()  SULTANGAZİ'de bir binada çıkan yangında mahsur kalanlar itfaiye ekiplerince kurtarıldı. Büyük korku yaşayan bina sahibi kadın, alevleri görünce giriş kat dairesindeki pencereden atlayıp kaçtığını gözyaşları içinde anlatarak, "Binayı çok fakirlikle yaptım, içeride paralarım vardı" dedi. 
Yangın saat 11.30 sıralarında Yayla Mahallesi, Seda Sokak'ta bulunan 4 katlı binada çıktı. Edinilen bilgiye göre, bina girişinde henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Alevler kısa sürede büyüyerek, tüm binanın ön cephesini sardı. O sırada içeride olan bina sakinleri kendi imkanlarıyla arka taraftan kaçarken, üst katlarda bulunan 2 kişi itfaiye ekiplerinin kendilerini kurtarmasını bekledi. Mahalle sakinlerinin ihbarı üzerine olay yerine çok sayıda itfaiye, sağlık ve polis ekibi sevk edildi. 
Binada bulunan 2 kişi kendi imkanlarıyla binanın arkasından dışarı kaçarken, üst katlarda bulunan 2 kişi ise olay yerine gelen itfaiye ekiplerince kurtarıldı. Dumandan etkilenen kişiler kontrol amaçlı, ambulanslara alındı. 
Büyük korku yaşadığını ve binayı arka taraftan kaçarak terk ettiğini söyleyen bina sahibi Cemile Kalaycı, "Uyuyorduk, çocuklarım da yatıyordu. Daha kahvaltı bile etmemiştik. Alt kattakiler eve daha yeni taşınıyordu. Kapının önünde eşyalar vardı, birden tutuşma oldu. Camdan bir baktım ki evin önünde ateş, hemen gittim elektrikleri falan kestim. Arka camdan atladım, kendim çıktım. Binamı çok fakirliklerle yaptım. Bir sürü param vardı, onlar da yandı. Çok fakirlikle yaptım evimi" diye konuştu. 
İtfaiye ekipleri yangını kontrol altına alarak söndürürken, binada maddi hasar meydana geldi. Yangının çıkış nedeni araştırılıyor. 

Görüntü Dökümü
-------------------
-Alevlerden ve itfaiye ekiplerinden cep telefonu görüntüleri
-Ambulansa alınanlardan görüntü
-İtfaiye ekiplerinden görüntü
-Kalabalıktan görüntü
-Bina sahibi kadın ve görgü tanığı ile röportaj 
-Binadan görüntü
-Genel ve detay görüntüler
  

================


2-  EMİNE ERDOĞAN GİRİŞİMCİ KADIN MERKEZİ'NİN TANITIM TOPLANTISINDA KONUŞTU

İdris TİFTİKCİ - CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, "Bir araştırmaya göre, emniyet kemerlerinin takılı olması halinde, kadınlar trafik kazalarında erkeklere oranla yüzde 47 daha fazla yaralanıyorlar. Çünkü emniyet kemerleri erkek sürücülerin anatomisine göre tasarlanıyor. Buradan teknoloji endüstrisinin kadınların aleyhine çalıştığı gibi yanlış bir sonuç elbette çıkmasın. Buradaki sorun kadınlarımızın teknoloji endüstrisine üretici ve tasarımcı olarak az sayıda katılmalarıdır" dedi.
Türkiye İş Kadınları Derneği (TİKAD) ve Galatasaray Üniversitesi iş birliği ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'na bağlı İstanbul Kalkınma Ajansı'nın (İSTKA) desteğiyle kurulan Girişimci Kadın Merkezi'nin (GİKAMER) tanıtım toplantısı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın katılımıyla yapıldı.
Toplantıda konuşan Emine Erdoğan, "Hepinizin bildiği gibi, kadınların, girişimcilik ekosistemine katılması, ekonomik büyümeyi son derece olumlu etkiliyor. Dünya Ekonomik Forumu verilerine göre, kadınların iş gücüne katılım oranındaki yüzde 1'lik artış, küresel gayri safi hasılayı 80 milyar dolar artırabilir. Tabi bu ekosisteme dahil olmak kadar, orada tutunmak da bir o kadar önemli" dedi.
Kadınların iş gücüne katılım oranının 2004'te yüzde 23 iken, 2018 yılında yüzde 34'e yükseldiğini söyleyen Emine Erdoğan, "Yaşanan sosyal değişimler, teknolojinin her an gelişmesi ve farklı endüstri kollarının ortaya çıkması, kadınların iş yaşamına katılmasını kolaylaştırıyor. Fakat artık istediğimiz, kadınların sadece çalışan olmaları değil, girişimciler haline gelmeleridir. Çünkü girişimcilik sayıca olduğu kadar nitelik olarak da arttığında, ekonomik büyümeye olumlu etkiler yapıyor" ifadelerini kullandı.
Emine Erdoğan, "Her ne kadar kadın girişimciler diye bir ayrıma gidiyor olsak da, girişimcilik bir ruh ve bakış açısı meselesidir. Ne yazık ki kadınlar bugüne kadar bu yönlerini ifade edecek alandan çoğunlukla mahrum kaldılar. O nedenle GİKAMER projesinin, kadın girişimciliğini arttıracak deneyim aktarımı sürecinin çok önemli olduğunu inanıyorum" dedi.

