Atalay, NTV'deki "Mehmet Barlas ile 45 Dakika" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Gezi Parkı odaklı olayların bazen sahalarda ve bazen de Türkiye'nin çeşitli yerlerinde sürekli tekrarlandığına işaret edilmesi üzerine Atalay, olayları değişik açılardan takip ettiklerini belirtti.

Beşiktaş-Galatasaray maçındaki olayların sporda şiddetle alakalı olduğunu ifade eden Atalay, "Siyasi yorumlarla hemen birleştirmek de doğrusu uygun olmayabilir" diye konuştu.

Atalay, Taksim merkezli olayların canlı tutulmaya çalışıldığını ve teşvik edildiğini ancak güçlü bir zemini bulunmadığını vurguladı.

Atalay, kalıcı ve ilerleyebilecek gelişmeler olarak görmediğini dile getirerek, "Bu son gelişme, Taksim sonrası öyle çok beklenen bir şey değildi. Ama olaylar geliştikten sonra şunu anladık. Hem belirli konularda bir birikim var. Bazı tasarruflar o birikimi oluşturmuş. Hem de bazı kesimlerin de hazırlığı da var" ifadesini kullandı.

"Demokratikleşme paketinin, insanlardaki huzursuzluğun giderilmesine katkısı olup olmayacağı" dair soruya Atalay, şu yanıtı verdi:

"O birikimi de bir çok yönden analiz etmek lazım. O günler söylemler ve bazı yasaların, alkol düzenlemesi gibi yasaların takdim edilişi vesaire, oralarda bazı yanlış anlatım hataları olmuş olabilir. Ama özünde iyi anlatılsa bu birikimi besleyecek şeyler değil. Ama bu demokratikleşme paketi toplumu daha da rahatlatan, rahatlacak, herkesi rahatlatacak bir şey. Bir anlamda Türkiye, çok taşıdığı, toplumsal olaylara kaynaklık eden birçok ağırlıklarından kurtulacak ve demokrasinin önündeki engellerden de kurtulacak."

DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ

Gezi Parkı odaklı olaylara ilişkin ellerinde çok sağlıklı veriler bulunduğuna dikkati çeken Atalay, "Taksim sonrası gelişen olaylarda CHP'nin aktif rolü çok fazladır" dedi. Atalay, olaylara katılanların yüzde 75,5'ini CHP'li ve CHP'ye oy vereceğini söyleyenlerin oluşturduğunu belirtti.

Tutuklu gazetecilere yönelik demokratikleşme paketinde düzenleme yer alıp almadığı yönündeki bir soru üzerine Atalay, terörle mücadele eden ülkelerde özgürlüklerin istenildiği kadar rahatlatılamadığına vurgu yaptı. Atalay, ABD'nin bir zamanlar dünyanın en özgürlükçü ülkesi olduğunu ancak 11 Eylül 2001'de yaşananların ardından, güvenlik için çok zayıda kurumun oluşturulmasının yanı sıra yasalar çıkarıldığını anımsatarak, dünyadaki terör olaylarının da olağanüstü tedbir ve yasaları beraberinde getirdiğine dikkati çekti.

Atalay, Türkiye'ye de böyle bakılması gerektiğine işaret ederek, "Bizim genel ilkemiz şu: Şiddet içermeyen bütün düşünce, ifade, inançlar serbest olsun. Hiçbir sınır olmasın. Uluslararası bir kriter vardır. O da şiddettir. Biz oraya ulaşmak için çok düzenleme yaptık ama KCK'dan dolayı gazeteci kimliğinde insan var içeride" değerlendirmesinde bulundu.

İçerde olan gazetecilerin basın suçlarından dolayı değil, örgüt vesaire gibi suçlardan tutuklu bulunduklarını aktaran Atalay, uluslararasında Türkiye'de gazetecilerin cezaevinde olduklarına dair tespiti arzu etmediklerini söyledi.

Demokratikleşme paketinin KCK'dan tutuklu olanları kapsayıp kapsamayacağına dair soru üzerine Atalay, şöyle konuştu:

"Yürüyen bir çözüm süreci var. Bu çözüm sürecinin ana hedefi 'terör bitsin, şiddet bitsin, silahlar bırakılsın, bütün sorunlar siyaset kurumu içine halledilsin, siyaset kurumu bunu çalışsın tartışsın vesaire..' Tabi varmak istediğimiz yer orası ama bu süreçlerin daima kendine göre bazen riskleri vardır. Bazen temposu yavaşlar. Bazen hızlanır. Bunlar uluslararası örneklerde de böyledir. Bunlara bakarak ümitsizliğe kapılmamak lazım, telaş da etmemek lazım. Burada belli diyalog kanalları açık ve çözüm süreci devam ediyor. Orada hükümetin kararlığı çok ileri. İlk günkü gibi kararlıyız ve heyecanımızı koruyoruz. Bu konuda üzerimize düşenleri yapma gayreti içindeyiz. Bu demokratikleşme paketi, hem çözüm süreci ile irtibatlı hem de genel manada bugüne kadar pek çok kesimin beklentisini göz önüne alan, taleplerini gözönüne alan, yani Türkiye'de bütün kesimleri kuşatan bir çalışma."

