması
- Anne Nilay Atıcı röp
- Dr. Gülseren Sulu röp
- Melisa'dan yakın plan detay görüntüler

HABER: Selma KUNAR- KAMERA: Mehmet KILIÇASLAN /ANTALYA, ()

 Haber Kodu : 200220022

=======================

Yüksekova'da baraj gölü dondu

HAKKARİ'de, hava sıcaklığının sıfırın altında 15 derece olduğu Yüksekova ilçesinde, Dilimli Barajı Gölü buz tuttu. 
Hakkari ve çevresinde yaklaşık 1 aydır etkili olan yoğun kar yağışı, onlarca köy ve mezranın yolunun kapanmasına neden oldu. Bölgede soğuk hava, hayatı olumsuz etkiledi. Hava sıcaklığının sıfırın altında 15 derece olduğu Yüksekova merkeze yaklaşık 10 kilometre uzaklıktaki Dilimli Barajı Gölü de tamamen dondu. Baraj gölünün yüzeyindeki buz kalınlığı, 20 santimetreyi buldu. 

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
---------------
-Dron ile havdan görüntüler
-Genel detaylar

Haber-Kamera:Yaşar KAPLAN/YUKSEKOVA, Hakkari ()

 Haber Kodu : 200220049

==========================