ANKARA Cumhuriyet Başsavcılığı, Türkiye’yi sarsan 6.8 büyüklüğündeki Elazığ depremi sonrası provokatif sosyal medya paylaşımlarıyla ilgili yaklaşık 60 kişi hakkında soruşturma başlattı. ’nın savcılık kaynaklarından edindiği bilgilere göre, Emniyet Bilişim Suçları Şube Müdürlüğü’nün tespit ettiği sosyal medya hesapları ile ilgili başlatılan soruşturmalar, TCK’nın 213 ve 301’nci maddelerinde düzenlenen ‘halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak, milleti, devleti ve hükümeti aşağılamak’ suçlamalarından yürütülüyor. Uzmanlar bu paylaşımların devlete güvensizlik oluşturduğu, kamu düzeni ve güvenliğini bozduğunu belirterek, halkı korku ve paniğe sevk edecek, milleti ve devleti aşağılayan paylaşımlardan uzak durulması uyarısında bulundu.

Elazığ ve Malatya’da 41 kişinin yaşamını yitirdiği, 1607 kişinin de hastanelere başvurduğu 6.8 büyüklüğündeki depremden sonra sosyal medya hesaplarında yapılan paylaşımlar, toplumun tepkisini çekti. Depremi yaşayan insanları aşağılayan yorumlar, kurtarma ve yardım çalışmalarını yapan görevlilere yönelik gerçek dışı suçlamalar, yağma ve talan iddialarına kadar çok sayıda sosyal medya mesajı, kamuoyunda huzursuzluğa neden oldu.

HALKI ENDİŞE PANİĞE SÜRÜKLEMEK SUÇLAMASI

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, bu paylaşımlarla ilgili soruşturma başlattı. Emniyet Bilişim Suçları Şube Müdürlüğü’nün tespit ettiği yaklaşık 60 sosyal medya hesabıyla ilgili soruşturma başlattı. Soruşturmalar; TCK’nın 'Halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak amacıyla hayat, sağlık, vücut veya cinsel dokunulmazlık ya da malvarlığı bakımından alenen tehditte bulunan kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır' suçlamasını düzenleyen 231’inci maddesi ile 'Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ve Devletin yargı organlarını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır' suçlamasın  düzenleyen 301’nci maddelerden yürütülüyor. Türkiye genelinde soruşturmalar Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nda açılarak, daha sonra dosyalar paylaşımın yapıldığı şehirlere gönderiliyor. 

DEVLETE GÜVENSİZLİK OLUŞTURUYOR

Sosyal medya paylaşımlarındaki suç unsurlarının gerçek hayatta olduğu gibi cezai yaptırımı olduğunu belirten uzmanlar, polisin 7/24 takibinde olan sanal dünyada kaynağı belirsiz, provokatif bilgilerin dikkate alınmaması uyarısı yapı.
Üsküdar Üniversitesi Öğretim Görevlisi Bilişim Uzmanı Mustafa Sansar, depremden sonra olumsuz birçok paylaşım yapıldığını belirterek, şunları söyledi:
"Bazen bunlar o anın verdiği stresten oluyor, bazen de tahrik edici, bilerek ve isteyerek, bir grup çerçevesinde hareket ederek yapılan paylaşımlar oluyor. Unutulmamalı ki bu paylaşımların sonucu suç. Günün sonunda ortam sanal olsa da, işlenen bir suç var, gerçek bir suç. Bununla ilgili idari ve adli soruşturmalar mutlaka hemen başlatılır, yapılır. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da bunu yaptı. Kaynağı belli olmayan, hayal ürünü paylaşım yapıldığında, halk o anın heyecanıyla bunların gerçek olabileceğini düşünerek, bir tahrik havası, devlete güvensizlik oluşturabiliyor. Bunu bilerek, isteyerek yapanlar var. Zaten ilgili siber suçlar birimleri, bunların tespitini kolaylıkla yapabiliyor. Vatandaş her bilgiyi mutlaka süzgeçten geçirmeli, devletin kaynaklarının bilgilerini önemsemeli. Kaynağı belirsiz bir yerden gelen bilgiyi paylaşmamalı, inanmamalı. Biraz daha tedbirli ve sağduyulu olmalıyız. Kolluk birimleri yasalar çerçevesinde interneti 7/24 suça karşı izliyor, denetliyor. Böyle bir provokatif eylemi gerçekleştiren sosyal medya  paylaşımlarıyla ilgili teknik çalışmalar yaparak gerçek şahsı bulabiliyor. Bunlar bulunmaz diye düşünülmemeli, cezai müeyyidesi olmadığını düşünülmemeli."

KAMU GÜVENLİĞİ VE DİSİPLİNİNİ BOZAN PAYLAŞIMLARIN KARŞILIĞI SUÇTUR

Avukat Eren Özden ise Elazığ’da meydana gelen depremin halkta ciddi bir korku ve paniğe sebep olduğunu, böyle bir ortamda da kamu disiplini ve kamu güvenliğinin sağlanmasının çok önemli olduğunu ifade etti. Devletin birimlerinin de bunun için çalıştığını belirten Avukat Özden, şunları söyledi:
"İnsanların sosyal medyada fikrini açıklaması TCK’da düzenlenmez, soruşturmaların yürütüldüğü bu maddelerde de düzenlenmiyor. Ancak eğer eylemin, hakaret, aşağılama, halkı korkuya paniğe sevk edecek niteliği varsa TCK’da düzenlenmiş bir husus. Bunun cezai yaptırımı var. Geçmiş davalarda da gördüğümüz tepki şu; insanlar sosyal medyada yaptığı eleştirilerin, ifadelerin cezai yaptırımı olmayacağını düşünüyor. Yargılamalarda böyle savunma yapıyorlar, ben bunu yaptım ama suç olduğunu bilmiyordum. Ayrıca burada suçun oluşması için plan ya da organize hareket edilmesine de gerek yok. Kişisel olarak da işlenebilen bir suç. Bu soruşturmalarda yazılı metnin halkı korkuya ve paniğe sevk edecek içerikte olup olmadığına bakılıyor. Örneğin siz bir tweet attınız ama, halkta bir karşılığı olmadı. Bu durum suçu ortadan kaldırmıyor. Eyleminiz başlı başlına suç oluşturuyor. Vatandaşların böyle bir davayla karşı karşıya kalmamak için, fikirlerini açıklarken eleştiri seviyesinde kalması, hakaret ve aşağılamaya girmemesi konusunda hassas olmalarını tavsiye ediyoruz."