CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, CNN TÜRK-Kanal D ortak canlı yayınında Hande Fırat ve Hakan Çelik'in sorularını yanıtladı.

Erdoğan, programda kaçak yapılaşma konusuna değinerek, "En son bir felaket yaşadık Kartal. 3 kat izin almış, 3 kat izni 8 kadar 10 kata çıkarmış. Bu tamamen kaçak yapılaşma. İstanbul'un da Türkiye'nin de değişik yerlerinde hepsinde buna benzer kaçak yapılaşmalar var. Bu kaçak yapılaşmalar bizi tehdit ediyor. İstanbul'un deprem bölgelerinde bu sıkıntılar var. Buralar deprem bölgesi, buralarda sıkıntılar var. Büyük depremde faturası ne olur belli değil. Ama ben bundan endişeliyim, korkuyorum" dedi.

"YOĞUN BİR ÇALIŞMA SÜRDÜRÜYORUM" 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CNN TÜRK-Kanal D ortak canlı yayınında konuştu. Erdoğan, sözlerine, seçim kampanyasıyla ilgili konuşarak başladı. Erdoğan, "Erken başladığımız seçim kampanyası ile birlikte meydanlar şuan gayet iyi. Tüm bu meydanların yanında halkın özellikle şuanda seçimi hazmetmesi hangi konumda, genel itibariyle bunu da masaya yatırmak lazım. Gün geçtikçe bu kızışıyor. Vatandaşın özellikle verilen mesajları alması verilen mesajlar üzerinden istikamet belirlemesi, bir de ideolojik formatlama ile siyasi partileri değerlendirenler var. Beklentim milletin yatırımla değerlendirmesi. Benim aziz milletim, bu ülkeye en ufak bir yatırımı olmayanların ideolojik formatlamasına, bu tezgaha, bu tuzağa düşmemeli. Muğla'da önce Fethiye ilçesine uğradım, planda yoktu hemen haber gönderdim. Bodrum'da herhangi bir hazırlık yok, orada duvarın üzerine çıktık, toparlanmış olan Bodrumlu kardeşlerime seslenme fırsatı bulduk. Yoğun bir çalışmayla devam ediyoruz. Yoğun bir çalışma sürdürüyorum" diye konuştu.

"ENDİŞELİYİM, KORKUYORUM"

Erdoğan kaçak yapılaşma konusunun üzerinde özellikle durdu. Erdoğan bu konuyla ilgili gelen soruya şu yanıtı verdi:
Özellikle şehir planları büyük önem arz ediyor. Ne tür sıkıntılar çekiyorsak bakıyorsunuz plansızlıktan çekiyoruz. Bundan böyle bizim yerel yönetim anlayışımızda bunlar uzun vadeli ve kesinlikle hakkaniyete uygun şekilde hazırlanacak. Kaçak yapılar, plansızlıklar hakkaniyetle hazırlanmadığı için bedeller ödendi. Kesinlikle hakkaniyete uygun şekilde bu planlar uygulanacak. Bizde bir anlayış var. Her evde bir tane otomobil olurdu, şimdi yetmez iki olsun, üç olsun böyle bir anlayış var. Fazla otomobil anlayışı olunca da araç park etmede sıkıntı yaşanıyor.

Dikey mimarinin getirdiği anlayışla onların altında otopark oluyor ancak daha önceki yapılaşmalarda apartman altında otopark yok. Sokağa otomobilini park ediyor. En ufak bir yangında itfaiyenin girmesini engelleyen durumlar. En son bir felaket yaşadık Kartal. 3 kat izin almış, 3 kat izni 8 kadar 10 kata çıkarmış. Bu tamamen kaçak yapılaşma. İstanbul'un da Türkiye'nin de değişik yerlerinde hepsinde buna benzer kaçak yapılaşmalar var. Bu kaçak yapılaşmalar bizi tehdit ediyor.

