Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutukluluğuna yapılan itiraz üst mahkeme tarafından reddedildi.

Cumhuriyet Gazetesi'nde yayınlanan MİT TIR'larıyla ilgili habere ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında 'casusluk' suçlamasıyla geçtiğimiz perşembe tutuklanan gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara temsilcisi Erdem Gül'ün tutukluluğuna yapılan itiraz reddedildi.

İLETİŞİM FAKÜLTESİ DEKANLARINDAN AÇIKLAMA

İletişim Fakülteleri Dekanları Konseyi Yürütme Kurulu, tutuklanan gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül için açıklama yaptı.

Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
İletişim, düşünce ve ifade özgürlüğü, İletişim Fakültelerinin var olma nedenidir. Aynı zamanda demokratik toplumların da vazgeçilmez hak ve özgürlüklerindendir. Hem halkın haber alma hakkının, hem de gazetecilerin kamu yararına haber yapma ve eleştirme  özgürlüklerinin temel ve evrensel bir ilke olması nedeniyle Can Dündar’ın ve Erdem Gül’ün gazeteci oldukları ve haber yazdıkları için tutuklanmalarını üzüntüyle izliyor, bir an önce tutuklu gazetecilerin serbest bırakılmaları dileğimizi kamuoyuyla paylaşmayı görev biliyoruz.

DÜNDAR VE GÜL İÇİN ÇAĞRI


Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül ile cezaevindeki gazetecilerin serbest bırakılması için uluslararası dayanışma çağrısı yaptı. Basın toplantısında Can Dündar'ın eşi Dilek Dündar'ın yanı sıra Amerika Birleşik Devletleri, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, İngiltere, Hollanda, Fransa, İtalya, Macaristan, İsveç, İspanya, Kanada büyükelçilikleri ve konsolosluklarından temsilciler de katıldı.

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Genel Sekreteri Christophe Deloire, “Can Dündar basın özgürlüğü açısından kahramandır. Basın özgürlüğü ödülünü alırken gazetedeki bürosunun camının bir yandan adliyeye, bir yandan da mezarlığa baktığını, bu iki mekanın da gazetecilerin uğrak yeri olduğunu söylemişti" dedi.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Merkezi Paris'te bulunan Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, aralarında Cumhuriyet Gazetesi Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara temsilcisi Erdem Gül'ün de yer aldığı tutuklu gazeteciler için düzenlenen basın toplantısında bir araya geldi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen toplantıya TGC Başkanı Turgay Olcayto, TGC Genel Sekreter Sibel Güneş, Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Genel Sekreteri Christophe Deloire, Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Uğur Güç, DİSK-Basın İş Başkanı Faruk Eren, GÖP Dönem Sözcüsü ve Basın Enstitüsü Derneği Başkanı IPI Türkiye Temsilcisi Kadri Gürsel, Etik Gazetecilik Ağı üyesi Ceren Sözeri ile Cumhuriyet Gazetesi avukatı Bülent Utku, Can Dündar'ın eşi Dilek Dündar'ın yanı sıra birçok ülkenin büyükelçilik ve konsolosluk temsilcileri de katıldı. Toplantıda cezaevindeki tüm gazetecilerin serbest bırakılması için uluslararası kamuoyuna bir çağrı yapıldı. Basın özgürlüğünün önemine vurgu yapıldı.

“KAMUOYUNDAN HABER SAKLANMASI TÜRKİYE'DE GELENEK HALİNE GELDİ"

Toplantıda konuşan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, Türk basının 2010 yılında beri çok sıkıntılı bir dönem yaşadığını ifade ederek, “Bu elbette daha önce yaşamıyor anlamına gelmiyor ama hiç bu kadar basının baskı altında, bu kadar mali açıdan sıkıştırılan, gazetecileri işsiz bırakan bir dönem yaşanmamıştı. Bunu yaşayarak görüyoruz.

Son günlerde Cumhuriyet'in Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Erdem Gül tutuklandılar. Yaptıkları önemli bir haberdi aslında, kamuoyunu aydınlatmaktı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin 1998 yılında çıkardığı Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesine göre; gazeteci sadece kamuoyuna karşı sorumludur. Bunun dışından patronundan, patrona olan sorumluluğundan, otoritelere karşı olan sorumluluğundan daha önce gelir kamuoyuna olan sorumluluğu. Erdem'in ve Can'ın yaptığı haber de aynen budur, kamuoyunu aydınlatmışlardır. Kamuoyundan haber saklanması Türkiye'de gelenek haline geldi.

Ta Roboski'den başlayarak günümüze kadar pek çok haber daha duyulduğu anda mahkeme kararıyla yasaklandı ya da doğrudan doğruya hükümet kanalıyla gazetelere baskı yapılarak haber çıkartıldı, görmezden gelindi. Basın özgürlüğü kavramında da zaman zaman anlaşamıyoruz. Siyasetçilere diyoruz ki; basın özgürlüğü gazetecilerin özgürlüğü değildir, Türkiye'de çok sayıda gazete bulunması değildir, basın özgürlüğü haberin özgürlüğüdür, halkın doğruları öğrenme, bilgilenme hakkıdır. Bu hak elinden alındığı zaman halk bilgilenemiyor demektir. Türkiye'de de yaşanan maalesef budur" dedi.
Olcayto, “Bize, Türkiye'deki gazetecilere destek olacak uluslararası meslek örgütleri bu konuda iktidara da bir tür baskı yapmış olacaklar. Arkadaşlarımızın serbest kalmasını istiyoruz" şeklinde konuştu.