"PARLAK FİKİRLERLE DOLU OLDUĞUNDAN HİÇ ŞÜPHEM YOK"
Emine Erdoğan verilen eğitimlerin önemine şu sözlerle işaret etti:
"Bununla birlikte GİKAMER'de verilecek eğitimler, kadın girişimciliğinin artmasında en önemli unsur olan öz güvenin kazanılmasını sağlayacak. Kadınlarımızın zihin dünyasının muhteşem, parlak fikirlerle dolu olduğundan hiç şüphem yok. Fakat bu fikirleri ete kemiğe büründürme noktasında yaşanan çekinceler var. İşte o nedenle finansal okur-yazarlıktan tutun, ağ kurma ve iletişim eğitimine kadar, bir girişimcide olması gereken tüm donanımlar burada kazandırılıyor. kadın girişimcilerimiz kendi kanatlarıyla uçmaya hazır hale geliyorlar . GİKAMER'in de özellikle teknoloji, yenilik ve yaratıcılık odaklı olmasını çok önemli buluyorum."

"KADINLAR TRAFİK KAZALARINDA YÜZDE 47 DAHA FAZLA YARALANIYORLAR"
"Hayatta etrafımızda gördüğümüz her şey bir yorumdur. Bu yorumun tek bir bakış açısıyla yapılması, farkında olmadığımız kör noktaların oluşmasına neden olabilir" diyen Erdoğan, kadınların teknoloji üretimindeki önemini trafik kazalarından bir örnek vererek aktardı. Erdoğan, "Bir araştırmaya göre, emniyet kemerlerinin takılı olması halinde, kadınlar trafik kazalarında erkeklere oranla yüzde 47 daha fazla yaralanıyorlar. Çünkü emniyet kemerleri erkek sürücülerin anatomisine göre tasarlanıyor. Buradan teknoloji endüstrisinin kadınların aleyhine çalıştığı gibi yanlış bir sonuç elbette çıkmasın .Buradaki sorun kadınlarımızın teknoloji endüstrisine üretici ve tasarımcı olarak az sayıda katılmalarıdır.  Eğer kadınlar teknolojinin sadece kullanıcıları değil, bilakis o teknolojisinin tasarımcıları olursa hayatın zenginleştiğini göreceğiz"  şeklinde konuştu.

"ORTAK GELECEĞİMİZ ORTAK ÇABAYA BAĞLI"
Emine Erdoğan, "Yaşam kültürümüzden, çalışma biçimlerimize ve hatta birbirimizle kurduğumuz ilişkiye kadar büyük bir değişim geçireceğimizi uzmanlar söylüyor. Ortak geleceğimizin nasıl şekilleneceği şimdi göstereceğimiz ortak çabaya bağlı. Bu vesile ile buradan tüm anne babalara seslenmek istiyorum. Kız çocuklarımızı erken yaşlarda bilimle tanıştıralım. Mühendislik fakültelerimizin daha çok kız öğrenciye ihtiyacı var" diye konuştu.
Erdoğan, konuşmasına şu sözlerle devam etti:
"Kadın girişimcilerin karşılaştıkları sorunlarla ilgili yapılan çalışmalarda, üzülerek karşımıza iş ve aile yaşamı çatışması gibi bir başlık çıktığını görüyoruz. Ailenin ve iş yaşamının birbirine karşıt iki mecra olarak düşünülüyor olması da ayrı bir sorun. Halbuki kadınların özgün potansiyellerini ortaya koyabilmeleri, birçok sosyal faydayı beraberinde getirir. Kadınların fıtratlarına ait eşsiz zenginliği yaşama katmaları, toplumsal gelişimimiz için çok önemli. Ayrıca unutmamalıyız ki, kadınlarımızın bilgi, beceri ve donanımının artması daha güçlü aileler demektir"