İstanbul'un deprem bölgelerinde bu sıkıntılar var. Buralar deprem bölgesi, buralarda sıkıntılar var. Büyük depremde faturası ne olur belli değil. Ama ben bundan endişeliyim, korkuyorum. Kentsel dönüşüm dedik çalışma başlattık. Kentsel dönüşümde biz burada oturanlara kiralarını verelim, kendileri hemen kiraya geçsinler. Biz sonrasında burayı gönüllülük esasına göre yıkalım, TOKİ ile olmazsa müteahhit ile burada konutları yapalım ve bu konutlara kendilerini oturtalım.

Başka yerlerde TOKİ konutları var buyursunlar orada otursunlar. Kentsel dönüşüm şehir güzelliğini de getirecek. Benzersiz şehirler anlayışı ile de tarihten gelen hikayelere uygun inşa edelim. Bunu yaparsak daha güzellik katacak. Sosyal belediyeciliği çok önemsiyorum. AK Parti belediyeciliği zaten tanımında bir sosyal belediyeciliktir. Dikey mimariden bir an önce sıyrılmak gerek. Bizim kültürümüzde yatay şehirleşmeyi görürsünüz. Süleymaniye'nin etrafı şu an yenileniyor. Aslına uygun olarak inşa edilecek. Bitince bambaşka olacak.

"ŞU AN ÇOCUKLAR ÇOCUKLUĞUNU YAŞAYAMIYOR"

Erdoğan kaçak yapılaşmayla ilgili sözlerine şöyle devam etti:
Akıllı şehir uygulamasıyla da teknolojiyi insanlarımıza getirelim. Eksikleri tespit ediyoruz. Komşular şuan birbirlerini tanıyor mu, tanımıyor. Şu an çocuklar çocukluğunu yaşayamıyor. Sitenin ortasında bir oyun parkı varsa bu onlar için en büyük zenginlik. Millet bahçeleri bizim tuttu. AK Partili belediyeler hemen başladılar. Bahçenin köşesinde 250-1000 metrekare millet kıraathaneleri yapılıyor. 
Yatay şehirleşmeye öncelik verdik. Süleymaniye'nin etrafı şu anda yenileniyor. Tarihi eserler vs. Katar-Türkiye-KİPTAŞ işbirliği ile yıkılıp aslına uygun şekilde inşa edilecek. Bitince bambaşka olacak. Halk ile birlikte yönetim de bir diğer adım. Karar alınacaksa onlarla birlikte alınacak. İsraftan çok çok uzakta tasarruflu bir belediyecilik. Rüşvet ve suiistimalle değil. Manifestodaki 11 başlık içinde uyguladıklarımız var uygulayamadıklarımız var maalesef. Biz belediyelerimize sürekli uyarılarda bulunmuşuzdur. 


"BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ OLARAK BİZ ÇÖP DAĞLARINI KALDIRDIK"

Erdoğan, 'Nasıl bir İstanbul hayaliniz var?' sorusu üzerine "1994 öncesi İstanbul malum yaşanır bir İstanbul değildi. 3Ç vardı; çöp, çukur, çamur. Bunlardan geçilmiyordu. Ben bot giyip Bağcılarda filan seçim kampanyası yaptım. Güngören'de seçim çalışması yaptım. Yukarıda Esenler tüm oralar çukurdan çamurdan geçilmiyordu. Biz oradaki seçimlerde beş ilçeyi kazandık ve oralar süratle değişmeye başladı. Oralar o günün eseridir. Bu başarı bir şeye inanmanın başarısıdır. Büyükşehir Belediyesi olarak biz çöp dağlarını kaldırdık. 1 yıl içinde neticeye vardık. Habitattaki toplantısı yapıldığında dünyanın en temiz şehri olarak İstanbul girdi, biz bunu başardık. Bizim temel felsefemizde temizlik vardır. Hava kirliliği felaketti. Geldiğimizde doğal gazın girdiği ev sayısı 50 bindi. Belediye Başkanlığını bıraktığımda 1 milyon 250 bin eve doğalgazı getirdik. Bu hava kirliliğinin azalmasını getirdi. Susuzluk... Çekilir gibi değildi. Bazıları küvetleri kullanıyordu. İSKİ o zamanlar tanker getiriyor, herkes kuyrukta. Sizler de arşivlerinize bakarsanız, o çamurların içinde o anneler bidonlarını doldururlar tekrar eve dönerlerdi. Böyle bir süreci yaşadık. Istranca'dan 140 km'den İstanbul'a su getirdik. Aynı şekilde 180 km'den de Ömerli'den getirdik. Boğaz'ın altından dev bir tünel yapalım dedik. Bunun içinden Renault araç ile o zamanlar Veysel Bey İSKİ müdürü idi, onunla oradan geçtik. Bu suyu halledelim dedik, onu hallettik. Isranca, Melen bunların gelişi ile birlikte, 2040'a kadar İstanbul'un su sorunu kalmadı. Şimdi ise 2050'ye kadar İstanbul'un su sorunu giderildi" dedi.