CHRISTOPHE DELOIRE: HEPİMİZİ ŞAŞIRTACAK ŞEKİLDE ...

Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Genel Sekreteri Christophe Deloire ise toplantıda bir konuşma yaparak, şöyle konuştu:
“Türkiye Gazeteciler Cemiyeti uzun süredir hareket ettiğimiz, dayanışma içinde olduğumuz bir örgüt. Bizim için Cumhuriyet gazetesi bağımsız gazeteciliğin önemli yuvalarından bir tanesi. Can Dündar da Basın özgürlüğü kahramanıdır. RSF, 17 Kasım'da Sınır Tanımayan Gazeteciler olarak Dünya Demokrasi Forumu'nun açılışında Cumhuriyet Gazetesi'ne 'Dünya basın özgürlüğü ödülünü' verdik. Törende gazetesi adına ödülü almaya gelen Can Dündar, yaptığı konuşmada büro penceresinden bir yanda İstanbul Adliyesi'ne, diğer yandan da mezarlığa baktığını ifade etmişti. Bu iki yerin gazetecilerin uğrak yeri olduğunu belirtmişti. Hepimizi şaşırtacak şekilde Cumhurbaşkanı, Can Dündar hakkında suç duyurusunda bulundu. Sadece Cumhuriyet Gazetesi'ne değil, diğer gazeteler için de yargı sürecini başlatmak için girişimde bulundu. Bizim gözümüzde bu yargısal işlemlere ve girişim absürt olduğu kadar olayın siyasi niteliğini de gözler önüne seriyor. Türkiye Sınır Tanımayan Gazetecilerin 2015 Dünya Basın Özgürlüğü Sıralaması'nda 180 ülke içerisinde 149. Sırayı işgal etmektedir.

Tutuklama uygulaması sadece Can Dündar ve Erdem Gül'ü hedef alan bir ihlal değil aynı zamanda Murat Çapan, Muhammed Resul, Mehmet Barasu'nun karşılaştığı uygulamalar arasında sayılabilir. Türkiye'de yaşanan ihlaller haber çoğulculuğunu açıkça tehdit eder bir nitelik kazanmıştır. Gazetecilerin işten çıkarılmaları, hükümet söylemiyle gazetecilerin baskı altına alınması çoğulcuğu yok eden bir uygulamalardan birkaçı olarak göz önüne geliyor.

Gazetecilere yönelik suçların ise cezasız bırakılması da bir başka ihlal olarak sayılabilir. Bizler Sınır Tanımayan Gazeteciler olarak ihlalin niteliği ne olursa olsun Türkiye'de basın özgürlüğü ihlallerini düzenli olarak izliyoruz, bunlara sistemli bir şekilde yanıt vermeye çalışıyoruz. RSF, Türkiye'de başta Can Dündar ve Erdem Gül olmak üzere tutuklu gazetecilerin tahliye olması için dünya kamuoyuna seslenerek uluslararası bir çağrı başlatmış oluyor. Siyasi kişiliklerden bu tutuklamaya tepki vermeleri isteniyor ve bu amaçla da çok sayıda kişiden biz destek almış bulunuyoruz"

KADRİ GÜRSEL: BİR GAZETECİNİN BİLE TUTUKLU OLMASI KABUL EDİLEMEZ

Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) Dönem Sözcüsü ve Basın Enstitüsü Derneği Başkanı IPI Türkiye Temsilcisi Kadri Gürsel, şunları dile getirdi:
Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın serbest bırakılmasında uluslararası baskılar rol oynamıştı. Ama günümüzde maalesef Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanmasında da uluslararası kayıtsızlık, uluslararası boş vermişlik, bir Ortadoğu ülkesi olarak kabul etme hali de maalesef önemli rol oynadı. AB Türkiye'nin bir aday ülke olma vasfını fiilde artık kabul etmiyor. AB, Türkiye'yi bir komşu ülke olarak görüyor. Türkiye'deki insan hakları ihlalleri, basın özgürlüğü ihlalleri hakkında üzerine düşen uyarıcı ve eleştirile görevi yapmıyor maalesef. Bunun en utanç verici ve tipik örneği, mülteci şantajına boyun eğen Avrupa'nın ilerleme raporunu açıklamasını seçimlerden sonraya ertelemesidir. Evet, siz Türkiye'yi komşu ülke muamelesi yapabilirsiniz. Ama bu Türkiye iyi bir komşunuz olmayacaktır asla. Mümkün değildir. Kendi basınını ezen, gazetecileri tutuklayan, insan hakları ihlallerine devam eden bir Türkiye'nin Avrupa'nın iyi bir komşusu olması mümkün değildir"

DİLEK DÜNDAR: TÜRK HUKUK SİTEMİ, MAHKEMELERİ MAALESEF SİYASİ GÜCÜN ALTINDA

Can Dündar'ın eşi Dilek Dündar da kısa bir açıklama yaparak, “Gazetecilik mesleğine onurlu, vicdanlı bir meslek olarak gördüm. Bir gazeteciyle yaşıyor olmak da bana onur verdi her zaman. Maalesef ,Türkiye çok uzun zamandır siyasi gücün etkisi altına girdi. Türk hukuk sitemi, mahkemeleri maalesef siyasi gücün altında. Türk mahkemeleri siyasi baskı altında. Umut ediyorum ki Türk hukuk sistemi ve mahkemeleri, bu tutuldukları hastalıktan en kısa sürede kurtulurlar. Destekleriniz için çok teşekkür ediyoruz, mücadele edeceğiz. Bunu sizin desteklerinizle yapmak istiyoruz" diye konuştu.