EMİNE ERDOĞAN TARİHTEN ÖRNEKLER VERDİ
Emine Erdoğan, "Günümüzün bu büyük tartışmasına son noktayı, bizim medeniyet tarihimiz koyuyor. Anadolu'nun kadim tarihine dönüp baktığımızda, kadınları hayatın her yerinde üretirken görüyoruz. Baciyan-ı Rum kadınlarımıza rol modeldir. Yaşadıkları toplumun dertlerine çare üreten, iş üreten, kültür üreten bu kadınlar bizim geçmişimiz ve DNA'mızdır. Aynı şekilde İslam tarihinin sayfaları da, bilim ve ilim üreten hanımların örnekleriyle dolu. Harvard'dan ve Oxford'dan çok önce, dünyada ilk üniversiteyi Fatıma El-Fihri adında bir kadın kurmuştur . Bizler başarıya bu örneklerle, kendi değer dünyamızın bize kazandırdıklarıyla ulaşacağız. Yeter ki, iş ve aile hayatı arasında bir denge kuralım" dedi.


"DEVLET KADINLARIN ÖZEL HAYATINI KOLAYLAŞTIRACAK DÜZENLEMELER YAPIYOR"
"Devletimiz iş hayatındaki kadınların özel hayatını kolaylaştıracak düzenlemeler yapıyor" diyen Erdoğan, "Çocuk sahibi kadınlarımız için doğum ve süt izni düzenlemeleri, kreş imkanları ile, bu dengenin sağlanması için çalışıyor. Türk kadınlarının çok özel bir ruha ve yeteneğe sahip olduğuna inanıyorum. Kadınlarımız tarih boyunca manevi gücünü ve aklının geniş sınırlarını defaatle ispat etmiştir. Her ne kadar işin başında olsak da, teknolojinin her bir kolunda kısa zamanda büyük işler, yapacağınıza da hiç şüphem yok. Sizler kadın girişimciler olarak yol açacaksınız ve ardınızdan nice genç kızımız yürüyecek" şeklinde konuştu.

Görüntü Dökümü
----------------
Emine Erdoğanın salona girişi
Emine Erdoğanın konuşması 
Plaket Verilmesi 
Genel ve Detaylar 

======================

3 -  MASLAK'TA GÖKDELENLER ARASINDA BİR CENNET: LİMONLUK

Haber-Kamera: Beyza Nur GÜLER-Feridun AÇIKGÖZ/İstanbul, İSTANBUL'daki Maslak Kasırları, mimari ve tarihi niteliğinin yanı sıra, botanik çeşitliliği ile de görenleri büyülüyor. Kasrın bahçesinde bulunan 'Limonluk' ise ziyaretçilerin büyük beğenisini topluyor.
Sultan II. Abdülhamid'in şehzadelik yıllarını geçirdiği Maslak Kasırları,  sadece mimari ve tarihi niteliğiyle değil botanik çeşitliliğiyle de görenleri büyülüyor. Kasrın en dikkat çeken noktası, bir kış bahçesini andıran 'Limonluk'. Limonlukta Türkiye'deki en yaşlı ve orijinal kamelyaların yanı sıra farklı pek çok bitki bulunuyor. Kırmızı, Pembe ve yeşilin her tonunun birbirine karıştığı sera, sadece Türkiye'de değil, yakın coğrafyada da benzeri olmayan bir örnek. İstanbul'da kışın ziyaret edilebilecek en özel yerlerden biri olan Limonluk, içindeki bitkilerin zarar görmemesi için sürekli belli bir ısı ve nem seviyesinde tutuluyor. 
 