Erdoğan, "Şu anda bunların hepsi büyük oranda aşıldı. Dalçıklarıyla, kavşak düzenlemeleri, raylı sistemleriyle, metrobüsleriyle... İETT'nin İkarus denilen otobüsleri vardı. Göreve geldim, reklama girecek belki ama, halkıma ben bunları yasaklıyorum 'Mercedes alacağım' dedim ve Mercedes otobüsleri aldık. Şuanda İETT'nin 6000 civarında bu otobüsleri var. Göreve geldiğimizde İDO'nun 40 tane deniz otobüsü vardı. Şimdi bu sayı fevkalade artmış vaziyette. Deniz taşımacılığı bu şekilde yürüyor. Yapılacak anlatılacak çok şey var. İstanbul artık modern bir şehir olmanın başlıklarını yakalamış vaziyette. Alışveriş merkezleri vs.'ler bunlarda tabi arz-talep meselesi. Bir diğer taraftan İstanbul otelleriyle vs. çok ciddi bir potansiyel oluşturuyor. Rezidanslar devreye girmiş durumda. Uluslararası kongrelerde bunlar İstanbul'un önemini arttırıyor" ifadelerini kullandı. 

(KENTSEL DÖNÜŞÜM) "EN UFAK BİR TAVİZ, FİRE VERMEMEMİZ LAZIM"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'İstanbul depreme hazır mı?' sorusuna, "Bu konu ile ilgili her şeyden önce, depremin sebepleri, sebep-netice ilişkisi açısından önemli. Kentsel dönüşüm neden gündemimize geldi? Biz kaçak yapılaşma ile devam edersek fatura çok çok ağır olur. Japonya'ya bakıyorsunuz 8.5-9 şiddetinde deprem oluyor, neticeye bakıyorsunuz. Zemin etütleri ona göre, inşaatlar ona göre yapılıyor. Bizde ise bakıyoruz kullanılan malzemeden, Kartal'da gördük, deniz kumundan tutun, inşaat demirlerine kadar, bunların hepsi hurda. Kullanılması gereken çimentosu falan bunlarda bu hassasiyet yok. 3 kat olması gereken yer 8 kat 10 kat olursa bunlar karşınıza bedel olarak gelir. TOKİ bu hassasiyetlerin içindedir. Tüm hassasiyetlere dikkat ediyor. Biz de bu konuda arkadaşlarımızı sıkıştırıyoruz. En ufak bir taviz, fire vermememiz lazım. TOKİ'yi biz para kazansın diye değil, şehirleşmede güveni, güzelliği yakalayalım diye kurduk. Benim vatandaşım da huzur için de buralarda yaşasın. Kentsel dönüşüm dediğimiz olay da bu. Ama vatandaşın da bize yardımcı olması lazım. 'Benim binam kaliteli değil' noktasından bakmıyor. O yine 'Benim şu anda 5 çocuğum var en azından 5 çocuğumun da birer dairesi olması lazım' diyor. Buradan baktığı için işimizi zorlaştırıyor. Böyle olunca netice almak zorlaşıyor. Medyanın, vatandaşın bize çok yardımcı olması lazım. Kartal'da olduğu gibi, 21 vatandaşımız öldükten sonra... Sonrasında eyvah eyvah deniyor. Kartal'da ilk olarak 10 binanın yıkım kararını çıkardık. Orada dinlemedik. Bundan sonra da dinlemeyeceğiz. İhbarlar geliyor. Bakanlıklarımız vasıtasıyla tüm oralarda yıkım noktasında sorunlu olan yerlere Valilik yazılarını gönderiyor. Oraları boşaltılarak, kiralarını biz devlet olarak vereceğiz" diye cevap verdi.

