TÜRKİYE ve dünyanın birçok ülkesindeki dağlarda 42 yıldan bu lara tırmanışlar gerçekleştiren, bu konuda 10 kitap yazan Haldun Aydıngün (62), “Matematiksel olarak herkes bir şekilde yaşlanıyor. Ancak, ihtiyarlaşmaya bir şekilde karşı çıkmak lazım. Ben ihtiyarlamayacağım” dedi.
Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği’nden mezun olan üniversiteye girdiği günden itibaren dağcılığa yönelen,  bugüne kadar büyük bölümü dağcılık ve 1’i bilim kurgu içerikli 10 kitap, 270’ten fazla makale yazan Haldun Aydıngün, bugüne kadar tırmanma tutkusundan vazgeçmedi. İlk tırmanışını 1978’de Erciyes’te yaptığını, geçen 42 yılda dağcılıktan vazgeçemediğini ifade eden Aydıngün, “Türkiye’de genç nesilden çok iyi dağcılarımız var. Fiziksel olarak onlarla yarışmam mümkün değil ve böyle bir iddiam yok. Bu işi 42 yıldır sürdüren ve daha epey sürdürmeye niyetli biri olarak, özellikle yaşlanan insanlara anlatacak bir sürü hikayem olduğunu düşünüyorum” dedi.
Halen Avcılar'da bulunan Haldun Aydıngün, nesil olarak araştırma- macera tutkusu ile insanların bir yerlere gittiği Julian’ın hikayelerini okuyarak büyüdüğünü, bunun yanı sıra emekli komando tümgeneral amcası Reşit Aydıngün’ün anlattığı dağ hikayelerinden etkilendiğini belirterek, şöyle dedi:
“Babam da dağa çıkmış-tırmanmış, kayak yapmış, bir insandı. Onların hikayeleri sizi de etkiliyor. Belli bir yaşa gelince kamp yapmak, dağlara gitmek, o maceraları yaşamak istiyorsunuz. O gündür başladı, bitmedi bu heyecan. Çok yoğun çalıştığım dönemlerde de dağcılık yaptım. Mesela yurt dışına bir seyahat yaptığımda sona bir iki gün ekleyip tırmanışa gidiyorum. Bunu yapıyor olmak için yoğun çalışıyor olmanın sakıncası yok. Yeter ki siz kendi kafanızdan ‘Bu işe vakit ayıracağım, sürdüreceğim’ diye bir plan yapın. İnsan vücudu hareket etmek üzere yaratılmış. Eğer hareket ettiremezseniz çok mutsuz oluyorsunuz. Dağa çıkarken oksijen azalıyor, kalbiniz hızla atmaya başlıyor. Aslında bunlar kötü şeyler değil. Özellikle doğuştan gelen bir kalp hastalığınız yoksa bu kalbimizin sağlığını çok arttırıyor. Vücudunuzdaki kemik yoğunluğundan tutun, kan dolaşımına kadar her şey düzeliyor.”
Haldun Aydıngün, bunun yanı sıra dağcılıkta keşif duygusu ve unutulamayacak dağ arkadaşlıklarının öne çıktığını vurgularken, “Savaşta bir tehlikeyi birlikte atlatan insanların öyle arkadaşlıkları vardır. Bunun a benzerini biz dağcılıkta yaşadık. Dağ arkadaşlığının yeri bambaşka oluyor. Bütün bunları kazanıyorsunuz. Zor gelse de dağcılığı sürdürmek iyi geliyor” dedi.
Türkiye’de kendisi gibi 40 yıldan fazla dağcılığı sürdüren kişi sayısının çok fazla olmadığını ifade eden Aydıngün, şöyle devam etti:

“Dağcılık sizi hep hareketli, ayakta tutar. Hep bir planınız, arkadaşınız olur. O yüzden dağcılık çok keyifli bir yaşam ve sürdürülebilecek bir spor. Dağcılık benim için; Macera duygusu, fiziksel aktivite ve dostluk… Vücudum müsaade ettiğinden biraz öteye devam ettireceğim. Belki dozu düşürürüz, frekansı azaltırız, daha seyrek gideriz ama o ışığı söndürmeyeceğim. Mahallede basketbol oynarken canınız sıkıldığında bırakır gidersiniz. Dağcılıkta öyle bir şey yok. Dağda mideniz bulanıyor, başınız ağrıyor, fırtına çıkmış ve kamp 6 saat uzaklıkta olabilir. Kahramanlıktan söz etmiyorum. Ama durmamanız gerekiyor. O 6 saat yürünecek. 6-10 saat yürüdüğümüz, susuz kaldığımız, bütün gün yemek yemediğimiz oldu. Bunları kahramanlık olarak anlatmıyorum. Bunu yapabiliyor olmak insana kendi bedeni için müthiş güven veriyor. İnsanın bedenine güven duygusu dağcılık sayesinde oluyor. -20’de çok sıcakta kamp yapabiliyoruz. 'Tedbirimi alırsam her koşulda kendimi yaşatırım' diyorsunuz. Youtube kanalımda ultra maraton koşularım, dağcılık tırmanışlarım var. Eski-yeni meraklıların bakmasını isterim.”


Görüntü Dökümü:

Haldun Aydıngün'ün dağdaki görüntüleri (Genel ve detay)

Haldun Aydıngün'ün röportajı