ŞUBAT AYINDA KAMELYALAR GÖRSEL ŞOV SUNUYOR
Büyük bir sera olan Limonluk,  Sultan II. Abdulhamid'in botanik merakını gösteren en önemli unsur. Bu limonlukta yılın her ayında farklı bir bitki, görüntüsüyle öne çıkıyor.  Sultan II. Abdülhamid'in Uzak Doğu ve Avrupa'dan getirttiği kamelyalar ise özellikle Şubat ayında görsel bir şov sunuyor. 
 
HER BİTKİNİN TÜRKİYE'YE GETİRİLİŞ ÖYKÜSÜ BAŞKA
Sultan II. Abdulhamid'in seranın yapılmasında her ayrıntıyı dikkate aldığı ve farklı ağaç türlerinin aynı ortamda yetişmesi için böyle bir sera oluşturduğu biliniyor. Osmanlı arşiv belgelerine göre serada bulunan her ağacın Türkiye'ye getiriliş öyküsü başka. 1876 yılında tamamlanan ve 'limonluk' diye adlandırılan sera, Osmanlı döneminden günümüze ulaşan ender bitkilere ev sahipliği yapıyor. Kamelyalar bu bitkilerin başlıcaları. Çaygiller familyasından olan kamelyaların fitokimyasal (bitkilerde bulunan iyileştirici bileşenler) özelliği olduğu biliniyor. Seradaki ağaçların da görsel niteliklerinin yanı sıra iyileştirici yönleri itibariyle Maslak Kasırları'na getirildiği düşünülüyor. Kamelyalardan başka serada Grolto ve Cycos gibi endemik ağaç örnekleri de yer alıyor. Alternatif tıp alanında büyük önem taşıdığı bilinen bu bitkiler ve sera, yurtiçi ve yurtdışındaki birçok bilim adamının, araştırma ve tezine de konu olmuş durumda. 144 yıldır Maslak Kasırları'nın bahçesinde varlığını devam ettiren Limonluk'ta yer alan bitkilerden bazıları şunlar: Limon ağaçları, Kamelyalar (Camelia sp), Ejder Kanı (Draceana), Dev filkulağı (Alocasia), Latanya Hurması (Latania sp), sikas (Cycas revulata), Ormangülü (Rhododendron sp), Devetabanı (Philodendron sp).
Maslak Kasırları'nın Limonluğunun bakımı, muhafazası ve geliştirmesi sorumluluğunu ise, Milli Saraylar İdaresi üstleniyor. 

Görüntü Dökümü:
----------------------- 
-Maslak kasrından görüntüler
-Limonluktan görüntüler
-Muhabir anonsları(Beyza Nur GÜLER)
-Genel ve detay 
 
======================

4 - TEKSTİL VE KONFEKSİYON ÇALIŞTAYINA KORONA VİRÜSÜ DAMGASINI VURDU

"YENİ PAZARLARA AÇILMANIN BİR FIRSATI OLARAK GÖREBİLİYORUZ"

Haber: Yüksel KOÇ -Kamera: Mertcan Öztürk / İstanbul - TİCARET Bakanı Ruhsar Pekcan, Çin'de ortaya çıkan Korona virüsünün yeni pazarlara açılmanın bir fırsatı olarak görülebileceğini söyledi. 
İstanbul'da Tekstil ve Konfeksiyon Sektörü Çalıştayı düzenlendi.
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle, İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Mustafa Gültepe ve İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ahmet Öksüz'ün konuşmaları ile başlayan çalıştaya Çin'den tüm dünyaya yayılarak  ticareti de etkileyen Korona virüsü damgasını vurdu. 