(MANSUR YAVAŞ) "CHP ADAYI OLDUĞU BİLİNİRSE OY ALAMAYACAĞINI BİLİYOR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan Ankara'daki seçim yarışı hakkında ise, "Ankete pek güvenim kalmadı. Ankara'da tecrübe ve dürüstlük arz ediyor. Mehmet Özhaseki Bey 5 dönem Kayseri'de başkanlık yapmış bir isim. Hakikaten çok farklı bir Kayseri inşa etti. Çevre Şehircilik Bakanı olarak da en büyük ispatı Güneydoğu, Doğu'dur. Konut noktasında da çok ciddi konut yapımına da girdi. 20 bine yakın o bölgede konut yapıldı. Aynı şekilde Şırnak, Nusaybin, buralarda ciddi konut yapımına girdik. Hakkari'de kim derdi ki Hakkari'ye havalimanı yapılacak. Biz Selahattin Eyyubi Havalimanı'nı yaptık. Ayrım yapmadık. Biz öyle bir şey düşünmedik. Burası da bizim memleketimiz. Van, aynı şekilde... Van depreminden sonra Van'a yaptığımız yatırım o kadar önemli ki. Hiçbir yerde biz bu ayrımı gütmeden çalışmalarımızı yürüttük. Şimdi Ankara'da Mehmet Özhaseki Bey yoğun bir çalışmanın içerisinde. Ankaralı kardeşlerim Sayın Özhaseki ile yola devam etme kararını alırsa Ankara çok şey kazanacak. Bakın şu anda CHP adayının afişlerinin altında CHP logosu yok. Burası çok ilginçtir. İsmine oynuyor. CHP adayı olduğu bilinirse oy alamayacağını biliyor. Siyaset bir defa şeffaf olarak yapılır. Gizli olarak yapılmaz. Çık açık açık söyle. (Mansur Yavaş) Geçmişinde bu MHP'liymiş. Artık kimse onun geçmişine bakmıyor, bugününe bakıyor. Bugününe bakarak değerlendirmesini yaptığı anda benim MHP'li kardeşlerim de ona kesinlikle oyunu vermeyecektir" dedi.

"BİZ HALKIMIZI ZULME TESLİM EDEMEYİZ"

Erdoğan, "Kayyum atamaları olacak mı?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:
Terörle ilişkisi olmayan seçim kazanmışsa, o insanlara adımımız olmaz. Ama terörle ilişkisi seçim öncesi tespit edilememişse, daha sonra tespit edilirse onu orada tutmayız. Bunu ben değil yasalar söylüyor. Devletten aldığı parayı Kandil'e boca ediyorlar. Biz bu milletin parasını yatırım yapsınlar diye ödüyoruz. Tabi ki kayyumlar atanabilir. Bu kanunun, hukukun verdiği bir haktır. Biz halkımızı zulme teslim edemeyiz. Yerelde beka olmayınca genelde de olmaz. Zillet İttifakı kendi içinde koltuk kavgasında. Bizim böyle bir derdimiz yok. Kayyum atamalarında geç kaldık biz geç. Artık mızrak çuvala sığmıyor. Bu ülkeyi bölmek isteyenlerle yapılan ittifakı ne tarih ne millet affetmeyecektir.

"BUNDAN SONRA DA TERÖRLE MÜCADELEDE AYNI RUH İLE DEVAM EDECEĞİZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, HDP'nin Türkiye genelinde aday göstermemesi hakkında, "HDP, Güneydoğu'da aday gösteriyor. Onun aday gösterdiği yerde CHP, İYİ Parti aday gösteriyor mu? İYİ Parti'nin aday gösterdiği yerde HDP, CHP aday gösteriyor mu? İzmir aynı durumda. Mersin'de Adana'da durumlar aynı. Birinin olduğu yerde bir diğeri yok. Bazı yerlerde hesap şaşırması oluyor, buna girmedikleri oluyor. Olay çok daha ileri gidiyor. Pensilvanya'nın talimatları, Kandil'in talimatları var. 'Güneydoğu'da Doğu'da kendi adaylarımızı destekleyeceğiz ama Batı'da AK Parti'nin MHP'nin kazanmaması için biz aday göstermeyeceğiz' diye çok açık net kendi ekranlarından da bunu dinledik. Bundan sonra da terörle mücadelede aynı ruh ile devam edeceğiz" diye konuştu.