Atalay, iktidarları döneminde bir defa da açıklanan en geniş paket olduğunu dile getirerek, pakette anayasa tasarrufuna bağladıkları yeni bir politikaları bulunmadığını söyledi. Atalay, pakette basına yansımamış sürprizler de bulunduğunu ifade etti.

"ÖNÜMÜZDEKİ YIL ÇETİN, ZOR BİR YIL"

AK Parti hükümeti olarak on bir yıl içinde yaptıkları çalışmaları "Sessiz Devrim" adlı kitapta topladıklarını anlatan Atalay, kitabı demokratikleşme anlamında yapılanların envanteri olarak nitelendirdi.

Türkiye'nin söz konusu dönemde büyük değişim yaşadığını, normalleşme sürecinde önemli adımlar atıldığını vurgulayan Atalay, AK Parti'nin iktidar olma sürecini hakkında da bilgi verdi.

"Eğer Başbakan, cumhurbaşkanı olursa Abdullah Bey yeniden başbakan olur mu, böyle bir ihtimal var mı" sorusuna karşılık Atalay, şunları kaydetti:

"Önümüzdeki yıl çetin bir yıl, zor bir yıl. İnşallah Allah Türkiye'ye, hepimize kolaylık versin. İki seçimin olduğu, bizim büyük kararlar vereceğimiz bir yıl. Her şeyi bu süre içinde çalışacağız ve her şey iyi gidecek diye umut ediyoruz. Belki geriden tam görünmüyor olabilir ama bizim partimizde müthiş bir insani ilişkiler ağı vardır, dostluklar. Başbakanımızla Cumhurbaşkanımızın, her birimizin. On bir yıl böyle kolay bir on bir yıl değil. Ben, bu kabinede ilk hükümetten beri kalanlardan biriyim. Biz, üç kişiyiz, Ali Babacan ve Binali (Yıldırım) ile beraber. Bütün bu süreci de çok yakından yaşadık hem şahit olduk hem aktörleri olduk. Birbirimize karşı dostluklar, aile bağları, sadakatler, dava arkadaşlığı hepsi birbirine çok girmiş farklı bir yapı var. Bütün bu zorlukları bütün bu güzel bağlar ve ilişkiler içinde çözeceğiz. İnşallah gelecek yılı partimiz ve hükümetimiz yine yoluna daha güçlü devam edecek. Hepimizin, hepsinin birlikte kurduğu yürüttüğü bir parti bu. Önemli olan partimizin ve bu davanın yoluna sağlıkla gitmesidir."

"AK PARTİ O YÖNDEN GEÇMİŞTEKİLER GİBİ BİR PARTİ DEĞİL"

"Bizim partimizi kurarken ve hükümetimizin ilk başından beri en önemli ilkemiz Türkiye'ye normalleştirmek" diyen Atalay, AK Parti hükümeti döneminde Türkiye'de sadece fiziksel yatırımların değil devlette de kurumların reflekslerinin değiştiğine, geliştiğini işaret etti.

"Sizce askeri vesayet bitti mi ya da derin devlet yok mu artık?" sorusuna Atalay, "Türkiye, artık eskiye dönemez. Yine belli güçlerin, belli kurumların bu bazen basın olur, bazen yargı, bazen asker, bazen patronlar kesimi, bazen başka bir kesim olabilir, Türkiye'deki gelişmelerde belli ağırlıklarını koymuş olabilirler. Yani vesayet sistemi diyebileceğimiz eskiden olduğu gibi bir yapı artık Türkiye'de yürümez" karşılığını verdi.

"Sizin asıl sorununuz size alternatif bir partinin olmaması. Acaba AK Parti'nin içinden mi muhalefet çıkmalı" denilmesi üzerine Atalay, "Yok, AK Parti'den çıkmaz. AK Parti o yönden geçmiştekiler gibi bir parti değil, olmaz yani" diye konuştu.

"Hiç alternatifi olmaması bir partiyi bazen yanlışa da sürükleyebilir. Sizde de o rahatlığı seziyorum, nasılsa biz kazanırız diye" sözlerine ise Atalay, "Öyle bir rahatlık içinde değiliz. Hele seçim konu olunca, vatandaşa gitme, vatandaşı kazanma, vatandaşa kendimizi iyi anlatma konusunda inanın biz çok disiplinli bir partiyiz" karşılığını verdi. Atalay, seçime odaklı çalışmalara da başladıklarını anlattı.

Uzun süredir güçlü bir muhalefetin olmadığını belirten Atalay, "O, şart. Güçlü muhalefet olmadan olmaz. Her şey daha iyi olur. Biz dedik ki çözüm sürecinde Türkiye'yi bu terörden ve bütün sorunlardan kurtaralım. Türkiye daha farklı büyüyecek. Ama muhalefetten hiç destek almadık" ifadesini kullandı.