TEKSTİL SEKTÖRÜNDE İSTİHDAM 1 MİLYONU AŞTI
Tekstil sektörünün ihracatımızdaki lokomotif sektörlerden birisi olduğunu söyleyen Pekcan, "Bizim artık amacımız daha ucuza satmak değil, daha kaliteli ve daha nitelikli satış yapmak. Artık Türkiye algısını sektörünüzün de sayesinde kaliteli ürün seviyesine taşımış bulunuyoruz" dedi. 
Burada sektöre özel bir teşekkürde bulunmak istediğini söyleyen Bakan Pekcan, "Sağolsunlar, bu duyuruyu yapma şerefini bana bıraktılar. Sektörümüz ilk defa istihdamda 1 milyon kişiyi aşmış durumda. Bunu ilk defa sağlıyoruz. Tam rakam olarak 1 milyon 67 bin 23 kişi olmuşuz. İnşallah bunu katlayarak devam edeceğimize inanıyorum ben" diye konuştu. 2019'da ihracatın 180 milyar doların üzerinde gerçekleştiğini söyleyen Bakan Pekcan, "Dünya sıralamasında ihracat artışımızla 7. sıradayız. Değer artışında da 6. sıradayız. Net ihracatımızın Türkiye'nin büyümesine katkısı 4.7 puanla son 18 yılda gözüken en büyük değer. Dünyada halı ihracatında yüzde 14 artış kaydettik ve ikinci sıradayız. Özellikle el halılarının ihracatında oldukça başarılıyız. El halılarına baktığımız zaman yüzde 30'la Japonya'ya, yüzde 27 ile Amerikan pazarına satış yaptığımızı görüyoruz" dedi. 
Ülke ekonomisinin iyi bir trende girdiğini söyleyen Bakan Pekcan, "Ülke ekonomisi çok şükür iyi bir trende girdi. Faizlerde kademeli olarak bir iniş söz konusu. Bu da Türkiye'deki yatırım ortamını iyileştirilmesine katkı sağlıyor. Eximbank'ın faiz oranlarını kademeli olarak aşağıya çekiyoruz. İnşallah bundan sonra da çekmeye devam edeceğiz. Ve Türkiye dünyanın yatırım merkezi olma yolunda çalışmalarına devam edecek" dedi. 

'YENİ PAZARLARA AÇILMANIN BİR FIRSATI OLARAK GÖREBİLİYORUZ'
Çin'de ortaya çıkan Korona virüsünün başa bela olduğunu söyleyen Bakan Pekcan, "Bu Korona virüsü başımızın belası. Komşumuza kadar geldi.  dünyanın başının elası. Çin bu işle çok güzel mücadele ediyor. Ben kendilerini ayrıca tebrik ediyorum. Gerçekten çok ciddiye alarak bu işle mücadele ediyorlar.  Tabii hayat da devam ediyor. Burada tekstil ve hazır giyimde büyük beklentiler var. İnşallah bunlar pozitife, artıya yönelecek. Ama tabi bunlar bir günde, geceden sabaha olacak şeyler değil. Bu bir çalışmanın sonucu, kapasite artırımının sonucu, kalitenin, tedarik zincirlerinde yer alabilmenin, tedarikçi onay sürecinde başarıyla tamamlamanın ve yeni pazarlara açılmanın da bir fırsatı olarak görebiliyoruz. Tabii hepsi bir süreç. Biz de bakanlık olarak bu süreçte her zaman olduğu gibi yine yanınızda olacağız" dedi. 

'1 MİLYAR DOLAR TEKSTİL VE HAMMADE İHRACAĞI ARTIŞINI ÖNGÖRMEKTEYİZ'
İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ahmet Öksüz, son günlerde çok popüler olan Korona virüsünün faaliyet gösterdikleri sektörü etkilediğini belirterek, "Bütün dünyayı tehdit eden bu salgının bir an önce sona ermesini ümit etmekle beraber Çin dünya tekstil ve hammade ihracatının üçte birini tek başına gerçekleştiren bir ülke konumunda. Virüs sebebiyle, özellikle Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'nde Çin'e karşı bizim siparişlerimiz de artacağını öngörmekteyiz" dedi. 
Sektör olarak en büyük üretim kapasitesine sahip bir ülke olduğumuzu söyleyen Öksüz, "Markalardan gelebilecek talepleri rahatlıkla karşılayabilecek altyapımız ve üretimimiz bulunmaktadır. Virüs sebebiyle Çin'den Türkiye'ye sipariş kayması durumunda ihracatımızın en az yüzde 10 oranında artmasını, 1 milyar dolar tekstil ve hammadde ihracatı artışını öngörmekteyiz" dedi. 