"KANDİL DE PENSİLVANYA DA İLETİŞİM AĞLARI KESİLMİŞ DEĞİL"

Erdoğan, FETÖ ile Kandil'in bağlantılı olduğunu belirterek, "Bu tür şeylerde Kandil de Pensilvanya da iletişim ağları kesilmiş değil. Yeri geliyor Pensilvanya bunlarla koordine vaziyette. Bunların siyaset etme anlayışını etkiliyor. Aynı şekilde Kandil'de verdiği mesaj ve isimlerle bunları etkiliyor. Nerede aday çıkaracağız, çıkarmayacağız bunu belirleme noktasında kalıyor" dedi.

"BAY KEMAL NEDEN FETÖ İLE AYNI İFADELERİ KULLANIYOR?"

Erdoğan 15 Temmuz darbe girişimine 'kontrollü darbe' diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yanıt verdi. Erdoğan, "Tutarı hiç olmayan 'kontrollü bir darbe girişimidir' diyor. Bu kontrollü bir darbe girişimi ise senin 7 Ağustos'ta Yenikapı'da ne işin var? Neden geldin? Seni o kadar sıkıştırdılar ki Yenikapı'ya geldin. Gece 01.15'te Atatürk Havalimanı'na iniyorum sen ise 23.15'te iniyorsun, FETÖ kontrolündeki tanklar içinden geçip Bakırköy'e gidiyorsun. Bay Kemal'in kullandığı bu sözü, FETÖ elebaşısı da aynı sözü kullandı. 16 Temmuz'da 'kontrollü darbe' dedi, orada kendisi açığa çıktı. Bunu ilk önce FETÖ kullandı daha sonra da o kullandı. Bay Kemal kendini bununla güvence altına almak istedi ama alamadı. Havalimanından kaçışı görüntülendi. Bay Kemal neden FETÖ ile aynı ifadeleri kullanıyor? Çok ciddi açıkları var. Tüm hayatı yalan ve iftira üzerine kurulu olduğu için bunlardan kurtulamıyor" ifadelerini kullandı.

"FIRSATÇILARA DERSİNİ VERMEMİZ LAZIM"
Cumhurbaşkanı Erdoğan tanzim satış noktaları hakkında ise, "Bundan özellikle bu zincir marketler rahatsız oluyorlar. Buradan bir açıklama yapayım... Biz nereden bu işe girdik, patates, soğan, sivri biber, patlıcan gibi... Bundan dolayı işe girdik. Patatesler, soğanlar depolanıyordu. Vatandaşım üreticiden 2-3 TL'ye alınırken, vatandaşıma 8-10 TL'ye geliyordu. Çarşı pazara arkadaşlarımızı gönderdiğimizde doğru olduğunu gördük. Zincir marketlerde bunun çok daha üst düzeyde olduğunu gördük. Ben arkadaşlarımı gönderdim, doğru olduğunu gördük. AK Partili belediyelerle bu işe girelim dedik. Bu çadırlarda vatandaşlarımıza bu adımı atalım dedik. Bu adımı attık ve fiyatlar bir anda yüzde 50 düştü. 31 Mart'a kadar bu süreç böyle devam edecek. Ama zincir marketlere ne oluyor, neden rahatsız oluyorsunuz? Siz 250-300 çeşit ürün satıyorsunuz. Neden rahatsız oluyorsunuz? Biz et kıymaya girmedik. Bir ara kıyma 35 TL'ye çıktı. Biz ithale girince fiyat 28 TL'ye düştü. Biz devletsek bu zulmü ortadan kaldırmalıyız. İcabında biz 81 ilde bunu yaygınlaştırırız. Biz devlet olarak bizim piyasada ne işimiz var? Bizim bir görevimiz var o da denetimdir. Fırsatçılara dersini vermemiz lazım" ifadelerini kullandı.

