Haber-Kamera: İdris TİFTİKCİ/İSTANBUL,() "Budapeşte Süreci 6. Bakanlar Konferansı", Türkiye'nin ev sahipliğinde bugün 46 ülke, 15 uluslararası kuruluş, bakanlar, bakan yardımcıları ve çeşitli düzeylerde heyet başkanlarının katılımıyla başladı. Göç baskısını azaltmak ve düzensiz göçe karşı önlemler almak amacıyla hükümetlerarası yapılan toplantılar neticesinde 1993 yılında Budapeşte'de düzenlenen Bakanlar Konferansıyla ortaya çıkan, 2006'dan bu yana başkanlığını Türkiye'nin yürüttüğü "Budapeşte Süreci" 6. Bakanlar konferansına katılan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Göçün küresel düzeyde 3 temel problemi var. Birincisi; düzensiz göç, oluşturduğu rotalarla terör örgütleri ve uyuşturucu ticaretiyle simbiyotik bir ilişki içine girmektedir. Ve birbirini beslemektedir. Göç, güvenlik kaygıları sebebiyle oluşmaktadır ama artık kendisi bir güvenlik sorunudur" dedi.

Göçün ikinci probleminin dünyanın demografisiyle ilişkili olduğunu belirten Soylu, "Avrupalı hedef ülkelerin nüfusu yaşlanıyor. Oysa kaynak ülkelerin nüfusu gençleşiyor ve artıyor. Böylece kaynak ülkelerin eğitime, sağlığa, suya erişimi ve gelir eşitsizliğinden kaynaklanan arayışları, onları doğal olarak hedef ülkelere yöneltmektedir. Eğer dünya bu dengesizliğe oturup kaynağında çare bulamazsa düzensiz göçe ait her türlü maliyeti gelecek nesillere miras bırakmak zorunda kalacağız" ifadelerini kullandı.

Soylu konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Üçüncü problem ise işbirliğidir. Eğer göç konusunda her ülke kendi başına hareket ederse bunu yönetemeyiz ve sadece toplumlar değil devletler de deformasyona uğrar. Göç talepleri yönetilemezse illegal süreçler devletleri yönetmeye başlar. Elbette ki amacımız herkesi kendi ülkesinde sabitlemek değil. Amacımız; düzenli göçü daha iyi yönetmek. Çünkü kötü yönetirsek, göç yeraltına iniyor ve düzensiz göç büyüyor."

2016 yılı başında Türkiye'de 422 bin göçmen ikameti olduğunun altını çizen Bakan Soylu, şöyle devam ettti:

 "Bugün bu sayı 900 bindir.  Türkiye dünyaya birtakım önerilerde bulunurken düzenli göç ile düzensiz göç regülasyonunun nasıl yapılabileceğini göstermektedir. Dünyada elbette ki her ülkenin göç konusunda farklı tavırları, hatta bazen eleştirdiğimiz uygulamaları olabilir. Ancak yine de önemli bir çaba gösteriliyor. Göç yönetiminde dünyada 'Budapeşte Süreci'ne benzer farklı süreçler, konferanslar, en azından bir masa etrafında toplanma ve sorunu tartışma gayretleri var. Türkiye olarak bu gayretlerin her türlüsünü önemsiyor ve memnuniyetle karşılıyoruz. Bilindiği gibi Türkiye olarak 2003 yılında eş başkanı olduğumuz Budapeşte Süreci'nin 2006 yılından itibaren başkanlığını yürütüyoruz. O tarihten itibaren sürecin coğrafi olarak genişlemesine ve somut çıktılar üretmesine ağırlık verdik. Genişleme adımı olarak; mevcut Güneydoğu   Avrupa ve Karadeniz alt çalışma gruplarına, İpekyolu çalışma grubu eklendi. Budapeşte Süreci; halen geniş bir coğrafi alanda 50'den fazla ülkeyi kapsamaktadır. Sürecin somut çıktısı olarak; oturum başkanı olduğumuz İpekyolu çalışma grubundan hareketle 2013 yılındaki bakanlar konferansında yayınlanan bildiriyle “İpekyolu göç ortaklığı" kuruldu. Üç ana proje ve 3 adet pilot projeye ilişkin süreç yönetildi. Afganistan'da 2 adet göçmen kaynak merkezi; Pakistan'da aynı şekilde göçmen kaynak merkezleri kurulmuştur. Bu merkezler, göçmenlere doğru bilgi akışını sağlamak, rehberlik etmek, özellikle düzensiz göçün tehlikelerine karşı farkındalığı arttırmak üzere çalışmalar yapmaktadır."

 

Görüntü dökümü:

--------------

-Salondan detay

-Soylunun konuşması

-Genel ve detaylar