"YAKLAŞIK 3 MİLYAR DOLAR BİR ARTIŞ GÖRÜNÜYOR"
İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Mustafa Gültepe, "Özellikle son dönemde Çin'de yaşanan Korona virüsü salgını nedeniyle yeni bir durumla karşı karşıyayız. Tedarik zincirlerinde önemli değişiklikler gündemde. Çin'in yaklaşık 170 milyar dolar olan ihracat bedelinden sadece yüzde 1 pay alırsak yaklaşık 2 milyar dolar sadece hazır giyimde bir artış olabileceğini düşünüyoruz. Tekstil ve deri birlikte bakarsak yaklaşık 3 milyar dolar bir artış görünüyor" dedi.  
2019 yılında Türkiye ihracatının yüzde 18'inin çalıştaya katılan sektörlerin gerçekleştirdiğini söyleyen Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle, "Özellikle son 5-6 yılda bu sektörlerimiz belli bir rakam sarmalının dışına çıkmakta zorlanıyoruz. Çin hemen hemen bu tüm sektörlerin lideri" dedi. 

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
----------------
Çalıştayın yapıldığı salondan genel ve detay görüntü
Bakan Ruhsar Pekcan'ın salona gelişi
Ahmet Öksüz, Mustafa Gültepe, İsmail Gülle ve Bakan Pekcan'ın konuşmaları
 
 
===================

5-  ÜMRANİYE'DE SİLAH KAÇAKÇILARI YAKALADI

Haber-Kamera: Ali ABLAY / İSTANBUL , ÜMRANİYE'de polis ekipleri, şüphelendikleri 3 kişinin yükleme yaptıkları araçta yaptıkları aramada 314 av tüfeği ele geçirdi.
Ümraniye, Esenşehir Mahallesi'nde çarşamba günü devriye gezen polis ekipleri, bir kamyondan başka bir panelvan araca malzeme yüklendiğin görerek sevkiyat yapan 3 kişinin yanına gitti. Şüphelilerin yüklediği malzemeyi soran polis, 3 kişinin çelişkili ifadeler vermesi ve tedirgin davranışlar sergilemesi üzerine sevkiyat irsaliyesini görmek istedi. İrsaliyede 20 karton koli ve 320 pompalı yivsiz av tüfeğinin özel bir şirket tarafından Mehmet Ali M. adına Sabiha Gökçen Havalimanı'na taşınacağını belirlendi. Bunun üzerine araçlarda arama yapan emniyet ekiplerince 314 yivsiz av tüfeği ve 80 plastik kabza ile tüfeklerin birleştirilmesinde kullanılan alyan ve vida takımı ele geçirildi. Soruşturmayı derinleştiren emniyet ekiplerince silahların yurtdışında satılmak için alındığı tespit edildi.  Şüphelilerden Ali Ö.'nün av tüfekleri kanununa muhalefet ve resmi belgede sahtecilikten suç kaydı olduğu öğrenildi. Şüpheliler emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilirken, av tüfekleri kanuna muhalefet suçundan işlem yapılmasının ardından serbest bırakıldı. 


Görüntü Dökümü
---------------
- Şüphelilerin gözaltına alınması
- Araçta arama yapılması 
-Genel ve detay görüntüler


===================

6 -  İSTANBUL'DA GIDA DENETİMİ

Serdar ALTINTEPE / İSTANBUL,TARIM ve Orman Bakanlığı'nın başlattığı "Ürün Bazlı Gıda Denetim Seferberliği" kapsamında İstanbul'un 39 ilçesindeki binin üzerindeki toplu tüketim yerlerinde denetim yapıldı.
Tarım ve Orman Bakanlığı'nın Türkiye genelinde eş zamanlı olarak başlattığı denetim seferberliğinin altıncı gününde İstanbul'un 39 ilçesinde İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürlüğü'nde görev yapan kontrol görevlileri toplu tüketim alanında faaliyet gösteren işletmelerde denetim yaptı. "Ürün Bazlı Gıda Denetim Seferberliği" kapsamında gerçekleştirilen ve gıda güvenilirliğini sağlamak amacıyla 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu çerçevesinde İstanbul genelinde binden fazla işletmede resmi kontrol yapıldı.
Bakırköy ilçesinde yapılan denetimlere katılan İstanbul İl Tarım ve Orman Müdür Vekili Nazif Koca, Ürün Bazlı Gıda Denetim Seferberliği ve denetimlerle ilgili bilgiler verdi. Denetim süreci hakkına konuşan Koca, "Sayın bakanımızın denetim seferberliğinden itibaren Pazartesi başladık. Pazartesi süt ve süt ürünleri, Salı günü et ve et ürünleri, Çarşamba günü ekmek çeşitleri ve unlu mamulleri denetledikten sonra dün eğitim kurumlarının yemekhanelerini ve kantinlerini denetledik.  Bugün seferberliğin son günü ama bizim denetimlerimiz yıl boyunca devam etmektedir. Bugün de tüketim yerlerinin denetimini yapıyoruz. Burada evrak kayıtlarını kontrol ettikten sonra genel hijyen kurallarına uygunluğunu denetçilerimiz kontrol ediyor. İstanbul'da günde binin üzerinde denetim yapılıyor" dedi.