"ŞİMDİ SAYIN TRUMP İLE GÖRÜŞMELERİMİZDE NETİCE ALABİLİYORUZ"
Trump ile yapılan görüşme sorulan Erdoğan, "Açıklamada da anladığınız gibi, aramızdaki ikili görüşmelerimiz genel itibariyle olumlu geçmektedir. Bunda da Suriye konusuna gelince, olumlu bir görüşme yaptık diyebilirim. Savunma Bakanımız Washington'daydı. O da görüşmelerini yaptı. Bu görüşmeler ile birlikte iş daha iyi noktaya gelecek. Net bilgileri Sayın Bakan'dan alacağım. 75 milyar dolar hedefimiz de çok çok önemliydi. Patriotlar meselesi... "Sizin döneminizin değil Obama döneminin getirdiği neticedir. O zaman biz talep ettik. Obama Kongre'den bunu halledebilseydi bu noktaya gelmeyecektik." Kendisi de bana 'çok haklısınız' dedi. Trump, Amerika'ya davet etti. Önce 'ben sizi bekliyorum' dedim. Tabii öbür tarafta bizim Rusya Federasyonu ile olan ilişkiler olumlu bir şekilde devam ediyor. Şimdi Sayın Trump ile görüşmelerimizde netice alabiliyoruz. Geçmişte bunlar yoktu. Çok önem verdikleri bir ismi Türkiye'ye Büyükelçi olarak atadılar. 1-2 hafta içinde göreve başlayacak. Kendisiyle konuştuğumda, 'çok önemli bir büyükelçimi gönderiyorum' dedi. Anlık adımları atma imkanımız olacak. 31 Mart'tan sonra belki ben bir Washington ziyareti yapma durumum olabilir. Belki kendisi Türkiye'ye ziyarette bulunabilir. Bu konular bizim için önem arzediyor. 75 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşmamız, Rusya ile 100 milyar dolar hedefimiz sıradan olaylar değil. Bu adımları atarak iyi bir konuma geleceğiz" dedi.

"BİR GECE ANSIZIN GELEBİLİRİZ"
Erdoğan Suriye'deki güvenli bölge konusu hakkında, "Sayın Trump ile olayı belli bir noktaya taşıdık. Güvenli bölgeyi bizim stratejik anlayışımız dışına taşınırsa bunu kabul etmemiz mümkün değil. Benim sınırım. Kontrolün bizde olması gerekir. Havan topu, füze ilk olarak benim ülkeme geliyor. Yoksa benim ülkeme füze düştükten sonra tedbir alınmaz. Yoksa yerinde bunu imha etmek durumundayız. Bunun için de güvenli bölge diyoruz. Asla buna müsaade etmeyeceğimizi tüm liderlere, gerek Soçi'de gerek Astana'da gerek ikili görüşmelerde söyledik. Defaatle bunu söylememize rağmen özellikle ABD'den 23 bin TIR ve kamyon Suriye'nin kuzeyine mühimmat, araç- gereç nasıl izah edilecek? PKK'nın yan kuruluşları olan PYD-YPG onlara geliyor. Sürekli bu takviye devam ediyor. Kendilerine bunu söylediğimizde 'seri numaraları bizde var, iş bitince geri alacağız' deniyor. Bunlar alınmadığı gibi mücadelelerde bunlar bizim de elimize geçti. Birçoğu da satılıyor. Suriye'de bu silahlar satılmaya başlandı. Birçok araç gereç var. Şimdi bundan sonraki süreçte bu iş nereye varır bu ayrı konu. DEAŞ birçok silahı buralardan alıyor. DEAŞ artık bu bölgede bitiyor. Temennim o ki silah desteği kadar bir şey de siyasi destektir. Biz şimdi diyoruz ki "Siz bizim stratejik müttefikimizsiniz. Dayanışmamızı sürdürelim ki, askerinizi madem çekiyorsunuz, doğacak boşluğa YPG-PYD teröristleri girmesin." Burayı şimdi o teröristler doldurmuş vaziyette. Sayın Obama da aynı şekilde söz vermişti. 'Bırakmayız' demişti. Trump döneminde de aynısı oldu. Pompeo 90 gün içinde boşalacak dendi, kaç 90 gün geçti. Boşaldı boşalacak deniyor. Yol haritasının hayata geçirilmesi süratle tamamlanmalı. Belli bir süre bekleriz, oldu olmadı. Bir gece ansızın gelebiliriz" dedi.

"İDLİB HAYATİ BİR YER 300-400 BİN KİŞİNİN GİDECEĞİ TEK YER VAR; TÜRKİYE"

"İdlib konusunda görüşmeler sürüyor" diyen Erdoğan, "Görüşmeler liderlerin altındaki ekip ya da ekipler tarafından sürekli sürüyor. İdlib hayati bir yer. 300-400 bin kişinin gideceği tek yer var; Türkiye. Mademki biz dayanışma halindeyiz, o halde Rusya-Türkiye-İran olarak burada sukunetin sağlanması lazım. İdlib'in iç çevresinde bizim kulelerimiz, dışı içi Rusya oluşturuyor. Bu kuşak sukuneti sağlamaya devam etmesini istiyoruz. Burada da teröre karşı duruşumuz devam ediyor. Asla Rusya'yı rahatsız edecek bir konuma bunu vardırmamak gerekiyor. Aynı şekilde biz de rahatsız etmemeli" ifadelerini kullandı.

"LİDER KONUMUNDAKİ FETÖ'CÜLERİ DE TOPARLIYORUZ"
Erdoğan FETÖ elebaşı Gülen hakkında ise, "Şu an itibariyle bize net ulaşan bir şey yok. Biz tabi elimize geçen belgeyi ABD'ye ulaştırıyoruz ve takipçisiyiz. ABD dışındaki ülkelerde de takibini yapıyoruz. Öncü lider konumundaki FETÖ'cüleri de toparlıyoruz. Yargılanmaları devam ediyor" dedi.

(AB SÜRECİ) "MİLLETİME GİDERİM 'DEVAM' MI DİYOR, DEVAM. 'TAMAM' MI DİYOR, TAMAM"

AB süreci sorusu yöenletilen Erdoğan, "Her şeyden önce Avrupa Parlamentosu'nun almış olduğu bu kararın bir kıymet-i harbiyesi yoktur. AB büyük bir kriz içerisinde. İlk adım Brexit'ti. Bunu diğerleri takip edecek gibi. Ortada bir boşluk var. Diğer ülkelerde de sıkıntılar var. AB kurumları da bu krizden etkileniyor. AB'nin şuanda Avrupa'ya bile faydası yok. Dünya 5'ten büyüktür diyoruz ya... AB bunu yakalayamadı. Avrupa da AB'den büyüktür. Bunu bir defa bilmemiz gerekiyor. 'Türkiye'yi neden almıyorsunuz' dediğimizde, '81 milyon nüfusunuz var' diyorlar. Dilinizin altındaki baklayı çıkarın, çıkarmıyorlar. Bunu bir zamanlar Fransa Dışişleri Bakanı'ndan dinledim. 'Siz Müslümansınız sizi AB'ye almazlar' dedi, bu kadar açık. O günden bu güne de devamlı oyalama, devamlı oyalama. Bizim de bir B, bir C planımız olmak zorunda. Hâlâ aynı şeyleri yapıyorlar. İşi sürüncemede tutuyorlar. Olur ya da olmaz... Türkiye AB'ye her şeyiyle bağlı konumda değil. Bugün de aynı kafadayım; Kopenhag olmazsa Ankara kriterleri olur. Milletime giderim 'devam' mı diyor, devam. 'Tamam' mı diyor, tamam. 'Ben AB üyesiyim' diyen ülkelerin birçoğunda bizim izlerimiz var" diye cevap verdi. 