"ESAS DENETÇİ TÜKETİCİ"
Nazif Koca ayrıca 2019 yılında da toplu tüketim yapılan yerlerde toplamda 113 bin defa denetim yapıldığını söyledi. Tüketicilere 'ALO 174' hakkında çağrıda bulunan Koca, "45 bin civarında toplu tüketim yerimiz var ve 2019'da yaklaşık 113 bin civarında denetim yapmışız. İşletmeler özellikle kendi üretim yaptıkları yerin genel hijyen kurallarına dikkat etmek zorundalar. Esas denetçi tüketici. Bizi ALO 174 ile uyaracaklar. 7/24 her zaman açık, bir telefon yeter. Aradığı zaman Ankara'ya düşüyor ve Ankara bizi kesin talimatlandırıyor. Herhangi bir şikayet konusunda biz tüm Türkiye'de gıda kontrollerini yapıyoruz" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
Denetim ekiplerinin işletmeye girişi
Denetimlerin yapılması
Mutfak bölümünde denetim yapılması
Nazif Koca röportaj

=============

7 - GALATA'DA OTOPARKA DÖNEN TARİHİ ALAN BOŞALTILDI

Haber - Kamera: Müge YARIMBATMAN - Kubilay ÖZEV / İSTANBUL, ()   BEYOĞLU Galata'da Ceneviz öncesi Antik dönemden kalma su kuyusu, Osmanlı Dönemi'nden kalma su sarnıcı ile 19. yüzyıldan kalma Kamondo Konağı'nın kalıntılarının bulunduğu otopark olarak kullanılan alan, içindeki araçlar çıkartılarak boşaltıldı. Ayrıca alanın etrafı sac bariyerlerle çevrildi ve içindeki 6 metre derinliğindeki kuyunun da ağzı kapatıldı. 
Antik dönemin, Osmanlı Dönemi'nin ve 19. yüzyılın izlerini taşıyan tarihi yapıların kalıntılarının bulunduğu alan, kaderine terk edilmiş ve çevredeki araç sahipleri tarafından otopark olarak kullanılmaya başlanmıştı. Geceleri evsizler tarafından kullanılan alanın içi çöple, yıkılmış duvarlarıysa yazılarla dolmuş durumdaydı. Antik su kuyusunun, 17. ve 18. yüzyılda kullanılan Osmanlı sarnıcının ve 19. yüzyıldan kalma tarihi Kamondo Konağı'nın kalıntılarının olduğu alan, araçlar çıkartılarak boşaltıldı. Alanın etrafı da sac bariyerlerle çevrildi. Ayrıca konağın bahçe bölümünde bulunan yaklaşık 1500 yıllık olduğu tahmin edilen 6 metre derinliğindeki her an tehlike yaratabilecek kuyunun ağzı da kapatıldı.

2011 YILINA AİT KORUMA KURULU KARARI
Öte yandan Galata'daki tarihi kalıntıların bulunduğu alan için İstanbul İli 2 Nolu Bölge Koruma Kurulu'nun 'Camondo Konağı Rekonstrüksiyonu' isimli projesi kapsamında 22.03.2011 tarihinde alınan 680 nolu koruma kararı bulunuyor.

Görüntü Dökümü
--------------------
-Tarihi alanın dışından görüntüler
-Demir sacdan görüntüler
-Tarihi alanın içinden görüntüler
-Muhabir anonsu
-Üstü kapatılan kuyudan görüntüler
-İkinci muhabir anonsu
-Tarihi alanın arşiv havadan görüntüleri
-Genel ve detay görüntüler