(KAŞIKÇI CİNAYETİ) "BUNLAR DÜNYAYI ENAYİ ZANNEDİYOR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan İstanbul Başkonlosluğu'nda öldürülmesi hakkında ise, "Kasetleri herkese dinlettik. Burada ortak bir eylem var. Bu ortak eylemin talimatını veren kim? Bunun ortaya çıkması lazım. Hatta Dışişleri Bakanları. Şimdi görevden alındı. 'Yerli işbirlikçi ile yapıldı' dedi. Yahu bu nasıl iş ki, dışarıda nişanlısı bekliyor, Cemal Kaşıkçı arka kapıdan çıkıp gidiyor. Bunlar dünyayı enayi zannediyor. 'Ben kesmeyi çok iyi bilirim' diyen bir ahlâksız var orada. Adli Tıp'çıymış kendisi. Bunu Veliaht Prens bilmeyecek de kim bilecek? Talimat veren isim belli. ABD'den gelen heyet bile kararı adeta kendi aralarında vermiş konumunda. Ama konuşamıyorlar. BM'den gelenlere, CIA'den gelenlere bunları dinlettik. Biz ortadayız her şeyimizle bunu söylüyoruz. Şimdi Suudi Arabistan, Türkiye ile olan ilişkilerini farklı bir noktaya götürüyor. Her zaman bizi bir sözümüz var; Abdestinden şüphesi olmayanın, namazından şüphesi olmaz. Senin kendinden şüphen yoksa ne korkuyorsun? Açıkça çık ortaya. Sağa sola dolar, petrol dağıtmakla bu iş çözülmez" diye konuştu.

YENİ ASKERLİK SİSTEMİ

Erdoğan yeni askerlik sistemi hakkında, "Tarih vermeyeyim de... Yakın. Seçim sonrasına kalır. Savunma Bakanımız yurtdışında. O da gelecek. Yarın Meclis Başkanlığı seçimi var. O turlar bitince, yarın 17.00 gibi biter diye düşünüyoruz. Sayın Bahçeli zaten bu noktada açıklamasını yaptılar. Biz de gerekli çalışmalarımızı yaptık" dedi.

"SİSİ İLE ASLA GÖRÜŞMEM"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Mısır Devlet Başkanı Sisi ile görüşür müsünüz?' sorusuna 'asla görüşmem' dedi. Erdoğan, "Dünyada darbecilere karşı olduğunu söyleyenler, Mursi'yi darbe ile indiren Sisi'ye karşı koydular mı? Tam aksine kırmızı halılar ile karşıladılar. Bizdeki 15 Temmuz darbe girişiminin de bunlar arkasındaydı bu ülkeler. Mursi %52 oy ile gelmişti, indirdiler, faturayı farklı bir şekilde kestiler. Mursi arkadaşlarıyla cezaevindeler. Batı ülkeleri darbecileri desteklemeye devam ediyorlar. Bu bir defa insanlık suçudur. Sayısal olarak baktığımızda Sisi göreve geldikten sonra 42 kişiyi idam ettiler ve en son bu 9 genci idam ettiler. Bu yenilir yutulur bir şey değildir. Af Örgütü netice alamadı. Bizde cezaevinde olduklarında kıyameti koparıyorlar, halbuki bizde idam yok. 9 genç idam edildi. Batı'nın sesini duyuyor musunuz? Hele hele bir gencin ifadesi çok dokunaklı. Hakime söylüyor, 'Eğer bana verilen elektrik, sana verilseydi Enver Sedat'ları sen çoktan idam ederdin' diyor. "Bana verilen elektrik Mısır'ı 20 yıl aydınlatırdı" diyor. Şimdi şu gencin halini bir düşünün yahu. Bu genç bu şekilde idam ediliyor. Bu ne biçim işkencedir yahu. Böyle bir işkence yapılan insan ondan ne istersen konuşur. '20 yıl Mısır'ı aydınlatır' diyor. 'Sana bu elektrik verilseydi nice Enver Sedat'ları aynı şekilde götürürdün.' diyor.
Tayyip Erdoğan neden Sisi ile görüşmüyor diyenlere cevap veriyorum... Aracı olanlar oluyor, geliyor zaman zaman... Ben böyle bir kişiyle asla görüşmem. Her şeyden önce onun genel af ile içerideki tüm bu insanları serbest bırakması lazım. Serbest bırakmadığı sürece de biz Sisi ile görüşemeyiz. Görüşenler de tarihte farklı bir şekilde değerlendirilecektir. Mısır halkı bizim canımız ciğerimizdir, ama kendisi asla" ifadelerini kullandı.